Enerji Uzmanı, TPAO eski Genel Müdür Yardımcısı Necdet Pamir ile 5 soru 5 cevap

MDN İstanbul

Necdet Pamir

Enerji Uzmanı Necdet Pamir, Kafkaslar’da yaşanan son olaylarla birlikte Türkiye’den geçecek enerji projelerinin risk primlerinin arttığını söyledi

1) Sizce Kafkaslar’da yaşanan son olayların enerji geçiş yolları yüzünden çıktığı düşüncesi doğru mu?

Bu durumu sadece enerji kaynaklarının paylaşım savaşı olarak görmüyorum. Sovyetler Birliği döneminde doğal kaynakların ihracat yollarının tümü, demiryolları da dahil olmak üzere Rusya Federasyonu’ndan geçecek biçimde tasarlanmıştı. Dolayısıyla alternatif yollara ihtiyaç vardı. Bu çerçevede Türkiye’nin de çıkarına olan Doğu-Batı Koridoru felsefesi geliştirildi. Amerika’yla burada ortak belli noktalar vardı. Bu bağlamda da onun alt unsurları olan Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı, daha sonra Güney Kafkasya gaz boru hattı, eklemlenebilirse Kazak petrolü ve gene eklemlenebilirse Türkmen gazı ve sınırlı da olsa Türkmen petrolü de buraya katılacaktı. Ana plan buydu. Tabii bunlar tasarlandığı gibi gerçekleşmedi. Bütün güçsüzlüğüne ve dağılmışlığına rağmen Rusya Federasyonu’nun elinde halen güçlü kozlar vardı. O bağlamda Doğu-Batı Koridoru, BTC denildiyse de ortaya çıkan ilk boru hattı Caspian Pipeline Konsorsiyumu adıyla ortaya çıkan proje oldu. Bu projede Chevron’un yatırımlarının olduğu Kazakistan’daki Tengiz bölgesindeki petrolün gene Rusya sınırlarının içindeki Novorosissk Limanı’na taşıyan bir proje oldu. Çoklu boru hatları deniyordu ama ben birçok uluslararası konferansta Amerikalı muhataplarımı sıkıştırıyordum. Önümüze gelen 7 tane seçeneğin 1 tanesi sadece BTC ile aynı güzergâhtan gidiyordu o da Bakü Batum’du. Daha sonra Batum Limanı’nın olumsuz koşulları dikkate alınarak yön Supsa’ya çevrildi çünkü Supsa biraz daha derindi. Daha rahat çıkış yapılabilecek bir yer olarak değerlendirildi ve o noktada ön plana çıktı. Biz de bunu destekleyelim dedik yoksa yine Rusya’ya gidecek, Gürcistan üzerinden bir çıkış olmayacak, İran üzerinden giderse de ana ihraç boru hattına yaklaşmayacaktı. Bunlar hep üç beş bürokratın kavgası yüzünden unutuldu. Yani Supsa bir kavganın sonucunda elde edildi. Bazılarının iddia ettiği gibi BTC’nin önünü de kesmedi.

2) Kestiyse bugün BTC niye var?

BTC’nin gerçekleşmesinde 11 Eylül olaylarının da büyük etkisi oldu. Çünkü Batı’ya giden kaynak çeşitliliğinin artırılması önemli bir konu haline geldi. Rusya o mücadeleyi verdi ama petrol ve gaz farklı olaylar. Petrolü dünyanın pek çok yerinden Ortadoğu’dan alabiliyorsun, ama gazda büyük monopol Rusya. O yüzden bu mücadeleyi veriyor. Petrolü ise oradan almasan zaten Ortadoğu’dan alacaksın. Bunların sonucunda da onlar Mavi Akım’ı yaptı, öbür tarafta da BTC ortaya çıktı.

Şimdi BTC’nin hissedarlarına bakıyorum; BP (İngiltere) en büyük olarak. Rusya’nın BTC’ye fiziki bir saldırı yapmasını akıl kârı görmüyorum, haklılığını ispat etmek için diplomatik ataklar yapıyor. Yani aklını peynir ekmekle yemiş değil. Ben Rusya’ya bağımlılığımıza karşı çıkabilirim, başka bir şeydir. Ama Rusya BTC’ye saldırdı da ıskaladı demek başka bir şeydir. Senin çıkarların çatışabilir, ama biraz ince baktığımız zaman İngiltere Dışişleri Bakanı bile Rusya’nın G8’lerden çıkarılmasına, Dünya Ticaret Örgütü’ne alınmaması gibi taleplere karşı bir duruş sergiliyor. Amerika’nın en yakın ortağı bile Rusya’yı doğrudan karşısına almak istemiyor. Almanya ve Fransa da almak istemiyor.

3) Peki son yaşanan olaylardan sonra bölgedeki enerji denkleminde bir değişiklik oldu mu?

Tabii şöyle bir değişiklik olur: Ben fiziki bir saldırıyı kesinlikle olası görmüyorum, bunun Saakaşvili’nin gayretkeşliğinin ötesine geçmeyeceğini, herkesi keriz yerine koymak gibi saygısızca bir şey olduğunu, ama NATO’ya girişi hızlandırmaya çalıştığını düşünüyorum. Olayın özünde onun ya da bunun haklılığının ötesinde  şu var: Koskoca imparatorluklardan ya da Sovyetler’den kopmuş, kolu kanadı kırık bir devletin petrol ve gaz fiyatları da yüksek giderken yani bu boyutlarıyla enerjiyle ilgileneceğini düşünüyorum.

4) Peki sonuç itibariyle Türkiye’nin burada enerji bakımından bir zararı olur mu?

Türkiye’nin bir şansı var: Türkiye’nin hidroelektrik kaynakları var bekliyor 4’te 3’ü. Türkiye’nin zengin linyit kaynakları var bütün olumsuzluklara rağmen. Bunun temiz yakma teknolojilerine dayalı tekniklerle yakmak gerekiyor. Bunun da 4’te 3’ü bekliyor. Rüzgâr potansiyeli bekliyor, yanlış politikalar nedeniyle. Doğalgaza bağımlıyız ve 25 yıllık anlaşmalar imzalamışız. Depon yok. 1,6 milyar metreküplü depon var. Kendi kaynaklarını devreye sokacak, enerjiyi daha verimli kullanacak, kayıp kaçağı önleyecek bir politika ama bu politikayı da diğer alanlarla, ulaştırmayla, tarımla, sanayiyle birlikte planlaman lazım. Aynı zamanda da güvenlik ve dış politikayla birlikte örgütlemen lazım. Böyle bir entegre politika lazım. Bunu da vizyonu olan nitelikli kişiler yapabilir.

5) BTC hattı yaklaşık 20 gün kapalı kaldı, oluşan zarar ne kadar?

Bir kere oradaki petrolün tamamı sana ait değil. Çünkü TPAO’nun payı o kadar kapalı kalan her gün boyunca zararı 8,1 milyon dolardır. Günde 1 milyon varil taşınır. Ayrıca 16 yıl boyunca her geçen 1 varil başına 55 sent alıyoruz ve bunun 35 senti Botaş’a, 20 senti de Hazine’ye gidiyor. Bunu 1 milyon varille çarptığın zaman 550 bin dolar ediyor. Yani günlük yarım milyon dolar. Bunu da tahsil edememiş oluyorsun bir anlamda ve doğalgazda da bir şeyler var ve kabaca günlük kaybımızın 11-12 milyon dolar. 20 gün derseniz 210 – 220 milyon dolar kaybolmuştur.

Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın