Ekonominin yolunu 4 önemli konu çizecek

MDN İstanbul

tear crisis paper out of solution

2016, dünya ve Türkiye için hem ekonomik hem de siyasi olarak oldukça zor bir yıl oldu. Yıl boyunca yaşanan gelişmeler göz önüne alındığında ‘dokuz ayın çarşambası bir araya geldi’ dersek yanılmış olmayız.

Dünya ekonomisi bir yandan İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkma hazırlıklarıyla sarsılırken bir yandan da ABD Merkez Bankası FED’in faiz artırım hazırlıkları yıl boyunca ‘Demokles’in Kılıcı’ gibi ekonomi yönetimlerinin tepesinde gezindi. ABD Başkanlık seçimlerini sürpriz bir şekilde Donald Trump’ın kazanması sonrasında doğan belirsizlik ise adeta diğer gelişmelerin tuzu biberi oldu. Tüm ülke ekonomileri ve küresel ticaret bu gelişmelerden olumsuz etkilenirken Türkiye bir yandan da kendine has sorunlarla boğuşmak durumunda kaldı. Tüm gelişmeler sonucunda da Türk Lirası yıl genelinde dolar karşısında yüzde 20, euro karşısında ise yüzde 15 civarında arttı. Bu yönleriyle hemen bitmesini istediğimiz bir yıldı 2016. Peki 2017’de hem küresel ekonomiyi hem de Türkiye ekonomisini nasıl bir yıl bekliyor? Ünlü yatırım bankası Bank Of America (BofA) Merrill Lynch’e göre Türkiye ekonomisini 2017’de pek de güzel günler beklemiyor. Bankanın Aralık ayında yayımladığı ‘2017 Gelişen Piyasalar Raporu’na göre, Türkiye en riskli üç piyasadan biri. Banka, gelişen piyasalar arasında 2017 yılında Güney Kore’yi sağlıklı büyüme trendiyle öne çıkarırken, Türkiye ile birlikte Güney Afrika ve Brezilya’yı en riskli üç gelişen piyasa arasında sıraladı. Bankaya göre bu üç ülke 2017’de stagflasyon ve borç pozisyonu nedeniyle zorluklar yaşayacak. Merrill Lynch’in Türkiye’nin ‘kırılgan üçlü’ arasında olduğunu ifade ettiği raporda, Güney Afrika’nın stagflasyon nedeniyle gelişmekte olan ülkeler arasında en dipte yer alıyor.

Türkiye 56 ülke arasında 55’inci sırada

Güney Afrika ekonomisinin yüksek borçlu şirketler ve ‘ikiz açık’ taşıdığı vurgulanan raporda, “Türkiye ise dış açığı ve net uluslararası yatırım pozisyonu/GSYH rasyosunda 56 piyasa arasında 55. sırada olmasıyla en zayıf ikinci” deniliyor. Macaristan’ın sadece iki yıl önce bu rasyoda Türkiye ile benzer seviyede olduğu hatırlatılan raporda, “Mali dengesi ve kamu borcu ise Türkiye’nin görece güçlü noktaları olmaya devam ediyor” değerlendirmesinde bulunuldu. Raporda, Brezilya’nın ise makro göstergelerini iyileştirerek Türkiye ve Güney Afrika ile farkı açmayı başardığının altı çizilirken, Brezilya’nın gelişen piyasalardaki en iyi rezerv karşılama oranlarından birine sahip olduğu belirtiliyor.

Bank Of America Merrill Lynch’e raporundan kafamızı biraz kaldırıp, biraz daha Türkiye’ye odaklanacak olursak, 2017 yılında 4 önemli olayın Türk piyasalarını şekillendirmesi bekleniyor. Peki nedir bu 4 önemli olay?  Ekonomistler ilk olarak, ABD Başkanı Donald Trump’un resmen koltuğa oturacağı tarih olan 20 Ocak ve sonrasının finansal piyasalar açısından büyük bir önem taşıdığını belirtiyor. Trump’un hem seçim öncesi kampanyalarında dile getirdiği politikalar hem de 8 Kasım’daki seçim zaferinin ardından gündeme taşıdığı ekonomik vaadler mali piyasalarda büyük bir dalgalanmaya neden olmuştu. Bu süreç boyunca söylem düzeyinde kalan bu politikaların uygulamaya dönüşüp dönüşmeyeceği ise 20 Ocak sonrasında test edilecek.

Ekonomistler, beklentilerin, Trump’ın vaat ettiği düzlemde hareket etse bile adımlarının klasik Amerikan politikalarından çok da ayrışmayacağı yönünde olduğunu belirtiyor. Ancak Trump’un daha bağımsız bir politika uygulamasına gitmesi ve kendi ekibi ile de öncekilerden daha özgün adımlar atabilmesinin de hiç de azımsanmayacak bir olasılık olduğunu, bunun da piyasalar açısından bir miktar beklenmedik bir durum olacağını belirtiyor. Bunu yanı sıra 14-15 Mart tarihlerinde yapılacak olan Amerikan Merkez Bankası FED’in faiz toplantısının, FED’i politika değişikliğinde keskin bir değişime gidip gitmeyeceği konusunda çok önemli ip uçları vereceği belirtiliyor.

Türkiye cephesinde ise yine Mart sonu ya da Nisan ayı başında düzenlenmesi planlanan referandumun ve öncesindeki tansiyonun piyasadaki gelişmeler açısından belirleyeceği unsur olacağı ifade ediliyor. Son olarak Avrupa’da 2017 yılında, Almanya ve Fransa seçimler var. Ekonomistler, bu seçimlerde aşırı sağcı partilerin iktidara gelme ya da siyasetteki ağırlıklarını kuvvetlendirme ihtimalleri olduğunu ve bu durumun AB-Türkiye ilişkilerini dahi derinden etkileyebileceğini belirtiyor.

Sonuç olarak, bu dört unsurun tamamının ya “olumsuz bir hikayeye” ya da “kuvvetli belirsizliğe” işaret ettiğini belirten ekonomistler, böyle bir ortamda Türkiye piyasalarının olumlu bir eğilim kaydetmesini beklemenin fazlaca iyimser olacağını belirtiyor. Ekonomistler, bu dönemde yatırımcılara ve iş dünyasına, temkinli ve tedbirli bir politika duruşu izlenmesi gerektiğini ve l finansal varlıkların likit yatırım araçlarına park etmelerini öneriyor.

Bunu Paylaşın