Ekonomide gidişat nereye?

MDN İstanbul

Türkiye ekonomisinde hükûmetlerin altın reformunu destekleyen pek çok adımı bulunmakta. 1980 öncesinde altın daha çok tasarruf aracı olarak alınıp, saklanıyordu

Alternatif finansal araçlarla menkul değerler piyasasının olmayışı, altına tasarruf amacıyla olan talebi artıran önemli bir faktör oldu. Uzun yıllar içerisinde oluşturulan altın stoku yani yastık altındaki altın, harekete geçirilmesi gereken büyük bir ekonomik kaynak olarak elimizin altında bulunuyor. Türk Lirası’nda yaşanan değer kaybı sonrası vatandaşların dövize olan talebinin önüne geçmek için devlet yetkilileri TL’ye destek paketi altında açıklanan, “Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat Hesabı’na” altını da dâhil etti ve “Kur Garantili Altın Hesabı” projesini devreye soktu.

“5 bin ton altın ekonomiye kazandırılacak”
Şubat ayında Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, ekonomiye yeni destek paketini açıkladı ve en önemli gündem maddesi bir kez daha vatandaşın yastık altında tuttuğu altınları oldu. Nebati, 5 bin ton altının ekonomiye kazandırılabileceğini açıkladı.

Açıklanan pakete göre vatandaşlar fiziki altın tasarruflarını kolay ve güvenli şekilde kuyumcular ve bankalar aracılığıyla finansal sisteme teslim edecek. Bin 500’ün üzerinde olacak kuyumcu sayısı ile altına yatırım yapan yatırımcı, bankalar ve platformlar aracılığıyla “Kur Garantili Altın Hesabına” geçmiş olacak. Hazine Bakanı Nebati yaptığı açıklama ile 1 Mart’tan itibaren 81 ilde en az bir adet olmak üzeri bin 500’ün üzerindeki kuyumcunun da sisteme dâhil olarak çalışmalarına başlayacağını açıkladı. Buna göre elinde bilezik, çeyrek altın, gram altın ya da altın kolye olan bir vatandaş sisteme akredite olmuş bir kuyumcuya gelerek altınlarını verip karşılığında bir sertifika alacak.

“10 yıl vadeli ucuz kredi”
Yine ekonomiyi canlandırmak ve iş dünyasına nefes aldırmak için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Kredi Garanti Fonu (KGF) açıklandı. Kredi Garanti Fonu kefaletiyle sağlanacak toplam 60 milyar TL’ye ulaşacak ucuz ve uzun vadeli kredi paketine, kamu ve özel bankaların tamamının da katılacağı belirtildi.

“Faiz tartışması gündemden düşmüyor”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, faiz ve enflasyon mesajı vermeye devam ederken, “Faiz tartışması son dönemde gündemden düştü, sırada enflasyonu tek haneye indirmek var” dedi. Uzmanlar faiz politikasının etkisizleştirildiğini ifade ederek gündemden düşmediğini söylerken faiz artırımı olmadan açıklanan enflasyon rakamları yukarı yönde gelmeye devam ediyor.

FED’in son çıkan enflasyon rakamlarını da göz önüne alarak atacağı adımların daha şahin olması artık piyasaların da bildiği ve fiyatlarına dâhil ettiği bir gerçek olarak da göze çarpıyor. FED’in mart toplantısında beklentiler dâhilinde 50 baz puan faiz artırımı adımı atması, piyasadan para çekme döneminin de başlayacağı göz önüne alındığında, TCMB’nin de mart ve nisan aylarında faizi indirmesinin piyasalar açısından olumlu olmayacağı görüşler arasında. Avrupa Merkez Bankası (ECB)’nın da son çeyrekte faiz artırımına gideceğine dair verdiği sinyal, piyasada istikrarı sağlamak adına Merkez Bankası’nın atacağı adımları bir kez daha önemli hâle getiriyor. Küresel merkez bankalarının faiz artırımı adımlarının kesinleştiği bir 2022 yılında, faiz indirimlerinde ısrar eden TCMB’nin ise alacağı riskler ekonomistler tarafından olumsuz olarak yorumlanıyor.

Rusya-Ukrayna savaşı turizmi nasıl etkileyecek?
Rus birlikleri Ukrayna’nın sınırını geçerek savaş başlattı. Rusya’nın müdahalesi sonrası ise piyasalarda çalkantılı bir sürecin de ipi çekilmiş oldu. Türkiye için yaz dönemiyle birlikte ülkeye gelecek olan turistin bırakacağı döviz ekonomik açıdan bel bağlanan en önemli unsurlardan biri. Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan savaşın siyasi ve ekonomik açıdan en fazla etkileyeceği ülkelerin başında Türkiye geliyor. Gerek ABD gerekse de Avrupa Birliği savaş sonrası Rusya’ya yönelik çok ciddi ekonomik ve mali yaptırımların devreye gireceğini ifade ediyor ve açıklamalar yapıyor. Sıcak savaş Türkiye’ye, Rusya ve Ukrayna’dan gelecek turisti de etkiyecek gibi görünüyor. Savaşla beraber beklenen turizm gelirinin de ciddi anlamda sekteye uğraması ve cari fazla vermek için bel bağlanan turizmin olumsuz etkilenmesine neden olacak gibi duruyor. Rusya’ya uygulanması düşünülen yaptırımların, enerji sektörüne uzanması da başka bir ihtimâl olarak dikkat çekiyor. Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Kuzey Akım 2 doğalgaz boru hattı projesinin devam edemeyeceğini söyledi. Avrupa, tükettiği doğalgazın yaklaşık yüzde 40’ını, yani 175 milyar metreküpünü Rusya’dan ithal ediyor. Avrupa’nın Rus gazına yönelik bir yaptırım hamlesi ve Rusya’nın Avrupa’ya yönelik gaz akışını durdurma ihtimâli ise tüm bölgede enerji krizinin devam ettiği bir dönemde endişeleri körüklüyor. İç ve dış piyasalarda yaşanan krizler, hem dünya hem de Türkiye ekonomisine oldukça zarar verecek gibi görünüyor.

Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın