Özel: “Ekimde karar verdiler darbe yapmaya”

MDN İstanbul
  • |

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, son günlerdeki yargı operasyonlarına sert tepki gösterdi. “9 Ekim günü karar verdiler darbe yapmaya. İstanbul’a yolladılar darbenin adalet ayağını. Yargı eliyle her şeyi dizayn etmeye çalışıyorlar,” diyen Özel, bunun bir “yargı darbesi” olduğunu söyledi.

Özel, gizli tanık ifadelerine dayanarak yürütülen soruşturmaları eleştirdi ve “AK Parti’yle iş yapan, Bakanlıklarla iş yapan, AK Parti döneminde İBB ile iş yapmış sonra bu taraflara gelmişlere yalancı tanıklık için zorlama yaptılar. Kabul edenler oldu, ileride hesap verecekler. Mahkemede tek tek takip edeceğiz. Yalancı tanıklarda somut delile ulaşamayınca şimdi etkin pişmanlığa sarılmak üzere bir işe giriştiler,” ifadelerini kullandı. Süreci adalet değil, siyasî hesaplaşma olarak nitelendiren Özel, “Bu şartlar altında ortaya çıkan ‘etkin pişmanlıkla' adalet sağlanır mı? Bu şartlar altında ortaya çıkacak ifadelerle adalet sağlanır mı?” diye sordu.

Darbe ve cunta

Sürecin arkasındaki siyasî iradeye dikkat çeken Özel, “Bu kürsüden, operasyondan 3 hafta önce darbe mekaniğinin adım adım ilerlediğini, bunun darbe girişimi olduğunu ifade etmiştim. Bu darbeye direndik, darbenin başına ‘cunta’ dedik ve birçok tanımlama yaptık. Buna karşı onlar da kendilerince geçmişte darbelerin mağdurlarıyken, geçmişin mazlumlarıyken şimdi zalim oldukları için, bir darbenin başında oldukları, tertipçisi oldukları için, gücü milletten almak yerine milletten korktukları için kendilerini savunmaya çalıştılar. Bazen daha büyük tehditlerle, bazen bir adım geri atarak, bazen başkalarına saldırtarak, bazen bir kelime eksik konuşup sanki makûlmüş gibi davranarak ama bu darbedeki heveslerinden vazgeçmediler şu ana kadar.” diyerek iktidarı hedef aldı.

Özel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün Silivri’de yaşanan şudur: Apar topar yapılan bir operasyon, yazılamayan bir iddianame var. Gizli tanık var. Bu gizli tanıkların ifadelerinin AİHM’e ve AYM’ye göre somut delillerle desteklenmesi lazım. Sadece gizli tanık ifadesiyle işlem yapılmaz. Gizli tanık, dünya kadar iftira atıyor. Savcıyı çağırmış Tayyip Bey, geçmişte bu işleri nasıl yaptıklarını anlatmış. ‘Kişi kendinden bilir işi' davasıdır bu.

Özel bir 23 Nisan

Konuşmasında 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na da değinen Özel, çocukların yaşadığı sorunlara dikkat çekti. “Yarın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Biraz önce özel oturumda Türkiye’nin dört bir yanından gelen çocuklara selam verdik. Onların coşkusunu, gözlerinin içindeki parıltıyı gördük. Meclis’e gelen çocuklarımızın şahsında tüm çocuklarımızın bayramını kutluyorum. Ancak maalesef ülkemizde çocukların ağır sorunları var. Söylemek bile ağır, ya bir ülkede çocuğun ağır sorunu olur mu? Maalesef var. Her 4 çocuktan biri öğün atlamak zorunda kalıyor evde. Her 3 çocuktan bir tanesi okula gidiyor ve hiçbir şey yemeden evine dönüyor çünkü elinde beslenme çantası ya da cebinde kantinden bir simit alacak parası olmadığı için. Güvencesiz çalıştırılanların yanında çocuk yaşta çalıştırılanlar var. Nitelikli eğitimden mahrum bırakılan bir nesil, babasının annesinin ekonomik durumundan dolayı hayata kapatamayacakları kadar geriden başlayan çocuklarımız var,” diyen Özel, geçen yıl katledilen Narin, Ahmet ve Sıla’yı hatırlattı.

Ne yazık ki koruyamadığımız çocuklarımız var. Geçen sene bugün 23 Nisan’ın öncesinde yüreğinde bayram heyecanı olan Narin, Matia Ahmet ve daha iki yaşında olan, annesinin bayram günü güzelce giydireceği Sıla bebek yaşıyordu. Bu rejim, bu ülke 2024-2025 yılları arasında, Meclis’in 105'inci yılında, cumhuriyetin 102'nci yılında Narin’i, Sıla’yı, Ahmet’i koruyamadı. Bu meselenin üstüne bir siyasi partinin ittifak ortağının siyasi uzantıları rahatsız olacak diye küçücük Narin cinayetinin üzerine tam anlamıyla gidilemedi. Hepimizin gözü önünde kaykay kıyafeti almaya giden 14 yaşında Ahmet Minguzzi hunharca katledildi. Hala mezarına saldıranlar, annesini tehdit edenler, ailesiyle görüşen gazetecileri tehdit edenler var. Ellerinde güvercin resimleriyle, o güvercinlerin bacaklarına sardıkları uyuşturucuyu yolladıkları yerlerle ‘Biz güçlüyüz’ diyenler var. Bir yandan bu memlekette adalet arayan milyonlar, bir yandan adaletsizlikten dolayı evinden çıkamayan, karanlık odada ışığını açamayan anne-babalar var.

Bu yüzden bu Meclis’in kuruluşunun 105'inci yılında and olsun ki bu memlekete hem siyaseten hem de her bir bebek için, evlat için, ana-baba için güvenliği, hukuk devletini, adaleti hakim kılacağız; çocuklarımızın karnını da doyuracağız, onları koruyacağız, bundan sonra kimsenin evladını bu memlekette sahipsiz bırakmayacağız.” ifadelerini kullandı.

Turp ile, şalgam ile ‘devlet' yönetmek

Özel, “millî irade saldırı altında” vurgusu yaparak, Meclis’in 105. kuruluş yılında millî egemenliğe sahip çıkmanın önemine işaret etti. Geçtiğimiz günlerde yapılan mitingde popüler hâle gelen sözleri alıntılayarak konuşmasını sürdüren Özel, “Bütün süreçte dünya kadar tanımlamalar, söz söylendi ama hiçbir söz Abdullah Amcanın sözü kadar güçlü değildi. Bütün süreci özetledi. Abdullah amca dedi ki, ‘Turp ile, şalgam ile devlet idare edilmez. Adalet ile, hukuk ile idare edilir.’ Buradan o sloganı buram buram toprak kokan Abdullah amcaya söz olsun, bu düzen değişecek; turpla şalgamla değil, adaletle yönetenler bu devletin başına gelecek.” dedi.

Malî ayak

Özel, konuşmasının devamında sözlerini daha da sertleştirdi: “19 Mart darbecileri zaten zorda olan ekonomimizi tamamen batırdı. Perişan ettiler. Dövizi tutabilmek için 50 milyar dolar; 1,9 trilyon lirayı cayır cayır yaktılar. Mehmet Şimşek denen bu darbenin mali ayağı, ‘Biz bu rezervleri bugünler için topladık’ diyor. Oysa bakın parayı Ekrem İmamoğlu’nu hapse atıp, tepki yükselince, dolar yükselince onu bastırmak için, borsa batıp bir günde 31,5 milyar değer kaybedince, küçük yatırımcı ezilince, yabancı yatırımcı parasını alıp yurtdışına kaçarken, 3 milyar dolarlık hisse senedi satılıp giderken, dolar fırlamasın diye almış bu parayı, tutmuş.”

İstanbul'un muhafızı

İmamoğlu’nun tutukluluk hâli ile “İstanbul'un muhafızı” olması arasında ilişki kurarak konuşan Özel sözlerini şöyle bitirdi: “Darbeler yapılır ya askeri darbe. Otururlar bunlar komuta kademesinde, şöyle kararlaştırırlar: Bu darbenin bir askerî hedefleri var, bir de siyasî hedefleri var. Askerî hedef; Meclis’i kuşatmak, Çankaya Köşkü’nü almak, şunu tutuklamak, bunu bilmem ne yapmak… Siyasî hedef; şu zamana kadar ülkeyi yönetmek… Bu darbenin siyasî hedefi; Ekrem İmamoğlu’nun ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin önünü kesmek, iktidar değişikliğine engel olmak. Bu ‘siyasî' hedef. Bu darbenin bir de ‘şeytanî' hedefi var, ticarî hedefi var.

İBB Başkanı, İstanbul’un muhafızı Ekrem İmamoğlu olunca, ‘Ya kanal, ya İstanbul’ deyince, ‘Bu projenin adı Kanal İstanbul değil, ihanet İstanbul’dur’ deyince, İstanbullu da Ekrem İmamoğlu’nu seçince… İşte o yüzden bir terör örgütü uydurulacak, bir kumpas davası uydurulacak. İkisi aynı anda işleme alınacak. Hırsız damgası ile uğraşırken, kayyım atanacak. O kifayetsiz muhteris, milletin adaletiyle değil, Tayyip Bey’in adaletiyle gidip kayyım olarak oraya oturacak. Yanı başında oturtuverse onu işler yolunda olacak. Olmayınca, İstanbullu ‘Kalk oradan, oraya Ekrem oturacak’ deyince, kayyım atayıp bir başkasını oraya oturtmaya çalışıyorlar.

Arap medyası şimdi cayır cayır bu dairelerin satışının reklamlarını veriyor. Oraya gitti arkadaşlar, hiç haberimiz yok. İSKİ’ye bildirilmeden, Sazlıdere… İstanbul’da çoğu su Anadolu yakasından Avrupa’ya basılıyor. Avrupa yakasının kendi su haznesi. Yüzde 100 olan içme suyu kullanımını üç yıl önce yüzde 0’a değiştirmişler. ‘Buranın suyu kullanılamaz artık’ demişler, ‘Kullanmayacaksınız.’ Neden? Sebep; etrafını yapılaşmaya açıyorlar. Artık orası su da toplayamaz. Artık oranın temizliği de korunamaz. ‘Siz Sazlıdere’yi bırakın, suyu başka yerden bulun’ diye karar almışlar. İSKİ’ye tebliğ etmemişler. Yeni öğreniyoruz. İhale açmışlar bakanlık eliyle, 24 ihale. Şu anda 100’ün üzerinde şirket, alt işverenlerle birlikte binlerce dozer, kamyon çalışıyor oralarda. Kanalı daha yapamıyorlar, ona İstanbul’un muhafızı Ekrem İmamoğlu engel oluyor. Ama etrafındaki konutların inşaatına başlamışlar. Neden? Söz vermişler. Satmışlar. Belki de bilmediğimiz kısmını paranın baştan peşin almışlar.

İşte bu yüzden iyi ki İstanbullular oraya muhafız diye Ekrem Bey’i dikmişler. İyi ki bu darbe girişimi olup da kayyım ısınma hareketlerini yaparken, İstanbullular Saraçhane’de 1 milyon kişi dikilmişler. Maltepe’de 2,2 milyon kişi dikilmişler. İyi ki Yozgat’ta o traktörleri çalıştırmışlar. İyi ki İstanbul’u bunlardan kurtarmışlar. İşin özeti budur arkadaşlar.”

Bunu Paylaşın