Ege Denizi’ndeki deniz çayırları tehdit altında

MDN MEDIA

Prof. Dr. Ergün Taşkın, son 10 yılda yapılan incelemeler sonucu, Ege Denizi’ndeki deniz çayırlarının istilacı türler ve başka birçok sorun yüzünden bozulduğunu söyledi

Manisa Celal Bayar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı ve Deniz Biyoloğu Prof. Dr. Ergün Taşkın, bitki habitatları içerisinde en fazla karbon depolama özelliği olan deniz çayırlarının en çok Ege Denizi kıyılarında sonra Akdeniz, Marmara ve Karadeniz’de bulunduğunu söyledi.

Deniz çayırları, kıyıların akciğerleri

Taşkın, TÜBİTAK 1001 projesi kapsamında, Ege Denizi’ndeki deniz çayırlarının çekilmeye başladığını gördüklerini belirtti. Kıyıların akciğeri sayılabilecek bir bitkinin, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalabileceğini vurguladı.

“2-3 metrelik çekilme var”

0-45 metre arasında yaşayan deniz çayırları, Ege Denizi’nde 35-40 metrelerde varlık gösteriyordu. Ancak, son dönemde yapılan ölçümlerde alt sınırın 20 metre olduğu gözlemlendi. Taşkın, İzmir Ildır’da 2-3 metrelik çekilme gördüklerini söyledi.

Taşkın çekilme ile ilgili bilgi verdi:

Deniz çayırları barındırdığı türler, ürettiği oksijen, denizlerin emdiği karbondioksiti oksijene çevirme, karbondioksiti kökleri aracılığıyla kumda hapsetmeleri açısından ciddi yararları olan bir canlı. Karasal baskının artması sonucu maalesef geri çekilmeler gözlemledik. 20 metre derinlikte deniz çayırı yayılışına rastlarken, 25-35 metrelerdeki kumun ya da balçığın içerisinde köklerini gördük ki bu da 25-30 metrelerden kıyıya doğru çekildiği anlamına geliyor.

Deniz çayırlarının başlıca yok olma sebepleri

Taşkın bu çekilmenin sebepleri olarak; küresel ısınmayı, istilacı türlerin otlama yoluyla tüketmesini, kirliliği, balıkçılığı, dip trolüyle avlanmayı ve yatlardan atılan çapaları gösterdi. Su da artan bulanıklığın, ışığı engelleyerek gelişimlerine zarar verdiğini de ekledi.

Ege Denizi boyunca bu çekilmenin; su bulanıklılığı, kirlilik ve yat turizmi gibi sebeplerin oranına göre değişkenlik gösterdiğini ekledi.

İstilacı türler çok etkiliyor

Süveyş Kanalı, akuakültür ve gemi balast sularıyla Ege Denizi’ne gelen istilacı türlerin deniz çayırlarının karaya doğru çekilmesinde oynadığı role ise, dikkat çekti.

Çanakkale kıyılarında istilacı makroalg türünün deniz çayırının ortamını kapladığından bahseden Taşkın, konuyla ilgili şunları söyledi:

Yaşam ortamı istilacı türler tarafından azalıyor

Ülkemizdeki yaklaşık 550 türün 100’den fazlası istilacı. Özellikle, makroalglerden 50 yabancı türümüz var, bunların da yaklaşık 15’i yayılımcı, istilacı özellik gösteriyor. Denizlerimize göre, bu türler değişiklik göstererek birbirinden farklı yoğunlukta olabiliyorlar. Ege Denizi’ndeki makroalglerden 10’u istilacı türde. Buradaki bütün istilacı türler biyoçeşitlilik üzerinde etkili çünkü ya yerli tür üzerinden besleniyor ve yok etmeye başlıyor ya da habitatı kaplayarak yaşam ortamlarını azaltıyor. İstilacı özellikteki türler, örneğin bir deniz kestanesi ve birçok balık, deniz çayırlarına otlanma yoluyla ciddi zararlar verebiliyor. Makroalglerin, özellikle yabancı yayılımcı olanlarının, ortamın bozulmasına, sağlıklı olan türlerin çekilmesine, yerli türlerin üzerini kaplayarak habitatın bozulmasına etkileri var. Örneğin; Çanakkale, Babakale kıyılarında 35 metre derinlikteki deniz çayırlarının çekildiğini ve yabancı istilacı bir makroalg türünün ortamı kapladığını tespit ettik.

Denizler ısındıkça yabancı türler gelmeye devam edecek

Taşkın, “Daha sıkı yönetmeliklerle, balast sularının kontrollerini sağlayabiliriz. Süveyş Kanalı’ndan giriş yapan türler uluslararası bir sorun ve çözüm için mutlaka uluslararası işbirliği yapılması gerekiyor. Bu fırsatçı türler aynı bir hastalık gibi ortama giriyor ve kaplıyor, yerli olan türlerin yerini yabancılar alıyor, bir noktada 10-15 farklı yerli tür varken, o noktanın, sadece 1 türün hakimiyetine girdiğini görüyoruz. Ege Denizi’nden Marmara Denizi’ne giriş yapıyorlar ve Karadeniz’e doğru yayılış gösterebiliyorlar. Yabancı türler sıcak, ılıman ortamları seven türler, denizlerimizdeki su sıcaklığı arttıkça yayılış alanları da artacak. Küresel ısınma, evsel endüstriyel atıklar ve birçok faaliyet çöküşü hızlandırıyor, önlem almazsak önümüzdeki on yılda çöküş görebiliriz” dedi.

Engellemek için yapılması gerekenler

Son olarak Taşkın, deniz çayırlarını korumak için balast sularının azaltılması, balıkçılık faaliyetlerinin 40 metrenin altına çekilmesi, koruma alanlarının arttırılması, marina ve limanların deniz çayırının olmadığı yerlere inşa edilmesi ve ekolojik şamandıra sistemine geçilmesi gerektiğini söyledi.

AA

Bunu Paylaşın