Başta ABD olmak üzere dünya genelinde güçlenmeye devam eden resesyon endişeleri ve enflasyona ilişkin belirsizlikler enerji fiyatlarını ve petrolü etkilemeye devam ediyor. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi petrol akışının bozulmasına neden olurken Avrupa Birliği önümüzdeki yıllar için Rusya’nın dışındaki ülkelerle dirsek temasını artırma yoluna gitmeye başladı. Visne Academy Finansal Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Barışcan Yücel’le MarineDeal News okurları için yılın ilk yarısında emtia piyasasında yaşanan sert hareketlerin görüldüğü dalgalı seyri ve enerji piyasasını konuştuk
Eskiden ABD hapşırdığında diğer ülkeler nezle olur diye bir söylem vardı. Şu anda ABD ekonomisi nezle olduğuna göre gelişmekte olan ülkeler başta olmak üzere küresel piyasaların zatürre olma riski var diyebiliriz. 2021 senesinin 4’üncü çeyreğinde yüzde 7 oranında büyüme kaydeden ABD ekonomisi sene başından bu yana kademe kademe daralma gösterdi. Son açıklanan büyüme verisinin de negatif olması ABD tarafında resesyon riskinin üst seviyeye çıkmasına zemin hazırlarken global bazda artan enflasyon oranları merkez bankalarının agresif para politikaları izlemesine ve şahin tonda açıklamalar yapmasına neden oldu. Yüzde 9,1 oranı ile rekor tazeleyen ABD enflasyon verisi sonrası tüketicilerin endişesi ise hat safhaya çıktı. ABD başta olmak üzere global bazda artan resesyon endişeleri ve faiz artışları ile uygulanan sıkı para politikaları bile enflasyonda yaşanan artışı durduramazken Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi ile başlayan gaz akışındaki bozulma tabiri caizse enerji ve emtia piyasalarını allak bullak etti. Savaşın başlaması ile sert yükseliş gösteren WTI ham petrol, varil başına 125 doların üzerini test ederek global bazda kartların yeniden dağıtılmasını sağladı. Hâlihazırda savaşın en güçlü aktörü olan Rusya’nın ekmeğine yağ süren yüksek petrol fiyatları ABD tarafını rahatsız ederek Biden’ın hamle yapmasını hızlandırdı. Petrol üreticilerine mektup yazarak arz artışı vurgusu yapan Biden, daha sonra Suudi Arabistan ile sıcak temas kurarak Orta Doğu ve petrol politikasını güçlendirme çabasına girdi. Venezüela limanlarından yaklaşık 2 yıl sonra petrol sevkiyatının yeniden faaliyete geçmesi, ABD – İran arasında nükleer anlaşma zeminin kısmi de olsa güvercin bir tona evirilmesi ve teknik açıdan da aşırı alım bölgesindeki petrol fiyatlarının kâr satışı ile karşılaşmasına ve varil başına 90 dolar seviyesine kadar gerilemesine neden oldu.
Rusya parlamentosunda konuşma yapan Vladimir Putin, Ukrayna Savaşı’nın yeni başladığını söyledi. 2022’de pandeminin izlerini silmeye hazırlanan küresel ekonomiler savaş ile birlikte birçok olumsuz etkiyi yeniden yaşarken Putin’in bu açıklaması enerji piyasalarını nasıl etkiler? Dünya
Hem teknik hem de psikolojik açıdan önem düzeyi yüksek olan 95-100 dolar bandında denge arayışına giren ham petrol, Putin’in canını sıkmış olacak ki Rusya Parlamentosu’nda savaş nağraları atmasına ve savaşın daha yeni başladığı vurgusunu yapmasına neden oldu. İşgalin ilk gününden itibaren 4 koldan saldıran Rusya, daha ilk haftadan Ukraynalı ordu komutanlarına, “darbe yapar yönetimi ele geçirirseniz sizinle anlaşmamız daha kolay olur” ifadeleri ile, 5 koldan saldırı mesajı yayımlamış olsa da bu denemesi başarısız oldu ve savaşın uzayacağı resmiyete dökülmüş oldu. Rusya Merkez Bankası’nın doğru bir politika ile gerçekleştirdiği sert faiz artışı, rublenin savaş öncesindeki seviyesine dönmesini sağlarken tüm yaptırımlara rağmen Putin’in AB ülkelerine gaz satışını ruble ile yapacağını, aksi halde gaz akışını durduracağını vurgulaması jeopolitik risklerin hat safhaya çıkmasını sağladı. Savaş ekonomisinin beraberinde getirdiği artan savaş maliyet riskini artan petrol fiyatları ile hedge ederek viraj almaya çalışan Putin ve daralma gösteren ekonomide artan enflasyonla boğuşan Biden’ın bundan sonraki hamleleri petrol fiyatları üzerinde etkili olmaya devam edecek. Dünya
Bir de bu yıl karşılaştığımız, yüksek enflasyon riski nedeniyle şahin adımlar sergileyen merkez bankaları var. Başta Fed olmak üzere küresel merkez bankaları enflasyonla mücadeleyi birinci sıraya alırken politika faiz oranları ile sıkılaştırıcı adımlar atıyorlar. Öyle ki Fed’in agresif faiz artırımı ABD ekonomisinde resesyon endişelerini körükledi. Peki ABD ekonomisi resesyona girerse Fed, enflasyonla mücadelesinden vazgeçer mi? Dünya Dünya
ABD enflasyon oranında sürekli gözlemlenen artışı dindirmeye yönelik Fed’in faiz artırım süreci ve bu sürecin daha agresif bir şekilde devam edeceği vurgusu doların küresel bazda değer kazanmasını desteklerken emtia piyasasında satışların derinleşmesine sebebiyet verdi. Olası resesyon riski göz önünde bulunsa da enflasyon düşmediği sürece Fed şahin bir duruş sergilemeye devam edecek gibi görünüyor. OPEC toplantısından çıkan karar, dolar endeksinin rekor tazeleyerek yoluna devam etmesi önümüzdeki günlerde küresel bazda dolar kıtlığının yaşanmasına sebebiyet verebilir. Daha önce de vurguladığım gibi hem teknik hem de psikolojik açıdan önem düzeyi yüksek olan 95-100 dolar bant aralığının altında yaşanacak fiyatlamalar ham petrol cephesinde kâr satışlarının derinleşmesine sebebiyet verebilir. Olası geri çekilmelerde öncelikli olarak 85 dolar destek seviyesi dikkatle takip edilmelidir. Bu seviye altında ise 70 dolar ana destek seviyesi karşımıza çıkmaktadır. Fakat unutulmamalıdır ki bu seviyelere doğru yaşanacak olası bir dip arayışı piyasada tekrar alıcı bulacaktır ve uzun vadeli trend yukarı yönlü olarak devam etmektedir. Düşük petrol fiyatı isteyen Biden mı, yoksa yüksek petrol fiyatı isteyen Putin mi? Kimin kazanacağını hep birlikte göreceğiz.
Çin tarafına baktığımızda ise koronavirüs ile mücadele daha da sıkılaşarak devam ediyor. Ülkede koronavirüs dalgasının kontrol altına alınması için milyonlarca kişinin kitlesel bir aşılama kampanyasına dâhil edileceği belirtildi. Ayrıca Çin hükûmeti, 25 milyon nüfuslu ve ticari önemi büyük olan Şanghay kentinde tekrar toplu test yapılması kararı aldı. Söz konusu adımların ekonomik toparlanmayı sekteye uğratabileceğinden endişe ediliyor. Bu gelişmeler piyasaları nasıl etkiler?
Tam bitti bitiyor derken tekrar hayatımıza giren Corona salgınına karşı Çin hükûmetinin attığı adımlar piyasadaki aleve hafif su serpmiş olsa da tedarik zincirindeki aksamalar ve yeni varyantların ortaya çıkma ihtimali, aşıların güncelliğini kaybetme riski, ABD endeksleri başta olmak üzere global bazda borsalarda yeni satış dalgalarının gelmesine zemin hazırlayabilir.
Peki küresel bazda yaşanan bu siyasi politik gelişmelerin yanı sıra artan jeopolitik riskler ve yurt içi piyasalarda yaşanan gelişmeler, yaklaşan seçim ve dokunulsa yukarı patlamaya hazır dolar TL kuru, iç piyasa dinamiklerini nasıl etkileyecek?
Hükûmet her ne kadar faiz artışı yapmadan farklı yollarla ve enstrümanlarla kuru baskılamaya çalışsa da küresel bazda doların yaşadığı ciddi değer kazancı ve iç piyasa dinamiklerindeki çarpıklık kur cephesinde yukarı yönlü momentumun korunmasına neden oluyor. Daha önce de vurguladığım gibi TCMB’nin minimum 300 baz puan artırması gerekiyor ki bu ateş kısa vadede kontrol altına alınabilsin. Çünkü 900 üstü görmüş bir CDS var avuçlarımızda. Uzun vadede ise reçete belli aslında; Güçler ayrılığı ilkesi, parlamenter sisteme dönüş, bağımsız yargı, millî kültürel aydınlanma, eğitim başta olmak üzere teknoloji ve tarım alanlarında reformlar ve yatırımlar. Bu yapısal reformlar gerçekleştiği anda bize de oturup dolar/TL kurunun düşmesini izlemek kalır.
Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.