Öncelikle deniz, göl, nehir ve akarsu gibi her türlü suyun kıyısında kurulan ya da yakınında olan toplulukların, tarihin ilerleyen safhalarında ise güçlü kalmak isteyen devletlerin tarih boyunca deniz ve okyanuslara ilgisi olmuştur. Bu nedenle denizcilik alanında yapılan her türlü faaliyet hem ilgi çekici olmuştur hem de uygarlıkların gelişimi üzerinde büyük bir etki yaratmıştır. Denizciliğin yarattığı ekonomik, sosyal, kültürel ve politik etkileşimler, uygarlıkların gelişmesini, bilginin toplumlar arası aktarımını ve yeni keşiflerin gerçekleştirilmesini destekleyici etkileri beraberinde getirmiştir. Tarih boyunca gözle görülen bu güce ulaşma neticesinde bütün su kütlelerinin ve su yollarının önemi daima dikkate değer bir unsur olarak varlığını korumuştur.
Denizcilik tarihi, insanlığın ve uygarlığın tarihidir. Diğer bir deyişle denizcilik tarihi yazmak ya da okumak dünya tarihini yazmak ya da okumak ile neredeyse eş değerdedir. Dünya tarihinin yaratıcısı olan bu su kütlelerinin genel hatları ile tarihsel akışa etkisini anlamak, her birimizi bir denizci gibi denizlere bakabilme gücüne biraz daha yaklaştırma potansiyeline sahiptir. Denizcilik sevgisi bana göre esaslı bir sevgi çeşididir ve insanlığın sevgisi kadar özeldir. Bu nedenle olacak ki her denizci için denizler ve okyanuslar en az nazlı bir yâr kadar sevgi kaynağıdır. Denizleri tarihsel düzlemde anlamak ve önemini zihnen ve kalben kavramak, bizim gibi bir yarım adada yaşayan toplumlar için ise elzemdir.
Bu yazı ile başlayacak olan yeni yazı dizimde okyanusların ve tüm denizcilik faaliyetlerinin dünya tarihini nasıl etkilediği sorusunu eski çağlardan günümüze sürdüreceğim kronolojik anlatımımla yanıtlamaya çalışacağım. Bu kapsamda tüm tarihsel dönemlerde okyanusların tarihi nasıl yönlendirdiğine hep birlikte tanık olacağız. Zira bu yönlendirme sadece Coğrafi Keşifler ile başlamaz. Evet bu dönemde hızlanır fakat daha önceki süreçlerde de dünya tarihini değiştiren başat özelliklere sahiptir. Bu nedenledir ki, pek çok bilim insanı bu alanda araştırmalara imza atmakta, araştırma merkezleri kurulmakta, deniz müzeleri açılarak denizcilik tarihi ortaya çıkarılmaya ve korunmaya çalışılmakta, yalnızca bu alanı dikkate alan akademik toplantılar düzenlenerek mevcut bilgi artırılmaya çalışılmakta, bu alana has akademik ve popüler dergiler basılmaktadır. Denizciliğin önemini kavrayan toplumlar başta olmak üzere henüz bu yola yeni girmiş toplumlar denizcilik etkinlikleri ile denizciliğin kültürel gelişimini de yakalamaya çalışmaktadır.
Ülkemizde bu alanların hepsinde çalışmalar sürdürülmektedir. Sadece denizcilik temalı dergiler, müzeler, etkinlikler, özel günler, topluluklar, kuruluşlar, toplantılar ülkemizde gün geçtikçe artmaktadır. Güncel konulara odaklanıldığı kadar tarihin geniş zaman aralığında tüm zamanlar dikkate alınarak denizcilik çalışmaları yapılmaktadır. Bu alana katkı sunan ve bunu sürekli bir çalışma hâline getiren her bir kişinin şüphesiz büyük bir deniz sevgisi vardır ve bunu vatan sevgisi ile özdeşleştirmiştir. Bizim ülkemizde denizi sevmek, salt coğrafi konumumuzu düşündüğümüzde dahi vatanı sevmek kadar tabiidir.
Bu yazı dizimde denizcilik tarihi anlatımımı Türkiye özelinde değil de genel dünya tarihi kapsamında şekillendireceğim. Eski çağlardan günümüze denizcilik tarihinin genel dünya tarihi üzerinde etkisini deniz ve okyanusları merkeze koyarak aktarmaya çalışacağım.
Tarih öncesi çağlar
Tarih bilimi çerçevesinde yapılan denizcilik araştırmaları tarih öncesi dönemlere ait ise heykeller, batıklar, deniz araçları, resim ve çizimler önem kazanır. Tarih çağlarına ilişkin dönemlerde ise karşımıza yazılı kaynaklar çıkar. Devletlere ait arşivler, özel kişi ve kuruluşlara ait arşivler, yazılı eserler, süreli yayınlar, her türlü resmî belge başta olmak üzere kayıt altına alınıp günümüze ulaşmayı başarmış tüm yazılı kayıtlar tarih çağlarına ilişkin bilgimizi çoğaltır, karanlıkta kalan konuları aydınlatır. Çok yönlü yapılan araştırmalar farklı bilim dallarını da içerisine alarak var olan bilgiyi çeşitli perspektifler üzerinden detaylandırmaya devam eder. Görüldüğü üzere, yazı ile başlayan tarih çağları bu dönemi anlamlandırma açısından kolaylıklara sahiptir. Fakat tarih öncesi çağlar ki insanlık tarihinin milyonlarca yılı bu çağlardadır, çok net yorumların yapılmasını zorlaştırırken aynı zamanda yeni bilgiye ulaşılabildiğinde literatürü zenginleştirmektedir.
Eski çağları da kapsayan insanlık tarihi boyunca denizcilik faaliyetlerinin ne zaman başladığı sorusu kolaylıkla cevaplanabilecek bir soru değildir. Bu alanda farklı bilim dallarına mensup bilim insanları tarafından yapılan bir çok çalışma çok disiplinli bir yaklaşımla devam etmektedir. Bu çalışmalar ne kadar detaylandırılabilirse cevap da o kadar ikna edici olma potansiyeline sahiptir. Son arkeolojik çalışmalara bakıldığında denizcilik faaliyetleri büyük olasılıkla MÖ 130-100 binli yıllara kadar götürülebilmektedir.
Bilindiği üzere tarım ile yerleşik hayata geçildi. Fakat tarıma geçiş öncesindeki 2,5 milyon yıla varan insanlık tarihinde insanların deniz ve diğer su kütleleri ile nasıl etkileşime girdiği kuşku taşıyan bir konudur. Bahsi geçen arkeolojik çalışmalarda, Homo Sapiens insan tipinden önceki gelişme çizgisinde denizcilik için daha çok tesadüfi olayların hâkimiyetine ilişkin bir bakış açısı yaygındır. Homo Sapiens öncesi alt ve erken dönem Orta Paleolitik devirlerde insan-deniz ilişkisi şans, tesadüf veya sürüklenme benzeri bilinçsiz eylemlerin merkeze koyulduğu açıklamalara sahiptir.1 Bu nedenle genel olarak eski çağlarda denizcilik ile ilgili hareketliliğin zorunluluk, merak, değişim gibi nedenlere dayandırılma durumu çok doğru olmayabilir.
Tarih Öncesi Çağlar, topluluklar arası iletişimin olmadığı en uzun süreci ifade eder. Bu dönemler, en fazla oranda taş ve toprak, çok yakın tarihlerde madenden yapılı eşya ve aletlerin kullanımda olduğu, her topluluğun farklı ânda ve farklı sıralamayı içeren bir çizgide gelişim gösterdiği, göçlerin yaygın olduğu ve farklı insan tiplerinin yaşadığı dönemlerdir. Homo Sapiens öncesi bu devirlerdeki denizciliğin ise basit ve plansız mı olduğu yoksa bilinçli bir şekilde sal kullanımını içeren seyirler mi olduğu araştırılmaktadır. Bu araştırmalarda aydınlatıcı bilim alanı olarak arkeoloji ön plana çıkmaktadır.
Son dönemlerde karaya millerce uzaklıkta bulunan Kıbrıs ve Girit Adalarında yapılan araştırmalarda ortaya çıkan yeni bilgiler sayesinde, Akdeniz denizciliği MÖ 5 binli yıllardan daha uzak bir geçmişe tarihlendirilmeye başladı. Örneğin Girit, burada yapılan çalışmalarda ortaya çıkarılan MÖ 130 bin-100 binli yıllara tarihlendirilen yontma taş aletleriyle dikkatleri çekmektedir. Her ne kadar tüm buluntular şüpheye yer bırakmayacak şekilde net olarak tarihlendirilemese de burada yapılan çalışmalar daha uzak geçmişleri aydınlatmaya yardımcı olmaktadır. Bu yeni buluntular sayesinde Homo Sapiens öncesi türlerde denizcilik yoktur demek zorlaşmıştır. Bilinen şudur ki, MÖ 11 binli yıllar itibarıyla denizcilik faaliyetleri artmaya başlar. Bu döneme ilişkin deniz taşıtlarına hâlâ ulaşılmamış olsa da arkeolojik kalıntılar sayesinde denize açılma nedenleri ve süreleri gibi konular hakkında yorum yapılabilmektedir. Örneğin Kıbrıs buluntuları, Adanın konumu itibarıyla, seyirlerde gece seyri, molasız seyirler ile lojistik ihtiyaçların çözülme gerekliliğini göstermiştir. Deniz araçlarına ilişkin buluntu olmadığından genelde bir ya da iki kişilik oyma ağaçtan yapılı bir aracın insan gücü ile ya da akıntıya doğru hareket ettirildiği düşünülmektedir.2
Artık MÖ 11’inci yüzyıl itibarıyla denizde hareketlilik artmaya başlamış, insanların yer değiştirmesi nedeniyle denizde avcılık ve kıyı bölgelerden hammadde temini artmıştır. Kendi bölgesi olmayan yerlerde bulununan farklı tipteki opsidyen taşları, balık kemikleri, tuzlu ve tatlı su avcılığına ilişkin kanıtlar ve hayvan kemikleri, ana vatanı olmayan türlerin hareketliliğine örnek olmuştur.3
Deniz ve okyanuslar, kanıtları henüz çok uzak geçmişlere doğru taşınamasa da insanlık tarihinde önemli bir role sahip olagelmiştir. Özellikle Doğu Akdeniz’deki adalarda yapılan çalışmalar sırasında bulunan kanıtlar, Akdeniz’in diğer adalarında bulunamamış ama Ege ve Doğu Akdeniz içerisinde bir hareketliliği ortaya çıkarmıştır. Bu nedenle çalışmalar ilerledikçe denizciliğin daha eski dönemlere götürülebilme olasılığı bulunmaktadır. MÖ 11’inci yüzyıl sonrasında özellikle Ege adalarında mobilite artmaya başlamıştır. Hayvan, bitki, değerli taşlar bir yerden bir yere taşınmış, taşımacılık ve balıkçılık kalıntılar üzerinden tartışmaya açılmıştır.
Tarım ile başlayan insanoğlunun yeni yaşamı, yerleşik hayatı getirmiştir. Hemen akabinde hammadde ve yiyecek ihtiyacı artmış, göçler devam etmiştir. Bu yer değişiminde su yolları ile deniz araçları önemli bir yardımcı araç hâline gelmiştir.
Yerleşik hayata geçiş zaman içerisinde artı ürünün ortaya çıkmasına zemin hazırladı. Bu durum ihtiyaç sahiplerinin takas hareketlerini hızlandırdı. İlkel deniz araçları ortaya çıktı. Her bir deniz aracı bölgede yetişen malzemelerden oluşan hammaddeler kullanılarak yapılıyordu.
Araçların düz bir zemine ya da omurgaya sahip olması, insan gücüne ek olarak kürek veya yelken ile seyir kabiliyeti elde etmesi, ilk bölgesel denizcilik teknolojisinin gelişmesini sağladı. Gemi inşası sırasında papirüs, hayvan derisi, ahşap kullanılırken, pruva ve pupası olan araçlardan düz platformlara farklı gelişmeler bölgeler bazında ilerledi. Nehir denizciliği, kıyı denizciliği, bölgeler arasında denizcilik gibi su yolları üzerinden taşımacılığın gelişmesi, deniz araçlarının da gelişmesini gerekli kıldı. Bu nedenle, deniz taşımacılığı yapan topluluklar doğadan yararlanma becerilerini artırmak için gemi inşa tekniklerini geliştirdiler. Yelken direği, tekne salması artık inşa edilmeye başlanabilirdi.4 İlk uygarlıklar tarih sahnesine çıkacak, bir çok alanda kat ettikleri yola benzer olarak denizciliği güçlendiren toplumlar ayrı bir şekilde yükselecek ve yazının bulunması ile tarih çağları başlayacaktı.
1 Çiler Çilingiroğlu, (2021). Yavaş denizcilik: Akdeniz’de denizciliğin tarih öncesi. İzmir Araştırmaları Dergisi, 15.
2 Çiler Çilingiroğlu, (2021). Yavaş denizcilik: Akdeniz’de denizciliğin tarih öncesi. İzmir Araştırmaları Dergisi, 15.
3 Çiler Çilingiroğlu. Tarih öncesi çağlarda Doğu Akdeniz’de denizcilik etkinlikleri: son verilere genel bir bakış. TINA, Denizcilik Arkeolojisi Dergisi, 2017/7.
4 Fernand Braudel. Bellek ve Akdeniz, Tarihöncesi ve Antikçağ (A. Berktay, Çev.; 2. bs). Metis Yayıncılık, 2013.
Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.