Dünya Bankası’ndan ürküten 2012 raporu: “2008’den daha ciddi şoklara hazır olun”

MDN İstanbul

Dünya Bankası 2012 yılı ‘Küresel Ekonomik Görünüm Raporu’nda, bu yılki büyüme beklentilerini aşağıya çekerek ciddi uyarılarda bulundu. Belirsizlik ve tehlikelerle dolu yeni bir döneme girildiği belirtilen raporda, “2008’dekinden daha ciddi şoklara hazırlıklı olun” uyarısında bulunuldu. Dünya Bankası’nın ardından Küresel ekonomiye yönelik bir karanmsar senaryo da IMF tarafından çizildi. IMF de ‘Dünya Ekonomik Görünüm Ocak 2012’ raporunda, Avrupa ülkeleri kaynaklı olmak üzere, dünya ekonomisine ilişkin 2012 yılı büyüme tahminini dört ay önceki tahminine göre yüzde 0.7 oranında aşağı revize etti ve siyasileri ciddi şekilde uyardı: Tutarlı ve kararlı politika aksiyonları acilen alınmalı… MarineDeal News, Dünya Bankası ve IMF’nin ürküten iki raporunu ve 2012’ye ilişkin olası senaryoları, Türkiye’nin önde gelen ekonomistlerine yorumlattı…

Dünya Bankası, küresel ekonomide görülen yavaşlamanın özellikle gelişmekte olan ülkeleri etkileyeceği uyarısında bulundu. Yayımladığı 2012 yılı Küresel Ekonomik Görünüm Raporu’nda, dünya ekonomisinin özellikle Euro Bölgesi’ndeki borç krizinin yanı sıra Hindistan, Brezilya ve diğer gelişmekte olan ülkelerin ekonomik büyümelerinin yavaşlaması nedeniyle yüksek belirsizlik taşıdığını, küresel büyümenin bundan olumsuz etkileneceği uyarasında bulundu. Gelişmekte olan ülkelerin 2008 yılındaki küresel ekonomik krizle karşılaştırıldığında daha ciddi olabilecek şoklara hazır olması gerektiğine dikkati çeken Dünya Bankası, birçok Avrupa ülkesinin finansal piyasalardan fon sağlayamaması durumunda koşulların kötüleşebileceğinin altını çizdi.

Fon girişi yarı yarıya azaldı

Dünya ekonomisinin önemli aşağı yönlü riskler ve kırılganlıklarla çok zorlu bir döneme girdiği belirtilen raporda, gelişmekte olan ülkelere sermaye akışlarının geçen yılla karşılaştırıldığında yarı yarıya azaldığı, 2010 yılının ikinci yarısında gelişmekte olan ülkelere 309 milyar dolar olan sermaye girişinin geçen yılın aynı döneminde 170 milyar dolar’a gerilediği kaydedildi. Raporda, Avrupa’nın resesyona girdiğinin görüldüğü, Brezilya, Hindistan, Rusya, Güney Afrika ve Türkiye gibi önemli gelişmekte olan ülkelerdeki büyümenin kısmen iç politikadaki sıkılaştırmayla yavaşladığı vurgulandı.

Dünya ticareti hızla yavaşlıyor
ABD ve Japonya’daki göreceli güçlü ekonomik aktiviteye rağmen, küresel büyümenin ve dünya ticaretinin hızla yavaşladığı ifade edilen raporda, çok büyük olasılıkla Almanya dahil bir çok Avrupa ülkesinin 2011 yılının son çeyreğinde resesyona girdiği kaydedildi. Raporun yazarı Andrew Burns, küresel ekonomi üzerinde çok fazla belirsizlik olduğuna işaret ederek, krizin derinleşmesi halinde kimsenin bundan kendini kurtaramayacağına vurgu yaptı. Burns, uluslararası piyasalarda gelişmekte olan ülkeler için faiz oranlarının arttığını, söz konusu ülkelerin sermaye girişinin geçen yılın ikinci yarısında yıllık bazda yüzde 45 düştüğünü ifade ederek, güney ülkelerine “daha kötüsüne” hazır olmaları çağrısında bulundu.

Belirsizlik ve tehlikelerle
dolu yeni bir dönem

Raporu açıklayan Dünya Bankası Başekonomisti Justin Yifu Lin, küresel ekonominin belirsizlik ve tehlikelerle dolu yeni bir döneme girdiğine işaret etti. Birçok ülkenin, borçları ve bütçe açıklarının büyüklüğü nedeniyle 2008 yılındaki küresel ekonomik kriz dönemine göre daha zayıf bir pozisyonda olduğuna vurgu yapan Lin, önemli krizler halinde hiçbir ülkenin ayrışamayacağını bildirdi. Başekonomist Lin, ekonomik kötüleşmenin muhtemelen bir öncekinden daha uzun ve derin olabileceği uyarısında bulundu.

Ekonomistler ne diyor?

Denizbank Genel Müdür Yardımcısı ve Başekonomisti Dr. Saruhan Özel:
Dünya ticaretinde düşüşten ziyade yavaşlama öngörüyoruz

2012 yılında dünya ticaretinde bir düşüş yaşanacağını düşünmüyoruz. 2011 yılında yaşanan AB borç krizi, gelişmiş ülkelerdeki yüksek işsizlik sorunu ve sorunlu AB ülkelerinin uygulamaya devam edecekleri bütçe kesintileri gibi aşağı yönlü riskler 2012 yılına miras kalmış olsa bile, 2011 yılı bir defaya mahsus birçok olumsuz gelişmeyi beraberinde getirmişti. Japonya’da yaşanan deprem ve tsunami felaketlerinin özellikle tedarik zinciri tarafında ciddi aksamalara neden olması, Arap Baharı ve ABD’nin tarihinde ilk defa kredi notu indirimine maruz kalması (Ülkeden ardı ardına gelen ekonomik verilerin bir süredir toparlanmada ciddi bir ivme kazanıldığı işaret etmesiyle, 2012 ABD ekonomisine ilişkin böyle bir riskin tekrarlanmasını öngörmüyoruz.) gibi gelişmelerin 2011 ekonomisini olumsuz etkilemesine rağmen 2012 yılına devrolunmayacak riskler olması, gelecek yılın dünya ticareti açısından daha olumlu geçeceğine işaret ediyor. Bu tezimizi kuvvetlendiren diğer gelişmeler ise gelişmekte olan ülkelerin 2011 yılında dünya ticaretinde beklentilerin üzerinde bir toparlanma gerçekleştirmesi oldu. Dünya Ticaret Örgütü’nün (WTO) 2011 yıl sonu tahminlerine göre gelişmiş ülkelerin ticaret artışı yüzde 3.7 seviyesinde kalırken Çin önderliğindeki gelişmekte olan ekonomilerin ticaretindeki artışın yüzde 8.5 seviyesinde gerçekleşmesi bekleniyor. 2012 yılında AB borç krizine yönelik risklere ve AB’de görülecek düşük büyüme oranlarına karşın küresel toparlanmanın, dolaysıyla dünya ticaretinin ivme kazanacağını düşünüyoruz. Gelişmekte olan ülkelerin özellikle Çin önderliğinde başarılı performanslarını önümüzdeki dönem devam ettirmeleri baz senaryomuzda yer alıyor. Aşağı yönlü risklerin artması ve küresel toparlanmada yaşanacak bir ivme kaybı senaryosunda bile 2010 yılında yüzde 14.5 artan, 2011 yılında ise yüzde 5.8 artacağı öngörülen dünya ticaretinin bir düşüşten ziyade yavaşlama yaşayacağını düşünüyoruz.

Garanti Bankası Ekonomik Araştırmalar Bölüm Başkanı Ali İhsan Gelberi:

Dünya ekonomisinde aşağı yönlü riskler oldukça yüksek
2011 yılında yüzde 7 civarında artan dünya ticaret hacminin, 2012 yılında yüzde 5 civarında artacağı tahmin ediliyor. Ancak Avrupa’daki borç ve bankacılık sorunu nedeniyle dünya ekonomisinde aşağı yönlü riskler oldukça yüksek. Dünya Bankası da son raporunda, Avrupa’da çözümsüzlüğün 2008’in son çeyreğinde yaşanan Lehman benzeri bir krize bile yol açabileceği uyarısında bulunuyor. Ancak böyle bir durum, Dünya Bankası’nın da belirttiği gibi, dünya ticaretinde 2008-2009 yılındakine kıyasla daha derin bir düşüşe ve akabinde de daha sınırlı ve geç bir toparlanmaya yol açacaktır. Zira bu sefer ekonomileri desteklemek için hem kamu maliyesinde hem de para politikasında alan dar. Gelişmiş ekonomilerde oldukça yüksek bütçe açıkları ve dünya genelinde düşük faizlerin varlığı, olası bir Lehman benzeri krizde destekleyici politikaların yetersiz kalmasına neden olabilir. Bu nedenle özellikle dış finansman ihtiyacı ve cari açığı yüksek olan gelişmekte olan ülkelerin de temkinli olması gerekiyor. Sonuç olarak, dünya ticaretinin 2012 yılındaki seyrinde Avrupa’da liderlerin borç ve bankacılık sorununu çözmek için alacakları aksiyonlar önemli olacak. Mevcut durumda Yunanistan’ın yüzde 70 civarında borcunun silinerek, sürdürülebilir borç dinamiklerine kavuşabileceği tahmin ediliyor. 9 Aralık’taki AB Liderler Zirvesi’nde borç silme operasyonunu sadece Yunanistan için söz konusu olacağı taahhüt edilse de, sorunlu kamu maliyesine sahip ülkelerin piyasa faizlerinin yüksek seviyesi ve zayıf büyüme borç stokunu yukarı çekiyor. Bu nedenle borç silme operasyonunun Yunanistan’dan diğer ülkelere yayılma riski halen bulunuyor. Nitekim IMF Başkanı Lagarde da, liderlerin gereken aksiyonu almaması durumunda İspanya ve İtalya’nın da iflas riski ile karşılabileceğini söylüyor. Riskin yüksek olmasının bir diğer nedeni de, ülkelerin zayıf kamu maliyesi dengelerinin, yine aynı ülkelerin finansal sektörünün alacak sorunu olması.

Ekspres Yatırım Ekonomisti Nilüfer Sezgin:
Dünya ticaretinde yavaşlama sürecine giriliyor

2012 yılında muhtemelen dünya genelinde büyüme oranlarının yavaşladığını göreceğiz. Bu doğrultuda büyümenin desteklenmesi için para politikalarının da gevşeme yönünde kullanılması bekleniyor. Zaten başta Avrupa Merkez Bankası olmak üzere, gözlemlenen kararlar da bu yönde. Ancak, bu desteğe rağmen, Avrupa’daki borç krizinin getirdiği resesyon ve mali piyasalarda risklerin azaltılması adına kaldıraç oranlarının azaltılması eğilimi küresel büyüme görünümünü tehdit eden en önemli unsurlar olarak görünüyor. Ancak, Euro Bölgesi’nde resesyonun derinleşmediği ve çözümler konusunda beklenen adımların atıldığı varsayım altında, dünya ekonomisi için yüzde 3’ün biraz üzerinde bir büyüme mümkün görünüyor. Bir yandan Arap Baharı, bir yandan Avrupa krizi ve küresel ekonominin motoru olarak bilinen Çin gibi gelişmekte olan ülkelerde beklenen yavaşlama, dünya ticareti açısından daha yavaş bir sürece girileceğinin işaretleri. Bu sürecin krize dönüşüp dönüşmemesinde bize göre Avrupa’daki gelişmeler belirleyici olacak. Şu aşamada, Avrupa Merkez Bankası 3 yıllık sınırsız fonlama sağlayarak, borç sorunu yaşayan ülkelerin gerekli yapısal reformları ve mali tedbirleri gerçekleştirmeleri için zaman kazandırmış durumdadır. Eğer bu zaman iyi kullanılamaz ve uzun vadede çözüme yönelik uluslararası arenaya güven verilemez ise, çok olumsuz başka bir senaryoya geçmek gerekebilir. Ticaret, güven ve sermaye akımları kanalıyla bu tür bir gelişmeden olumsuz etkilenmeyecek ülke olabileceğini düşünmüyoruz.

Renaissance Capital Gelişmekte Olan Piyasalar Ekonomisti Mert Yıldız:
Ticaret ilk altı ay kötü, ikinci yarı toparlanır
Bizim beklentilerimiz de Dünya Bankası’nınki ile örtüşüyor. Özellikle yılın ilk 6 ayında dünya ticaretinde bir düşüş olmasını bekliyoruz. Yılın kalanında ise düzelen beklentilere bağlı olarak bir artış görebiliriz. Özellikle Avrupa’nın ithalatında bir düşüş olacaktır. Asya ve Amerika’nın Avrupa’ya oranla daha avantajlı bir konumda olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle Asya ekonomilerinde (Asya ekonomileri arasındaki ticarette) talebin hâlâ canlı olduğunu görüyoruz. Türkiye’nin ihracatının yaklaşık yarısı Avrupa’ya olduğu için Türkiye de bu durumdan olumsuz etkilenecektir. Fakat Türkiye’nin (diğer Avrupa ülkelerine nazaran) ihracat ortaklarının çesitli olması bu dönemde bizi avantajlı bir konuma koyuyor.

HSBC Başekonomisti Melis Metiner:
Euro Bölgesi yüzde 1 daralır, ABD yüzde 1.5 büyür

2012 yılında Euro Bölgesi’nde yüzde 1’lik bir daralma, Amerika’da ise yüzde 1.5 civarında büyüme bekliyoruz. Hindistan, Çin, Rusya ve Brezilya gibi büyük gelişmekte olan ülkeler için büyüme beklentilerimiz ise, bu ülkelerin çoğunda alınan genişletici para politikası önlemlerinin de yardımıyla, daha yüksek. Türkiye tarafında ise beklentilerimiz şu sekilde: Avrupa borç krizinin derinleştiği ve bölgedeki büyük ekonomilerin derin bir resesyona girdiği bir durumda Türkiye de hem ticaret hem turizm; hem doğrudan yatırımhem de finansman kanallarından negatif etkilenecektir. Euro Bölgesi ülkelerininmali birlik olma sürecinde somut adımlar attığı daha iyimser bir senaryoda ise, 2012’de ihracat ve büyüme (2011 yılına kıyasla ivme kaybetmekle beraber) göreceli olarak güçlü kalabilir.

IMF: Acilen kararlı ve tutarlı politikalar gerekli
Dünya Bankası’nın ardından IMF de dünya ekonomisine yönelik kötümser bir tablo çizdi. IMF ‘Dünya Ekonomik Görünüm Ocak 2012’ raporunda, Avrupa ülkeleri kaynaklı olmak üzere, dünya ekonomisine ilişkin 2012 yılı büyüme tahminini dört ay önceki tahminine göre yüzde 0.7 oranında aşağı revize etti. IMF dünya ekonomisinin 2012 yılında yüzde 3.3, 2013 yılında da yüzde 3.9 oranında büyüyeceğini öngörüyor. 2012 yılı için büyüme tahmini en fazla İspanya ve İtalya için revize edilirken, ABD için (1.8) değiştirilmedi. Dünya Bankası’ndan sonra IMF de, Euro Bölgesi’nin 2012 yıl genelinde; ülke risklerindeki artış, bankaların borç azaltma sürecinin reel ekonomiye etkisi ve ilave mali sıkılaştırmanın etkisi ile, daralacağını tahmin ediyor. ABD ve Japonya’da ise büyüme baz etkisinin de katkısıyla güçlü seyretse de, daha derin ve yapısal sorunlar sebebiyle mevcut durum sürdürülebilir bir büyümeye işaret etmiyor. IMF’nin Euro Bölgesi dışında yaptığı en büyük aşağı yönlü revizyon Orta ve Doğu Avrupa Bölgesi’ne ait. Revize tahminlerde Türkiye’ye ilişkin beklenti açıklanmazken, Türkiye’yi de kapsayan Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri için 2012 yılı büyüme tahmini yüzde 2.7’den yüzde 1.1’e düşürüldü. Eylül ayında IMF’nin Türkiye tahmini yüzde 2.2 idi. Dünya ekonomisinin geleceği için acilen kararlı ve tutarlı politika aksiyonlarının gerekli olduğu belirtilen raporda, gelişmiş ülke ekonomilerinde hızlı bir toparlanma için üç husus gerektiğine diikkat çekiliyor.

İç talepteki yavaşlamaya odaklanılmalı
Raporda bu üç husus olarak, kademeli fakat sürdürülebilir bir mali uyum süreci, özellikle gelişmiş ekonomilerde olmak üzere bol likidite ve genişlemeci para politikası ve politika yapıcıların güven inşa etmek üzere aksiyon almaları gösteriliyor. Gelişmekte olan ülke ekonomilerinde ise, yakın dönemde odaklanılması gereken konunun iç talep ve gelişmiş ülke ekonomilerinden kaynaklı dış talebin yavaşlaması olduğu ifade ediliyor. Enflasyon baskısının azaldığı bu ekonomilerde, parasal sıkılaşmanın azaltılabileceği ya da parasal gevşemeye gidilebileceği belirtiliyor. Bununla birlikte yüksek enflasyon ve kamu borcu gösteren gelişmekte olan ülkelerde parasal gevşeme konusunda ihtiyatlı olunması gerektiği vurgulanıyor.

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın