Donanmanın insansız geleceği: SİDA

MDN İstanbul

Sancar SİDA
Türkiye’nin en büyük sanayi kümelenmesi olan SAHA İstanbul tarafından düzenlenen Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayi Fuarı SAHA EXPO 2022 25-28 Ekim 2022 tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlendi

Türkiye’nin yerli üretim kapasitesinin artırılmasını desteklemek amacıyla düzenlenen fuarda; savunma sanayine yönelik sistemler, donanımlar, yazılımlar, malzeme ve ekipmanlardan oluşan geniş bir ürün yelpazesinin sergilendiği fuarda öne çıkan ürünler ise insansız sistemler oldu. SİDA

MarineDeal News olarak fuardaki deniz savunma sistemlerine yönelik stantları ziyaret ettik. Ayrıca, Savunma Sanayi Başkanlığı (SSB) himayesinde geliştirilen Havelsan ve Yonca-Onuk Tersanesi ortak çalışması Sancar Silahlı İnsansız Deniz Aracı (SİDA) hakkında bilgi aldık. SİDA

YALTES 20 yaşında

Bu sene 20’nci yılını kutlayan savunma teknolojileri şirketi YALTES Genel Müdürü Bülent Hamzaoğlu mutluluğunu dile getirdi ve MarineDeal News’ün sorularını yanıtladı. Şirketlerinin 20 yıllık gelişimi hakkında bilgi veren Hamzaoğlu, “YALTES, bu yıl 20’nci yılını kutlayan ikinci kademe bir savunma sanayi şirketi. Her ne kadar hisse yapısı yüzde 100 Thales bünyesinde olsa da yönetimi ve çalışanlarının tamamıyla ülkemize millî çözümler üreten yerli bir firmayız. Deniz Kuvvetlerimiz için de MİLGEM ve ondan önce GENESİS modernizasyonuyla başlayan gemi inşa faaliyetlerinin en başından beri içerisindeyiz. Uzun Ufuk, GENESİS ve MİLGEM projelerinin başından itibaren hem savaş yönetim sistemleriyle ilgili donanım ve yazılım hem de platform kontrol ve izleme sistemi diye adlandırdığımız kendi özgün ürünümüzü de geliştirdik. Bu faaliyetleri günümüzde de devam ettiriyoruz. MİLGEM’in İ Sınıfı olan yeni versiyonu, Ukrayna ve Pakistan MİLGEM’leri olarak ihraç edilme faaliyetleri. Her iki projede de bu iki sistemi sağlıyoruz. Biz hep içimizdeki kaynaklarla şirketimizi geliştirdik. 350’den fazla çalışan olmuş YALTES’te bunların yüzde 70’i halen savunma sanayinde çalışıyor.” açıklamalarında bulundu.

İhracat versiyonları için çeşitli sistemler geliştirdiklerini de belirten Hamzaoğlu, “Seyir fenerlerinin ve kontrollerinin sağlanması, tank ölçümü sağlanması gibi sistemler geliştirdik.” dedi.

LHD Anadolu gemisi inşasında da yer aldıklarını belirten Hamzaoğlu, “Savaş yönetim donanım sistemlerini biz sağladık. Tamamı kabul aşamasına geldi. Bu projeyle, Türkiye’nin ilk defa sahip olacağı uçak taşıma gemisi projesinde yer almış olduk. Denizaltı modernizasyonu projesinde Ay Sınıfı ve Preveze Sınıfı için TÜBİTAK ile anlaşma yaparak savaş yönetim sistemi donanımlarını ürettik. Bu donanımlar Türkiye’de ilk olarak yerli ve millî bir şekilde bizim tarafımızdan geliştirildi. Bu proje sayesinde denizaltılarımız AKYA millî torpidosunu atabilir hale geldiler. Bu proje Gür Sınıfı’yla devam edecek.” diye konuştu.

SİDA
Bülent Hamzaoğlu
Yerli SİDA’ların ortak kontrolünü YALTES sağlayacak

Yerli SİDA projelerindeki rolleri hakkında da konuşan Hamzaoğlu, “Dearsan’ın geliştirdiği SALVO’nun bütün kontrol sistemlerini biz yaptık. Hem ASELSAN’ın hem de Roketsan’ın sistemleriyle canlı atış yaptı. Bu sistemlerin geliştirilmesini tamamlayıp ihracata açmayı planlıyoruz. Bu tip teknelerdeki teknolojilerin yerlileştirilmesi üzerine çalışıyoruz. Yonca-Onuk Tersanesi ve Havelsan’ın geliştirdiği SANCAR projesine de teknik destek sağlıyoruz. Platform yönetimiyle ilgili destek veriyoruz. Ares ve Sefine Tersaneleri’yle de görüşmelerimiz devam ediyor. Burada bizim avantajımız kullandığımız sistemin bütün gemilerde ortak sistem üzerinden kullanılabilmesini sağlamak olacak. Geliştirdiğimiz donanımları ve sistemleri denizaltına uyarlayıp otonom denizaltı ve MİLDEN projesinde kullanmak için Ar-Ge çalışmalarımızı yürütüyoruz.” dedi.

Denizaltıların dünyanın her yerinde stratejik bir silah olduklarını vurgulayan Hamzaoğlu, “Söz konusu denizaltı olunca bütün ülkeler mümkün olduğu kadar teknoloji transferinden kaçınıyorlar. Denizaltına yönelik çözümlere ihraç sınırlamaları koymak istiyorlar. Bu nedenle yerli olarak geliştirmek gerekiyor. Biz bunu “Müren” ile başardık. Ancak gemilerin sonarları, periskopları ve elektronikleri de yerli olmalı. Millî denizaltınızın millî olmasını istiyorsanız sistemlerinizin de millî olması gerekiyor.” İfadelerini kullandı.

Yıllık cirolarının 200 milyon TL’yi geçtiğini belirten Hamzaoğlu, önümüzdeki yıl hedeflerinin 300 milyon TL’yi geçmek olduğunu belirtti.

Sancar SİDA’yı öne çıkaran modüler yapısı

Havelsan standında Sancar SİDA hakkında görüşlerini aldığımız Havelsan İstanbul VeriFüzyonu ve İz Yönetimi Takım Lideri Murat Melül, Havelsan Sancar SİDA Proje Teknik Yöneticisi Bilal Metin Altınöz ve Sancar SİDA Proje Müdürü Göktürk Başıcı da proje hakkında detaylı bilgiler verdiler.

Sancar SİDA’nın Yonca-Onuk ve Havelsan işbirliğinde geliştirilen insansız deniz aracı olduğunu belirten Murat Melül, “12,7 metre uzunluğunda. İstihbarat, keşif-gözetleme, suüstü harbi ve mayın karşıtı temizleme gibi operasyonları otonom ve uzaktan olarak icra etme yeteneğine sahip. Görevlerle ilgili bir kısım operasyon otonom bir kısım da sahilde konuşlu veya MİLGEM gibi gemilerde entegre bir merkez üzerinden uzaktan kontrol ile gerçekleşebiliyor.” dedi.

SİDA’nın istasyonlarının, taşınabilir ve bir yere intikal ettirilebilir kabiliyette birçok birimden oluştuğunu belirten Bilal Metin Altınöz ise “Kendi dâhili güç ünitesi de içerisinde taşınabilir bir çanta konseptimiz var. Hem görev sistemi için bir istasyonumuz var hem de ana kumanda birimi var. Aynı zamanda haberleşmeyle ilgili arayüzlerin barındırıldığı bir sistemimiz var. Bunların hepsi yer kontrol istasyonu denilen karada ya da denizde kullanabileceğimiz bir tasarım.” dedi.

SİDA
Bilal Metin Altınöz-Göktürk Aşıcı-Murat Melül
‘Buluttan çektiğimiz bir veri bulunmuyor’

Sancar’ın uydu verilerinin sağlandığı her alanda kullanılabileceğini söyleyen Altınöz, “Uydu üzerinden kesintisiz bir iletişim sağlayabiliyoruz. Alıcı ve vericisi noktadan noktaya olan bir tasarımımız var. Doğrudan uydu üzerinden gemiye veya karadaki merkeze bilgiyi aktaran bir sistemimiz var. Buluttan çektiğimiz bir veri bulunmuyor. Bu da kendi içinde bir ağ olduğu için güvenli oluyor. 15 deniz miline kadar kablosuz haberleşmeyi sağlayan bir mekanizmamız bulunuyor. Uzun mesafelerde uydu ya da sahil şeridinde LTE GSM üzerinden bir haberleşme sağlıyoruz. Sistemi sinyali en uygun olan sistemi kullanacak şekilde entegre etmeyi planlıyoruz.” diye konuştu.

Modüler bir tasarıma sahip olmasının Sancar’ın en önemli özelliği olduğunu belirten Melül, “Ön tarafta 12,7 mm stabilize tüfek, arka tarafta taktik füze sistemi ve mayın karşıtı tedbir operasyonları gerçekleştirebilecek faydalı yükler eklenebiliyor. Görev ihtiyacına göre gerekli ekipman entegre edilebiliyor.” dedi.

Sancar’ın en büyük avantajının üzerinde Havelsan tarafından üretilen Ağ Destekli Veri Entegre Savaş Yönetim Sistemi (ADVENT)’nin bulunması olacağını belirten Göktürk Başıcı ise “Hem platformun hem de yer kontrolün üzerinde birbirine entegre edilen bir sistem kullanıyoruz. Bütün insansız araçlarda kullanılabilecek bir ADVENT sistemi geliştiriyoruz. Adı da ADVENT Rota. İlk kez Sancar SİDA’larda kullanılacak.” dedi.

Bu sistem sayesinde karakol görevi yapan MİLGEM veya LHD Anadolu gibi çıkarma gemilerinden Sancar’ın kontrolü veya görev atamasının hızlı bir şekilde gerçekleştirilebileceğini aktaran Melül, “Sancar’ın görev sistemlerini ve otonomi yazılımlarını NATO standartlarına uygun geliştiriyoruz. Birden fazla kuvvetin Sancarlarla ortak görev yapması söz konusu olacak. Sancar’ı birden fazla görev sistemiyle entegre bir biçimde görev yapabilme kabiliyetiyle donatmış olacağız.” diye konuştu.

Sancar SİDA’nın 2023’ün ilk çeyreğiyle birlikte SSB’nin bir ürünü olacağını ve seyir otonomi testlerine başlayacağını belirten Altınöz ise “Hedefimiz Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında Sancar SİDA’yı Deniz Kuvvetleri Komutanlığı (DzKK)’nın envanterine almak. Seyir otonomisi atışlı testleri yürütülecek. Mayın karşı tedbir görevi. Atma toplama vinciyle yandan taramalı bir sonar ile mayın taraması yapıldıktan sonra sualtı resminin operatör tarafından analiz edilmesi sağlanacak.” dedi.

‘Bu tasarım DzKK tarafından fiilî olarak kullanılıyor’

Sancar SİDA hakkında görüşlerini aldığımız ve projenin gelişim sürecini sorduğumuz Yonca-Onuk Tersanesi Genel Müdürü Yavuz Uras ise, “Sancar SİDA, Havelsan’la yürüttüğümüz bir proje. Botumuzu denize indirdik. Şu anda otonomi sistemleri üzerine çalışıyoruz. Biz SİDA’lar üzerine 2013 yılından bu yana çalışıyoruz. Havelsan’la olan görüşmelerimiz de eskiye dayanıyor. Biz DzKK için ürettiğimiz sürat devriye botlarımızdan yaparken bir tane de insansız araçlarımızın çalışmaları için açığa ürettik.” dedi.

Projenin 2017 yılında Ar-Ge çalışmaları kapsamında aldıkları bir karar doğrultusunda başladığını belirten Uras, “Yonca-Onuk Tersanesi 10 metreden 55 metreye kadar ileri teknolojileri kullanarak kompozit tekneler inşa eden bir tersane. Bu sayede insansız platformların inşa sürecinde konfigürasyonları yaparken zorlanmadık. Biz bunun üzerine çalışırken SSB de bize bir destek verdi. Bu konularda çalışan ortaklıklar Ares Tersanesi-Meteksan, Aselsan-Sefine Tersanesi ve Havelsan ile Yonca Onuk olarak biziz. SSB de üç farklı platform sipariş etti. Meteksan suüstü harbi, Sefine elektronik harp biz de mayın karşıtı savaş üzerine çalışma yürütüyoruz.” diye konuştu.

SİDA
Yavuz Uras

Sancar SİDA’yı diğerlerinden ayıran özelliği hâlihazırda olan bir tasarım üzerinden geliştirilmiş olması olarak gösteren Uras, “Bu tasarım DzKK tarafından fiilî olarak kullanılıyor. Dolayısıyla tekne tasarımı olarak kendini kanıtlamış bir platform. Modüler bir yapısı var.” ifadelerini kullandı.

Sancar’ın yetenekleri ve yürüteceği görevler hakkında da konuşan Uras, “Bizden ilk aşamada tespit yapması isteniyor. Tanımlanmış veya belirlenmiş bir sahada mayın taramasını yapabilecek ve gemilerimizin geçebileceği güvenli bir kanalı açabilecek bir sistemi geliştirmemiz isteniyor. Teknenin modüler yapısı, bir SANCAR tespit yaparken bir diğerinin mayını imhâ etmesini sağlayacak şekilde geliştirildi. Bir tane SANCAR değil birden farklı SANCAR bir arada olacak, birisi teşhis yapacak birisi imhâ edecek.” diyerek projenin çok amaçlı ve çok yönlü tasarlandığının altını çizdi.

Yonca-Onuk olarak sektörde 1986 yılından beri yer aldıklarını, kompozit ve sürat tekneleri konusunda uzman olduklarını belirten Uras, insansız deniz araçları konusunda Türkiye’nin iyi bir noktada olduğunu vurguladı.

Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın