Dijital çağın yeni aktörleri blokzincir ve kripto para için 5N1K?

MDN İstanbul

Son günlerde popülaritesini artıran ve birbiriyle bağlantılı iki konu komu oyunun dikkatini çekiyor: Blokzinciri ve kripto para.

Blokzinciri birçok kişi tarafından ticaret süreçlerinin verimliliğini artırmak ve kâğıtsız ticarete doğru ilerlemeye yardımcı olmak için ilginç bir araç olarak görülüyor. Tedarik zincirlerinde blokzinciri uygulamaları pilot olarak test ediyor, konuyla ilgili olarak Tesla’nın Şanghay Limanı’nda, IBM’in ise Maersk ile çalışmaları dikkat çekiyor.

ABD Kongresi tarafından yayımlanan 2018 Ulusal Güvenlik Doktrini Yasası’nın 1,646’ncı bölümünde ise blokzinciri teknolojisi, özellikle ordunun dikkat etmesi gereken bir teknoloji olarak anılıyor. ABD, Çin gibi ülkelerin savunma bakanlıklarının ve NATO gibi kuruluşların da bu teknoloji üzerinde çalıştığı biliniyor.

Bu teknolojiyle bağlantılı olarak büyüyen kripto paralar ise her kuşaktan yatırımcının ilgisini çeken bir konu haline geldi. Uzmanlar 2021 ve sonrasında hizmetlerin, ürünlerin ve varlıkların dijital ekonomide çoğunlukla dijitalleşme veya blokzinciri ile destekleneceğini belirtiyor ve bu doğrultuda kripto paranın, dijital varlıklar içinde en etkili ödeme araçlarından biri haline geleceğini ve dijital ekonomide finansal altyapının temelini atacağını öngörüyor.

Birkaç yıl önce duyduğumuzda çok uzak bir ihtimal gibi gelen blokzinciri ve bağlısı kripto paralar tahmin edilenden daha hızlı bir şekilde hayatımıza girecek gibi duruyor.

Çok merak edilen: Kripto para nedir? Güvenli midir? Karşılaşılabilecek hukuki sorunlar nelerdir? Blokzinciri ile kripto para ilişkisi nedir? Blokzincir teknolojisi denizciliğin yanı sıra savunma sanayinde nasıl kullanılabilir? Gibi konuyu en basit düzeyde anlamada yardımcı olacak soruların cevabını alanında uzman isimlerin kaleminden aktarıyoruz.


Ali Sermet Taşdöğen / Arbitrai CEO
Finansal piyasalarda bir hayalet dolaşıyor: Bitcoin!

Özellikle son 3-4 yıldır genelde kötü, olumsuz veya sansasyonel manşetlerde sıklıkla rastlıyoruz bu hayalete. Kimi zaman adı yüzde 30-40 düşüşlerle anılıyor, kimi zaman deep web hacker’larıyla. Bazen bir siyasetçi çıkıp ponzi diyebiliyor mesela bu hayalete ya da kendini gizleyen art niyetli kişi veya grupları kast ederek “kripto şucu” gibi terimler kullanılabiliyor.

Kâh kara para aklamada karşımıza çıkıyor kâh intihar veya cinayet sebeplerinde.

Hayaletimizin adı Bitcoin, peki gerçekten bu anlattıkları gibi kötü, olumsuz, yok edici bir şey mi Bitcoin? Gelin birlikte adım adım ele alalım.

Nedir bu Bitcoin?
Bitcoin, çok basit anlamda insanların internet üzerinden birbirlerine para transferi yapmalarını ve varlıklarını güvenle tutmalarını sağlayan açık kaynak kodlu bir internet protokolüdür.

İşin devrimsel olan yanı bu protokolün çalışması için herhangi bir merkeze ihtiyaç duyulmamasıdır. Mesela günümüzde bir para transferi yapabilmek için 3’üncü parti bir tarafın onayına ihtiyaç duyarız. Banka havalesi yaptığımızda bu ilgili bankadır, EFT yaptığımızda bu bankalar üstü bir yapı olan Merkez Bankası’dır. Swift transferi yaptığımızda bu onay merci ABD’ye kadar gider. Ancak Bitcoin’de böyle bir onay merci yoktur. Bitcoin sistemini bilgisayarına indirip çalıştıran herkes aynı zamanda hem sistemin kullanıcısı hem de birer merkezi haline gelir.

Peki Bitcoin ne kadar güvenli?
Bir örnek verelim, eğer sizin 1 Bitcoin’iniz varsa o Bitcoin’in sizin olduğu dünyanın dört bir köşesine dağılmış binlerce bilgisayarda kayıt altındadır. Birisinin sizden o Bitcoin’i çalabilmesi için işte bu merkeziyetsiz sistemin parçalarının en azından yarısından fazlasında değişiklik yapması gerekir ki bunu kimseye görünmeden yapabilecek bir gücün çıkabilmesi oldukça zor. Makalenin hazırlandığı şu günlerde 1 Bitcoin 59,000 dolar civarında fiyatlanıyor, bu sistem için çalışan bilgisayar sistemleri benzeri daha önce hiç görülmemiş şekilde 160M TH/s işlem gücüne erişmiş durumda. Şu anda Bitcoin ağı üzerinde manipülasyon yapmak isteyen birisinin milyarlarca dolarlık bilgisayar gücünü Bitcoin ağına dahil etmesi gerekiyor, bunu yaptığında da eline geçebilecek tek şey hileli olduğu 10 dakika içerisinde kolayca anlaşılabilecek olan bir çift transfer denemesi.

Yani burada size güveni 3’üncü parti kurumlar, devletler, merkez bankaları, krallar, sultanlar, Ahmet, Mehmet vs. değil doğrudan matematik veriyor. Bütün insanlık tarihi, bu 3’üncü parti yapıların manipülasyonu ile bireylere veya toplumlara karşı işlenen suçlarla doludur ve bu nedenle de insanlık çok acılar çekmiştir. Bitcoin’in ortaya çıkışındaki temel motivasyon bu aracı yapıları ortadan kaldırarak halkın kendisi için kendi arasında kullanabileceği bir para protokolü geliştirmektir. Gelin biraz daha detaya inelim.

Bitcoin: Kişiden Kişiye Aracısız Çalışan Bir Para Sistemi
Bitcoin, hiç kuşkusuz özgürlükçü görüşleriyle tanınan bilgisayar bilimine hâkim bir grup olan Cypherpunks akımının bir ürünüdür. Ortaya bu grup içerisinde çıkmıştır. Birkaç ön denemesi olsa da ilk duyulması 31 Ekim 2008 tarihinde Satoshi Nakamoto ismini kullanan gerçek kimliği bilinmeyen bir kişi veya grup tarafından Cypherpunk’ların yoğunlukta olduğu bir e-posta grubuna gönderilen “Bitcoin: Kişiden Kişiye Aracısız Çalışan Bir Para Sistemi” başlıklı bir e-posta ile oldu. Bu e-postada Bitcoin’in teknik ayrıntılarının yer aldığı 9 sayfalık bilimsel bir makale bulunuyordu.

E-posta grubunda yer alan Cypherpunk’lardan biri olan Hal Finney konuyla ilgilendiğini ve yardımcı olmak istediğini belirten bir cevap yazdı. Bu ikilinin birkaç aylık çalışmasıyla 3 Ocak 2009 tarihinde, sonraları bu teknolojiye “Blockhain/Blokzincir” adının verilmesine neden olacak Genesis Block adıyla bilinen Yaradılış Bloğu Bitcoin ağı üzerinde yaratılarak Bitcoin sistemi çalışmaya başladı.

Bu yazının kaleme alındığı tarih itibarıyla yaklaşık 12 yıldır Bitcoin sistemi aralıksız çalışıyor ve bu 12 yılda en baştaki küçük bir olay dışında bu sistem tek bir milisaniye bile duraksamadı veya manipüle edilemedi. İşte bunun da altında yatan ve dünyayı sosyal, ekonomik, kültür gibi pek çok farklı boyutta değiştirip dönüştürebilme potansiyeli olan insanlığa armağan ettiği blokzincir teknolojisine borçlu. Blokzincir teknolojisine başka bir yazıda değinelim, Bitcoin’in popüler olmasını da sağlayan değer boyutuyla devam edelim.

Bitcoin’in esas gücü merkeziyetsiz olması
Bitcoin alım satımları bugün itibarıyla dünya geneline yayılmış çok sayıda kriptopara borsasında güvenli ve kısmî organize bir şekilde yapılmaktadır. Bu borsalardan takdir ettiğinize kolayca üye olarak Bitcoin veya diğer kripto paraları, yine kripto paralar veya TL/dolar gibi fiat paralar karşılığında takas edebilirsiniz. Bunlar biraz araştırma ve pratikle kolayca öğrenebileceğiniz şeylerdir. Peki, Bitcoin’e yatırım tam olarak ne anlam ifade eder?

Başta da bahsettiğimiz gibi Bitcoin insanların parasal sistem ihtiyaçlarını 3’üncü parti bir aracıya gerek olmadan kullanabilecekleri bir internet protokolüdür. Burada yatırım yapılan şey de temel olarak budur. Tıpkı http, ftp, smtp veya www gibi bir protokoldür yatırım yaptığınız.

Önünde arkasında ne var ne yok şeffafça görürsünüz açık kaynak kodunda. Hisse senedi piyasalarında olduğu gibi şirket boşaltan patronlar veya vasıfsız akrabalarını işe dolduran yöneticileri bulamazsınız yani Bitcoin’de.

Banka kredileri olmasa şimdiye kadar onlarca defa iflas edecek olan, sermayedarların haklarını korumak yerine türlü bilanço ve iş oyunlarıyla bir grup yöneticinin ve çevresinin gemisini yürüttüğü bir şirket değildir Bitcoin. Bir sahibi yoktur, bir merkezi yoktur. Esas gücü de zaten başlıkta da belirttiğim şekilde adeta hayaletlere benzer yapısıyla merkeziyetsiz olmasıdır. Halk kullanırsa vardır, kullanmazsa yoktur. Halk bir değer biçtiği için değerlidir, değer biçilmediğinde değeri yoktur. Esasen, olması gereken de zaten budur.

Bitcoin dürüsttür. Likidite enjeksiyonu öngörülebilirdir. Acemi veya tiran politikacıların ve iş bilmez bürokratların saçma para politikalarıyla arzı manipüle edilemez. Ne zaman ne şekilde piyasaya arz edileceği ilk doğduğu günden bellidir. Bugün dahi bütün kaynak kodunu Github sitesinde şeffafça bulabilirsiniz ve kodlar asla yalan söyleyemez.

Bitcoin sınırlıdır. Mesela elmasın değeri azlığından gelir ama uzay madenciliği sayesinde elmasla dolu göktaşları bile erişilebilir olduğunda ayakta yalnızca benzersiz olanlar kalacaktır. Güvenli liman denilen altın veya gümüşün bile benzerini simyacı marifetiyle üretebilirsin ama Bitcoin’i asla.

Uzun lafın kısası Bitcoin’e yatırım, akla, bilime, teknolojiye, matematiğe ve geleceğe yatırım yapmaktır. Bu nedenle de kıymeti ilk doğduğu günden bugüne kadar belli iniş ve çıkışlar olsa da ana akım olarak sürekli yükselmiştir. Bu yükselişi daha iyi anlayabilmek için 22 Mayıs 2010 tarihinde 2 pizza için ödenen 10,000 Bitcoin’in bugünün kuruyla tam 590 milyon  dolar yaptığını belirtmek gerekir.

Tabii bu piyasalarda her zaman çok yüksek riskler bulunmaktadır ve aradan geçen 12 yıla rağmen bunların deneysel projeler olduğu hep kafamızın bir tarafında kalmalı. Bu satırların yazarının hiç Bitcoin yatırımının olmadığını ve zaten bu yazıyı kaleme almaktaki amacının yatırım tavsiyesi vermek değil, bu teknolojilerle ilgili yalın gerçek bilgiyi okurlarla buluşturmak olduğu unutulmamalıdır.

Yarının ne getireceği belli olmaz, bu nedenle siz siz olun lütfen yatırım kararlarınızı eğer kaybederseniz üzülmeyeceğiniz tutarlarda alın. En güzel yatırım kişinin başını yastığa koyduğunda huzurla uyumasını sağlayan yatırımdır.

Bitcoin, merkezi yapıları korkutuyor
İnsanlık tarihi boyunca iyi olan güzel olan ne varsa ona tutunup kendi art niyetli amaçlarını gerçekleştirmek isteyen dolandırıcı kişiler olduğu bir gerçektir. O dönemin ruhu neyse onu kullanır bu tip insanlar. Bu altına hücum zamanında altın madenidir, coğrafi keşifler döneminde bir gemi donatarak keşfe çıkmaktır, dijital çağa geçişte bilgisayardır, bugün de trend olan Bitcoin ve diğer kripto paralar olduğu için bu tip art niyetli insanlar bu mecralarda çoklukla gezinmekte ve kendilerine yeni kurbanlar aramaktadırlar. Kötü olan teknolojinin kendisi değil insanın içindeki ilkel dönemlerinden kalma kadim dürtülerdir.

Bunları bir yana bırakırsak yine tarihe göz attığımızda her yeni teknolojik ilerlemenin karşısında direnç gruplarının oluştuğunu görürüz.

Mesela, internetin yeni yeni kullanılmaya başlandığı dönemlerde gazeteler uzun uzun internetin porno bağımlıları ve bomba yapmayı öğrenmek isteyen teröristler dışında hitap ettiği bir kitle olmadığını yazardı. Bugün geldiğimiz noktada fiziksel gazete satışları belki de yüzde 90 azalmıştır ancak internetin çok yaygın ve somut kullanım alanlarıyla hayatımızın vazgeçilmezi konumuna geldiği bir gerçek. Hatta o dönemlerde bazı politikacıların internetin ne işe yaradığını anlamadıkları ve gereksiz buldukları ile ilgili demeçlerini de hatırlıyorum.

İşin özü aslında şu, e-posta ilk çıktığında posta servisleri neden karşı çıktıysa, otomobil seri üretimi başladığında at arabası sahipleri neden karşı çıktıysa şimdi de Bitcoin’e benzer nedenlerle karşı çıkılıyor.

Bitcoin ve insanlığa armağan ettiği blokzincir teknolojisi sayesinde aracıların yer almadığı otonom komüniteler bile yaratılabilir, düşünsenize bir toplum seçim sistemini bile daha şeffaf, daha güvenli ve daha hızlı bir şekilde 3’üncü parti yapılara çok da ihtiyaç duymadan hayata geçirebilir. Bu merkeziyetsiz yıkıcı ve dönüştürücü güç tabii ki en başta bütün merkezi yapıları korkutmaktadır.

Tek fonksiyonu aracılık olan finans kurumları, ticari bankalar veya noter gibi yapılar hayatımıza sadece son birkaç yüzyılda girmişlerdir ve tabii ki programlanabilir para ile bu 3’üncü parti aracıların yaptığı her şey daha az maliyetli ve çok çok daha güvenli bir şekilde yapılabilmektedir. İşte günümüzde Bitcoin ve kripto paraları karalamanın ana nedenlerinden biri bu tür yapıların yok olma sancılarıdır. Bu ve benzeri yapılardan nemalanan çeşitli odakların da her fırsatta bu ekosistemi daha doğmadan boğmak için çaba harcadıklarına sıklıkla şahit olmaktayız.

Sonuç olarak
İster korksunlar, ister engellemeye çalışanlar, şurası muhakkak ki geçtiğimiz yüzyılın ezberleriyle bugünü ve yarını yorumlamaya kalkanlar anlamadıkları bu dünyada bir hayalet gibi kaybolurlar ve silinip giderler. Bu bir dijital devrimdir ve devrimler doğası gereği durdurulamazlar.

Bitcoin’in hikâyesiyle bire bir uyuştuğunu düşündüğüm, efsanevi lider ve insan hakları savunucusu Mahatma Gandhi’nin tarihe geçen şu sözleriyle bitirmek istiyorum, “Önce seni görmezden gelirler, sonra sana gülerler, sonra seninle dövüşürler ve sonra sen kazanırsın.”


Cem Gündüz / STM Biliflim Teknolojileri Müdürü
‘Blokzincir teknolojisi savunma sanayinde de oyun değiştirici olacak’

Blokzincir teknolojisi her ne kadar finans alanına yönelik bir teknoloji gibi görünse de sağlık, eğitim, tedarik zinciri, kimlik sistemleri gibi birçok alanda da kullanabilir. Savunma sanayi de bu alanlardan biri. Gizli ve kritik bilgilerin depolanması ve korunması, askeri haberleşme sistemleri, yine kritik araçların tedarik süreçleri, siber güvenlik ve otonom uygulamaları bu teknolojiyi kullanabilecek alanlar olarak düşünülebilir.

Blokzincir, yapay zekâ destekli drone’lar tarafından toplanan verileri sabit ve gerçek zamanlı olarak kaydedebilir. Ayrıca drone tarafından alınan uçuş kararlarını ve eylemleri de kaydedebilir. Merkezi olmayan bir ağın parçası olarak çalışan her bir drone daha sonra imha edilirse, topladığı veya gerçekleştirdiği her şey yine de blokzincirine kaydedilecektir.

Blokzincir teknolojisi, uzlaşmaya dayalı bir altyapı sunması, veri sahteciliğini ve verilerin manipüle edilmesini önlemesi açısından en büyük yapıtaşı. Yüksek güvenlik, gizlilik, hızlı ve düşük maliyetli işlemler de diğer avantajları. Fakat blokzincir teknolojisi hâlâ gelişme ve olgunlaşma sürecinde. Henüz teknolojinin tam anlaşılmamış olması, kurum ve kuruluşların konuya olan bakış açısı ve bu konuyla ilgili düzenlemeler ve mevzuatların oluşturulmamış olmasını da dezavantajları olarak söyleyebiliriz.

Blokzincir bilgi güvenliği açısından sorun yaratmayan bir yapıya sahip. Doğru uygulamalar ile doğru algoritma ve altyapılar kullanıldığında daha güvenli uygulamalar ortaya çıkacaktır.

Savaş gemileri, silah kontrol sistemleriyle entegre edilmiş duyusal teknolojiye dayanır. Bu sayede tüm silahlar sorunsuz şekilde çalışır. Birçok ülkenin deniz gemileri, bunu yapmak için Aegis Savaş Sistemi’ne güveniyor. Bu sistem anlık kararlar vermek için karmaşık bir radar sistemi ve güçlü bilgisayarlar kullanarak silahın konuşlandırılmasını kontrol eder, ne zaman ve hangi yönde ateş edeceğine karar verir. Bununla birlikte, çok önemli bir zayıflığı vardır: Merkezi bir sistemdir, tek bir başarısızlık noktasıdır (single point of failure). Aegis’te  yaşanacak bir sorun tüm sistemi başarısızlığa uğratabilir.

Blokzincirin merkeziyetsiz yapısı, Aegis gibi bir sistemi güçlendirmek için açık avantajlara sahiptir. Sistem, tüm düğümlerin aynı veri kümesinden çalıştığını doğrulamak için blokzincir yeteneğini kullanarak, tehditleri etkisiz hale getirmek için silah kontrolünü koordine edebilir.

Dünya genelinde birçok devlet ve kuruluş blokzincirin güvenlik ve savunma sanayinde nasıl kullanılabileceği ile ilgili yoğun çalışmalar yapmaktadır. Siber alanın; kara, deniz, hava ve uzaydan sonra beşinci askeri alan olduğu kabul görmüş durumdadır, bu nedenle blokzincirin askeri alanda uygulama çalışmaları hızlanmıştır.  Blokzincir teknolojisi ile siber savaş hazırlığı, kriptografi, kimlik yönetimi ve sistemler arası güven ve veri hırsızlığını önleme gibi teknik temellerde çalışmalar yapılmaktadır.

Lojistik operasyonlarında kullanılmak üzere savunma sevkiyatlarının ve sözleşmelerinin izlenmesi (örneğin akıllı sözleşmeler), askeri katkı maddesi üretimi, tedarik zincirlerinin yönetimi bilinen NATO uygulamalarıdır.

Askeri IoT kapsamında blokzincirinin benimsenmesi, akıllı özerklik ve esnek iletişim ağlarının kurulması çalışmaları da yapılmaktadır.

Komuta kontrol süreçlerinde kullanılmak üzere savaş sistemleri yönetimi, güvenlik etiketlemesi için meta veri bağlama (yani STANAG 4778/4774) ve silah sistemlerinin koruması gibi uygulamalar da geliştirilmektedir.

Kriptografi ve şifreleme algoritmalarındaki tüm gelişmeler blokzincir teknolojisini etkileyecektir. Blokzincir teknolojisi hâlihazırda kullanılan kriptografik tekniklerin bir araya getirildiği bir teknoloji olarak karşımıza çıkmıştır.

Özellikle tedarik zinciri sistemlerine yönelik çalışmalar dünya genelinde devam etmektedir. Savunma sanayinde blokzincir kullanılması; savunma sevkiyatlarının izlenmesi ve buradan doğan belgelerin kayıt altına alınması, belge kayıplarının ve belge sahteciliğinin önlenmesi, daha düşük maliyetli ve yüksek hızlı işlemler gerçekleştirilmesi gibi avantajlar sağlayabilecektir.

Aslında blokzincir teknolojisi, çok taraflı ve tarafların birbirini tanımadığı tüm uygulamalarda kullanılabilir. STM olarak blokzincir teknolojisini kullanarak geliştirdiğimiz bir Dijital Kimlik projemiz var. Kullanıcının kurumlardan onaylı olarak aldığı belgeleri saklayabildiği ve kendi seçtiği taraflarla kendi istediği verileri paylaşabildiği, merkezi olmayan kimlik kayıt ve doğrulama sistemi  kullanan, kişi egemen bir dijital kimlik ürünü geliştirdik. Proje ekibimiz “STM Blockchain” Medium hesabından (https://medium.com/stm-blockchain)deneyimlerini paylaşıyor ve ekosisteme faydalı olabilecek içerikler üretiyor.

Yapay zekâ alanında ise; yapay zekâ destekli cihazlar tarafından toplanan verileri anında ve gerçek zamanlı olarak kaydedebilir. Her bir cihaz, merkezi olmayan bir ağın parçası olarak çalıştığı için, daha sonra tahrip edilse de topladığı tüm veriler blokzincire yine de kaydedilecektir. Veriler blokzincirde dağıtıldığı için değiştirilemez. Bu nedenle bu tarz uygulamalarda, veri güvenliği için üçüncü taraflara gerek kalmaz.

STM olarak blokzincir ile geliştirdiğimiz Dijital Kimlik projesi kapsamında elde ettiğimiz bilgi birikimi ile yola çıkarak yine özel sektörde blokzincir teknolojisi altyapısıyla dış ticaret ve tedarik süreçleri ile ilgili Ar-Ge projesi geliştirmekteyiz. Dış ticarette tarafların birbirine güven problemini ve belge paylaşımı ile ilgili zaman ve maliyet kayıplarını blokzincir teknolojisi ile çözmeyi hedeflemekteyiz. Tedarik zinciri blokzincirin uygulanacağı en doğru alandır. Blokzincir tabanlı bir yapı ile birlikte, bir ürünün üretiminden satışına kadar olan tüm süreçler, kalıcı ve değiştirilemez bir ürün kaydı ile belgelenebilir.

Bu kapsamda elde edeceğimiz bilgi birikimi ile askeri projelerde blokzincir çözümleri geliştirmeyi hedeflemekteyiz.

Savunma sanayinde ilk blokzincir uygulamalarının yine askeri projelerdeki tedarik süreçleri üzerinde geliştirileceğini ve uygulamaya alınabileceğini değerlendiriyoruz. Tedarik süreçlerinde tarafların arasındaki güven zincirinin sağlanması ve üretim, test, uyumluluk gibi konularda ürüne ait belge ve dokümanların paylaşılması ve doğruluğunun kanıtlanması açısından blokzincirin en iyi çözüm olduğu bilinmektedir. Bu çerçevede dijitalleşmiş bir ticaret sürecinde veri kaybı önlenmiş, zaman ve maliyet açısından verim sağlanmış ve baştan uca izlenebilir bir yapı sunması sebebiyle güven zinciri sağlanmış olacaktır.     

Dünyadaki gelişmiş ülkelerle birlikte Türkiye’de de blokzincir alanındaki faaliyetler her yıl artan yoğunlukla devam etmektedir. Savunma sanayinde blokzincirin öncelikli kullanım alanları olarak veri güvenliği, tedarik zinciri yönetimi, askeri drone ve sürü zekâsı konseptleri ile savaş yönetim sistemleri ön plana çıkmaktadır. Bankacılık ve finans sektörü ile adını duyuran blokzincir teknolojisi önümüzdeki dönemde savunma sanayinde de oyun değiştirici bir teknoloji olarak yerini alacaktır.


kripto para

Prof. Dr. Dilek Leblebici Teker / Işık Üniversitesi İşletme Bölümü Öğretim Üyesi‘Endüstri 4.0 ile birlikte tamamen dijital bir çağa girdik’

Blokzincir bilgisayar ortamında üretilmiş zincirleme blokları temsil eder. Bu bloklara farklı alanlarda her türlü bilgi yüklenebilir. Bu şekilde, sonsuz bir bilgi kümesi ile sonsuza dek saklanacak dijital bir dünya yaratılabileceğini söyleyebiliriz. Blokzincirler, kendileri üzerinde kayıtlanmış olan verileri değiştirilemez şekilde depolama yeteneklerine sahiptir. Blokzincirler bu anlamda çok şeffaf olmakla beraber aynı zamanda da yüksek düzeyde gizlilik sağlar. Örneğin, blokzincirde yer alan bir kişinin kimlik çözümlemesi zor bir kod ile ifade edilir. Kişi kendini açıklamadıkça kim olduğu anlaşılamaz. Blokzincirlerin bilinen ilk uygulaması kripto paralardır. Blokzincirler, kripto paralara özel bir hesap defteri gibi kabul edilebilir. Bu büyük veri tabanı elinizdeki kripto para miktarını gösterdiği gibi, paranın kim tarafından transfer edildiği ya da ne zaman ve nerede harcadığınız gibi çok daha geniş detaylar içermektedir. Her adım kayıtlıdır ve sonradan veriler manipüle edilemez. Bu şeffaflık ve güvenilirlik nedeniyle her ne kadar ilk olarak kripto paraların üretimi ve yatırımı için kullanılmaya başlansa da bugün tarım, sağlık, dış ticaret, tedarik zinciri ve akıllı sözleşmeler gibi pek çok alanda kullanımı için sadece şirketler bazında değil devletler seviyesinde de yaygın bir çaba vardır.

Bir dış ticaret işlemi tamamen karşılıklı güvene dayanmaktadır. Dış ticaret işleminin taraflarını düşündüğümüzde alıcı ve satıcının ötesinde nakliye firmaları, sigorta firmaları, gümrük firmaları, bankalar, vergi daireleri gibi çok sayıda kurumun sorumluluğundan bahsederiz. Bu nedenle bir dış ticaret işleminde sadece malın satış ve taşıma maliyeti değil aynı zamanda önemli miktarda komisyon ve aracılık maliyetlerine de katlanılır. Mevcut durumda bu iletişim, kâğıt belgeler aracılığıyla gerçekleşmektedir. Belgelerin doğru ve zamanında düzenlenmemiş olması, teslimatta yaşanan sorunlar, sözleşmelerde yer alan kötü niyetli yaklaşımlar dış ticareti sekteye uğratacak önemli faktörledir. Şöyle bir kısa örnek verelim. İthalatçı, blokzincir aracılığıyla akıllı sözleşme ile sipariş emri veriyor. İhracatçı bu siparişi planlamasına alarak her türlü teslimat zamanı ve teslimat koşullarını yine akıllı sözleşmeler aracılığıyla karşı tarafa bildiriyor. Üretimin tamamlanmasıyla beraber; ürünün sevkiyatına ilişkin tüm detaylar, nakliyeci ve gümrük firmaları gibi taraflara da yine blokzincir aracılığıyla aktarılıyor. Öte yandan hem alıcı hem de satıcının bankalarına da işlemin gerçekleştiği bilgisi anlık olarak iletiliyor. Bu süreçte tüm işlemler kâğıt evraklar kullanılmadan güvenli ve hızlı bir şekilde ulaştırılıyor. Yeni düzen artık buraya doğru gidiyor.

Piyasada bugün paranın nakit olarak dolaşımı oldukça düşük seviyededir. Öyle ki bugün gidip bir bankadan paranızı çekmek isteseniz banka size bu ödemeyi hemen yapamayacaktır. Parasal işlemler de artık elektronik ortamlarda kredi kartlarıyla ya da internet/mobil bankacılık yoluyla gerçekleşmektedir. Her ne kadar havale, EFT, SWIFT gibi yöntemler yıllardır kullanılıyor olsa da fon transferinde yaşanan gecikmeler ve özellikle talep edilen maliyetler günümüz teknolojisinde verimsiz kabul edilmektedir. Bu koşullar da bireyleri ve işletmeleri blokzincir teknolojisine yönlendirmiştir.  Kripto paralar, blokzinciri yapısında oluşturulmuş sanal paralardır. Hatta aslında biz blokzincir kavramını ilk olarak kripto paralar ile tanıdık.

8 bin’den fazla farklı kripto para bulunmaktadır
Kripto paraların herhangi bir fiziki varlığı yoktur ya da bir otorite tarafından kontrol edilmemektedir. Taraflar arasında hızlı, düşük maliyetli ve güvenli bir para transferi sağlayan sanal paralardır. Bugün kripto para piyasasında 8 bin’den fazla farklı kripto para bulunmaktadır. Piyasanın toplam büyüklüğü şu sıralar 1,7 trilyon doları aşmış durumdadır. Günümüzde en çok işlem gören ve ilk kripto para özelliği taşıyan Bitcoin’dir. Kripto para piyasasının yüzde 67’sini Bitcoin oluşturmaktadır. Bunu yaklaşık yüzde 11 ile Etherium takip ediyor. Ancak farkındaysanız kripto para piyasası özellikle son günlerde önemli sıçrayışlar yaşamakta. Bu nedenle burada verdiğim rakamlar neredeyse anlık olarak değişim göstermekte.

2011 yılında tanımlanan Endüstri 4.0 ile birlikte artık tamamen dijital bir çağa girdik. İş modellerinin tamamen değiştiği bu süreçte artık blokzincirin gerekliliğini ve bu mekanizma ile yaşanacak verimlilik artışını doğru analiz etmek gerekiyor. Bu dijital süreçte kripto paralar da bundan sonra hayatımızda olmaya devam edecek. Eskiden çok bilinmeyen bu araçlar bugün ismi oldukça iyi bilinen kurumsal işletmeler tarafından da yatırım yapılarak finansal varlıklarına ekleniyor. Dolayısıyla bu paralara önümüzdeki dönemde de talebin artacağını söylemek mümkün. Bu da fiyat hareketlerine elbette yansıyacaktır.

2020 yılı pandemi nedeniyle zorlu bir yıldı. Küresel piyasalarda faizlerin gerilediği bir ortam yaşadık. Finansal varlıkların getirileri sınırlı kaldı. Küresel belirsizlik halen devam etmekte. Bu süreçte kripto paraların performansları pozitif ayrıştı. Getiri grafikleri incelendiğinde önemli yükselişler ve ardında gerilemeler yaşanmakla beraber yine de sundukları getiri diğer finansal varlıklarla karşılaştırıldığında yatırımcı tarafından merak uyandırıyor. Ancak bu oynamaların en önemli sebebinin kurumsal yatırımcıların da bu piyasaya giriş yapması ve büyük fonların fiyat hareketlerinde etkin rol aldığı şeklinde yorumlanmalı. Bitcoin ve altcoinlere olan talep önümüzdeki dönem de devam edecektir.

Kripto paralar kurumların bilançolarında yer almaya başladı
Kripto paradan elde edilen kazanç vergilendirilebilir de. Bu konuda devletlerin çalışmaları da mevcut. Ortada şöyle bir gerçek var ki kripto paralar henüz devletler tarafından kabul edilmiş değil ayrıca kripto paraların karmaşık yapılarının olduğu da bir gerçek. Ancak bu koşullar, kripto paraların mali bir nitelik taşımadığı anlamına gelmez. Kripto paralar artık sadece bireylerin yatırım yaptıkları varlıklar olmanın ötesinde kurumların da bilançolarında yer almaya başladı. Bu nedenle hem muhasebe standartlarında bu varlıkların değerlemeleri hem de vergi mevzuatlarında düzenlemeye gidilmesi gerekiyor. Tabii burada kripto paranın emtia, menkul kıymet veya para kategorilerinden hangisinde konumlandırılacağına karar verilmesi gerekiyor. Hem muhasebeleştirme hem de vergilendirme buna göre çeşitlilik gösteriyor. Mesela ABD, Avustralya ve Japonya kripto paraları emtia olarak kabul ettiklerini açıkladı. Almanya ise kripto parayı yasal bir ödeme aracı olarak tanımamakla beraber, yabancı ülke paralarıyla aynı statüde kabul etmekte. Ülkemizde de bu yönde çalışmalar mevcut. Kripto para piyasasına olan talep düşünüldüğünde yakın bir zamanda düzenlemenin gelmesi beklenmelidir.

Öncelikle kripto paraların finansal bir varlık olduğu unutulmamalıdır. Finansal piyasalarda hiçbir varlık yatırımcısına sürekli kazandırmaz. Unutulmamalıdır ki hızlı yükselişler aynı zamanda hızlı düşüşlerle de sonuçlanır. Son zamanlarda özellikle Bitcoin’e yatırım yapan kitlenin kısa yoldan zengin olma hayali yaşadığı görülüyor. Elbette iştah açan bir görünümü var. Ancak her zaman vurguladığım konuyu tekrar etmek isterim. Finansal yatırımlarda farklı araçların da dahil edildiği etkin bir portföy oluşturmak esastır. Kripto para yatırımı yapacak olanların da hem Türkiye’de hem de dünyada faaliyet gösteren borsalar üzerinden bu işlemleri gerçekleştirmelerini öneririm.


Elbruz Yılmaz / Bitpanda Türkiye ve MENA Bölgesi Yönetici Direktörü
‘Kripto paralar, para birimleriyle çatışma içinde değil’

10 yılı aşkın zamandır tedavülde olan kripto para birimlerinin birdenbire herkeste heyecan uyandırmasının altında, büyük yatırımcıların kripto para birimleriyle ilgilenip büyük planlar yapmaya başlamasının etkili olduğunu düşünüyorum. İnsanların bunu neden bir gecede elde edilen bir başarı gibi gördüğünü anlıyorum ve bazı yönlerden bu doğru da olabilir. Bu durum, kısmen de olsa Bitcoin’in yakın zamanda kurumsal ve bireysel yatırımcıların ilgisini yeniden canlandıran boğa piyasası ortamına bağlanabilir. Bunun nedenini anlamak da zor değil. Kurumsal yatırımcılara, Bitcoin altyapısının artan kararlılığı, daha stabil yasal düzenlemeler ve tabii ki kullanılabilir Bitcoin arzındaki azalma ve yatırımcı güveni cazip geliyor.

Daha fazla göz önünde olan tanınmış yatırımcıların dijital varlıklara sıcak bakmaya başlaması da dijital varlıklara olan güvenin artmasına yardımcı oluyor. Böylece, kurumsal yatırımcıların artan güveni, bu varlıkların güvenli ve meşru olduğuna daha fazla bireysel yatırımcının güvenmesini sağlıyor ve Bitcoin’i güvenilir bir değer saklama aracı haline getiriyor.  Bana göre önemli olan asıl konu erişilebilirlik. Bitcoin ve blokzincir teknolojilerinin temelinde yatan altyapı giderek daha kararlı ve erişilebilir hale geliyor. Sadece bu bile kripto para birimlerinin değerinin büyük ölçüde artmasını sağladı.

Geçtiğimiz yıl, küresel piyasaların bir süredir gördüğü en zorlu yıl oldu. Yeni nesil aracı kurumlar, yani kullanıcıların dijital varlıklarla yatırım yapmasına olanak tanıyan yeni tip finans uygulamaları hak ettikleri yere geldikçe, pazarda bu büyüme hızlandı ve yatırım ortamı her zamankinden daha fazla ilgi gördü. Kimsenin dışarı çıkmadığı ve salgınlara önlem olarak birçok işletmenin kapalı kaldığı bu dönemde yatırım yapmak insanlar için yeniden önem kazandı. Geçtiğimiz yıl dünya da finansal olarak hızla dijitalleşmek zorunda kalırken, Bitpanda’nın Google Play ve App Store üzerindeki en popüler uygulamalardan biri haline gelmesi bunu doğrular nitelikte. Ayrıca, son 6 ayda kullanıcı sayımız 1,3 milyondan 2 milyona çıktı. Son birkaç ayda kayıtlı kullanıcı, işlem hacmimiz önemli ölçüde artış gösterdi. Bu durum, özellikle insanların evde çok fazla zaman geçirip finansal durumları hakkında düşünmesiyle, erişilebilirlik ihtiyacını gözler önüne seriyor.

Bitpanda’da her yatırımda olduğu gibi, kripto para yatırımında da önemli kurallar olduğuna inanıyoruz. Yatırım yapan herkes, hangi yatırım platformlarını kullandığını ve hangi dijital varlıklara yatırım yapıldığını önceden bilmelidir. Güvenilir platformlar genellikle dikkatlice seçilmiş varlıklar sunar. Yine de herkes kendi risk profilini bilerek, kendi alımlarına kendisi karar vermek zorundadır. Kolay doğrulama süreci, hızlı ve güvenli bir işlem deneyimine erişim imkânı sunuyor.

Bir kripto para borsası ve platformu, bünyesinde dolandırıcılık ve para aklama faaliyetlerini önlemek için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür.

Bitpanda olarak düzenleyici çerçevenin, hükümetlerin yenilikçi finans teknolojisi şirketlerine yol açma konusundaki kararlılık ve ilgisinin göstergesi olduğunu düşünüyoruz. Yasal düzenlemeler oldukça önemli. Bitpanda, PACTE yasası uyarınca Fransa Finans Piyasası Kurumu (AMF) ve Avusturya Finans Piyasası Kurumu’na (FMA) kayıtlıdır ve ödeme hizmet sağlayıcısı olarak PSD2 lisansıyla Avrupa Birliği yönetmeliklerine tabidir.

Türkiye, blokzincir uygulamaları ve kripto para birimleri konusunda öncü pazarlardan biri. Yasal bir çerçeve oluşturmak, Türkiye’nin dünya genelindeki öncü konumunu güçlendirip, müşterilerin bu varlık sınıfına yatırım yapması için daha güvenli bir ortam oluşturabilir.

Bitcoin veya Ethereum gibi dijital para birimleri gündelik yaşamımızın merkezinde yer alacak olsa da, bunların geleneksel para birimleriyle doğrudan bir çatışma içinde olmadığını göz önünde bulundurmak gerekir. Bitcoin ve diğer kripto para birimlerini, yaşamımız üzerinde uzun süreli olumlu etkileri olacak çok sayıda işleve sahip dijital varlıklar olarak düşünebiliriz. Yasal düzenlemelerin gelişimi, dijital euro, ekonominin dijitalleşmesi ve ortak ödeme yöntemi olarak nakit kullanımının sona ermesi, kripto para birimlerinin finans kültürünü gelecekte nasıl etkileyebileceğinin birkaç örneği. Tabii ki bir miktar kaygı var ve herkes bu değişimi kabul etmeye hazır değil, ancak değişim yine de gerçekleşiyor. İleriyi düşünen şirketler bu değişimi hızlandırırken, bu durumdan memnun olan çok sayıda kişi, küresel değişimin ön saflarında şimdiden yerini almaya başladı.

Kripto para dünyasında yatırımcıların ve ana akım medyanın en çok ilgisini çeken para birimi Bitcoin olsa da, bu durum tek değerli kripto para biriminin Bitcoin olduğu ve diğer kripto para birimlerinde kayda değer bir yatırım yapamayacağınız anlamına gelmiyor. Örneğin, şu anda Bitcoin’den sonra en güçlü alternatif kripto para birimi olan Ethereum da hızlı bir büyüme göstererek dikkat çekti. Chainlink, Litecoin, Polkadot ve Cosmos da dikkat çeken kripto para birimleri olarak öne çıkıyor. Tercihler kişisel eğitim ve ilgi düzeyine göre değişiklik gösteriyor. Birçok kişi sürekli işlem yapıp piyasayı takip ediyor ve aktif olarak kripto para birimlerinin fiyat değişikliklerinden faydalanıyor. Onların tercih ettiği yatırım ortamı, pek maceraya atılmadan stabil bir yatırım isteyen yeni yatırımcıların istediğinden farklı.


Prof. Dr. M. Asım Karaömerlioğlu / Boğaziçi Üniversitesi
‘Blokzincir, denizcilik dâhil pek çok sektörü derinden değiştirecek’

Dünyanın her köşesini sarmış bir Bitcoin çılgınlığı ile karşı karşıyayız. 2021 yılının tarihini yazacaklar bu yıl en çok konuşulan, tartışılan konularından birinin kripto paralar ve onların önde gelen temsilcisi Bitcoin olduğunu yazacaklar. Bugün kripto paralardan muazzam servetler kazanan insanların haberleri medyada yer alırken, adeta insanlar bu konuda da ortadan ikiye bölünmüşler gibi: Bazıları bunu patlamaya hazır büyük bir balon, tüm zamanların en büyük sahtekarlıklarından biri, bazıları da tüm dünyayı değiştirecek müthiş bir teknolojik açılımın başlangıcı olarak değerlendiriyor. İşin ilginci bu kadar çok konuşulan, eleştirilen, övülen, üstüne servetler yatırılan bu konuda hemen her kesimde müthiş bir bilgisizliğin de hüküm sürüyor oluşu. Peki, ne oluyor?

Her şey 2008 yılında Satoshi Nakamoto imzalı halen kim olduğunu bilmediğimiz bir kişi ya da kişiler tarafından yazılan bir makalenin internete düşmesiyle başladı. Çok kısa, ama baş döndürücü bir çarpıcılıkta kaleme alınan bu yazı son derece sade, basit ve net biçimde dünya tarihinde bugüne kadar görülmeyen bir şeyin yapılabileceğini iddia ediyordu: Bir “değerin” arada aracılar olmadan bir başka kişiye güvenli ve şeffaf bir şekilde gönderilebilmesi! Şöyle bir analojiyle konuyu açalım: Yüzlerce yıl insanlar bir bilgiyi bir yerden bir yere göndermek için postaneler gibi aracı kurumlar kullanıyorlardı. Örneğin bir mektup bir yerden bir yere güvenli biçimde aracılar kullanılarak gönderilebiliyordu. Oysa bugün bilgi ve belgeler e-posta teknolojisi sayesinde bir yerden bir yere artık aracı kurumlar olmadan ve inanılmaz hızlı ve ucuz biçimde gönderilebiliyor. Nakamoto değerin de bir kişiden bir kişiye böyle gönderilebileceğini gösterdi. Örneğin bugün parayı bir yerden bir yere aracı kurumlar, genellikle bankalar aracılığıyla gönderiyoruz. Bu işi yapması için de aracı kurumlara korkunç paralar ödüyoruz. Blokzincir ismini verdikleri bir teknolojik sistem artık para gibi bir “değeri” bir yerden bir yere gönderebiliyor, üstelik aracısız, komisyon ödemeden ve de en güvenli, en şeffaf biçimde. İşte bu anlamda Bitcoin, blokzincir teknolojisinin ilk uygulama alanı, o nedenle de çok önde görünüyor. Ama blokzincir Bitcoin’e indirgenemeyecek derinlikte ve işlevsellikte bir teknoloji. Bir defter tutma tarzı aslında. Kimin ne kadar değeri nereden nereye aktardıklarının kriptografi ve bilişim teknolojileri kullanarak tespit etmelerine olanak sağlanıyor.

Bu teknolojinin 2008’de çıkması bir rastlantı mı? Sanmıyorum. 1929 Büyük Krizi’nden sonra görülen en büyük ekonomik yıkım, hatırlayın, Lehman Brothers’ın çökmesiyle başladı. Başka nedenler de olmakla beraber bu çöküşün temelinde yatan Lehman Brothers ve onun gibi pek çok şirketin muhasebe defterlerinin şeffaf olmaması, sürekli manipüle edilmesiydi. Bankaların, derecelendirme kuruluşlarının ve şirketlerin çevirdikleri dalaverelerin bu süreçte ne kadar önemli olduğunu hepimiz gördük. Üstelik de şeffaf ve işlevsel bir kayıt tutma sistemi aslında bugünkü modern ekonomilerin temelidir. Werner Sombart gibi ünlü iktisatçılar kapitalizmin gelişmesinin bile altında modern kayıt tutma sisteminin yattığını yazmışlardır. Sahici, güvenilir, işlevsel bir muhasebe sisteminiz yoksa hem manipülasyon yaşarsınız, hem de tüm sistem verimsizliklerle malul olup sürekli krizlerle karşılaşır.

Tarihte her büyük çığır açıcı teknolojik ve entelektüel gelişme hayatın en temelinde bulunan kavramlara bakışımızı temelinden değiştirmiştir. Freud’un içgüdü, Marx’ın değer, Darwin’in türlerin kökeni, Einstein’ın zaman gibi kavramlara bakışımızı nasıl değiştirdiğini biliyoruz. Blokzincir teknolojisi özellikle para meselesine bakışımızı şimdiden derinden değiştirmiştir. Para nedir? Paranın arkasındaki değer nereden gelir? Paranın arkasında illa da bir devlet olması gerekli midir? Bitcoin örneğinde olduğu gibi merkezi olmayan ve kimsenin denetleyemediği ve enflasyon riski olmayan bir para sistemi mümkün müdür? Bitcoin ve diğer kripto paralar bu meseleleri yeniden düşünmemizi sağlamıştır. Paranın aslında tam da sosyal bir kontrat olduğu, çok sayıda insanın bir değer üzerinde anlaşmasının paranın asli değerini oluşturduğu gibi konular yeniden tartışılmakta, yaygın kabul gören köklü iddialar sorgulanmaktadır.

Blokzincir pek çok sektörü derinden değiştirme potansiyeli taşıyor. Bunlardan biri de denizcilik. Deniz ticareti çok büyük ve pahalı bir bürokrasi gerektiriyor. Bir Maersk raporu 2014 yılında Mombasa’dan Rotterdam’a bir avokado sevkiyatının 30 tarafın dâhil olduğu 200’den fazla bürokratik müdahale gerektirdiğinden bahsetmektedir ki söz konusu olan çoğu kâğıt tabanlı bir bürokrasidir. Bu belgelerin büyük bölümü gerçek zamanlı görünürlük ve veri kalitesi sağlamada çok kullanışlı olmayabiliyor ve bu da genellikle finansal çözümlerde problemlere, gecikmelere neden olabiliyor. Bugünkü teknolojinin sağladığı veri odaklı, dijital bir dünyada bu tür gecikmelerin ve verimsizliklerin olması kabul edilebilir gibi görünmüyor.

Blokzincirin pek çok sektörü derinden değiştirebilme potansiyeli, kesin. Ama bunun için de biraz zaman gerekiyor. Görünen o ki bu süreçte blokzincirden çok Bitcoin ve kriptoların tartışılması anlaşılır nedenlerle daha önde olacak. Bugün insanların müthiş ilgisi yüzünden çok spekülatif ve oynak bir kripto para piyasasıyla karşı karşıyayız. Bu kadar çok insanın bu kadar çılgınca hücum ettiği her sektörde finansal balon oluşabilir. Emlak balonlarının tarihinde balon yok mu? Ziyadesiyle. 1990’lardaki Dot.com balonunu hepimiz hatırlıyoruz, ama unutmamak lazım ki Amazon gibi pek çok şirket bu dönemde, bu süreçte doğdu. Bazen bu tür aşırılıklar kapitalizmin yaratıcı yıkıcılığı olarak değerlendirilebiliyor. Kaldı ki Bitcoin meselesinde şöyle bir ilginç durumla karşı karşıyayız: Tarihteki lale balonu dahil tüm balonların balon oldukları patlamadan sonra, yani retrospektif olarak anlaşılmıştır. Bu sefer pek çok önde gelen iktisatçının yıllardır burada balon olduğunu iddia etmelerine rağmen halen oldukça dayanaklı görünen bir kripto para piyasasının varlığını sürdürmesi pek görülmüş bir şey değil. Balonlar, balon iddialarının ciddi ve yaygın bir şekilde gündeme gelmesiyle hızla patlarlar. Bu, balonun doğasında olan bir şey. Ancak unutmamak lazım, bu demek değildir ki bugünlerde yaşadığımız kripto paraya olan yoğun ilgi bir noktada çok ciddi finansal savrulmalara yol açmayacak. Muhtemelen açacak. Sosyal psikoloji bilimi “sürü” zihniyetinin olduğu her yerde ciddi sorunlar oluşabileceğini bize söyler. Ancak böylesi bir olası tehlike bile kanımca hem kripto paraların ama özellikle de blokzincir teknolojisinin insanlık için çok büyük açılımlar getirme olasılığını göz ardı ettirmemeli.


bitcoin

Bitcoin

Av. Sima Baktaş / GlobalB Law Kurucusu
‘Kripto paralar aksi belirtilene dek yasaldır’

Dünyada ve Türkiye’de gelişen teknoloji her alanda yeniliklere zemin hazırlamaktadır. Bu bağlamda finansal bir devrim de tamamen merkeziyetsiz, kişisel mahremiyete dayanan, devletler ötesi bir sistemle hayatımıza giren Bitcoin ve onun teknolojik altyapısı blokzinciri (blockchain) teknolojisi ile başladı. Nasıl ki internet dünya düzeninde önemli bir rol oynadıysa ileride blokzinciri sistemi ile yeni bir dünya düzenine geçilecektir. Çünkü bu teknoloji mevcut ‘aracı’ kurumları ortadan kaldırmaktadır. Bu sistem sanal paralar içinde ilk olarak Bitcoin para transferi için kullanılmaktadır. Ancak sadece para transferi ile sınırlı olmayıp aracı gerektiren tüm sistemler için kullanılması söz konusudur. Dünyada para transferi dışında emlak sektörü için de kullanılacak bir model olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca ileride noter hizmeti, oy kullanma ve gümrük işlemlerinde de bu teknoloji kullanılacak, zaman ve güvenilirlik alanında oldukça önemli bir sistem haline gelecektir. Ayrıca özellikle denizcilik sektöründe taşınır malların takibi için blokzinciri teknolojisinin kullanılmasına ilişkin projeler de gündemdedir.  Kısacası blokzinciri teknolojisi uçtan uca aracı olmaksızın güvenilir kodlaması ile kişiler ve kurumlar arasında hizmet verecek devrim niteliğinde bir teknolojidir.

Blokzincir teknolojisinin ilk kullanımı finans sektöründe gerçekleşmiş, buna bağlı olarak ilk kez Bitcoin’le başlayarak kripto para kullanımı da bu sektörde yaşanmıştır. 2008 yılında Satoshi Nakamoto takma isimli bir hacker ‘Cryptography Mailing List’ isimli kapalı bir e-posta grubunda Bitcoin  kripto para birimini duyurdu. Nakamoto yayımladığı manifestoda merkezi bir otorite tarafından kontrol edilemeyen ve işlem için modern ödeme sistemlerinin aksine hiçbir aracıya ihtiyaç duymayan (peer to peer), insanları özgürleştirecek bir para biriminden bahsediyordu. Satoshi Nakamoto, Bitcoin: A Peer-to-Peer Electronic Cash System adlı yazısında, elektronik para birimi olarak adlandırdığı Bitcoin’i anlatmıştır.

Kripto paraların en popüleri olan Bitcoin ile birlikte Etherium, Ripple, Litecoin, Monero, Bitcoin Cash, AVAX ve daha birçok para birimi gün geçtikçe daha fazla talep görmekte ve ilgi odağı olmaktadır. Dünyanın dört bir yanında her saniye milyonlarca kripto para satın alınmakta ve yatırım aracı olarak işlem görmektedir.

Kripto paraların temel özelliklerini şu şekilde belirtebiliriz:

• Bir dijital para birimidir ve fiziksel bir karşılığı yoktur.

• Bir merkezi yoktur, herhangi bir ülkeye veya otoriteye ait değildir. Sistemin sahibi ise onu kullanan herkestir.

• Her kullanıcının sanal bir cüzdanı ve hesabı vardır.

• Herhangi bir noktadan transfer yapılabilir. İnternete bağlı olmanız yeterlidir.

• A kişisinden B kişisine arada aracı olmaksızın para transferi sağlar.

• Kripto paralar, açık kaynak kodla yazılmıştır ve herkese açıktır yani Anonimdir.

• Tüm ülkelerde kullanılabilir özelliğe sahiptir. Kullanıcıların kişisel hesaplarına müdahale edilemez.

• 7/24, başka bir hesaba 10 dakika içerisinde kripto para gönderilebilir.

Kripto paraların ilki ve en popüler olanı Bitcoin
Bitcoin, internet üzerinde herhangi bir merkeze bağlı kalmadan kullanıcı mahremiyetini gözetir, kripto şifrelemeyle güvence altına alarak işlem kayıtlarını şeffaflaştırır. Bu sayede aracısız ve güvenli para transferi sağlar.

• Bitcoin’in merkezi bir otoritesi olmadığı için enflasyondan etkilenmez. Ancak deflasyon vardır.

• Kripto paralardan olan Bitcoin’nin üretimi sınırlandırılmıştır, toplamda 21 milyon adet üretilecektir. 2140 yılında tamamen üretimi bitecektir. Bu yüzden arz-talep dengesinden ötürü değeri sürekli artan bir özelliğe sahiptir.

• Bitcoin, madenci denilen ücretsiz bir program tarafından üretilir. Bunun için gerekli olan Ledger adında cihazlara ve onun kapasitesini kaldırabilecek elektrik enerjisine ihtiyacınız vardır. Eşsiz bir imza ile imzalanır ve sırayla madenciler tarafından doğruluğu ve eşsizliği kontrol edilerek onaylanır.

• Bitcoin sisteminde bankalar arası transferlerinde, EFT, havale, SWIFT masrafları, hesap işletim ve kredi kartı ücretleri yoktur.

• Ödemelerde gecikme olmaz ( en fazla 15 dakika beklersiniz).

• Bitcoin ikinci kez kullanılamaz ve böylelikle mükerrer ödeme engellenir.

• Bitcoin; TL, dolar ve euro gibi birçok para birimine dönüştürülebilir.

Birçok ülke, gündemi oldukça meşgul eden kripto paraları mercek altına alıp hukuki statü kazandırarak kendi ülke ekonomisine alternatif kazanımlar olarak görüp, bu kripto paraların işlem görmesini fırsat olarak değerlendirmektedir (ABD, Japonya, Estonya, Güney Kore, Danimarka, İsveç, Hollanda, Finlandiya, Kanada, Avustralya, Singapur, İngiltere). Bazı ülkeler ise sanal parayı ulusal paraya karşı tehdit olarak gördüğünden kripto para uygulamalarına kısıtlamalar getirmiş ya da doğrudan yasaklama yoluna gitmişlerdir. (Bangladeş, İzlanda, Ekvador, Bolivya ve Tayland )

Türkiye’de kripto paralara hukuki yaklaşım
Ülkemizde kripto paralar hakkında bir regülasyon henüz bulunmamaktadır. Bununla birlikte, geçtiğimiz günlerde Hazine ve Maliye Bakanlığı kripto paralara ilişkin yayımladığı basın açıklamasında “kripto paralara ilişkin dünya genelinde oluşan kaygıları biz de taşıyoruz, konuya ilişkin gelişmeler tarafımızca takip edilmektedir” ifadelerine yer vererek konuya dair hassasiyetlerini kamu ile paylaşmıştır.

Türk hukuku bakımından kripto paraların değerlendirilmesi
Resmi kurumlar ‘henüz mevcut bir yasada tanımlanmadığı’ için konuya çekimser yaklaşmakta olup kripto paraları satın almak isteyenleri yasal statüsünün olmamasından kaynaklı uyarı yoluna gitmişlerdir.

Ceza hukuku kapsamında değerlendirildiğinde; Anayasa’nın 38’inci maddesinin 3’üncü fıkrasına göre, “Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur”. Ayrıca Türk Ceza Kanun’unun 2’nci maddesi suçta ve cezada kanunilik ilkesi gereği; “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.” Kısacası Yasal Düzenlemelerden de Anlaşılacağı Üzere ‘kanunsuz suç olmaz’.

Bugün itibarıyla Türkiye’de kripto para kullanılmasını yasaklayan yasal düzenleme bulunmamaktadır. Ceza hukukunun ‘kanunilik ilkesi gereği’ yasada açıkça yasak olarak tanımlanmayan bir eylemin yasal olduğu anlaşılmaktadır. Bu kanunların yasal olanı değil yasak olanı zikretmesi hasebiyle dikkat çekici bir husustur. Zira kripto para kullanımı da bu bağlamda basit bir hukuki yorumla çıkarımı yapılabileceği üzere, aksi belirtilene dek yasaldır. Bitcoin ve diğer kripto para kullanımı ve madencilik yapılması herhangi bir yasal düzenleme ile yasaklanmadığından, kullananlar için de suç teşkil etmesi söz konusu değildir.

Ancak mevcut yasalarımız gereği blokzincir teknolojileri, kripto para kullanımı ya da başka teknolojik imkânları kullanmak sureti ile kaçakçılık, dolandırıcılık, hırsızlık, insan ticareti ve benzeri fiillerin yapılması suçtur. Bunun için ayrı bir düzenlemeye ihtiyaç yoktur. Ancak ‘Piyasa Manipülasyonu’ yapanlar için özel düzenlemelere ihtiyaç vardır.

Ancak yasal düzenlemenin olmamasını fırsat görenler de vardır. Kanun koyucuların finansal kuruluşların üzerinde gerçek dünya ekonomisinde geniş kontrolleri bulunmasından, akabinde vergi yükü getirilmesinden dolayı düzenleme olmamasını fırsat olarak değerlendirenler bulunmaktadır. Bu nedenle son zamanlarda DE-FI yani Merkeziyetsiz Finans oluşumları rağbet görmektedir. Kripto paraların felsefesinin en temel taşı olan Merkeziyetsizlik felsefesi kullanıcılar tarafından her daim yeni girişimlerin çıkmasına vesile oluyor.

Ayrıca bu düşüncede olan çoğu kişi kripto para birimlerinin herhangi bir merkezi otoriteye ait olmamasını anarşist yönü itibarı ile cazip görmektedir. Devletlerin serbest piyasaya müdahalesini hoş karşılamamaktadır. Birçok kullanıcı bu platformu özgülük alanı olarak da görmektedir.

Her ne kadar merkezi otoriteye bağlı olunmaması cazip görülse de son zamanlarda kripto para kullanımında ciddi artışlar meydana geldi. Birçok kişi kripto paraların yasal güvencesi olmamasından kaynaklı yatırım ve ödeme metodu konusunda çekimser bakmaktadır. Bu kişilerin bir derece güvencede hissetmelerinin kripto para piyasasını oldukça hareketlendireceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

Devletlerin, bu denli rağbet gören, kontrolünü elinde tutamadığı, ilerleyen zamanlarda ülkelerin kendi para birimlerini değersizleştiren bir mekanizmaya dönüşmesi ihtimali gündeme gelmektedir. Çin ile bazı ülkeler kendi resmi parasını dijitalleştirme yoluna başvurmuşlardır. Öte yandan Türkiye Merkez Bankası da bu gelişmeleri yakından izlemiş ve kendi dijital parasını geliştirme yönünde adımlar atmıştır. Bu arada Türkiye’nin bu yeni teknolojiyi kanıksama yoluna girmesi, dünya basınında oldukça ilgiyle karşılanmıştır.  Son olarak Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi’nin kripto paralara yönelik bilgilendirici sözlük yayımlaması, Türkiye’nin blokzinciri ve kripto para teknolojisi ile yakından ilgilendiğini gösterir.

Özetle; mevcut yasaların çıkması ile var olan şirketlerin yasalara göre şekillenmelerini, yeni yatırımcıların çıkması ile yeni iş olanaklarının ortaya çıkmasının akabinde istihdama ve ülke ekonomisine olumlu yönde katkı sağlayacağı düşüncesindeyim. Ayrıca Bitcoin ile hayatımıza giren blokzinciri teknolojisinin birçok alanda kullanılması mümkün olup; dünyada pilot çalışma olarak blokzinciri sistemi emlak ve gümrük sistemlerine entegre edilmiştir. Güvenilir şifreleme teknolojisi ile birçok sektörün çağ atlamasına önayak olacaktır. Türkiye’nin bu sistem karşısında izleyici olmayıp lider ülke konumunda olması gerekmektedir. Bunun için silikon vadisi gibi Türkiye de teşvik politikası çıkarmalı ve hatta İstanbul’u bir Crypto City haline getirmelidir. Bu sayede özel teşvik ve serbest bölge statüsünde dünyanın birçok ülkesindeki şirketin, Türkiye pazarında yer edinmesine olanak sağlanmalıdır. Teknoloji ve sanal şirketlerin lider olduğu bir devirde devlet ve şirketlerin bu konuya duyarsız kalması düşünülemez. Buna ek olarak İstanbul Uluslararası Kripto Para Tahkim Merkezi kurulmalı ve Türkiye bu alanda lider ülke olmalıdır.

Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın