Türkiye’nin önde gelen silâh üreticilerinden Samsun Yurt Savunma (SYS) bünyesindeki CANiK şirketinin Dış Ticaretten Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Didem Aral, üretim stratejileri, ihracat politikaları, kalite anlayışları ve sosyal sorumluluk projeleri hakkında yaptığımız röportajda savunma sanayinde kariyer inşa etmek isteyen gençler için de önemli önerilerde bulundu
Didem Hanım öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
2 Ağustos 1980 Kayseri doğumluyum. İşlerimizi beraber götürdüğümüz, yürüttüğümüz ve stratejik planlarımızı birlikte kurduğumuz vizyoner bir aile şirketiyiz. Erkek kardeşim, şirketimizin Genel Müdürü C. Utku Aral. Yönetim Kurulu Başkanımız babam H. Zafer Aral ve en küçük amcam İsmet Aral’la birlikte dörtlü bir liderlikte firmalarımızı yönetiyoruz.
Vizyonlarımızı koyduktan sonra Ar-Ge çalışmaları, yeni ürünler, stratejik yollar, pazarlama ve satış stratejileriyle ilerliyor.
Ben İtalyan Lisesi mezunuyum. Çok faydasını gördüğüm önemli bir ekoldür. Büyük kızım da şimdi orada öğrenim görüyor. Bekâr bir iki çocuk annesiyim. İki üniversiteyi aynı anda bitirdim. İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ile Univercity of Portsmouth Siyasal İlişkiler bölümlerini aynı anda bitirdim. Gençlik hayâllerimin içinde hariciyeci olmak vardı. Ülkemizi, devletimizi ve milletimizi yurtdışında temsil etmeyi çok arzuluyordum. Ancak, rüzgâr bizi başka bir yere götürdü. Kendi işimi yaptım ancak öncesinde yurt dışında 8 senelik bir tecrübem oldu. Ben bunun faydasını fazlasıyla gördüm. Revago Group’ta, dışarıdan bir gözle, yönetim, sistem, idari işler, üretim, depolama alanları nasıl olmalı, ihracat nasıl yapılmalı ve müşteri ilişkileri gibi bana son derece büyük tecrübeler katan 8 senelik bir deneyimim oldu . O zamanın patronları şu ânda benim çok samimi arkadaşlarım. Özellikle polimer gövde silâh yaptığımız için biz o polimeri de onlardan alıyoruz. Bu sayede bir bağımız da devam ediyor. Burada geçirdiğim 8 seneden sonra Dış Ticaretten Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi olarak bundan yaklaşık 15 sene önce şirketimize dâhil oldum.
Şirketlerimizi çoğaltma planımız olduktan sonra ne üretirsek üretelim global pazarda yeri olmalı ve ihracata yönelik olmalı diye düşündük. Özelikleri, inovasyonu ve fiyat skalası her zaman yurt dışında yer bulacak şekilde tasarlandı. Bu vizyonumuz sayesinde bugün geldiğimiz noktada üretimimizin yüzde 95’ini ihracata yönelik yapar hâldeyiz. Dolayısıyla dış ticaret ve operasyonların kusursuz bir şekilde devam etmesi bizim için oldukça kritik. Ben de bu nedenle oldukça stratejik bir departmanı yönetiyorum.
Markalaşma çalışmalarınızı nasıl yürütüyorsunuz?
Pazar hiçbir zaman monopolü sevmez. Farklı fırsatları da kaçırmamak adına böyle bir yol haritası çizdik. Bizi aslında CANiK olarak bilseler de aslında SYS Group adı altında çalışıyoruz. Grubumuz bünyesindeki AEI System de İngiltere’de 2022’de yaptığımız önemli bir yatırımdır. Bunlar uzun yıllar önce planlanmış ciddi yatırımlar. Yaklaşık 5-6 sene önce 30 x 113 mm orta kalibre topların asimetrik savaşlarda önemli bir etken olacağını düşündük ve buna sahip olan askerî kuvvetler önemli avantajlara ulaşmış olacaktır.
Önemli ve stratejik bir iş kolunda Türkiye’nin önemli bir oyuncusu olduk. Global arenada önemli bir yerimiz var. Genellikle vakıf şirketleri çok konuşulsa da bizim gibi özel sektörde yer alan firmaları ve çalışanları daha çok önemsiyorum çünkü oldukça kısıtlı bir imkânla kendi yağlarında kavrularak önemli işler beceriyorlar. Finansmanlarımız ve devlet desteklerimiz elbette var ve hepimiz faydalanıyoruz ancak yine de özel firmaların daha kıymetli olduklarını düşünüyorum. Daha agresifler, daha misil kuvvet gibi davranabiliyorlar, daha hızlı aksiyon alabiliyorlar, daha acımasızlar yani onları sekteye uğratan, yavaşlatan hiçbir unsuru asla tolere etmeden yollarına devam ediyorlar. Bu anlamda özel sektörü savunma sanayi anlamında önemsiyorum.
“İnsan kaynakları bizim için çok önemli”
Satış stratejileri yaratmak, yeni pazarlara girmek onları geliştirmek benim çok sevdiğim şeyler. Burada bir yönetim kurulu üyesi olmanın verdiği avantajı da kullanıyorum. Yeni şirketler kurduğumuzda da aynı keyfi yeni bir firmaya geçmişim gibi orada da kurmaya başlıyorum. Yeni ekipler kuruyorum, insanların içindeki cevheri keşfedip onları parlatmaya gayret ediyorum. İnsan kaynakları bizim için çok önemli. Bütün savunma sanayi için çok önemli. Kaliteli, kalifiye olmuş ve sizlerle bu yolu uzun yıllar yürüyebilecek insan kaynağı üretmek çok önemli. O yüzden biz kendi bünyemizdeki ilk C-Level yöneticiyi de HR olarak seçtik. Sevgili Müge Dağ Hanım aramıza HR olarak katıldı.

Hem bizim globalleşme serüvenimiz, Amerika’da yaptığımız yatırım, İngiltere’de yaptığımız yatırımlar da markalaşmanın bir parçası. Yakında Asya’da da yatırım yapacağız. CANiK Asya’yı kuracağız. Buralardaki kültürel psikoloji alanları, entegrasyon, çoklu kültürde aynı yolu aynı stratejik planlara insanları koşturma, hedef koyma, çoklu kültürlü insanlarla iletişim oldukça önemli. Bu nedenle ilk C-Level yöneticimizi insan kaynaklarına yerleştirdik.
Yurtdışındaki engelleri aşmanız gerektiğinde neler yapıyorsunuz, devlet bu konuda size nasıl yardımcı oluyor?
Savunma sanayinde olmazsa olmaz kurumlar var. Dışişleri Bakanlığı ve Türkiye’nin dış politikası bizim için önemli bir alan. Burada gri bir alan yok. Zaman zaman konjonktür değişebiliyor. Bugün İsrail’le yaşananlarda olduğu gibi. Bugün olan birkaç sene sonra değişebilir. Şu ânda Orta Doğu yeniden şekillendiriliyor, kartlar yeniden dağıtılıyor. Birkaç seneye her şey değişecek. Jeopolitik olarak inanılmaz bir noktadayız. Dünya ve ülkemiz biraz da bir ‘hariciyeci’ olarak beni heyecanlandıran bir dönemden geçiyor. Dolayısıyla Türkiye devleti bütün kurumlarıyla savunma sanayine destek oluyor. Bu su götürmez bir gerçek ve benim açımdan oldukça değerli. Daha iyi olabilir mi? Evet olabilir ama ben bugün kurulan bir ağın önemli olduğunu düşünüyorum. Asya’da da çok değerli büyükelçilerimiz, çok değerli askerî ataşelerimiz ve çok değerli ticari müsteşarlarımız var. Müşavirliklerle birlikte biz yürüyoruz. Bir yerde tıkandığımız zaman bize keyifle yardımcı oluyorlar.
Afrika’da çok büyük ve çok uluslu bir demo yapıldı. Bu bizim önderliğimizde yapıldı. Mali’de gerçekleşti ve ilk satışlar yapıldı. Keşke bütün savunma sanayi kenetlense de birbirimizi destekleyerek satışlar gerçekleştirebilsek dediğimizi biz aslında Mali’de gerçekleştirmiş olduk. Önemli bir pazar. Örneğin oraya CANiK Academy satıldı. Özel kuvvetlerine taktik eğitimleri verildi. Daha önce İtalyanlarla çalışmışlar ve bizim eğitimimizin bambaşka olduğunu belirttiler. Çok daha disiplinle, özveriyle ve taktik operasyon bilgisiyle karşılaştıklarını söylediler.
Biz her zaman bir ekosistemi vurgularız. Mali’de bu resmen gerçekleştirilmiş oldu. Orada, CANiK Academy de var, Mecanik’in balistik yelekleri de var. Aselsan’ın ürünleri, CANiK’in ürünleri ve Makine Kimya (MKE)’nın da ürünleri var. UNIROBOTICS’in uzaktan kumandalı silâh sistemleri de var. Bu anlamda ekosistemi geliştirdiğimiz çok önemli bir proje oldu.
Siz bir kadın olarak bu projelere nasıl dâhil oldunuz?
Ben Mali’de yer alamadım ancak Somali’ye gittim. Al Shabab denen terör örgütünün zaman zaman Somali ordusundan dâhi kuvvetli olabildiği bir bölge ve oldukça tehlikeli olabiliyor ancak konfor alanlarınızın dışına çıkmadan uzun vadede bir sonuç alamıyorsunuz. Masanın başında bir şey elde edilemiyor. Siz bir yönetici olarak kadın başınıza oralara gidebiliyorsanız saygı görüyorsunuz. Gittik ve şükür ki herhangi bir kötü sonuç olmadan döndük.
Ben kadın olarak genellikle pozitif ayrımcılık görüyorum. Kadının olduğu ortamda erkekler de kendine daha çok çekidüzen veriyorlar. Ayrıca kadın olmak sadece savunma sanayinde değil her sektörde zor ancak ben bu mücadeleyi seviyorum.
Şirketinizde kadın istihdamına yönelik nasıl çalışmalar yürütüyorsunuz?
Bizim için en önemli şey öncelikle liyakat. Kadın istihdamını artırmak bizim için oldukça önemli olsa da üretimi etkileyecek bir kararı almıyoruz ancak iki aday da aynı nitelikli seviyedeyse kadın olanı tercih etmeye özen gösteriyoruz. Kalite kontrol ve montaj kısmında kadın çalışanlarımız çokça. Ar-Ge mühendislerimizin çoğu kadın. Laboratuvarımızın başında Merve Hanım bulunuyor. Hedefimiz ilk etapta çalışanların yüzde 10’unun kadın olması.
Peki, gençlere ne tavsiye edersiniz, hangi alanda uzmanlaşmalılar?
Öncelikle çok çalışkan olmalarını tavsiye ederim. Teknolojiyi ve yapay zekâyı çok önemsemeliler. Bizim savunma sistemlerimiz içerisinde de yer alıyor. Uzaktan kumandalı silâh sistemlerimiz içerisinde yapay zekâyı çokça kullanıyoruz. Hesaplamalardan, iniş çıkış hızına kadar pek çok konuda yapay zekâdan faydalanıyoruz. Yıldız Teknik Üniversitesi başta olmak üzere teknik üniversitelerle işbirliği yapıyoruz. Oradaki çocuklarla da konuşuyoruz.
“Akademik deneyim bu işin yüzde 50’si”
Teknik tarafı bir kenara bırakırsak çok özgüven biraz da küstahlığı beraberinde getiriyor. Öncelik her zaman çok çalışmak olmalı. Kişi kendisine her zaman, “Neden seni tercih etsinler, neden sen olmalısın?” diye sormalı. İngilizce biliyorum diyorlar mesela. Bileceksin zaten. Artık İngilizce bilmek zorundasın. Senin hayâlin bizler gibi yurtiçinde veya yurtdışında global firmalarda çalışmaksa İngilizce bilmek zorundasın. İngilizce bilmek benim için artık CV’ye eklenecek bir yetenek değil. Bunun dışında; “Şu kursa gittim, bunu öğrendim. Ben yapay zekâda şunu yaratabiliyorum. 3D yazıcıdan parçalar üretebiliyorum. Veri tabanları yaratıp verileri doğru işleyebiliyorum. İşleyince şu sonuca varabiliyorum” diyebilmeliler. Akademik deneyim bu işin yüzde 50’si. Onun dışındakiler sizin üstüne neler ekleyebildiğiniz. Benim diğerlerinden ne farkım var? Bunu her bir çocuğun tek tek kendine sorması gerekiyor.
CANiK firmasını hafif silâhlar olarak tanıdık. Orta ve ağır makineli tüfek alanında çok önemli üretimleriniz olduğunu görüyoruz. Savunma sanayindeki ürün yelpazeniz genişleyecek mi? Nereye doğru evirilecek?
CANiK, daha doğrusu Samsun Yurt Savunma ilk olarak 9×19 mm tabancalarla duyuldu. Rüştümüzü orada ispat ettik. Hemen ardından 12.7 x 99 mm’ye geçtik. Karada 7.62’ler, 5.56’lar, assault rifle dediğimiz piyade tüfekleri klasmanı var. CANiK orada olmayacak. Neden olmayacak? Çünkü bizim için en önemli şey üretimlerimizin yüzde 95’ini ihraç etmek. Burası ticari bir kuruluş. Bizim yöneticiler olarak asli görevimiz, buranın yaşıyor, üretiyor, kazanıyor olmasını ve tabii ki sürdürülebilir olmasını sağlamak. Oradaki rekabet de bizim için bataklık. Yurtiçi ve yurtdışında hemen herkes piyade tüfeğini üretebiliyor. Oradaki rekabet çok kızgın.
“Savaş gazisi silâhlarımız bile var”
Bir NATO ülkesi şirketi olarak 12.7 x 99 mm’yi üretiyoruz. Yeni bir teknoloji değil. İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana ülkelerin envanterinde olan bir silâh. Biz ise yeni jenerasyonunu üretiyoruz. Bugün bizim en yakın rakiplerimiz namlu ömrünü 10 bin verirken biz 20 bin atım veriyoruz. 100 metrede 6 cm’nin içini toplayabiliyoruz. Neredeyse bir tabancayla aynı gruplaması var. Bir de en önemlisi Ukrayna’daki ve Orta Doğu’daki savaşlardan dolayı rakiplerimiz 2 sene termin süresi verirken biz geçen sene 6 bin, bu sene de 5 bin 500 adet üreteceğiz diye bir karar aldık. Dediğim gibi özel sektör olmanın böyle bir avantajı var. Dilediğimiz gibi değiştirebiliyoruz. Ayrıca hızlı değiştirilebilir namlu özelliği var. Diğer benzer ürünlerde operatörün eğitim alması gerekirken bizim ürünümüz 10 saniye içerisinde, oldukça ısınan parçalar olmasına rağmen muharebe alanını terk etmeden değiştirilebiliyor. Aslında çok eski bir silâha yepyeni bir kan vermiş olduk.
Biz 12.7 x 99 kalibrelik CANiK M2 QCB’yi 2022’de modifiye ettik. O dönemde dünya için büyük şanssızlık olsa da bu sektör için büyük bir şans olan Ukrayna Savaşı döneminde modifiye ettik. Bu sayede de savaş alanında 5 bin adet 12.7 x 99 mm makineli tüfek vermiş olacağız.
‘Combat Proven’ çok önemli bir madalyadır bizim sektörde. Silâhın savaş alanında kullanılmış olduğunu temsil eder. Savaş gazisi silâhlarımız bile var. Ukrayna’da yanında havan topu patlamış bir silâhımız bulunuyor.
Gelecekte havan topu ya da roket atar gibi üretimleriniz de olacak mı?
Evet kalibremiz büyümeye devam edecek ancak küçülmeye gitmeyeceğiz. Biz tabancadan 12.7’ye geçtik. Daha sonra 30’u da geçince bu sefer kategoriniz de değişmiş oluyor. Artık daha büyük devlerle sofraya oturmaya başlıyorsunuz. 12.7 x 99 mm dediğinizde artık kara, hava ve deniz temsilcilerinin hepsiyle bir araya geliyorsunuz.

“ITAR Free bizim için çok önemli”
Denizden örnek verirsek askerî bir deniz platformunun silâhsız olması onu ancak ticari bir gemi yapar. Bu nedenle bir silâh ihtiyacı olduğunda hiçbir bürokrasiyle uğraşmadan yerli bir değer olan bize gelip doğrudan teklif verebiliyorlar. 12.7 x 99 mm ihtiyaçları olduğunda doğrudan bize gelebiliyorlar. Aynı şey 30 x 113 mm için de geçerli. Ayrıca UNIROBOTICS’in uzaktan kumandalı sistemleri de ITAR Free (ABD’nin ihracat kısıtlamalarına tabi olmayan ürün veya teknoloji) ve yüzde yüz yerli olacak. Türkiye ile dost ve müttefik her ülkeye ürün gönderebilecek stratejik üretimi koruyoruz. Bunlar önemli.
En küçük üretimlere kadar buna önem veriyoruz. Yerli üretim olmasa bile ITAR Free olmasına önem gösteriyoruz. Bugün Azerbaycan, Filipinler gibi ITAR Free yüzünden mağdur olmuş ülkelere yardımcı olabiliyoruz.
Son dönemde gemilere deniz haydutları tarafından yapılan saldırılara karşı güvenlik önlemi artırmak şart oldu. Sizin sivil tarafta böyle müşterileriniz oluyor mu?
Öncelikle regülasyonların değişmesi gerekiyor. Onların önü açıldıkça elbette olacaktır. Bunun için bizde CANiK Academy de var. Biz bireysel silâhlanmada olması gerektiği yönde eğitimlere çok önem veriyoruz. Akademide her gün karşılaşılan silâhlı kötü adamlar kaynaklı vurulma vakalarının önüne geçmek adına çalışmalar yürütüyoruz. Hocalarımızla beraber bireysel silâh almak istediğinizde “bu güvenli bir şekilde nasıl korunur, aslında silâh nedir?” diye başlayarak eğitimleri veriyoruz. Ben silâhı arabaya benzetiyorum. Arabayı güvenli bir biçimde kullanmak için nasıl uymanız gereken kurallar varsa bunlar silâhlar için de geçerli. Ofiste veya adreste kendinizi, ailenizi ve ülkenizi koruyabilirsiniz. Barışın en önemli koruyucusu savunma sanayi.
Ruhsatsız silâhlanma ise çok büyük bir problem ve Türkiye’nin kanayan yarası. Bir şeyi yasaklamak onu bitirmiyor. Buradaki yasaklamalar ve engellemeler devletin de vergi kaynağını azaltıyor. Daha kolaylaştırıp, harçları aşağıya çekebiliriz ama denetimi kuvvetlendirebiliriz. CANiK Academy ile Emniyet Genel Müdürlüğümüzün bu konuda çok ciddi bir çalışması var. Türkiye’deki silâhlanmayı Avrupa’da olduğu gibi dizayn etmeye çalışıyoruz.
Mühimmat üretimi konusunda çalışmalarınız olacak mı?
Bizim vizyonumuzda mühimmat üretimi yok. 9 x 19 mm dediğimiz zaman bunların mermilerini üreten bir sürü firma bulunuyor. 12.7 x 99 mm İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana kullanılan kalibre. Ancak 30 x 113 mm’ye gelince konu değişiyor. Mühimmatların en çok trick’i olanlarından bir tanesi. Bir dronesavar silâhı. Akıllı ve çeşitli mühimmatların bulunduğu bir sistem. Biz bunda da ITAR Free’ye de uymak için de buna uygun firmalarla yaptığımız görüşmeler yürütüyoruz.
Bu çok önemli çünkü ATAK 2 helikopteri çıkacak diyoruz. Burun mesneti Aselsan, topu bizim, mühimmat? 4 ayaklı bir masa ama bir tanesi kısa geliyor? Bu nedenle 30 x 113 mm’nin mühimmatının üretilmesi büyük önem arz ediyor.
UNIROBOTICS’in TRAKON TARGAN’ı açık karakol gemilerimizde yer almak üzere tasarlandı. Özel şirket olmanın esnekliği UNIROBOTICS’te de var. Hem yerli hem de yurtdışındaki platform üreticilerinde kule teklifleri verebiliyor.
Uluslararası alanda CANiK bizi nasıl temsil ediyor?
Türkiye’nin iç dinamikleri ve iç kanunları bizlere fiyat avantajı sağlıyor. Know-how ülkemizde çok iyi seviyede ve dışarıdan temin etmemize gerek kalmıyor. Çok ciddi teknik altyapı mevcut. İnsan gücümüz çok iyi. Silâh konusunda bilgi birikimimiz çok iyi seviyede.
“Amerikalılara silâh üretmeyi biz öğretiyoruz”
Bu sene itibarıyla CANiK USA adı altında Florida West Palm Beach’te aralık ayından itibaren seri üretime geçtiğimiz bir fabrika da kurduk. Ciddi bir insan kaynağı operasyonu yürütüyoruz. Mühendislerimiz sürekli oraya gidip geliyor ve Amerikalılara silâh üretmeyi biz öğretiyoruz diyorlar.
Bizim için burada en önemli olan genel bir politika izlemektense her pazarda model model fiyat belirlemek. Her ürünün satılacağı pazardaki muadiliyle rekabet edebilecek seviyede fiyatı olmalı. Yüksek kalibreli ürünlerdeyse ITAR Free oldukça önemli. Termin sürelerimiz çok ciddi bir avantaj sağlıyor.
TRAKON TARGAN’la ilgili yeni bir çalışmanız ya da anlaşmanız bulunuyor mu?
Çok talep alan bir ürün. Ukrayna’dan var. Kendi Donanmamızın kullanması da bizi çok onore etti. Çok büyük bir gurur kaynağı. Sadece deniz platformları değil karada da TRAKON Light ile 12.7 x 99 mm veriyoruz. Fiyatı bazen alıcılara fazla geliyor ancak kaçırdıkları bir nokta var. Uzaktan kumandalı kule sistemlerinde mühimmat kaybı inanılmaz bir seviyede düşüyor. Hesaplamalar ve yapay zekâyla beraber sizin minimum mühimmat kullanarak en büyük zararı ve darbeyi vurma şansınız oluyor. Uzun vadede baktığınız zaman kendini amorti etmesi oldukça kısa oluyor. İnsanlar da yavaş yavaş bunu anlamaya başladılar.
Deniz kuvvetleri tarafından uzun süredir kullanılan uzaktan kumandalı silâh sistemleri önümüzdeki süreçte her alanda önemini artarak sürdürecek.
Menzilinizi 2 bin metrenin üstüne çıkarmayı düşünüyor musunuz?
Somalili deniz haydutları bir RPG ile ABD’nin bir fırkateynine kocaman bir delik açıp az daha batmasına sebep oluyorlardı. Bu neden oldu? Bu firkateynlerdeki silâhlar hep uzun menzilli oldukları için tespit edip karşılık verene kadar az daha batıyorlardı. Aylarca o geminin tamiriyle uğraştılar. 30 x 113 mm de işte bu gibi durumlarda çözüm üretmesi açısından ciddi fayda sağlayacak. Hızlı, agresif bir silâh. Örneğin, TRAKON TARGAN, VENOM LR’a bir tehdit algıladığını belirtiyor ve namluyu o tarafa angaje ettikten sonra mevcut kamera süiti bağımsız bir şekilde tarama yapmaya devam ediyor. Aynı zamanda bu sistemi ana geminin sistemine entegre edebiliyorsunuz. Bu nedenle her zaman için uzun menziller daha iyi değil, asimetrik harp unsurlarını da hesaba katmak gerekiyor.
Üretimlerinizdeki silâh sistemlerinizde nasıl geri dönüşler alıyorsunuz?
Kadrolarımız içerisinde TSK’dan çok kıymetli görevler üstlenerek başarılı bir şekilde emekli olmuş kahraman çalışma arkadaşlarımız bulunuyor. Ayrıca akademisyenlerle de çalışıyoruz. İnsan hakları, yeni silâh sistemleri ve savunma sanayi konusunda çalışmış uzman akademisyenlerle nereden geldik, nereye gidiyoruz, konseptler ne olacak gibi konularda bizlere danışmanlık veren bilfiil buradaki odalarına gelen değerli hocalarımızın görüşlerini alıyoruz. Doktrin hazırlamakta, yarının ürünlerinin nasıl bir donanımla çıkması gerektiğini bize veren ve beraber bunları istişare ettiğimiz bir kadromuz var.
“TSK’nın desteği çok önemli”
Savunma sanayinin gelişimi tek taraflı olamaz. Biz burada bu işin en fazla mekaniğini yapabiliriz. Günün sonunda kullanıcıdan öyle bir şey geliyor ki “biz bunu hiç düşünememiştik” diyoruz. Bu nedenle TSK’nın bize bu konuda destek olması çok önemli. Her şey teoride olmuyor, pratikte de test etmek gerekiyor.
Akademide de tabancalarla ilgili tüm hocalarımız eski profesyoneller. Atıcılarımız da var. “Sport Shooter” denen dinamik atıcılık sporcuları da bünyemizde. Bugün dünya şampiyonu CANiK Team’in kaptanı, Avrupa şampiyonu Alperen Kıvılcım da bizim sporcumuz. Onlarla da test yapıyoruz. Görüşlerine göre düzenlemeler de yapıyoruz. Büyük kalibrelerde de TSK’nın desteği şart oluyor.
Hem sizi hem de sporcularınızı tebrik ederim çok büyük bir başarı
Çok kıymetli bir hocamız olan Canan Türkoğlu da millî takıma sporcular yetiştiriyor. Akademinin sürdürülebilir olması gerekiyor. Yeni sporcular yetiştirmek istiyoruz.
Akademiye kaydolmak isteyenler hangi yolları izlemeli?
Web sitesinden, sosyal medya üzerinden kurs takvimlerine bakıp gerekli belgeleri yükledikten sonra kaydınızı yaptırıp eğitimlere başlayabiliyorsunuz.
Üretim kapasitenizin ve hızınızın yüksekliği olası ihtiyaç durumunda TSK’ya ne katabilir?
TSK bizden sadece 750 adet ürün aldı ama biz yılda 5500 adet üretiyoruz. CANiK tek başına da olsa gelecek talebi rahatlıkla karşılayabilir.
Deniz savunma ürünleri geliştirirken ne gibi zorluklar yaşadınız? Üretimlerinizle ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
Bir üretim hattının içerisinde deniz, hava ya da kara için özel üretim yapamıyorsunuz. Bu nedenle biz standartlarımızı marine standartlarına uygun yaparak bu duruma bir çözüm ürettik.
CANiK kaç ülkede hangi kıtalarda kullanılıyor?
75 ülkede sivil ve kolluk kuvvetlerine veriliyor. Yaklaşık 42-43 ülkede de resmî olarak CANiK onların tabancası olarak adlandırılmış durumda.
SYS Grup gönüllüleri olarak sosyal sorumluluk projelerine ve spora oldukça önem veriyorsunuz. Çalışanlarınızı da bu konuda cesaretlendiriyor musunuz?
2023’ün sonundan itibaren sosyal sorumluluk komitesi kurduk. Başkanı benim ama bu komitede hem kendi departmanımızdan arkadaşlar var hem de çalıştığımız PR ajansının yöneticisi ve çalışanları da var. Çünkü çok yönlü ve çok fikirli olması gerekiyor. Projelerimizi gönüllülük esasına dayalı yapıyoruz. İki haftada bir zumba kurslarımız oluyor. Akademideki zumba öğretmenimiz Dilan hocamızla birlikte yapıyoruz. Çok keyifli geçiyor. Erkekler halı saha maçı yapıyorlar. Yelken takımı kuracağız. Bowling ekibimiz var. Bunlar daha çok çalışan memnuniyetiyle ilgili.
“Spor çok önemli bir disiplin kaynağı”
Bildiğiniz üzere her yaz orman yangılarıyla mücadele ediyoruz. Bu nedenle TEMA Vakfı’yla çalışıyoruz ve 500 adet sedir ağacı diktik ve bunu 23 Nisan’a denk getirdik. Çünkü çocuklara bu farkındalığı aşılamak zorundayız. Biz çocukları muhakkak bu tür çalışmalara dâhil ediyoruz. Kendi çocuklarımızı da getiriyoruz. Bu vesileyle Tarım ve Orman İşleri Müdürlüğü’ne çok teşekkür ediyoruz.
Babam her pazar yürüyüşe çıkıyor ve yanına battal boy bir çöp poşeti alarak çöp topluyor. DNA’mızda faydalı olmak var ve çalışanlarımıza da bunu aşılamaya çalışıyoruz.
Çalışanlarımızın HPV aşılarını biz finanse ediyoruz. ABD projemiz tamamlandıktan sonra pilot okullarla bizim hocalarımızın eğitim verdiği robotik sınıfları açacağız.
Ben kendim de düzenli olarak spor yapan birisiyim. Eski bir millî tenisçiyim. Sporun önemli bir disiplin kaynağı olduğuna inanıyorum. Onu her gün düzenli bir biçimde yapabiliyorsanız bu her şeyi düzenli yapabileceğiniz anlamına geliyor. Bu anlamda rol model olmaya da gayret ediyoruz.
Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.