Dibi plastik bir deniz

Yüce Yöney

yuceyoney@marinedealnews.com
Pet şişenin doğada geri dönüşümü 400 yıl, bir telefon kartının bin yıl, balık oltasının 600 yıl sürüyor. Akdeniz’i kirleten atıkların yüzde 95’i plastik

Yedi ülkede yapılan bir araştırma geçen ay duyuruldu. Araştırma denizlerdeki kirliliğin farklı ülkelerde nasıl algılandığıyla ilgiliydi. Kamuoyu araştırma şirketi YouGov ile okyanuslardaki yaşamı destekleyen Orange Ocean adlı örgütün yürüttüğü araştırma için ülkeler dünyanın farklı coğrafyalarından seçilmişti. Sonuçlar mı?..
Avrupa hattında durum şöyle: Batı Avrupalılar okyanus ve denizlerin plastik atıklarla kirlenmesini en önemli çevre sorunu olarak görüyor. Araştırmaya katılan Almanların yüzde 49’u, İngilizlerin ise 55’i bu kanaatte.
Çinliler ise araştırmada, en önemli çevre sorunu olarak hava kirliliğini belirtti. Bu vurguyu yapan Çinlilerin oranı yüzde 59.
Ankete katılan Mısırlılar yüzde 72 oranında içme sularının giderek daha da kirlenmesini en büyük sorun olarak gösterdi. Okyanuslardaki plastik, Mısırlıların yüzde 7’sinin öne çıkardıkları bir sorun.
ABD’de yaşayanların verdiği yanıtlara bakılırsa, okyanuslar ve dünya denizlerindeki plastik atıkları üçüncü büyük çevre sorunu. İlk sırada yüzde 45 ile küresel ısınma, ikinci sırada yüzde 38 ile içme sularının kirlenmesi var. Okyanusları kirleten plastikleri en büyük tehdit olarak görenlerin oranı yüzde 34.
Avustralyalıların yüzde 43’ü küresel ısınmayı daha büyük bir tehdit olarak görüyor ama denizlerin kirlenmesinden şikayetçi olanlar da yakın bir oranda: yüzde 40.
Brezilyalılara göre ise denizlerin plastikle kirlenmesi çevre sorunlarının altıncı sırasında. Brezilyalıların yüzde 57’si içme suyunun kirlenmesini, yüzde 47’si dünyanın ısınmasını, yüzde 41’i ise çevre kirliliğini en önemli çevre sorunu olarak görüyor.
Peki, bizim taraflarda durum ne acaba? Anket bu soruya cevap vermiyor. Ancak Dünya Doğayı Koruma Vakfı’nın (WWF) hazırladığı bir rapor bu konudaki merakımızı giderebilir.
Haziran’da yayımlanan rapora bakılırsa, Akdeniz’e her yıl 570 bin ton plastik atık karışıyor. Halen Akdeniz’de 247 milyar parça plastik atık bulunduğu hesaplanıyor ve önlem alınmazsa plastik kirliliğinin 30 yıl içinde dört katına çıkacağı tahmin ediliyor.
Bundan bir yıl kadar önce yine WWF’nin hazırladığı bir başka raporda Akdeniz’in “dünyada plastik kirliliği seviyesinin en yüksek olduğu denizlerden biri haline geldiği” söyleniyor, Akdeniz’in açık sularını, deniz tabanını ve kıyılarını kirleten atıkların yüzde 95’inin plastik olduğu belirtiliyordu. Ne yazık ki bu atıkların başlıca kaynağı olan ülkeler arasında Türkiye de sayılıyordu. Adı anılan diğer sorumlular arasında ağırlık İtalya, Mısır, İspanya ve Fransa’daydı.

Bu kadar plastik
nerede üretiliyor?

En fazla plastik üretimi Çin’de. Dünyanın ikinci büyük plastik üreticisi ise Avrupa. Avrupa’da yılda 150 bin ila 500 bin ton makroplastik, 70 bin ila 130 bin ton mikroplastik denize atılıyor ve bu plastiklerin çoğunun yolculuğunun son durağı Akdeniz oluyor. Söz konusu rapora bakılırsa Türkiye’nin de içinde bulunduğu coğrafyada durum korkunç: Akdeniz’deki mikroplastik yoğunluğu Büyük Okyanus’un kuzeyinde bulunan plastik adasındaki mikroplastik yoğunluğunun dört katından daha fazla.
Ve tahmini güç değil; bu parçacıklar gıda zincirini etkiliyor, sonunda canlıları tehdit eden bir hale geliyor. Rapor bu durumun kaynaklarından en önemlisinin çoğu Akdeniz ülkesinin plastik atık yönetimini geciktirmesi ve tamamlamaması olduğunu söylüyor. Rapora göre, Avrupa’da her yıl açığa çıkan 27 milyon ton plastik atığın sadece üçte biri geri dönüştürülüyor.

Plastik atık cenneti
Greenpeace’in geçtiğimiz Nisan yayınladığı plastik atık raporu rahatsız edici ama bilmek zorunda olduğumuz bilgiler içeriyor.
Kısaca özetlemek gerekirse, Çin’in 2018’deki plastik ithalat yasağının ardından plastik atıklar en çok Malezya, Vietnam ve Tayland’a gönderildi. Ancak bu ülkelerin hızlı bir şekilde ithalat kısıtlamaları getirmesiyle atık rotası Endonezya, Hindistan ve Türkiye’ye kaydı.
Raporun Türkiye bölümünde verilen bilgiler şöyle: Türkiye’nin ithalatı 2016 yılının başında aylık 4 bin tondan 2018’in başında aylık 33 bin tona yükseldi. Daha sonra ithalat, 2018 yılının ortalarında aylık 20 bin tona geriledi ve sabit kaldı. Hükümet, plastik atık ithalatı konusunda herhangi bir kısıtlama getirmedi.
Türkiye’nin henüz kendi çöpüyle baş edemeyen bir ülke olduğunun altını çizen Greenpeace, bu nedenle kontrolsüz çöp ithalatının Türkiye’nin kendi geri dönüşüm sisteminde var olan sorunların daha da artmasına yol açabileceği uyarısını yaptı.
Türkiye’ye plastik atık ihraç eden ilk 10 ülke sırayla şöyle: İngiltere, Belçika, Almanya, ABD, Hollanda, İspanya, İtalya, Slovenya, Fransa, Japonya.

Sudaki plastik
Yine WWF’nin bir başka araştırması her hafta bir kredi kartı büyüklüğünde plastiğin midemize gittiğini söylüyor. Britanya’daki Newcastle Üniversitesi’ne yaptırılan araştırmaya göre, plastikle sindirim sistemimiz arasındaki en önemli aracı içme suyu. Verilen bilgi 5 milimetrenin altındaki mikroplastiklerin dünyanın hemen her yerindeki musluktan akan suda, şişelenmiş suda ve kaynak sularında mevcut olduğu yönünde.
Geçen ay yayımlanan Plastiksiz Yaşam başlığını taşıyan araştırmanın verileri ise plastikli bir yaşamı sürdürdüğümüzün kanıtlarından biri. Araştırmacılar plastikteki küçük partiküllerin içme suyu ve kabuklu deniz ürünleri, tuz gibi gıdalar aracılığıyla soframıza ve midemize ulaştığını ve her hafta 5 gram ağırlığındaki 2 bin civarında mini plastik parçası yuttuğumuzu belirtiyor.
İşin doğrusu, ne yazık ki mikroplastikler yaşamın her alanından ulaşıyor bize, bizden de doğaya… Diş macunları içindeki küçük mavi noktacıklar plastik parçacıkları mesela; bu plastik parçacıklarının son durağı, büyük olasılıkla denizler oluyor. Yine aynı şekilde, duş jelinden farklı yüz ve el kremlerine kadar kozmetik ürünlerinin içinde de mikroplastik bulunuyor. Keza, sentetik bazlı tekstil ürünlerinden de mikroplastikler çıkıyor. Kıyafetlerin yüzde 60’ının sentetik içerdiği ve onların yıkanması sırasında sayısız mikroplastiğin sulara karıştığı bilgisiyle, dahası, arıtma tesislerinin mikroplastikleri süzme özelliği olmadığını bilerek yaşamak zor ama içinde bulunduğumuz gerçeklik böyle işte.
Araştırmalara ve tahminlere göre, dünya genelinde denizlerdeki mikroplastiklerin yüzde 35’i elyaf içerikli tekstil ürünlerinden, yüzde 28’i otomobil lastiklerinden, yüzde 24’ü şehirlerde oluşan tozlardan, yüzde 7’si yol şeritleri boyasından, yüzde 3,7’si gemi yüzeyindeki boyalardan, yüzde 2’si cilt bakım ürünlerinden ve yüzde 0,3’ü de plastik granül ve parçacıklarından kaynaklanıyor.
Bütün bunlar yetmiyorsa, plastikten vazgeçmek, plastik üretimini ciddi oranda kısıtlamak ve plastik kirliliğini durdurmak zorunda oluşumuzu şöyle bir istatistiği hatırlatarak anlatalım: Yeryüzündeki her insan yılda ortalama 60 kg plastik tüketiyor. Çevre Mühendisleri Odası’nın bilgilerine göre, bir pet şişenin doğada geri dönüşümü 400 yıl, bir telefon kartının bin yıl, balık oltasının 600 yıl, bebek bezininki 550 yıl sürüyor.
Doğanın doğası bu düzeyde kirlilikle baş etmeye uygun değil. Bu sorunu biz yarattık, biz vazgeçeceğiz, biz temizleyeceğiz.

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın
yuceyoney@marinedealnews.com