Devlet aklı

MDN İstanbul

Mali Müşavir Yönetim Danışmanı Özkan Çinar ‘‘devlet aklı’’ kavramını irdelediği yazısında, devlet aklının ‘‘tutulması’’nın da sebeplerini değerlendiriyor

Bu makalede sizlere büyüklerimizden sıkça duyduğumuz “Devletin işine akıl sır ermez” dedikleri ve yine devletin, işlerini görürken kullandığı o meşhur “devlet aklı”nı, “aklım erdiğince” anlatmaya çalışacağım.

Akılsız devlet olmayacağı gibi akıllı devlet nasıl olmaktadır? Diğer bir ifadeyle eskilerin “hikmet-i hükûmet” ya da “hikmet-i devlet” dedikleri devlet aklı doktrini nedir?

Devlet aklı doktrini; modern devletlerin temel (karakteristik) özelliklerini yansıtan önemli bir terim olarak 16’ncı yüzyılda Batı Avrupa’da ortaya çıkmış, 17’nci yüzyılda daha da benimsenmiştir. Esasen izini modern olmayan toplumlarda, daha eski çağlarda da sürmek mümkündür.

Yüzeysel bakış açısıyla devlet aklı doktrini, geleneği ile devleti bir bütün olarak “yönetmeye” ilişkin bir kuram olup “bizden öncesi veya bizden sonrası” diye düşünmeden devletin bekasını temel motivasyon kaynağı yapan, yönetim anlayışı ve siyasi tutumu ifade eder.

Bir zihniyet ve siyasi yaklaşım/tavır olarak devlet aklı doktrininde yönetmek, devletin sağlam ve varlığının kalıcı kılınması, zenginleştirilmesi ve güvenliğin sağlanması ve bütünlüğünün korunması için onu yok edebilecek her şeyin karşısında güçlendirilmesi anlamına gelir.

Bu bağlamda; devletin bekası için başvurulacak her yöntem ve her araç mubah kabul edilebilmektedir. Bu minvalde devlet aklı kavramının en önemli kriteri neyin gerekli olduğuna dair verilecek kararda gizlidir. Yapısı gereği bu karar en üstün ilke olarak kabul edilmektedir.

Özellikle belirtmeliyim ki bu karar; devletin zaman ve mekân şartlarına bağlı olarak değişmeyen özüne, geleneklerine ve ruhuna aykırı olamayacaktır.

Devlet aklı doktrini, aynı zamanda “kriz” zamanlarında, belirsizlik hâkim olduğunda veya karmaşık durumlar meydana geldiğinde doğru bir “yöntem/yönetim sanatının” gerçekleşmesini sağlayacak araçların gizli bilgisini elde etmeye ve geliştirmeye de göndermede bulunmaktadır. Bu bağlamda istihbarat kurumları devlet aklının ayrılmaz bir parçasını oluşturmaktadır.

Modern toplumlarda; devlet merkezli bir zihniyetle, öngörülü bir siyaset ve yönetim anlayışıyla (alınacak kararlarda) devletin ve vatandaşların ortak çıkarları gözetilir.

Diğer bir ifadeyle; bir güç ve teori merkezi olarak devletin; siyasi anlayış olarak yönetim prensipleri ortaya koyan, yüksek iradeyi dikte eden bir merkez olma özeliğini de ortaya koyduğu görülebilmektedir.
Modern Türkiye siyasetinde hep geçerli olagelen devlet aklı doktrini; temel bir motivasyon kaynağı olarak devletin bekası söz konusu olduğunda/edildiğinde farklı form ve kavramlar içinde ifade bulmakta ve tartışma konusu olmaktadır.

Devlet aklı, özellikle buhran gibi zamanlarda devlet adamına devletin gücünü ve selametini koruması için ne yapması gerektiğini söyler. Öngördüğü siyaset ve yönetim anlayışı ise devletin meşruiyetinin bizatihi devletin içinde ve devletin en yüce değer olarak görülmesinde olduğunu işaret eder. Devletin kendi doğasında bulunabilecek sınırlamalar dışında devletin güç ve sağlığına yönelik herhangi bir tehdidin bertaraf edilmesi için gerekli olan araçların bilgisinde ve kullanımında sınırlama getirmemektedir.

Kimilerinin yücelterek övdüğü, kimilerinin ise eleştirip yerdiği devlet aklını, bir nevi akıllı bir insanın çok daha gelişmiş hâli olarak tasavvur edersek; devletler aklını yitirmez ancak bürokratik nedenlerle kararların zamanında ve yerinde alınamaması durumu gibi akıl tutulması yaşayabildikleri gözlemlenebilir.

Bunun nedenlerinin bir kısmını sayacak olursak,
• Bürokratlar liyâkat sahibi olmadığında kararlar doğru ve zamanında alınamaz,
• İstişareye dayanmayan kararlar faydadan çok zarar verebilir,
• Anlık sorunları çözmek için aceleyle alınan kararlar, sorunu çözmediği gibi yeni problemler yaratabilir,
• Siyaset ve halk arasında güven sorunu oluşmuşsa, devlet de millet de bu işten zarar görebilir.
• Bürokrasi, kişi memnuniyeti gözetilerek yürütülmeye başlarsa işler durma noktasına gelebilir.
• Devlet yönetimi dünyadaki gelişmeler göz ardı edilerek yapılırsa, gelişmelere ayak uydurulamazsa geri kalmışlık yaşanabilir,
• Kararlar alınırken uzun vadede olacaklar göz ardı edilerek kısa vadeli çözümler türetilirse devlet aklı geçici de olsa tutulma yaşayabilir.

Bunu Paylaşın