Denizlerin hazin kaderi: Plastikler

MDN İstanbul

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Temel Bilimler Bölümü Deniz Biyolojisi Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Doç. Dr. Murat Yabanlı, Araş. Gör. Dr. Aykut Yozukmaz ve Doktora öğrencisi Uzman İdris Şener denizlerdeki mikroplastikler ile Güney Ege kıyılarında, sucul organizmalarda ve deniz suyundaki plastik kontaminasyonu ile ilgili yaptıkları araştırmaları MarineDeal News için kaleme aldılar

Medeniyetin var olduğu ilk yıllardan bu yana su kenarlarında yerleşik hayata geçen insanoğlu ürettiği tüm çöpleri “su alır götürür” düşüncesi ile nehirlere atmış, buradan da bu atıklar göllere ve denizlere ulaşmıştır. Yakın zamana kadar, denizlerin, istenmeyen materyali elden çıkarmak için uygun bir yer olduğu konusunda yaygın bir eğilim vardı. Böylece, hızla çoğalan nüfus ve sanayileşmenin de etkileriyle birlikte sucul ekosisteme giriş yapan kirleticilerin miktarı da zamanla artmıştır. Plastik terimi, polimerler denilen daha büyük materyal sınıfının alt kategorisini tanımlamak için kullanılır. Isıtıldığında yumuşayan ve kalıplanabilen polimerlere genellikle “plastik malzemeler” adı verilir. Plastikler 1950’li yıllardan itibaren yoğun olarak gündelik hayatta kullanılmaya başlanmıştır. Plastik temelli ürünlerin dayanıklılığı ve maliyetlerinin düşük olması endüstriyel sektörü yoğun bir biçimde plastik kullanımına yöneltmiştir. 2018 yılında tüm dünyada imal edilen 359 milyon ton plastiğin 61,8 milyon tonu Avrupa ülkelerinde üretilmiş olup sadece yüzde 32,5’i geri dönüştürülmüştür. Türkiye de ise 2018 yılında 10 milyon 104 bin ton plastik üretilmiştir.

Son 60 yılda okyanuslara, çeşitli ve farklı kaynaklardan büyük miktarlarda plastik atığı giriş yapmıştır. Bu atıkların yüzde 80’i karasal (paketleme, inşaat, tekstil, taşımacılık, elektrik-elektronik) ve yüzde 20’si de balıkçılık, su ürünleri yetiştiriciliği ve deniz taşımacılığı gibi faaliyetler nedeniyle denizel kaynaklıdır. Yapılan araştırmalara göre denizlerdeki atıkların yüzde 60-95’i plastik atıklardan oluşmaktadır.

Makroplastiklerin boyutsal açıdan tanımlanması henüz net olmamakla birlikte bazı araştırmacılar boyutları 5 mm’den büyük olan plastik materyalleri “Makroplastik” olarak adlandırmaktadır. Bir diğer görüşe göre de 5-20 mm boyutlarındaki plastikler “Mesoplastik”, 20 mm’den büyük olan plastik materyaller de “Makroplastik” olarak tanımlamaktadır. Denizel ekosistemin özellikle sahil bölgesinde birikim gösteren makroplastikler, yüksek UV radyasyonu, ekosistemin diğer bileşenlerine kıyasla daha yüksek sıcaklıklar ve mekanik aşınma gibi etmelerle daha küçük parçalara ayrılırlar. Partikül boyutları 0,1 µm ile 5 mm arasında değişen plastik parçacıkların tamamı ise “Mikroplastik” olarak tanımlanmaktadır. Mikroplastikler, kökenlerine göre birincil ve ikincil mikroplastikler olarak ikiye ayrılırlar. Birincil mikroplastikler, yüzey temizleyici olarak kullanılan endüstriyel kimyasallar, kalıplamada kullanılan plastik tozları, kozmetiklerde kullanılan mikro boncuklar ve çeşitli endüstriyel süreçlerde kullanılan plastik partikülleri gibi doğrudan mikroplastik olarak üretilmiş parçacıkları içerir. İkincil mikroplastikler ise makroplastiklerin çeşitli çevresel faktörler sonucu parçalanması ve ayrışmasıyla oluşmaktadırlar. Plastiklerin bulundukları ortama göre bozunma sürelerinin hızlıdan yavaşa doğru sıralamasısahil kumu, yüzey su filmi, orta su kolonu ve dip sedimenti şeklindedir. Kumsallarda, plastiklerin ayrışma ve parçalanma süreleri denizel ortamlara göre daha hızlıdır.

Mikroplastikler, kalıcı yapısı nedeniyle trofik transfer yoluyla bir canlıdan diğerine geçip katlanarak biyolojik birikime yol açmaktadırlar. Plastikler sudaki hayvanların hareketini engelleyebilir, vücutlarında dolaşabilir ve boğulmalarına neden olabilmektedirler. Sucul ekosistemdeki plastiklerin canlılar tarafından yutulması sonucunda potansiyel olarak sucul ekosistemin besin zincirine aktarılırlar. Ayrıca yutulan plastikler organizmada yalancı bir tokluk hissi yaratarak kilo kaybına, sindirim-gelişim bozukluklarına ve sonuç olarak da canlıların açlıktan ölmelerine neden olabilirler. 1990’lardan bu yana her yıl kuşlar, deniz kaplumbağaları, balinalar, yunuslar, su samuru ve foklar gibi 140,000’den fazla deniz hayvanının sularda bulunan plastikleri yutarak veya vücutlarına plastik dolaşması sonucu boğularak öldükleri rapor edilmiştir.

Mikroplastiklerin bir diğer zararlı etkisi de yüzeylerine pestisit, ağır metal gibi zararlı maddelerin tutunmasıdır. Mikroplastiklerin yüzeylerine tutunan bu zararlı maddeler, giderek artan miktarlarda sucul organizmaların vücutlarında birikmektedir. İnsan sağlığı açısından tehlikeli kimyasal maddelerle kontamine olmuş sucul organizmaların tüketilmesi de tüketici sağlık açısından risk oluşturabilmektedirler.

Mikroplastikler sucul ekosisteme; direkt olarak mikroplastik içeren ürünlerden ve dolaylı olarak da evsel/endüstriyel olarak kullanılmış büyük plastiklerin çevrede parçalanması ile giriş yapmaktadır. Kentsel atık su arıtma tesislerine kanalizasyon yoluyla bol miktarda sentetik tekstil lifleri ve kozmetik temizleyicilerin içinde bulunan mikroboncuklar gelmektedir. Son yıllarda denizlerdeki plastik atıkların varlığına dair kanıtlar artmıştır. Deniz kuşları, memeliler, deniz kaplumbağaları, balıklar ve omurgasızlar gibi çok çeşitli organizmalar denizlerdeki plastik atıklardan olumsuz etkilenmektedir. Yutulan mikroplastikler canlının ağız açıklığını ya da sindirim kanalını tıkayarak, organizmanın besin alımını engelleyerek ya da toksik etki yaparak ölümüne neden olabilmektedir.

Türkiye’de plaj kumlarındaki mikro ve makroplastik birikimi ile ilgili çalışmalar henüz çok yenidir. Görsel 1’de 2018 yılında Datça Yarımadası’nda gerçekleştirilen bir araştırmada plaj kumunda bulunan mikroplastikler görülmektedir. Farklı renk ve şekillerde tespit edilen ve mikroskop altında gözlemlenen <1 mm’den mikroplastikler; görselde yer alan a,b,c kutucuklarında; direkt bakı ile gözlemlenen mikroplastikler ise d,e,f kutucuklarında belirtilmiştir.

Görsel 2’de sahadan elde edilmiş plastik peletler, Görsel 3’de ise Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Su Kalitesi Laboratuvarı’nda yapılan plastik araştırmasından bir fotoğraf verilmiştir.

Görsel 1
Görsel 2. Sahadan toplanan plastik peletler.
Görsel 3. Laboratuvar çalışmalarından bir kesit

Bu haber/makale kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın