“Denizcilik bizim yıldız sektörümüz”

MDN İstanbul

Kurumsal ve yatırım bankacılığı bölümlerini yöneten Finansbank Genel Müdür Yardımcısı Vedat Mungan, enerji, sağlık, inşaat ve turizmle birlikte denizcilik sektörünün kendileri için yıldız sektörlerden biri olduğunu söylüyor. 1999 yılından başlayarak Finansbank proje finansman ekibinin tersaneleri ziyaret ederek gemi inşa projelerini değerlendirmeye başladığını ifade eden Mungan, “Bu, o güne kadar hiçbir Türk bankasının yapmadığı, sektör adına çok talihli bir çabaydı. Tersaneler o yıllarda yatırım yapan kuruluşlar olmasa da biz Finansbank olarak onlara proje finansmanı şansı sağladık. Böylece tersanelerimiz daha cesaretli işler alıp kontrat yapmaya, hatta kendi gemilerini inşa etmeye başladılar. Bu çabalar denizcilik sektörünün kalkındığı 2002’den sonraki dönemle örtüşünce de, hem bankamız hem de denizcilik sektörü adına büyük bir başarı hikâyesi ortaya çıktı” diyerek özetliyor o günlerden bugüne yaşanan süreci.
Özellikle dünyada son altı yedi yıl içinde büyük bir devinim içine girdiğine dikkat çeken Mungan, bu hızlı gelişme sırasında Finansbank’ın Türk denizcilik sanayiinin motoru haline geldiğine dikkat çekerek gemi inşa ve kontrat finansmanında kendilerine has bir model geliştirdiklerini vurguluyor. Denizcilik sektörünün Türkiye için de çok önemli bir sektör haline geldiğini ifade eden Mungan, hatta “duayenimiz ve öğreticimiz” diye nitelediği Finansbank Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Özyeğin’in bile denizcilik sektörüne yatırım yaptığına dikkat çekiyor.
“Finansbank diğer bankalardan denizcilik birimi olmasıyla ayrılıyor” diyen Mungan, “Finansbank başından beri sektöre uzman bir şubeyle yaklaştı. Öncelikle en büyük başarımız buydu. Çünkü sektörü anlamak gerekiyordu ve bunun için de tüm çalışmalarımız özellikle Marmara Şubesi üzerinden yürütüldü. Şanslıyız ki, Marmara Şubesi’nin müdürü de sektörü çok iyi bilen bir isimdi ve altında çok da güçlü bir ekip kuruldu. Bunun yanı sıra genel müdürlükte de yatırım bankacılığı ekibinin içinde işin mutfağını bilen mühendislerden oluşan teknik bir ekip oluşturuldu. Şube işi oluşturup geliştirirken finansman açısından riski iyi yönetmek üzere işin analizini yapan ve sistem kuran bir departmanımız vardı. Dolayısıyla tüm bu organizasyonun başarısıyla aslında, herhangi bir risk yaşamadan, doğru isimlerle doğru projeleri yaparak 2003-2004’e kadar denizcilikte epeyce bir hacim yaptık. Ondan sonra işin içine rakipler girdi, pazar payımız yüzde seksen-doksanlardan yavaş yavaş gerilemeye başladı. Ama bu da sağlıklı bir durumdu. Zaten kimsenin koskoca bir sektörü tek başına finanse etmek gibi bir hayali olamamalı” diyor.

Finansbank Genel Müdür Yardımcısı Vedat Mungan, denizcilik sektörünü Finansbank-NBG Grubu olarak desteklemeye devam edeceklerini ve yalnızca gemi inşa finansmanıyla kalmayıp “post delivery” hizmetine yöneleceklerini de açıkladı

“Spekülasyonlar doğru değil”
Yunanistan’ın NBG Bankası tarafından satın alınan Finansbank’ın bu satıştan sonra, daralmaya gittiği yönünde çıkan spekülasyonların doğru olmadığını belirten Vedat Mungan, “Aksine NBG ile birlikte 30 Haziran 2007’den itibaren sadece denizcilik sektöründe değil tüm sektörlerde rakamlarımızın büyüdüğünü söyleyebilirim. O yüzden hiçbir şekilde NBG’den sonra işlerimizin yavaşladığını, zorlaştığını söyleyemeyiz. Denizcilik sektörüne de ilgimiz aynen devam ediyor” diyor.
Finansbank-NBG Grubu’nda sayılı miktarda entegrasyon projesine odaklanıldığını, bu projelerden birinin de denizcilik olduğunu anlatan Mungan, “Düşünün corporate landing nakit krediler, gayri nakitler dahil tüm ürünleri ve tüm sektörleri kapsıyor. Ama shipping’e özel, tamamıyla farklı bir başlık açıldı. Çünkü NBG gemi işletme ve portföy finansmanındaki büyük tecrübesini ve ekspertizini buraya getirmek istedi. Aynı şekilde buradaki gemi inşa tecrübemizi de Yunanistan’a finanse edebileceğiz” diyor. Satış sırasında denizciliğin önemli bir motivasyon olduğuna da değinen Mungan, “Zaten satın alımın hemen sonrasında denizcilik sektöründe işbirliği yapmayı karşılıklı iki taraf da çok istedi. Buradan bir ekiple Atina’ya gittik. NBG’nin Pire’de bir genel müdürlük binası ve bir de ayrıca denizcilik genel müdürlüğü binası var. Kısacası denizcilik NBG için çok büyük bir iş alanı. Çok duayen bir ekip var orada. O ekiple toplantılar yapıp gemi portfolyo ve finansmanında nelere dikkat etmek lazım, bu işin analizi nedir öğrendik. Dönüşte Türkiye’de “post delivery” ile ilgili bir finansman müdürü atadık. Yani Finansbank NBG’ye kadar sadece gemi inşa finansmanıyla ilgilenirken NBG işbirliğiyle artık post delivery ile de ilgilenecek” diyerek Finansbank-NBG Grubu’nun denizcilik sektörünü eskisine göre daha da çok destekleyeceği mesajını veriyor.

“Standartlarımız var”
“Yüzde 30 özkaynak katkısı her finansmanda tercih sebebimizdir. Bizim için rüzgâr iyi esiyor, kötü esiyor, arkadan ya da önden esiyor, hiç önemli değil; bizim kredi standartlarımız var, o standartlarımızın dışına ancak çok somut sebepler gösterilirse çıkarız” diyen Vedat Mungan, tavizkâr davranmamalarının “Finansbank eskisinden farklı davranıyor” diye algılanmasına yol açmış olabileceğini düşünüyor. “Diyelim ki liborlu bir finansman yapıyorsunuz, libor oranı şu anda 2,40-2,90’larda, yarın öbür gün bu 6’lara gidebilir. Dolayısıyla sizin sağduyulu bir banka olarak müşterinize 2,90’ın yarın 6,90’a çıkabileceğini söylemeniz gerekir. Bu durumda da onlara alternatif bir ürün pazarlamamız, anlatmamız lazım. Biz bunu sadece denizcilik sektöründe değil bütün sektörlerde yapıyoruz. Aslında mümkün mertebe müşteri tarafında açık risk kalmamasına çalışıyor ve müşterilerimize bu konuda danışmanlık veriyoruz” diyerek geleceği öngörüp müşteri odaklı hareket ettiklerini belirtiyor. Mungan, 2004 yılında denizcilik sektörünü ziyaret ettikten sonra sektörün ciddi olarak döviz forward’ına ihtiyacı olduğunu saptadıklarını, sektör oyuncularına önlerini görebilmek için bir projeyi bağlarken TL harcamalarını forward’lamalırını tavsiye ettiklerini anlatan Mungan, “Burada amaç kazanmak ya da kumar değil. Amaç, kontratı bağlayıp önümüzdeki dönem bütçenizi yaparken dövizi hangi kurdan bozacağınızı önceden görmek. Bizim sattığımız ürün bu. Bu açıdan hem kendimizi hem de müşterimizi çok iyi planladığımızı söyleyebilirim” diyor.

“Yalova’daki tek risk zemin güvenliği”
Uzakdoğu’yla rekabet şansını Türk tersanelerinin yüksek “know-how” gerektiren daha sofistike ürünler üzerinde çalışmasına bağlayan Vedat Mungan, bu konuda da Türk tersanelerini oldukça başarılı buluyor. “Biz bu doğrultuda, doğru yatırımcının, doğru lokasyondaki yatırımlarına fevkalade sıcak bakıyoruz” diyen Mungan, yeni tersane alanları ve yatırımlarıyla ilgili düşüncelerini de şöyle özetliyor: “Öncelikli inancımız şu; tersane dediğiniz şey tek başına olmaz. Bunun yan sanayii, destekleyici alt sanayiler ve insan kaynağı vardır. Türkiye’nin tersanelerden daha çok böyle zone’lara ihtiyacı var. Çünkü gemi sanayiinin başarısını sadece Tuzla’daki tersanelerle açıklayamayız, onların arkasında gelişen yan sanayi ve alt sanayi de görmek lazım. Nasıl Bursa’da otomotiv ve yan sanayi varsa, Yalova’da da bir gemi inşa yan sanayii olabilir ve biz bu açıdan yeni tersane alanlarıyla ilgili projeleri olan yatırımcılara çok olumlu bakıyoruz. Yalova’daki tek risk zemin güvenliği. Dolayısıyla biz banka olarak, eğer biz bir projenin finansmanını yapıyorsak, öncelikle yatırımcının yaptığı çalışmayı bir de kendimiz mutlaka analiz etmek istiyoruz. Şu anda Yalova’da somut olarak onayladığımız bir proje yok, ama İzmit’de iki üç proje üzerinde çalışıyoruz.”

Bunu Paylaşın