Denizciler dalgalı denizlere alışık

MDN İstanbul

Yaşanan son kriz, özellikle iktisat tarihinin en büyük kriziyle; 1929 buhranıyla kıyaslanıyor. O da tıpkı içinde bulunduğumuz kriz gibi, Wall Street kaynaklıydı. Menkul değerleri satmak için düzenlenen yeni bir finansman sistemi yüzünden çıkmıştı. ABD, 79 yıl sonra kendi icadı olan yeni bir emlak finansman sistemiyle (mortgage) XXI. yüzyılın ilk küresel krizini tetikledi ve tarih tekerrür etti.
Peki, krizlerin çıkış noktaları gibi, gelişme ve sonuç kısımları da tekerrür eder mi? Bunu kestirmek zor, ama yine de şöyle bir tarihi tarayıp dünyanın yaşadığı krizlerde denizcilik sektörü nasıl etkilenmiş diye bakmak belki de gelecek hakkında projeksiyon yapmamıza olanak verebilir.

İkinci Dünya Savaşı ve
Süveyş Krizi  (1946-1956)

Savaş yıllarında özellikle deniz savaşları yüzünden birçok ticari gemi ve savaş gemisi tahrip oldu. ABD ve İngiltere dışında Avrupa’daki özellikle Almanya, İtalya, Fransa ve Japonya’daki birçok tersane ağır bombardımanlarla yok edildi. Bu yıkım, savaş sonrası tersanelerde yeniden yapılanmayı gerektirdi ve eskisinden daha verimli tersaneler kuruldu. Ayrıca savaş öncesi gemi inşa sanayisinden pay alamayan İsveç, Norveç, İspanya, Yunanistan gibi birçok ülke savaş sonrası gemi inşaatı yatırımlarına başladı. Avrupa dışında ABD, Brezilya ve Japonya da gemi inşa sektörlerini hızla geliştirdiler.

Süveyş Krizi ve OPEC
Petrol Krizi (1956-1973)
1956 yılında Basra Körfezi-’nden Avrupa’ya en kısa yol olan Süveyş Kanalı’nın kapanması, tankerlerin Ümit Burnu’ndan dolaşmasını zorunlu kıldı. Bu problem, gemilerdeki boyut kısıtlamasını kaldırarak tanker ve kuru yük gemilerinin büyümelerini beraberinde getirdi. Özellikle Japonya büyük gemi inşaatlarıyla Birleşik Krallığı yakaladı. Satandart dizaynlar üzerinde teslim tarihlerine sadık kalarak gemi inşa eden Japonya bu yıllarda diğer Avrupa ülkelerine önemli derecede fark attı. Batı Avrupa’da İspanya ve Yugoslavya, Doğu Avrupa’da Polonya, Uzakdoğu’da Tayvan ve Güney Amerika’da Brezilya bu yıllarda büyümeye devam ettiler. Yine aynı yıllarda Hindistan gemi inşa alanında yatırımlara başladı. Brezilya ve Hindistan tersanelerine büyük oranlarda teşvikler vererek ulusal ticaret gemisi filolarını kurdular.

İktisat tarihi, krizler kadar krizden yeniden yapılanarak çıkan başarı öyküleriyle de dolu. İşte birçok bunalımlı dönemden geçerek bugüne gelen uluslararası denizcilik sektörünün “kriz tarihi”

OPEC Petrol Krizi ve
Soğuk Savaş (1974-1989)

Süveyş Kanalı’nın kapanmasından 18 yıl sonra yaşanan petrol ambargosu ve petrol fiyatlarındaki ani yükseliş tankerlere olan talebin bıçak gibi kesilmesine yol açtı. Büyük tonajlı birçok tanker yıllarca demir yerlerinde bekletildi veya ticari olarak hiç çalıştırılmadan söküme gönderildi. Birçok Avrupalı armatör, tersane ve banka iflas etti. Denizcilik sektörü için devlet yardımları gündeme geldi. Bu dönemde bazı ülkeler kamulaştırma, bazıları ise sektörü yeniden yapılandırma yoluna gittiler. Hatta birçok Avrupa ülkesi üretim kapasitelerini azaltarak, Japonya ve Güney Kore tersaneleri karşısında fiyat dezavantajlarının en yoğun olduğu savaş ve yolcu gemileri gibi yüksek teknoloji gerektiren gemi inşaatlarına yöneldiler. Kriz nedeniyle yaşanan talep daralması Japonya, Hindistan ve Brezilya gibi ülkeleri etkilese de en kötüsü Birleşik Krallık’ta yaşandı. Bu yıllarda Birleşik Krallık gemi inşa sektörünü desteklemekten vazgeçti ve sektörü yok olmaya mahkûm etti. Güney Kore ise işçilik ücretlerinin düşüklüğü nedeniyle bu yıllarda yükselişe geçti. Hyundai 1973’te Ulsan’da, Daewoo 1978’de Okpo’da, Samsung ise 1979’da Koje’de tersane açtılar. Samho’da Halla, Pusan’da Korea Shipbuilding tersanelerinin kurulması, Ulsan’daki Hyundai Mipo Tersanesi’nin bakım-onarımdan gemi inşa tersanesine dönüştürülmesiyle 1989 yılında dünya pazarının yüzde 24’ü Güney Kore tersanelerinin eline geçti. Bu dönemde Singapur, özellikle offshore ve gemi bakım-onarımında önemli bir ülke haline geldi.

1990 sonrası
1973’ten 1990’a kadar süren düşük talep eğilimi, 1973 öncesi inşa edilen gemilerin 20 yaşını geçmesiyle değişti. 1990 yılından itibaren artmaya başlayan gemi inşa talepleri günümüze dek artarak devam etti. Bunda tek cidarlı tankerlerin kullanımdan çekilmeleriyle ilgili kanunlar da etkili oldu. Son 18 yılda taleple beraber gemi inşa kapasitesi de arttı. Güney Kore, Çin, Polonya ve Almanya artan inşa kapasiteleriyle dikkat çektiler. Uzakdoğu’yla rekabet edemeyen Avrupa tersaneleri yüksek değerli kruvaziyer yolcu gemileri, feribotlar, kimyasal tankerler ve Ro-Ro gemilerine yöneldiler. Japon tersanelerinin 1960’lı yıllarda yaptıkları sıçramayı, 1980’li yıllarda Güney Kore tersaneleri, 1990’lı yıllarda ise Çin tersaneleri yaptı. Şu anda denizcilik sektörü yaşlanan gemiler ve siparişin üstünde inşa edilen yeni gemilerle 2010 yılında yeni bir kaosa hazırlanıyor.

Bunu Paylaşın