Erciyes: Deniz haydutlarının arkasında Batılı şirketler var

MDN İstanbul

Deniz Ticaret Odası Şubat Ayı Olağan Meclis Toplantısı’na katılan Dışişleri Bakanlığı Lübnan Büyükelçisi ve ICAO Daimi Temsilcisi Çağatay Erciyes, Türkiye’nin çevre denizlerindeki hakları savunma konusundaki gelişmeleri aktarırken son zamanlarda artış gösteren deniz haydutluğu faaliyetlerine de değindi.

Dışişleri Bakanlığı olarak uğraştıkları konulardan birisinin çevre denizlerimizdeki uluslararası hukuktan doğan haklarımızı korumak olduğunu söyleyen Erciyes, ‘‘Deniz sınırlarımızı belirlemek istiyoruz. Türkiye üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke. Karadeniz, Akdeniz, Ege ve iç denizimiz Marmara. Bu denizlerde komşularımız var ve bu komşularla da deniz alanlarını paylaşıyoruz. Birleşmiş Milletler (BM) Deniz Hukuku Sözleşmesi (UNCLOS) ile ülkelerin haklarını 1982’de belirledi. Biz buna taraf değiliz ancak bu sözleşmeyi uygulamadığımız anlamına gelmiyor. Bu sözleşmede bizim rahatsız olduğumuz iki madde var birisi deniz yetki alanlarıyla ilgili olan 3’üncü dadde diğeri de adalarla ilgili olan 124’üncü madde. Bu iki maddeye Türkiye en başından beri itiraz etti ancak çekince koyma hakkı olmadığı için bu anlaşmayı imzalamadı. Dünyada bu anlaşmayı imzalamayan tek ülke Türkiye mi? Hayır değil. ABD’de kendi gerekçeleriyle anlaşmayı imzalamadı ancak onlar da kuralların çoğunu uyguluyor,’’ dedi.

Deniz yetki alanlarını konusunda UNCLOS’ta 6 alan bulunduğunu belirten Erciyes, ‘‘İç sular, Karasuları, Bitişik Bölge, Münhasır Ekonomik Bölge ve Açık Deniz ve Uluslararası Sular. İç sular ve 12 mile kadar genişletilebilen karasularında tamamen ülkelerin hakimiyeti geçerli. Ülkelere karasularında yapılan geçişleri engelleyebilir ancak tek bir istisnai durum var o da zararsız geçişler. Diğer bölgeler ise Bitişik Bölgeler, 24 mile kadar kıyı devletleri sağlık ve muhaceret konularında kendi yetkilerini ilan edebiliyorlar. Münhasır Ekonomik Bölge ise 200 mile kadar uzanıyor. Karadeniz’de belirlediğimiz böyle bir alan var. Ege ve Akdeniz’de ise yok. Karasularının ötesi olan Açık Deniz’de ise özellikle ticari gemilerde seyrüsefer tamamen serbest,’’ ifadelerini kullandı.

‘‘Yunanistan ile bütün konuları görüşüyoruz’’
Karadeniz’de deniz yetki alanlarımız konusunda bir sıkıntımız olmadığını ve hiçbir deniz yetki alanı itilafımızın bulunmadığını söyleyen Erciyes, ‘‘ Ege Denizi ise 70’li yıllardan beri problemli bir deniz. Nedeni üzerinde pek çok ada bulunması. Yunanistan ile aramızda 12 mil tartışması var. Ada, adacık ve kayalıklar var. Deniz sınırlarımız tam olarak belirlenmiş değil. Silahsızlandırılması şartıyla bırakılan adaları Yunanistan silahlandırdı. İki ülke arasında gerçekleştirilen istikşafı görüşmelerde 2002’den beri 61 tur gerçekleştirildi. Görüşmelerde Yunan tarafının dediği gibi sadece tek bir konu ele alınmıyor. Bütün konuları görüşüyoruz. Doğu Akdeniz’de belirlediğimiz kıta sahanlığı sınırlarına iznimiz dışında hiçbir devletin girmesine izin vermiyoruz,’’ diye konuştu.

‘‘Batılı sigorta şirketleri bu olaylardan ciddi menfaatler sağlıyorlar’’
Deniz haydutluğunun üç bölgede odaklanmış durumda olduğunu aktaran Erciyes, ‘‘Deniz haydutları, Aden Körfezi, Hint Okyanusu ve Somali açıklarında faaliyet gösteriyorlar. Somali açıklarında etkin uluslararası işbirlikleri neticesinde buradaki faaliyetler bitmiş durumda. BM’nin burasıyla ilgili 2008 ile 2020 arasında kabul ettiği 17 karar var. Türkiye de 2009 yılından beri verdiği tezkerelerle Donanmamızı bölgede görevlendiriyor. Türkiye, ABD öncülüğündeki CMF’e katılmış durumda. Sahada hem kendi gemilerimize hem de diğer gemilere destek verildi,’’ dedi.

Somali’de etkinlerini kaybeden haydutların faaliyetlerini Gine Körfezi’ne yönlendirdiklerini belirten Erciyes, ‘‘Maalesef Türk gemilerine de saldırılarda bulundular. Son saldırıda bir Azeri personel şehit edildi. 15 personel kaçırıldı ve hâlâ fidye pazarlıkları yürütülüyor. 3 personel gemide bırakıldı. Gemi Gabon’a göndü. Olayın vuku bulmasının hemen ardından Cumhurbaşkanı ve Bakan hemen müdahil olarak gerekli adımları attılar. BM henüz bu bölgeyle ilgili net kararlar almış durumda değil. Bölge ülkelerini davet etmeye yöneldiler. Ancak bu ülkelerin deniz haydutları ile mücadele edecek imkânları bulunmuyor. Bu bölgede de uluslararası işbirliğine gidilmesi gerekiyor. Deniz haydutluklarının arkasında başka menfaatler de bulunuyor. Batılı sigorta şirketleri bu olaylardan ciddi menfaatler sağlıyorlar. Navlun fiyatlarını yükseltiyorlar. Sonuçta da suç Afrika’nın üstüne kalıyor. Bu konunun üstüne de ciddi anlamda gidiyoruz,’’ ifadelerini kullandı.

Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın