Deniz alanlarının kullanımının planlanması

MDN İstanbul

Piri Reis Üniversitesi Öğretim Üyesi Alaettin Sevim
Piri Reis Üniversitesi Öğretim Üyesi Alaettin Sevim: Deniz Mekansal Planlama “büyük resmi” görebilmeyi ve insan faaliyetlerinin kümülatif etkilerini azaltarak, denizlerin ekolojik korumasını sağlamak için mevcut ve potansiyel olarak çatışan kullanımları yönetmeyi mümkün kılmaktadır

Ekosistem Temelli Yönetim
Dünya nüfusunun artışı, teknolojik gelişme ve artan tüketici talebi, daha fazla gıda, enerji ve ticaret ihtiyacını ortaya çıkarmış ve denizler üzerindeki baskıyı artırmıştır. Deniz kaynaklarının kullanımına yönelik gelecek projeksiyonları, bu gelişimin sona ermediğini ve hatta önümüzdeki yıllarda hızlanmasının muhtemel olduğunu göstermektedir.
Geçmişte, denizlerin endüstriyel kullanımında, balıkçılık, deniz taşımacılığı, iletişim, petrol ve doğal gaz üretimi, deniz turizmi ve kıyı mühendisliği en fazla öne çıkan sektörler olmasına rağmen, günümüzde özellikle yenilenebilir enerji ve doğa koruma girişimleri gibi yeni kullanım alanları ortaya çıkmıştır. Deniz ortamındaki artan bu faaliyet oranı, iki önemli çatışma türüne yol açmıştır. İlk olarak, tüm sektörler birbiriyle uyumlu değildir ve kullandıkları deniz alanı için rekabet etmekte veya birbirleri üzerinde olumsuz etkilere sahiplerdir. Örneğin; nakliye yolları veya trafik ayırım şemalarının yakınında bulunan rüzgâr jenaratörü çiftlikleri, çarpışma ve can kaybı, hasar görme ve kargonun kaybedilmesi gibi risklerin artmasına neden olabilmektedir. İkinci tip çatışma ise sektörler ve çevre arasında yaşanan çatışmadır. Birçok bilimsel çalışma, deniz ekosistemlerinin bozulduğunu ve denizler tarafından sağlanan önemli kaynakların çöküşünü belgelemektedir. Bu durum, denizlerin yaşam için gerekli olan kaynak ve hizmetleri üretme yeteneğini giderek kaybettiğini göstermektedir.

Deniz kaynakları hem miktar hem de mekân olarak sınırlıdır ve mevcut kullanımın artması, yeni kullanım alanlarının ortaya çıkışı ve bunların birbirleri ve çevre ile çatışmalarından kaynaklanan baskının deniz alanları üzerindeki baskısı birçok yerde yıkıcı olmuştur. Bu gelişme karar vericilerin, deniz alanlarının entegre ve daha akılcı bir şekilde kullanımı ihtiyacını kavramasını sağlamıştır.

Çoğu kıyı ülkesi zaten deniz alanlarını belli sektörler için tahsis eden uygulamaları yürürlüğe koymuştur. Bunların en belirgin olanları arasında kaynak kullanımı için imtiyaz bölgeleri (açık deniz petrol ve doğal gaz alanları), dökme sahalarının belirlenmesi, taşımacılık güzergâhlarının tanımlanması ve trafik ayırma şemaları ve doğa koruma alanlarının belirlenmesi yer almaktadır. Bununla birlikte, mevcut uygulamadaki sorun hem ekonomik faaliyetler hem de doğa koruma alanları için alanların belirlenmesinin tek sektör bazında yapılmasıdır. Bu durumda ise bir deniz alanında çözüm olarak ortaya konulan bir uygulama, aynı deniz alanını kullanan bir başka sektör veya farklı bir deniz alanı için sorun olarak ortaya çıkabilmektedir. Deniz alanlarının kullanımı için artan talep ve baskılar, yönetimleri sorunları kapsamlı ve birçok sektörü kapsayan yeni bir yaklaşımla ele alma zorunda bırakmıştır. Deniz alanlarının ekosistem temelli yönetimi ve deniz mekânsal planlaması bu alanda en son ortaya çıkan yaklaşım olarak görülmektedir.

Deniz Mekansal Planlama
Deniz Mekansal Planlama genel olarak, deniz alanlarının kullanımının ve kullanıcıları arasındaki etkileşimin daha akılcı bir düzenini oluşturmak, açık ve planlı bir şekilde sosyal ve ekonomik hedeflere ulaşmak için çevrenin korunmasına yönelik ihtiyaç ile kalkınma taleplerini dengelemek olarak tanımlanabilir. En geniş anlamıyla Deniz Mekansal Planlama, üç boyutlu deniz ortamının belirli alanlarını genellikle detaylı analiz süreçleri ile belirlenen ekolojik, ekonomik ve sosyal hedefleri elde etmek için belirli kullanımlara tahsis etmekle ilgilidir.
Avustralya’nın Büyük Bariyer Resifi Mekansal Planı veya Florida Keys Ulusal Deniz Koruma Alanı Yönetim Planı gibi erken tarihli planlar, deniz koruma alanlarının oluşturulması ve yönetilmesi için belirli bir amaçla getirilirken, son dönemlerdeki planlarda deniz alanlarının çoklu kullanımına daha fazla dikkat çekilmektedir. Günümüzde, dünya genelinde birçok ülke Deniz Mekansal Planlama konusunda kavramsal çalışmayı genişletmiş ve Deniz Mekansal Yönetimini başarıyla uygulamaya başlamıştır. Hollanda ve Belçika, çevre koruma gereklilikleri ve denizlerin kullanımı için yeni taleplerin başarıyla birleştirildiği Deniz Mekansal Yönetimini uygulamaya koymuşlardır. Almanya, İngiltere, Kanada, Çin ve Yeni Zelanda’da benzer çok kullanımlı mekansal planları uygulamadadır.

Deniz Mekansal Planlama, mevcut tek sektörü esas alan yaklaşımların yerine, deniz alanlarını ortak kullanan sektörler arasındaki çatışmayı azaltıcı ve uyumluluğu artırıcı daha kapsamlı ve denizin tüm paydaşlarının katılımına ve işbirliğine açık bir yaklaşımı esas alır. Deniz alanlarındaki faaliyetlerin entegre zamansal ve mekansal planlaması ile ilgili olup, deniz alanının yönetiminde stratejik ve entegre plana dayalı yaklaşımı amaçlamaktatır. Böylelikle “büyük resmi” görebilmeyi ve insan faaliyetlerinin kümülatif etkilerini azaltarak, denizlerin ekolojik korumasını sağlamak için mevcut ve potansiyel olarak çatışan kullanımları yönetmeyi mümkün kılmaktadır.
Ülke denizlerimizin sağladığı ekonomik ve sosyal faydalardan yararlanmaya devam ederken, denizlerin sağladığı kaynak ve hizmetlerin gelecek nesillere aktarımını mümkün kılmak üzere deniz çevresinin ve ekosistemlerin korunmasında karşılaştığımız sorunları gidermede Deniz Mekansal Planlama ülkemiz için de bir çözüm olabilir.

Bunu Paylaşın