Denge tahtasında Türkiye

MDN İstanbul

Türkiye iç ve dış politikada uzun zamandır yoğun bir gündemin içinde, hassas dengeleri korumaya çalışarak çok yönlü bir strateji izliyor.
Öncelikli olarak 2012 yılında Türkiye ekonomisinin sadece yüzde 2,2 büyümesi, iş dünyasında büyük bir hayal kırıklığı yarattığını kaydetmek gerekiyor. 2013 yılı için ise büyümenin yüzde 3 civarında kalacağı bekleniyor. 2008
krizinden sonra üst üste yüzde 8- 9 bandında büyüme rakamlarına ulaşan ekonomide, yapılan sert fren özel sektörün planlarını alt üst etmişe benziyor. Hükümet kanadı cari açığı azaltmak adına büyümenin kontrollü olarak düşürüldüğünü belirte-rek, önümüzdeki yıllarda daha büyük bir krizin önünü almak adına tedbir alındığının altını çiziyor. Kimi finansal uzmanlar da Türkiye’nin orta gelir tuzağına düştüğü görüşünde. Cari açığın beklendiği kadar azalmaması ile birlikte işsizlik ve enflasyon oranında gösterilen performanslar da negatif analizlerin artmasını tetikliyor. Ancak S&P ve Moodys’in Türkiye’nin notunu artırması ve yatırım yapılabilir pozisyonun hemen altına çekmesi ise piyasalarda şimdiden, bu yılın sonlarına doğru gelecek yeni bir not artışının ve gelecek sıcak paranın beklentisinin oluşmasına yol açmışa benziyor. Avrupa’da süregiden derin yapısal kriz, Güney Kıbrıs’ta patlayan bankalar ve yüksek kesintiler, Türkiye’yi yabancı fonların gözünde güvenli liman haline getirecek gibi gözüküyor.
Ekonomide yaşanan kritik gelişmeler dış politikadaki yüksek profilli stratejiyle paralellik gösteriyor. Türkiye bir yandan Avrupa Birliği hedeflerini canlandırmaya çalışırken, diğer yandan da Şangay Beşlisine girip Rusya ve Çin ile ekonomik ilişkilerini geliştirmeye çalışıyor. Uzakdoğu ülkeleriyle ticaretin artırılması önemli hedeflerden biri haline geldi.

Ortadoğu kaosu
Ortadoğu’da Arap ülkele-riyle son yıllarda geliştirilen siyasi ilişkiler ekonomi alanında da etkilerini göstermeye devam ediyor. Hassas siyasi dengeler üzerine kurulmuş karmaşık Ortadoğu politikaları, bölgede uzun yıllardır devam eden kaotik ortamdan olduğu kadar iç politikadan da etkileniyor.
Suriye’deki durum her geçen gün daha da içinden çıkılmaz hale geliyor. Bölgede giderek Şii- Sünni çekişmesinin gün yüzüne çıkması, İran ve Irak ile olan ilişkilerimizin de Suriye üze-rinden etkilenmesine neden oldu. İran ile olan sorunlar karşılıklı çıkarların büyüklüğü sebebiyle göz ardı edilme-ye çalışılsa da, Irak hüküme-tiyle yaşanan çekişmelere Türkiye’nin Kuzey Irak’taki Kürt yönetimiyle ilişkilerini geliştirip Bağdat’ı devre dışı bırakmasına kadar vardı. Ortadoğu’da uzun yıllardır devam eden Suudi-İran güç mücadelelerine Türkiye taraf olmamaya ekstra özen gösterse de dengeyi daha ne kadar koruyabileceği merak ediliyor. İsrail’in özür dile-mesiyle yeni bir boyut kazanan ikili ilişkilerin ise Türkiye’nin elini Suriye ve diğer denklemlerde önümüzdeki dönemde güçlendirmesi bekleniyor.

Yeni pazarlar
Hükümet, Afrika ülkeleriyle ekonomik ilişkileri geliştirme konusunda son dönemde büyük bir gayret gösteriyor. Dünyanın gözü Afrika’daki gelişen ekonomilerde ve büyük yer altı kaynaklarında olduğu bir dönemde Türkiye’nin de oralarda daha çok olması gerekiyor. Latin Amerika ülkeleriyle de son dönemde geliştirilmeye çalışılan ticari ilişkilerin önümüzdeki dönemde giderek artması, çok yönlü stratejinin bir parçası olduğu söylenebilir.
Türkiye’nin ekonomisini yönetenler bir yandan da, Avrupa Birliği’nin ABD ile kurmayı planladığı yeni ticaret bölgesinin bir parçası olmak için çalışmalar yürütüyor.

İç politika
Yavaşlayan ekonomiye çare bulmaya çalışan ve cari açığı düşürüp ihracatı artırmaya çalışan ekonomi yönetiminin dünyadaki gelişmelerden olduğu kadar ülkenin gündeminden de etkileniyor. Önümüzdeki iki yıl içinde üç seçim görecek olan Türkiye, bu yoğun seçim süreçlerinden nasıl etkileneceği belirsiz.
Seçimler nedeniyle sıkı ekonomi politikasının gevşetileceği öngörüldüğünde, kritik dengeler üzerine kurulu ekonomi-mizin iki yıla yayılmış bir süreci nasıl atlatacağı gerçekten önemli.
Kürt sorununda da barış yönünde atılan önemli adımlar iç dengeleri olduğu kadar dış politikayı ve ekonomiyi de olumlu etkileyeceği muhakkak. İç barışı yakalamış Türkiye’nin içte ve dışta daha mutlu ve huzurlu olacağı tüm ülkede umudu artırıyor. Eğer kamuoyunun kafasındaki soru işaretleri, etkili bir iletişim politikası ve şeffaflık yoluyla giderilirse ülkemiz önümüzdeki dönemde birçok konuda önemli atılım gösterecektir.
Ancak barış hakim olduğu yerde huzur ve demokrasi olabilir. On yıllardır ülkemizin gelişmesinin önündeki engellerin başında gelen terör ortadan kalktığında gelişmenin, ticaretin ve refahın önündeki engellerde kalkmış olacaktır. Gerisini de ülkemizin girişimci iş adamları halledecektir. –Nevzat Ağca

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın