Değişim süreci piyasaları rahatlatacak mı?

MDN İstanbul

Kasım ayı, ekonomi cephesinde sert dalgalanmaların yanı sıra köklü değişimlere de sahne oldu.

Dolar kurunun 8,58 TL’yi görmesi, ardından gelen Merkez Bankası Başkanı’nın görevden alınması ve Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın istifası süreci. Ardından Merkez Bankası Başkanlığı’na Naci Ağbal, Hazine ve Maliye Bakanlığı’na Lütfi Elvan’ın atanması. Kuşkusuz bütün bunlar sadece iki isim değişikliği değil, ekonomi politikalarında da önemli bir değişimin işaretiydi ki zaten hemen ardından dolar kurunun 7,51 TL’ye kadar düşmesi de bunun göstergesi oldu. Ardından gelen Merkez Bankası’nın yüklü faiz artışı ve ekonomi politikalarındaki değişim söylemleri de piyasaları bu anlamda tatmin etti. Türk Lirası ralli yaptı. TL varlıklar güçlü performans sergilediler. Her şey o kadar hızlı oldu ki ne olduğunu kimse anlayamadan piyasa, fiyatları buraya getiriverdi bile. Türkiye piyasalarına 1 milyar doları borsa ve bonoya toplamda swapla beraber 2-3 milyar dolardan fazla giriş sağlandı. Ancak sonraki günlerde kur yeniden 7,95 TL seviyelerine kadar yükseldi. Peki, ne oldu da kur yeniden yükselişe geçti? Piyasalarda esen ılımlı havayı frenleyen etkenler neler?

Söylemden çok eylem önemli
Bankacılara göre, piyasa tarafından yeni yönetime büyük bir kredi açıldı. Umutlar yüksek. Ancak şimdi ne olacağı konusu muamma? Uzmanlara göre, TL’nin değer kaybetmesine herkes o kadar alıştı ki ilk tepki olarak döviz ve altın düştükleri yerden hemen geri alındı. Faiz artışının beklendiği gibi yapıldığını ifade eden bankacılar, bundan sonra Merkez Bankası’nın iletişiminin oldukça kritik olacağının altını çiziyor. Merkez Bankası’nın enflasyonu büyüme pahasına dahi olsa dizginlemeye yönelik politikalar uyguladığını hatırlatan uzmanlar, bunun doğru bir yaklaşım olduğunu ve yüksek enflasyon ortamında gerçekleşen büyümenin sürdürülebilir olamayacağını vurguluyor. Bu sebeple Hazine ve Maliye Bakanı Elvan’ın enflasyon vurgusunun çok önemli olduğunu belirten bankacılar, bakanlığın para politikasını desteklemekten vazgeçmesi durumunda yapılan faiz artışının ve Merkez Bankası’nın açıklamalarının bir anlamı kalmayacağı uyarısında bulunuyor. Şimdi piyasada bir sakinleşme ve hazmetme bekleyen bankacılar, uzun süre sonra gelen bu değişimin çok kıymetli olduğunu, ancak söylemin yanı sıra eylem ya da piyasa diliyle ‘uygulama’nın daha da önemli olduğunu söylüyorlar.

‘Güven bir günde tesis edilmiyor’
Piyasalarda Türk Lirası ve TL varlıkların uzun bir süre büyük baskı altında kaldığını hatırlatan bankacılar, güvenin bir günde tesis edilemeyeceğini, bunun için zamana ihtiyaç olduğunu belirtiyor. Bankacılar, Türkiye ekonomisine bakınca elde, köklü bir iktidar geleneği, zayıflayan büyüme ve yüksek enflasyon kompozisyonu ile Merkez Bankası’nın 130 milyar dolarlık satılan rezervi olduğunun altını çizdiler. Önümüzdeki günlerde mevduat faizlerinin yüzde 17’ye doğru yükselmesini, kredi maliyetlerinin ise 1-2 puan kadar artmasını öngören bankacılar, yüksek faiz ortamının bir süre daha sürmesini beklemek gerektiğini ifade ediyor. Herkesin mutlu olabilmesi için uzun süre, daha az dalgalı bir makro büyüme ortamı gerektiğinin altını çizen bankacılar, ekonomi yönetimi ve Cumhurbaşkanı’ndan “reform” kelimesinin yeniden duyulmasının değerli olduğunu, piyasanın önümüzdeki günlerde bu söylemlerin eyleme dönüşüp dönüşmeyeceğini izleyeceğini belirtiyor.

Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın