
Yarı sömürge durumuna getirilmiş, geri bıraktırılmış, yoksul, savaş yorgunu, hastalıklı ve cahil bir ulusu çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmayı amaçlayan Atatürk devriminin önemli bir öğesi kadına toplumda lâyık olduğu yerin verilmesi ve kadın hakları konusunda yapılan devrimdir.
Bu kapsamda 17 Aralık 1934’te kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkının verilmesinin 90’ıncı yıldönümünü kutluyoruz.
Devrim ihtiyacı:
Müslüman olmadan önce Türk toplumlarında kadın saygın bir konuma sahipti, ev işlerinde ve yönetimde kadınlar egemendi.
Müslümanlıkla birlikte Arap kültürünü aldıktan sonra kadının toplumsal konumu zamanla geriledi.
Osmanlı’nın son, cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye’de kadın toplumdan (üretimden) tamamen dışlanmıştı. Evlenme ve boşanmada kadının söz hakkı yoktu. Bu da kadını çok defa ve çok yerlerde bir mal gibi alınır, satılır hâle getirmişti. Kadın tek başına sokağa çıkamazdı, kocası bile olsa bir erkekle yan yana yürüyemezdi. Kadınlar evde, sokakta, mahallede her yerde erkeklerin üstlendiği ortak bir “ahlâk bekçiliğinin” baskısı altında idiler. Toplu taşıma araçlarında kadınlarla erkekler bir arada oturamazdı. Üniversiteler dâhil okullarda kızlar ve erkekler ayrı otururlardı. Kadınlar sinema ve tiyatroda rol alamazlardı. Mirasta kız çocuğa erkek çocuğun yarısı kadar hak verilirdi. Mahkemelerde iki kadının tanıklığı bir erkeğin tanıklığına eşitti. Siyasal hakları yoktu.
Bu durum Atatürk’ün çağdaş uygarlık hedefine uymuyordu.
Her şeyden önce yurttaş olan kadınların erkeklerle aynı haklara sahip olmamaları eşitlik, adalet ve demokrasiye aykırı idi. Eşitlikten anlaşılması gereken fıtrattan (doğuştan) gelen eşitlik değil, hukuk karşısında eşitliktir.
Toplumun yarısını oluşturan kadınları toplumdan uzaklaştırılması, üretime katılmamaları ekonomik kalkınmaya engeldi. Atatürk, “Mümkün müdür ki bir toplumun yarısı zincirlerle toprağa bağlı kaldıkça diğer yarısı göklere yükselebilsin” demişti.
Kurtuluş Savaşımızın kazanılmasında kadınlarımızın büyük özverileri olmuştu. Zafer kazanıldığına göre Türk kadınına toplumda hak ettiği yer verilmeliydi.
Bu nedenler kadın haklarında devrim yapmayı zorunlu kılıyordu.
Devrim:
Kadın haklarında devrim diğer devrimlerde olduğu gibi adım adım gerçekleştirildi.
1923’te toplu taşıma araçlarında kadınlarla erkekleri ayıran perdeler kaldırıldı.
Aynı yıl Nezihe Muhittin başkanlığında Türk Kadınlar Fırkası kuruldu.
1924’te Fırka Türk Kadınlar Cemiyeti (Derneği) olarak örgütlendi.
1924’te eğitimin birleştirilmesi (Tevhid-i Tedrisat) yasası ile okullarda kız ve erkek öğrenciler karma eğitime başlatıldı.
1926’da İsviçre’den alınan Medeni Yasa yürürlüğe girdi.
Medeni Yasa şunları getirdi:
- Kadın-erkek, kız çocuk-erkek çocuk eşitliği,
- Tek evlilik,
- Resmî nikah zorunluluğu,
- Evlenme yaşının belirlenmesi,
- Kadına boşanma davası açma hakkı,
- Mirasta kız çocuğa eşit hak.
1929’da Cumhuriyet gazetesi tarafından ilk kez Türkiye Güzellik Yarışması düzenlendi. Feriha Tevfik Türkiye güzeli seçildi.
1932’de Türkiye güzeli Keriman Halis Dünya/Kâinat Güzeli seçildi.
1932’de kadınlara belediye seçimlerine katılma hakkı tanındı.
1933’te muhtar seçilme hakkı tanındı.
1934’te Anayasa değişikliği ile kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanındı, ilk seçimlerde 17 kadın milletvekili TBMM’ye girdi.
1935’te dünya kadınları 12’nci Kadınlar Birliği Kongresi İstanbul’da yapıldı.
Türk kadınına milletvekili seçme ve seçilme hakkı verildiğinde Avrupa ülkelerinin çoğunda bu hak yoktu. Pek çok Avrupa ülkesi bu hakkı İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra tanıdılar.
Değerlendirme:
Yapılan bu devrimle Türk kadını dünyaya örnek olacak şekilde ikinci sınıf vatandaş olmaktan çıktı, toplumda lâyık olduğu erkeklerle eşit hukuki statüyü kazandı. Çağdaş uygarlık yolunda önemli bir aşama gerçekleşti.
İlk kadın savaş pilotu Sabiha Gökçen, tarih profesörü Afet İnan, Türk Kadınlar Birliği Başkanı Nezihe Muhittin, Doktor Safiye Ali, opera sanatçısı Semiha Berksoy, tiyatrocu Afife Jale, yazar Halide Edip Adıvar modern Türk kadını için öncü rol model oldular.
Bugün kadınlarımız iş hayatında, bilimde, sanatta ve sporda büyük başarılar kazanıyorlarsa bunu Atatürk’ün kadın devrimine borçluyuz. Ancak siyasette bu düzeye ulaşamadık TBMM’de kadın milletvekili oranının yüzde 20 olması yetersizdir. Bu oran yüzde 50’ye çıkartılmalıdır.
Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.