Partili Cumhurbaşkanı doğrudan yetki mi alıyor?

MDN Editör
  • |

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarı, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından ilan edilen olağanüstü hâl sürecinde Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) yoluyla Türk Silâhlı Kuvvetleri (TSK) üzerinde köklü yapısal değişiklikler gerçekleştirdi. Bugün gelinen noktada ise bu müdahalelerin yeni bir evreye taşındığı görülüyor: TSK’nın kurumsal işleyişini belirleyen atama, terfi ve rütbe bekleme süresi gibi temel kararlar konusunda doğrudan Cumhurbaşkanı'nın yetkilendirildiği bir sistemin hazırlıkları yürütülüyor.

KHK düzenlemeleriyle şekillenen TSK: Gelenekten uzaklaşma süreci

15 Temmuz sonrası dönemde KHK’larla yapılan düzenlemeler, TSK’nın geleneksel yapısında ciddi kırılmalara yol açtı:

  • Askerî yargı sistemi lağvedildi; askerî personelin askerî suçlarına ilişkin yargılama sivil mahkemelere devredildi.
  • Harp Okulları, Harp Akademileri ve Astsubay Meslek Yüksekokulları kapatılarak Millî Savunma Üniversitesi (MSÜ)’ne bağlandı.
  • Gülhane Askerî Tıp Akademisi (GATA) ve askerî hastaneler kapatıldı.
  • Askerî liseler tamamen tasfiye edildi.
  • Jandarma ve Sahil Güvenlik Komutanlığı İçişleri Bakanlığı’na bağlandı.
  • Genelkurmay Başkanlığı ve Kuvvet Komutanlıkları, Millî Savunma Bakanlığı (MSB)’na tâbi hâle getirildi.

Bu dönüşümle birlikte, TSK’nın tarihî kurumları, komuta bağımsızlığı ve askerî eğitimin geleneksel aktörleri sistem dışına çıkarıldı.

Sivil rütbeli düzen

AKP hükûmeti tarafından yapılan bir diğer dikkat çekici düzenleme, Millî Savunma Bakanlığı bünyesindeki sivil kadrolara askerî rütbe karşılığı verilmesi oldu.

674 sayılı KHK’nın 47’nci maddesi ile:

  • MSB yardımcılarına orgeneral,
  • MSÜ rektörüne korgeneral,
  • Genel müdürlere tümgeneral,
  • Daire başkanlarına tuğgeneral karşılığı rütbe ve özlük hakları verildi.

Bu düzenlemeler sivil kişilere lojman, sosyal tesis ve benzeri askerî haklardan yararlanma imkânı tanıdı. Bu sistem, geleneksel asker-sivil dengesini ortadan kaldırarak sivil bürokrasiyi askerî yapı içerisine entegre etti.

Yeni teklif: Cumhurbaşkanına doğrudan askerî yetki devri

Son olarak Meclis gündemine taşınan teklif ile Cumhurbaşkanının TSK içerisindeki personel hareketliliği üzerinde doğrudan belirleyici olması hedefleniyor. Düzenlemeye göre:

  • Kuvvet komutanlıklarında personel fazlası ya da eksikliği oluştuğunda, rütbe bekleme süreleri Cumhurbaşkanı kararı ile değiştirilebilecek.
  • 926 sayılı TSK Personel Kanunu’na eklenecek maddeler ile bu yetkiler kalıcı hâle getirilecek.

Bu teklif, Cumhurbaşkanına yalnızca stratejik komuta kademesi üzerinde değil; teğmen düzeyinden başlayarak tüm askerî yapıda karar alma gücü sağlıyor.

Anayasa Mahkemesi uyarısı: Yetki gaspı

Anayasa Mahkemesi (AYM), 7 Aralık 2023 tarihli kararında bu tarz düzenlemeleri Anayasa’ya aykırı bulmuştu. Özellikle TSK’dan ihraç yetkisinin Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenemeyeceğini belirten AYM, “Askerî personelin statüsüne dair düzenlemeler yalnızca kanunla yapılabilir. Bu yetki, yürütme organına devredilemez.” şeklinde hüküm kurmuştu.

Ancak bu uyarıya rağmen hazırlanan yeni yasa teklifi, TSK’da siyasî merkeze dayalı hiyerarşik bir yapı oluşturulacağı yönünde kaygıları güçlendiriyor.

Ordu siyasallaşıyor mu?

Cumhurbaşkanının askerî yapıda doğrudan tasarruf sahibi olması, liyakat esasının yerini siyasî sadakatin alması riskini doğuruyor. Şayet rütbe atamaları, emeklilik kararları veya görev yerleri siyasî iradeyle belirlenecekse, TSK’nın emir-komuta zinciri içerisinde disiplin, güven ve ast-üst ilişkisi temelinden sarsılabilir.

Bunun sonucunda:

  • Tarikat bağlantılı yapılar veya siyasî grupların referansları ile öne çıkan personelin hızla terfi etmesi,
  • “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyen subayların yargısız şekilde ihraç edilmesi,
  • Teğmen rütbesindeki bir personelin siyasî gerekçeyle dışlanması,
    gibi uygulamaların önü açılabilir.

Bu ise uzun vadede, profesyonel, tarafsız ve bağımsız bir ordu anlayışının tasfiyesine yol açar.

Sonuç

Meclis gündemine gelen bu düzenleme, yalnızca askerî hiyerarşiye dair teknik bir değişiklik değil, aynı zamanda TSK’nın siyasî iktidara doğrudan bağlanmasının resmiyet kazanması anlamına geliyor.

Eğer teklif yasalaşırsa, Cumhurbaşkanlığı sistemine geçişin ardından yürütmenin tüm organlara nüfuz etme süreci, TSK’nın en derin damarlarına kadar ulaşmış olacak. Bu durum, Türkiye’nin kurucu değerleriyle şekillenmiş ordu geleneğiyle taban tabana zıt bir yapı anlamına gelirken; orduyu partisel çizgiye yakın, siyasî dalgalara duyarlı ve uzun vadede bağımsızlığını kaybetmiş bir yapıya dönüştürme riski barındırıyor.

Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın