Küresel ticaret gerilimlerinin artış gösterdiği bir dönemde, Çin’in 2025 yılı ilk çeyrek dış ticaret verileri, ekonomideki dirençli yapının altını çizmeye devam etti. Gemi inşasından açık deniz mühendisliğine kadar birçok stratejik alandaki ihracat artışı, ülkenin üretim ve lojistik kapasitesinin sürdürülebilirliğini ortaya koydu.
Çin Gümrükler Genel İdaresi tarafından açıklanan verilere göre, 2025’in ilk üç ayında ülkenin toplam ithalat ve ihracatı geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 1,3 oranında artış gösterdi. Bu dönemde ihracat yüzde 6,9 oranında yükselerek 6,13 trilyon yuan’a (yaklaşık 850,1 milyar dolar) ulaşırken, ithalat ise yüzde 6 oranında düşüşle 4,17 trilyon yuan seviyesine geriledi.
Ekipman imalat sektörü, dış ticaretteki büyümenin lokomotifi konumunda. Bu alanda gerçekleştirilen ithalat ve ihracat, ilk çeyrek itibarıyla yıllık bazda yüzde 7,6 oranında artarak Çin’in toplam dış ticaret hacminin neredeyse yarısını oluşturdu. Özellikle gemi ve açık deniz mühendislik ekipmanları ihracatındaki yüzde 10,8’lik artış, sektörün üst üste dördüncü yılında da büyümesini sürdürdüğünü gösterdi.
Bölgesel ticaret ortaklıklarında ise Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN), Çin’in en büyük ticaret partneri konumunu korudu. 2025’in ilk çeyreğinde ASEAN ile yapılan dış ticaret yüzde 7,1 oranında artarak 1,71 trilyon yuan’a ulaştı. Bu hacim, ülkenin toplam dış ticaretinin yüzde 16,6’sını temsil ediyor.
Avrupa Birliği ile olan ticaret hacmi de yıllık bazda yüzde 1,4 artarak 1,3 trilyon yuan’a yükseldi. Kuşak ve Yol Girişimi kapsamındaki ülkelerle yürütülen ticaret ise yüzde 2,2 artışla 5,26 trilyon yuan’a çıktı. Bu ülkelerle yapılan ticaret, toplam dış ticaret hacminin yüzde 51,1’lik kısmını oluşturdu.
Ticaret savaşlarının ve gümrük vergilerinin gölgesinde geçen yıllara rağmen, Amerika Birleşik Devletleri ile olan dış ticarette de büyüme eğilimi gözlendi. Çin’in ABD ile olan ticaret hacmi ilk çeyrek itibarıyla yüzde 4 artarak 1,11 trilyon yuan seviyesine ulaştı.
Tüm bu veriler, Çin’in bölgesel ve küresel ticaret sistemleri içerisindeki rolünü korumakta kararlı olduğunu ve dış ticaret dengesini üretim odaklı sektörlerle pekiştirmeye devam ettiğini ortaya koyuyor.