Çarklar dönmeye başladı

MDN İstanbul
  • |

Üretim cephesinden gelen haberler umut saçıyor. Ekonomistler yıl sonu büyüme tahminlerini yüzde 5 ve üzeri olarak revize etmeye başladılar

Küresel krizin Türkiye’deki etkisi giderek azalırken, üretim cephesinden gelen haberler umut saçıyor. Sanayide çarkların yeniden dönmeye başladığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artarken, ekonomistler yıl sonu büyüme tahminlerini yüzde 5 ve üzeri olarak revize etmeye başladılar bile. Hatırlanacağı gibi krizle birlikte gerileyen üretim ve satışlar Şubat-Mart 2009 döneminde dibe vurmuştu. Ekonomistlere büyüme tahminlerini yukarı yönlü revize ettiren en önemli gelişme ise Türkiye İstatistik Kurumu’nun yayımladığı üretim rakamları oldu. Bu verilere bakınca, Nisan 2009 – Ocak 2010 dönemindeki 10 ayın 8’inde üretim artışı olduğu anlaşılıyor. Aynı verilere göre, kriz sırasındaki üretim kaybınınsa üçte ikisi geri kazanılmış durumda.
2010 yılının ilk üç ayında Avrupa’nın önemli stok firmalarından bazılarının iflas etmesi nedeniyle başta tekstil sektöründen olmak üzere birçok firmanın Avrupa’dan gelen taleplerle çarkları döndürmeye başlattıkları, bunun da üretim artışına ciddi katkıda bulunduğu kaydediliyor. Sanayi, ticaret, hizmetler ve konut inşaatına ilişkin en son açıklanan veri olan 2009 yılı son çeyrek verileri, krizin iç talepte yarattığı tahribatın yaralarının sarıldığını ortaya koydu. Cirolardaki artış yılın son çeyreğinde hızlanarak sürdü ve yer yer 2008 yılı ortalamalarının da üzerine çıktı. Buna karşın dış talep henüz kriz öncesi düzeyleri yakalamaktan uzak gözüküyor. Ekonomide geçen yılın ikinci çeyreğinden itibaren gözlenen toparlanmada ağırlık iç talepte olmak üzere hem iç hem de dış talep etkili olmuştu. 4. çeyrek itibarıyla iç talepteki toparlanmanın belirli bir doygunluğa eriştiği gözleniyor. Bu nedenle ekonomik toparlanmanın bundan sonraki seyrini iç talepten çok ihracatın performansı belirleyecek.

Sanayi üretimi çift haneli artar
2009’da vergi indirimlerinin sona ermesinden sonra, Ekim-Kasım 2009 döneminde üretim daha bir hız kazanmıştı. Bu üretim artışı ise vergi indirimlerinin kalkmasından sonra hâlâ talebin büyümeye devam ettiğini değil, eriyen stokların yerine konduğunu ima ediyordu. Uzmanlar, şubatta sanayi üretiminin yüzde 15’in üzerinde artış göstereceğini ve 2010 yılının ilk çeyreğinde ekonomik büyümenin yüzde 10’u aşmasının neredeyse garanti olduğunu kaydediyorlar. Nitekim 31 martta yayınlanan 2009 yılı büyüme rakamları da bunu doğruluyor. 2009 son çeyrekte ekonominin yüzde 6 büyümesi ve yıl genelinde beklendiği yüzde 6 değil de yüzde 4.7 daralması bu teoriyi güçlendiriyor.
Yıl sonunda ise ekonomik büyümenin yüzde 5’in üzerinde olma ihtimalinin daha düşük olma ihtimaline göre daha fazla olduğunu belirtiyorlar. Ekonomi hızlanırken enflasyon da yükseliyor. Aslında enflasyonun yükselmesinin nedeni, talebin çok artması değil, gıda fiyatları ve vergi artışları. Dolayısıyla mart ayında enflasyonun tekrar tek haneye dönmesi hiç de sürpriz olmayacak. Ancak ekonomistler ekim ayına kadar enflasyonun yüzde 9-10 arasında bir seyir izlemesini bekliyor. Baz etkisinin ortadan kalkmasıyla da enflasyonun Ekim 2010 ile 2011 yıl ortasına kadar yüzde 6 civarına kadar gerilemesi muhtemel senaryo içinde yer alıyor. Ancak yaklaşan seçim de göz önüne alındığında Merkez Bankası’nın faizleri artırarak enflasyonun kontrolden çıkmasına izin vermeyeceğine dönük bir sinyal vermesi bekleniyor. Her ne kadar Merkez Bankası’nın faiz artırımlarına son çeyrekte başlaması beklense de, emtia veya gıda fiyatlarındaki artışların Merkez Bankası’nı beklenenden birkaç ay önce faiz artışına zorlayabileceği kaydediliyor.

TL değer kaybetmiyor
Bütün bu değerlendirmeler ışığında dolarda da fazla yukarı yönlü bir seyir beklenmiyor. Hükümetin IMF ile anlaşmayacağını açıklamasına ve euro- dolar paritesinin 1.33’lere kadar inerek son 10 ayın en düşük seviyelerini görmesine rağmen Türk Lirası’nın dolar karşısında güçlü durması ve sadece 1-2 gün için 1.56 TL’yi görüp yeniden 1.53 TL’ye gevşemesi, bütün olumsuzluklara rağmen TL’nin kolay kolay değer kaybetmeyeceğinin en önemli göstergesi oldu. Bunda kuşkusuz en önemli neden Türkiye’ye yaşanan para girişi oldu. Yabancı fonların Çin’de deflasyon, Hindistan’da da faiz artırımdan ürküp portföylerinin bir kısmını Türkiye’ye kaydırması, Türk Lirası’nın dolar karşısında sağlam durmasında ekili oldu.
Türk Lirası, dolar-euro paritesinin hareketlenmesine bağlı olarak dalgalı bir seyir izliyor. Ancak, yaşanan sermaye girişi ve 100 milyar dolar civarında seyreden Döviz Tevdiat Hesapları (DTH) ile bankaların dışarıdan borçlanmaya başlaması Türk Lirası’nın en önemli destekçileri olarak öne çıkıyor.

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın