110 yıl önce tarihin en yoğun deniz ve kara muharebelerinin yapıldığı Çanakkale Savaşı dünya harp tarihinde üzerinde en çok kitap, makale, anı yazılan; anekdotlar anlatılan türkülere konu olan bir destandır.
110 yıl geçmesine rağmen hâlâ Çanakkale Savaşı’nın bilinmeyen bazı yönleri açığa çıkmaktadır. Bu yazıda konu edeceğimiz Fransız mayınları da bunlardan birisidir.
Hikâyenin kaynağı “Marmaris: Denizde Efelik Olmaz” adlı Marmaris Ticaret Odası isimli kitaptır.1
Olay şöyle:
20’nci yüzyılın başında Avrupa’da sömürge paylaşımı rekabetine dayalı iki blok oluşmuştur: Bir yanda İngiltere, Fransa ve Rusya’nın oluşturduğu üçlü itilaf; öte yanda Almanya Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu’nun oluşturduğu üçlü ittifak.
Osmanlı İmparatorluğu 2 Ağustos 1914’te Almanya ile bir ittifak anlaşması yaparak savaştaki yerini belirlemiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun savaşa fiilen girmesi ise Alman Amiral Souchon komutasındaki Karadeniz filosunun 29 Ekim 1914’te Rus gemi ve limanlarını vurması ile olmuştur.
İşte Osmanlı İmparatorluğu Almanya ile anlaşma yaptıktan sonra fakat savaşa henüz fiilen girmeden bir Alman denizaltısı yakıt ikmali yapmak için Marmaris limanına girer. Denizaltıyı Fransız gemileri takip etmektedir. Marmaris limanına giremeyen Fransız gemisi limandaki denizaltının çıkamaması ve başka Alman gemilerinin girmemesi için limanın ağzını mayınlayarak bölgeyi terk etmiştir.
Marmarisli bir çoban Adaağzı’nda keçilerini otlatırken denizde garip cisimler görür ve muhtara bildirir. Muhtar kaymakama kaymakam yüzbaşıya bildirir. Konu İstanbul’a taşınır. İstanbul’dan mayın uzmanı bir bahriye subayı ve üç bahriye eri Marmaris’e gönderilir. Ekip mayınların fünyelerini sökerek etkisiz hâle getirir.
Osmanlı Donanması’nın 29 Ekim’deki Karadeniz baskınına karşılık Rus Kafkas Ordusu 1 Kasım’da Sarıkamış-Erzurum istikametinde taarruz ederek kara harekâtını başlatır. Arkasından 3 Kasım’da İngiliz ve Fransız gemileri Rusya’ya desteklerini göstermek için Çanakkale Boğazı’nın giriş bataryalarını ateş altına alırlar. İtilaf devletlerinin Çanakkale Boğazı’nı zorlayacakları belli olmuştur. Çanakkale Boğazı olası bir taarruza karşı savunma için hazırlanmakta ve bu kapsamda mayınlar dökülmektedir.
Marmarisliler etkisiz hâle getirilen Fransız mayınlarını sandallarla çekerek Taşarkası’na açtıkları kanallara yerleştirirler, düşman keşif uçakları görmesin diye kamufle ederler. Daha sonra Muğla, Denizli, Aydın’da her deve katarında bulunan “lök” denilen güçlü develer toplanır. Mayınlar develere yüklenerek Muğla’ya, oradan Aydın’a Aydın’dan demiryolu ile İstanbul’a oradan Çanakkale’ye getirilir.
3 Kasım bombardımanından sonra Çanakkale Boğazı’na dökülen mayınlardan bir kısmı Marmaris’ten getirilen Fransız mayınlarıdır.
Boğaz’da kıyametin koptuğu gün itilaf donanmasının 16 zırhlı gemi ile Boğazı geçmeye çalıştığı 18 Mart 1915 günüdür. Sabah 10:30’da başlayan taarruzda birinci hattaki dört İngiliz zırhlısı (Q.Elsabeth, Agamemnon, Lotd Nelson,Inflexible) Boğaz’a girmeye çalışmış, plan gereği saat 12:00’da ikinci hattaki dört Fransız zırhlısı (Gaulois, Charlmange, Soufren, Bouvet) öne geçmiştir. İngiliz gemileri gibi Fransız gemileri de kıyı topçumuzun etkili ateşleri ve deniz mayınlarından nasibini almıştır. Bu kapsamda Soufren, Gaulois ve Charlmange topçularımız tarafından vurularak ağır yara almışlardır. Bouvet’i ise kahraman Seyit Onbaşı tek başına kaldırdığı 275 kg.lık mermi ile vurmuştur. Bouvet geri dönerken mayına çarparak batmıştır.
Akşama kadar yapılan yoğun çatışmalarda düşmanın 16 gemisinden dördü batmış, beşi ağır yaralı olarak saf dışı edilmiştir.
Gücünün yarısını (9/16) kaybeden Amiral John Micheal De Robeck saat 17:00’da yenilgiyi kabul ederek çekilmeye karar vermiştir.
18 Mart çatışmasında hangi geminin hangi mayına çarparak battığı kesin olarak saptanamamakla birlikte Fransız gemilerinin Marmaris’ten getirilen Fransız mayınlarına çarparak batmaları büyük bir olasılıktır.
Sonuç olarak dünyanın o zamana kadar toplanmış en büyük ve en modern donanması kahraman topçularımız ve Marmaris’ten getirilenler de dâhil Nusret mayın gemisinin döktüğü deniz mayınları karşısında çok emin oldukları Boğaz’dan geçmeyi başaramamışlar, İmparatorluğun başkenti İstanbul ileriden savunulmuştur. Mağrur Emperyalizm ilk büyük darbeyi Çanakkale’de Türk ordusundan almıştır.
Boğazı denizden geçemeyen İtilaf devletleri Gelibolu Yarımadası’nı işgal ederek sahil bataryalarını susturduktan sonra geçmeye çalışacaklar, dokuz ay süren ve iki taraftan toplam yarım milyon zayiata neden olan kara muharebelerinde karşılarında Mustafa Kemal’in askerî dehasına ve azmine çatacaklar ve burada da yenileceklerdir.
1 Fatma Güneş Çimen, Marmaris Ticaret Odası, 2007
Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.





