Deniz Kurmay Yarbay (E) Özhan Bakkalbaşıoğlu, çok kutuplu yeni dünya düzenini ABD, Rusya ve Çin arasındaki çekişmeleri, Türkiye’nin bu konudaki tutumunu Asya Türk Cumhuriyetleri’nin olası rollerini değerlendirdiği yazısını MarineDeal News okuyucularına özel kaleme aldı
Çin komşumuz olabilir mi? Çin’den batıya doğru gidersek Türkiye’nin 2 katı büyüklüğünde ve Çin sınırları içinde Uygur Türkleri var, devamında Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, Azerbaycan ile bütünleşen kültürel ve ekonomik yatırımların olduğu bir Türk dünyası.
Avrupa’ya ne kadar yakınız, Balkanların bir bölümünde Türk nüfusu var. Başta Almanya olmak üzere çalışan insanımız ve yatırımlarımız var.
Doğu ve batısı ile daha ziyade kültürel birleşimi olan Türkiye’nin vazgeçilmez kuzey komşusu Rusya Federasyonu ve bünyesindeki birçok federasyon ile kültürel bağlarımız mevcut.
Türkiye jeopolitik konumu itibarıyla tartışmasız önemli bir ülke. Bu konumu ile İmparatorluk batı/doğu ekseninde sayısız savaşlar yapılmış, bir güç mücadelesi içinde geçmiştir. Bu coğrafya İmparatorluğun yıkılışını bile 300 yıl geciktirmiştir.
Türkler tarih sahnesine çıktığından beri yalnız bir siyaset izlemişler ve devamlı bir müttefikleri olmamıştır (1856 Kırım ve Birinci Dünya Savaşı’nda Almanya hariç). Bunlarda tarih sürecince kısa ve emperyal devletlerin çıkarları için oluşmuş ve Türkiye kullanılmıştır. Atatürk dönemi, dengeleri ayarlayan tarafsız bir siyaset izlendiği ve ağır baskılar görüldüğü halde izlenen siyaset değiştirilmediğinden İkinci Dünya Savaşı’na girmemeyi başarmıştır.
Bana göre hâlâ bir tartışma konusu olan Sovyet tehdidi ile tarafsızlık bozulmuş ve NATO’ya girilmiştir. Sovyet tehdidi Irak savaşındaki “kimyasal silahların varlığı” söylemi gibi özellikle ABD tarafından büyütülmüş ve Türkiye dâhil tüm Avrupa Sovyetler’den çekinmiştir. ABD’nin çıkarları doğrultusunda çalışan NATO ve tabii ABD‘nin tutumu Türkiye açısından 1967 Kıbrıs sorunu ile ortaya çıkmıştır. Aslında o tarih artık stratejik dostluğun(!) sonu olmuştur. İsmet İnönü’nün “Yeni bir dünya kurulur, Türkiye orada yerini alır” söylemi bu günlerde olması gereken bir dış siyaset simgesidir. Batı’dan gerekli desteği göremeyen Türkiye bir süre sonra ABD’nin çıkarları doğrultusunda Büyük Orta Doğu Projesi adı altında Türk Osmanlı İmparatorluğu’nun son bir çırpınışla denediği Panislâmizm Doktrini’ne çağdaş ölçülerde kaymıştır. Ancak dil, ırk ve kültürel birlikteliği olmayan birçoğu aşiret devletçikler ile gerekli uzlaşmayı yakın bir gelecekte sağlayamayacağını değerlendiriyorum. Özellikle F-35 projesinden ayrılmamız ile Rusya Federasyonu ile ilişkilerin yoğunlaşması başlamıştır. Tüm bunlar Batı’nın vermiş olduğu hayal kırıklığı ile yeni müttefikler arayışıdır. 2020’ye kadar gelişen bu siyasi yaklaşımlar ve Türk Cumhuriyetleri ile olan ilişkiler özellikle Azerbaycan/Ermenistan savaşı ile bir dönüm noktasına gelmiştir. Türk Cumhuriyetleri ile Kültürel/Ekonomik İşbirliği Anlaşması, Rusya Federasyonu’nun isteği ile Şangay İşbirliği Teşkilatı’na davet edilmemiz Türk dış politikasında yeni bir dönemin başlangıcı olarak değerlendirmekteyim.
Şimdi şu soruları soralım ve ciddi düşünelim: Batı’dan gerekli desteği görmeyen, üstelik son Ukrayna savaşında neredeyse tüm dünyaya karşı tek kalması, Rusya’nın, Orta Asya Türk Cumhuriyetlerini de içine alan yeni bir askeri blok kurma hazırlığı içinde olması olarak düşünülebilir mi? Varşova Paktı, NATO’yu dengeliyordu şimdi ise bir denge unsuru yok. Acaba yeni bir Moskova paktı mı kuruluyor? İleride Çin’de dâhil olursa ne olur, Türkiye nerede yer alır?
Çin komşumuz olur mu?
ABD, Çin ve Rusya nasıl bloklaşacaklar? Tek kutuplu dünya artık yok. ABD gücünü kaybetmemek uğruna dünyayı ateşe verecek kadar kapitalist ve emperyal bir güç. Rusya eski gücüne gelme arzusunda, etkisi altına alacağı ülkeler için bazı taviz ve önerilerde bulunabilir. Çin, iki filin camcı dükkânında kapışmasından sonra camcı dükkânını kendisinin dizayn edecek bir politika mı izliyor, yoksa ABD ve yandaşlarını silmek için Rusya ile Orta Asya Türk Cumhuriyetleri dâhil eski Moğol İmparatorluğu gibi batıya ve doğuya doğru esecek mi?
Asıl mesele Türkiye nerede olacak? Gelecek 5-10 yıl içinde “yeni bir dünya kurulacak ve Türkiye orada yerini alacak”. Önemli olan bu yer neresi. Jeopolitik konumumuzun çok iyi değerlendirilmesi kanısındayım.
Kısır politikalar yerine müspet, ilimi esas alan geleceğe yönelik politikalar geliştirmeye açık olmalıyız.
Gelecek birçok değişik siyasi olaylara gebe, ön alıp, hazırlıklı olmalıyız.
Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.