Bilinmeyen balık türleri sağlığı tehdit ediyor

MDN MEDIA

Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi’nden Mustafa Sarı, aslan ve balon balığı gibi yabancı balık türlerinin bilinçsizce tüketilmesinin ölüme yol açabileceğine dair uyardı

Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı son dönemde Türkiye’de görülen balık çeşitliliğinin arttığına dikkat çekerken, bazı türler konusunda da uyarılarda bulundu.

Balon balığı hakkında konuşan Sarı, rotasını Marmara Denizi’ne çevirdiğini ve kısa süre sonra Çanakkale Boğazı ve Marmara Denizi’nde de görüleceğini söylerken, denizlerdeki tek tehlikeli canlının ise balon balığı olmadığını vurguladı.

Vatandaşlar, bilmedikleri balığı kesinlikle yememelidir

Sarı, “Balon balığı, aslan balığı ve uzun dikenli deniz kestanesi, Kızıldeniz’den Akdeniz’e geçen canlılardır. Şu anda İzmir Körfezi’nde, Karaburun Yarımadası’nda görülüyor. Ancak kuzeye doğru geleceklerini, Edremit Körfezi, Çanakkale Boğazı ve Marmara Denizi’nde de görüleceklerini tahmin ediyorum. Kızıldeniz’in göçmen canlıları olarak bilinen bu türlerin, genellikle Hint Okyanusu ve Pasifik Okyanusu’nda yaşadıklarını biliyoruz. Balon balığı ve aslan balığı ile temastan özenle kaçınmak gerekiyor. Aslan balığı, eğer yüzgeçleri kesilmeden yenilecek olursa kesinlikle ölüme yol açar. Balon balığı da kesinlikle tüketilmemelidir. Vatandaşlarımıza tavsiyem, bilmedikleri balığı kesinlikle yememelidirler” şeklinde konuştu.

‘Denizlerimizde ekosistem bozuluyor’

Denizlerde 75’e yakın yeni ve farklı canlı türü görüldüğüne ve bu istilacı türlerle ekosistemin bozulduğundan bahseden Sarı, bu yeni istilacı türlerin denizlerimizde doğal canlı türlerinde baskı oluşturduğunu dile getirdi. Sarı, “Denizlerimizde ekosistem bozuluyor. Denizlerimiz bir akvaryum, küvet değil ki onu boşaltıp, istediğimiz doğal türlerle dolduralım. Bunun için yapmamız gereken, denizlerimizdeki doğal canlı türlerinin popülasyonunu artırmamız, güçlendirmemizdir. Çünkü bu doğal türler, yeni istilacı türleri yok eder. Örneğin zehirli olan pusula deniz anaları, 2000’li yıllara kadar denizlerimizde görülmüyordu. Gemilerin sintine sularıyla gelen bu deniz anaları, Marmara Denizi’ne de girdi. Marmara Denizi kirli olunca da onlar için ideal bir yaşam ortamı oluşturdu. Geçtiğimiz günlerde daldığım Erdek Körfezi’nde, fazla derin olmayan bir ortamda 50’nin üzerinde pusula deniz anası saydım” ifadelerini kullandı.

‘Tebliğler, kanuna aykırı olamaz, olmamalıdır’

İstilacı türlerin yanı sıra deniz canlılarını tehdit eden avcılık yöntemlerine de değinen Sarı, 1380 Sayılı Su Ürünleri Kanunu ile iç sular, Marmara Denizi ve boğazlarda trolün yasaklanmasına karşın, algarna avcılığının kanuna aykırı bir tebliğle serbest bırakıldığını dile getirdi. Çoğunlukla Karadeniz’de deniz salyangozu avcılığı için kullanılan algarna yönteminin Marmara Denizi’nde de uygulanmaya devam ettiğine değinen Sarı, “Tebliğler, kanuna aykırı olamaz, olmamalıdır. Hâlen Marmara Denizi’nde 180 gemi algarna çekiyor. Balıkların üreme alanları yok oluyor. Sürdürülebilir balıkçılık için algarna, kesinlikle Marmara Denizi’nde yasaklanmalıdır” sözlerini söyledi.

‘Midye çiftliği kurulurken dikkat edilmesi gereken 3 önemli nokta var’

Sarı, Maramara Denizi’ndeki midye çiftliklerini ise desteklediğini ifade ederken, bu çiftliklerin yerlerinin iyi belirlenmesi gerektiğini vurguladı. Sarı, “Midye çiftliklerine dışarıdan bir yemlenme yapılmıyor. Midyeler, denizdeki planktonları süzerek besleniyorlar. Bundan dolayı da denize hiçbir zararları yok. Ancak midye çiftliği kurulurken dikkat edilmesi gereken 3 önemli nokta var. Midye çiftlikleri her yere değil, belli bölgelere kurulmalı. Balıkçıların avlandığı mera bölgelerine midye çiftliği yapılmamalı. Erdek gibi iç turizm merkezi olan yerlerde, turizm tesislerinin önüne midye çiftliği kurulmamalı” şeklinde konuştu.

‘Pina yavruları, akıntılarla Akdeniz’e de gitmeye başladı’

Akdeniz’in en büyük çift kabuklusu olup, 1 saatte 6 litre deniz suyunu süzdüğü için müsilajla mücadelede etkin rol oynayan pinaların sayılarının Erdek Körfezi’nde artmasının memnuniyet verici olduğunu ifade ederken, “Erdek Körfezi’nde yola Marmara’nın umudu pina diye çıkmıştık. Şimdi bu pina yavruları, akıntılarla Akdeniz’e de gitmeye başladı. Yani pinalar artık Akdeniz’in de umudu oluyor. Bundan da ayrıca mutluluk duyuyoruz” dedi.

DHA

Bunu Paylaşın