Barış Pınarı Harekâtımız ve Doğu Akdeniz’e yansımaları

MDN İstanbul

Dz. Kur. Kd. Alb. (E) Hakan Mehmet Köktürk bu ayki yazısında, Barış Pınarı Harekâtı’nda sergilenen milli ve kararlı duruşun, Doğu Akdeniz ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için gelişecek herhangi bir tehdide karşı yansımasının nasıl olacağını değerlendirdi

Türk Silahlı Kuvvetleri’miz tarafından; güney sınırımızda oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu yok etmek, bölgeye barış ve huzur getirmek amacıyla, uluslararası hukuka, Birleşmiş Milletler Şartı’nın 51’inci maddesine ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin terörle mücadeleyle ilişkin kararlarına uygun olarak, terör örgütleri YPG/PKK ve DEAŞ’a karşı ve Suriye Milli Ordusu tarafından desteklenen Barış Pınarı Harekâtı devam ederken pek çok ülke ve uluslararası örgüt tarafından harekâtla ilgili olumlu ya da olumsuz açıklamalar yapılmıştır.

Harekât başladıktan sonra Türk Milleti olarak ilkemiz, bundan önce olduğu gibi bundan sonra da böyle milli bir konuda birlik olmak ve ordumuzun zaferi için dua etmektir. Suriye’nin kuzeyinde harekâtımız devam ederken, Doğu Akdeniz’deki haklarımızı ihlal eden Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi (GKRY)’nde ise endişe hakim olmuştur. Bu endişelerin odağını ise; Barış Pınarı Harekâtı’nın Doğu Akdeniz’de girişilebilecek bir harekâtın işareti olacağı ve özellikle Türk halkının harekâta olan desteğinin yüksek olması oluşturmuştur. Birlik içinde hareket eden 80 milyonluk bir Türkiye ve onunla birlikte olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Yunanistan ve GKRY için her zaman korkulu bir rüya olmuştur. Yunanistan ve GKRY Doğu Akdeniz’de özellikle Avrupa ülkeleri, ABD ve onların petrol şirketlerini arkasına alarak hareket etmektedir. İtalya’nın yavaş yavaş ülkemizin tutumuna göre Doğu Akdeniz’de politika belirlemeye başlaması, Rusya’nın son dönemlerde Doğu Akdeniz ile ilgili ülkemizle işbirliği yapabileceğine yönelik söylemleri hem Yunanistan hem de GKRY’de rahatsızlık yaratmıştır. Bu kazanımlar ülkemiz ve KKTC’nin kararlı duruşları sayesinde elde edilmiştir. Ülkemiz ve KKTC’nin bütün çıkarlarına Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’de saldırıldığı, teröristlere karşı yapılan Barış Pınarı Harekâtı’nın olduğu bir dönemde, Türkiye ve KKTC’nin ortak ve kararlı duruşunda olabilecek en ufak bir tereddüt bile karşımızdakileri daha da azgınlaştırmaktadır. Yunanistan ve GKRY bir zincirin en zayıf halkası kadar güçlü olacağının farkındadırlar ve sundukları cazibelerle bu zayıf halkayı etkileyerek KKTC’yi bizden koparmaya çalışmaktadırlar.

KKTC Cumhurbaşkanı tarafından Kıbrıs Türkünü soykırımdan kurtarmak için verilen şehitler ve gazilerimiz unutulup, 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı şartlarını hatırlamadan, gerek Kıbrıs Barış Harekâtı gerekse Barış Pınarı Harekâtı için sarf edilen olumsuz sözler en hafif tabiriyle derin endişe ve üzüntü yaratmıştır.

Müteakiben KKTC Başbakanı Ersin Tatar’ın açıklamaları bizleri bir nebze olsun rahatlatmıştır. KKTC Cumhurbaşkanı bugün o makamlarda oturabiliyor ve saygı görüyorsa bu saygının kendisine değil Türkiye’nin gücüne olduğunu bilmelidir. Türkiye olmadan KKTC’nin varlığını sürdüremeyeceği, Yunanistan ve Rumların kısa sürede Kıbrıs’a el koyacağı unutulmamalıdır.

Ülkemizin Barış Pınarı Harekâtı’ndaki kararlılığı, Doğu Akdeniz’deki mücadelemizde de ne kadar kararlı olacağımızın bir göstergesidir. Öncelikli olarak askeri, müteakiben ABD ve Rusya ile olan diplomatik görüşmeler ile kazanılan Suriye’nin kuzeyindeki güvenli bölge bizim için ne kadar hayati öneme sahipse, Kıbrıs’ın hem anavatanımız hem de mavi vatanımız için hayati öneme sahip vazgeçilemez güvenli bölge olduğu herkes tarafından bilinmelidir. Cumhuriyetimizin 96’ncı yılını kutladığımız bu günlerde başta büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, tüm aziz şehitlerimizi rahmetle, kahraman gazilerimizi minnet ve şükranla anıyorum. Gün küçük çıkarlara ve kazançlara düşmeden ortak değerlerimiz etrafında her zamankinden daha güçlü bir şekilde kenetlenme günüdür.

Bunu Paylaşın