Balast suyunun önemi

MDN İstanbul
  • |

Son günlerde Marmara denizinde yoğun olarak görülen Pusula Denizanası (Chrysaora Hysoscella)gemilerdeki balast suyunun önemini gündeme getirdi.
Özellikle Kuzey ve Güney Atlantik, Akdeniz ve Adriyatik denizlerinde rastlanılan bu tür denizanalarıyla ülkemizde ilk olarak 2000’li yıllarda karşılaşılmıştı. Öldürücü bir tür olmamasıyla birlikte, bu denizanasının salgısıyla temas deride kızarıklık ve yanmaya neden oluyor. Denizcilik Müsteşarlığı ve TÜBİTAK – Marmara Araştırma Merkezi tarafından gemilerin balast sularının yönetimi üzerine gerçekleştirilen proje çalışmasında ülkemize taşınan istilacı deniz türlerinin tespiti amacıyla gemilerin balast tanklarından alınan numunelerde denizanalarına ait larvaların, balast suları ile taşınabildiğini tespit etti.

Balast suyu problemi
Gemilerin normal seyirleri sırasında stabilitelerinin artırılması ve dengelerinin sağlanması amacıyla, ayrılmış tanklara çekilen balast suyu içerisinde milyonlarca farklı mikro organizma ve patojen yafl›yor. Dolayısıyla taşınan türler bırakıldıkları deniz alanlarında kontrolsüz olarak çoğal›p, çevreye kalıcı zararlar verebiliyor. .
2004 yılında 74 ülkenin imzaladığı “Gemi Balast Sularının ve Sedimanlarının Kontrolü ve Yönetimi Uluslararası Sözleşmesi”, gemilerin balast suları ile taşınan zararlı sucul organizmalar ve patojenlerin ekosisteme verdikleri zararları en aza indirmeyi amaçlıyor. Sözleşme gereği gemilerin standartları Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) tarafından belirlenen arıtım cihazları ile donatılması gerekmekte. Bu kapsamda gemiler 2011 ile 2016 yılları arasında bu cihazlarla donatılmış olmak zorunda kalacak. Sözleşme; balast suları ile taşınan riskleri azaltmak için gemilere balast sularını en yakın karaya 200 veya 50 deniz mili uzaklıkta, en az 200m derinliğe sahip açık denizlerde değiştirme zorunluluğunu getiriyor.

Bunu Paylaşın