‘Avrupalılar bizimle rekabet edemiyor’

MDN İstanbul

Akkon Lines Yönetim Kurulu Üyesi Rasim Akar ve Yönetim Kurulu Üyesi Kaptan Hakan Çevik ile yeni kurdukları konteyner hattı Akkon’u ve gelecek hedeflerini konuşmak üzere Akar Grup’un Çamlıca’daki merkez ofislerinde bir araya geldik. Akkon’un kuruluş hikâyesinden sözü açıp Akar Grup’un filo büyütme hedeflerindan Altınova’daki yeni tersane yatırımlarına uzanan samimi bir sohbet gerçekleştirdik

Yeşim Yeliz Egeli: Rasim Bey kısaca kendinizden, firmanızdan bahsedebilir misiniz?

Rasim Akar: Rasim Akar, babadan hatta dededen armatördür. 60’lı yıllardan beri. Akar Group’un kurucusuyuz. Aynı zamanda Kumport’un hissedarlarındanız. O zaman ki yük hissedarlarından 50 de 2,5 hissemiz vardı. Kumport’un kuruculuğunu ve arsasının alımını babam yaptı. Ben o dönemde Kumport ile ilgilenmek yerine armatörlük tarafında faaliyet göstermeyi tercih ediyordum. Yürüyen bir sistem vardı, yönetimdeki arkadaşlar da iyiydi. Zamanla oradaki hissemizi sattık ve armatörlük tarafına yatırım yaptık. Neticesinde de bugünlere geldik.

Şu an 13 gemimiz var. Hakan kaptanla kurduğumuz Akkon Lines’a 4 konteyner gemisini kiraya verdik. 4 tane tanker gemimiz var, 5 tane de kuru yük gemimiz bulunuyor. Ağırlıklı olarak Akdeniz çanağında faaliyet gösteriyoruz.

Aslında makine mühendisiyim. Ardından işletme bölümü okudum. Ben gece okudum, gündüzleri çalıştım. Çocukluğumdan beri sektörün içerisindeyim. Kumculuk yaptığımız zamanlarda, ilkokula giderken yazları gece 12’lere kadar kamyonlara fiş keser, fiş alır, bir şeyler yapardım. Ben de abim ve kardeşim de böyleyiz. Hepimiz işimizden farklı bir şey düşünmedik hiç. Şimdiyse, Ocak ayının ilk yarısında 70 dönümlük bir tersane projesine başlayacağız.

Yeşim Yeliz Egeli: Hakan beyi de kısaca tanıyabilir miyiz?

Hakan Çevik: Ben Rasim Bey gibi çocukluktan gelmedim bugünlere. Akademiden mezun olup denizci oldum. Karadeniz Ereğli’de, aslında denizci bir şehirde doğdum ama kaptan olmak amacıyla İTÜ Yüksek Denizcilik Okulu’na gittim. 87 mezunuyum. Üzerine aldığım işletme eğitimimden sonra, o dönemler Cemre Denizcilik’de armatör yanında başladım mesleğe. Sonrasında 95 yılında Rusların dağılmasıyla başlayan denizcilik acente işleri ile Basco Denizcilik’de ufak ufak konteyner işletmeciliğine başladım. Ben de bu sektörün konteyner alanında eskileri arasındayım. Türkiye’nin konteyner ile tanıştığı zamanlarda bu alana başladım ve ilerledik. Arada 2009 yılında Finlandiyalı şirket Containerships firmasının içine girdik. Onlar daha sonra CMA ile anlaşmaya gidip şirketi devrettiler. 2010-2011 yılları arasında Türkiye piyasası konteyner anlamında ihracatçı bir ülke olduğunda Türkiye’nin sayılı operatörleri vardı ve Akar Group’un gemileri bizim filomuzun içerisinde yer alıyordu. O dönemde ilişkimiz başlamıştı. Operatör olarak Akdeniz çanağında operasyonlar yaptık. O bölgede limanlar neyi gerektiriyor, müşteri için optimum algıyı nereden yakalarız, gibi konularda iyi bir işbirliğimiz vardı.

Biz hiçbir gemide servis anlamında yarı yolda kalmadık. Müşterilerimizle her dönemde iyi bir ilişkimiz oldu. 2018 senesinde Containerships’e veda ederken Akar Group ile yeni bir oluşuma gidildi. Akkon Denizcilik’in çıkışı da 2018 Ağustos ayında resmileşti. İlk seferimize 2 Kasım 2018’de çıktık. Bir seneyi de devirdik. İlk aşta bebek adımlarıyla ilerleyen işimiz, bir seneye kalmadan ayrıldığımız firmadaki performansımızdan daha iyi duruma geldi. Biz aileden memnunuz.
Rasim Akar: Şu an için iyi gidiyoruz. Düşündüğümüz gibi, planladığımız gibi ilerliyoruz ve hedeflerimiz büyük. Daha iyi olmak istiyoruz.

Yeşim Yeliz Egeli: Rasim Bey 70 dönümlük bir tersane projesinden bahsettiniz. Bu proje hakkında bilgi alabilir miyiz?

Rasim Akar: Daha çok tamir tersanesi olarak düşünüyoruz. Tersane için havuz alacağız, sanıyorum önümüzdeki sene sonu havuz aramalarımız başlar.
Havuzu, 300 metre boyunda düşünüyoruz ama var olan bir havuzu alacağımız için illa 300 olmak zorunda değil. 270 metre ya da 250 metre de olabilir.

Yeşim Yeliz Egeli: Tamir, bakım, onarımdan tersaneciler çok memnun, gemi inşa projeleri olmadığı zamanlarda tamir, bakım, onarım en azından oradaki kalifiye personelin korunmasını sağlıyor. Siz bu konuda neler söyleyebilirsiniz?

Rasim Akar: Rekabet ne kadar çok olursa olsun şu anda müşteri bulma zorluğu olduğunu düşünmüyorum. Özellikle o tonajlar için. Türk tersaneleri olarak biz ne durumda olursak olalım Avrupalılar bizimle rekabet edemiyor. Türk denizinde olan gemiler Türk tersanelerine gelmek zorunda.

Yeşim Yeliz Egeli: Tersanenizi ne zaman faaliyete sokmayı planlıyorsunuz?

Rasim Akar: İki yıl içerisinde tam çalışıyor olmayı planlıyoruz. Ocak ayının ilk yarısında dolgu işlemleri başlayacak.

Yeşim Yeliz Egeli: Konteyner hattını kaç kişilik ekiple kurdunuz? Ofisleriniz var mı?

Hakan Çevik: Merkezimiz İstanbul’da. Gemlik ve Mersin’de de ofislerimiz var ve Türkiye ofislerimizde 64 kişi çalışıyor. Yurtdışında ise Cezayir, Tunus, İspanya, Belçika ve Rusya’da toplam 23 kişi bulunuyor. Toplam 87 kişiyiz. Bir senelik firmada 87 kişiyiz. Libya ağırlıklı çalışıyoruz. İlk gemimizle işe Libya ile başlandı. Geçen yılın Mart ayınca Cezayir ve Tunus’u ekledik. Eylül de İspanya-Cezayir yeni bir hat oluşturdu. Hatlar hep servislerine pilot acenteler üzerinden başlar, o acenteyle önce nişanlanırsınız, evlilik olur ama sonra o evlilik boşanmaya doğru gider. Kendi başınızın çaresine bakma ihtiyacı hissedersiniz. Bu kendinizi daha iyi anlatmak adınadır. Kendi ofisinizle ve kendi adınızla. Bir de hatlar hep kendi adlarının öne çıkmasını isterler, acentelerden tatmin olmazlar bir süre sonra. Biz de dedik ki bu işe başta böyle girelim. İyi ki öyle yapmışız. Kendi ofislerimizde finansımızı kendimize göre ayarlıyoruz, kadroları kendimize göre seçiyoruz ve oradaki arkadaşlar da bu işi Akkon olarak satıyorlar. Yerli ve milli bir şirketin oralarda yaptığı yatırımlar olarak da bakılabilir. Oralarda tabi lokal insanları çalıştırıyoruz. Onlar Türkiye’ye bağlı olarak çalışıyorlar. Bir yılı devirdik, bu sayı 7-8 kişi ile başladı, 87’ye çıktı.

Belçika ve Rusya bize sonradan katılan ofisler oldu, 2020 senesinde onlar biraz daha kadrolaşabilirler. Türkiye bu bölgenin en çok üreten ülkesi, Çin’de bir ürün 1 milyon üretebiliyorsa bu Türkiye’de 100 bin parça üretilebiliyor. Türkiye bu çanağın çok iyi bir üretim noktası. Türkiye, 2,5-3 milyon TEU civarında ihracat yapıyor. Bu bizim dünyanın en büyük 17’nci ekonomisi olma hedefimize gelmek üzere olduğumuzu gösteriyor.

Yeşim Yeliz Egeli: Bölgedeki büyük firmalarla rekabet edebilmek için kurmuş olduğunuz hatlarda ne gibi farklılıklar yaptınız?

Hakan Çevik: Biz ilk Libya’ya çalışıyorduk. İnsanlar, Libya gibi son 4-5 yıldır savaş bölgesi olmuş bir ülkeye düzenli servis arıyorlar. Biz piyasaya, ‘‘Libya’ya da düzenli servis veren düzenli hatlar var’’ algısını sağladık. Biz bu anlamda bu bölgede öncü olduk. Soğutuculu ve 45’lik büyük konteynerleri pahalı ekipmanlar oldukları için insanların göndermeye çekindiği bir bölgeyi ilgi odağı haline getirdik. İnsanların savaş bölgesinde; ürünler limana inecek mi, teslim edilecek mi, konteynerler geri gelecek mi gibi endişelerini biz Çılgın Türk’ler olarak takibini yaparak bölge ticaretini iyi bir noktaya getirdik. Piyasayı büyütüyoruz. Büyüklerin derdi çok büyük pazarlar. Nedir bunlar, Çin’den Avrupa, Çin’den Amerika, deniz aşırı, okyanus aşırı büyük rotalar. Ben 98-99 senelerinde işe başladığımda Uzakdoğu’dan 2,000- 3,000 TEU’luk gemiler geliyordu. Şu anda 22,000 TEU’luk gemiler kullanılıyor. İş gemi kapasitesi anlamında 10 kat arttı. Gemi kapasitesi olarak biz başladığımızda dünyada 300 civarı hat tanımlanabiliyordu. Şu an baktığımda 500 tane hat tanımlanıyor. Bunlar hep küçük de olsa başlayıp bir yerlere getirebilme becerisi. Biz bunu büyütebilirsek ki büyütüyoruz amacımız limandan limana kısa servis süreleri ile daha hızlı servisler yapmak. Çünkü ihracatçı bir an önce malı gitsin istiyor.

Biz şimdi bu süreyi çok daha dakik kullanabiliyoruz. Belki 5 gün 7 gün gibi Türk Hava Yolları ile yarışmıyoruz ama konteynerciliğin doğası ticaretin içinde çok iyi bir yer aldı.

Yeşim Yeliz Egeli: Detaylandıracak olursak mevcut rotalarınızdan bahsedebilir misiniz?

Hakan Çevik: Bizim ilk servis limanlarımız olan Gemlik, Gebze, Ambarlı, İzmir, Mersin oldu. Bütün kuşağı tamamlayıp Libya’da ki 4 limanda yani Bingazi, Khoms, Mısrata ve Tripoli’de, yani Libya’daki bütün limanlarda servis veriyoruz. Yani müşteri bize geldiğinde, ‘‘Whatever port it is’’ yani istediği her noktaya servis yapabiliyoruz. Bu noktada 3-4 gemimiz var.

Tunus ve Cezayir servisimiz var. Kendi ofislerimizde Libya masaları var, bunlar Tunus ve Cezayir diye de ayrılmış durumda. Oraya da yine 2 gemi ile haftalık düzenli servislerimiz mevcut. Nonstop Shop kavramı ile çalışıyoruz. Müşteri Libya gibi riskli bölgelerde bütün işlerini tek bir şirkette halledebiliyorsa alternatif aramıyor. Libya’ya ürün satabilen birisi Cezayir ve Tunus’a da ürün satabildiği için, bu bölgelere de servis yaptığımızı görünce bizi tercih ediyor. Türk bayraklı gemilerimiz var onlarla da Kabotaj taşımasını delmeden, Mersin’den alıp İstanbul’da aktararak Cezayir ve Tunus limanlarına servis veriyoruz.

Yeşim Yeliz Egeli: 2020 için koymuş olduğunuz stratejik bir hedefiniz bulunuyor mu?

Hakan Çevik: Yeni açtığımız ofislerimiz biraz daha Rusya odaklı. Çünkü biz Türkiye’yi merkeze koyduğumuzda, Kuzey Afrika ve Rusya’ya uzanabiliyoruz, bu nedenle buradaki varlığımızı artırmak istiyoruz.

Yeşim Yeliz Egeli: Türk bayrağı kullanmanın zorluklarını yaşıyor musunuz?

Rasim Akar: Biz 13 geminin iki tanesine Türk bayrağı çektik, daha evvelinden de üç tane Türk bayraklı gemimiz vardı. Toplamda beş Türk bayraklı gemimiz oldu. Diğerleri yabancı bayraklı. Kabotaj yapmasak Türk bayraklı gemimiz olmaz. Benim 3 gemim şu an Petrol Ofisi’nde kirada. Onun dışında Türk bayrağı kullanmanın şu anda cazibesi yok, sıkıntıları daha çok. DTO’da bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Bağlama kütüğü üzerine çalışmalar var. İnşallah çıkar. Faydası da olur.
Türkiye’de bir tersaneye, yabancı bayrakla girdiğinde pek bir sorun yaşamıyorsun ama Türk bayraklı gemiyle girdiğinde, yok yaktığın yakıtın ÖTV’sini ver, yok bilmem nesini ver, ver, ver, ver. Yanlışlıkla bir Türk limanından giriyorsan yandın. Düşünün Mersin’de bir gemi boş kaldı, direkt tersaneye geliyor. Oradan buraya kadar gelirken ÖTV’sini de alıyorlar KDV’sini de alıyorlar, her şeyini alıyorlar. Ama yabancı bir bayraktaysan bu durumlarla karşılaşmadan yoluna devam ediyorsun. Bazı şeyleri aşmamız lazım. Bize de yabancı bayraklı gemiler ile aynı imkânların verilmesini istiyoruz.

Yeşim Yeliz Egeli: Yani bu düzenlemeler sağlanacak olursa bulunduğunuz bölgede daha fazla büyüme göstereceğinizi ve yabancı bayrağı da sokmamış olacağımızı söylüyorsunuz. Böyle giderse Türk denizcilik filosunda Türk bayraklı gemi kalmayacak gibi gözüküyor.

Rasim Akar: Hepsi değişecek gibi gözüküyor. Kabotaj yapanlar kalacak gibi gözüküyor. Onlar da yaşlandı.

Bunu Paylaşın