ATMACA güdümlü mermisi Deniz Kuvvetleri envanterine giriyor

MDN İstanbul

Albay (E) Erhan Şensoy, yerli ve milli silah sistemi olan Atmaca güdümlü mermisini ve Türk Deniz Kuvvetleri için avantajlarını değerlendirdi
Kasım 2018 ayı başında Savunma Sanayi Başkanlığı (SSB) ile Roketsan arasında Atmaca güdümlü mermisinin seri üretimine ilişkin sözleşme imzalandı. Bu noktada hemen bir hususu vurgulamak istiyorum. Her ne kadar sözleşmede ve basında “seyir füzesi” olarak ifade edilse de ben, Deniz Kuvvetleri’nde ifade edilen biçimi olan “güdümlü mermi-G/M” terimini kullanacağım. Konumuza geri dönersek, esasında süreç bunun çok daha öncesinde 2009 yılında yine SSB ile Roketsan arasında imzalanan Deniz Kuvvetleri için gemiden gemiye (satıhdan satha) atılan bir güdümlü mermi geliştirme sözleşmesiyle başlamıştı.
Roketsan’la beraber Deniz Kuvvetleri Araştırma Merkezi Komutanlığı ve ASELSAN’ın da katkılarıyla yoğun ve meşakkatli çalışmaların sonunda 2017 yılında ilk test atışı başarıyla gerçekleştirildi. Uzun gibi görünse de 8 yıl, böyle bir güdümlü merminin geliştirilerek test atışı aşamasına gelinmesi bakımından bir başarı olarak görülmelidir.
Atmaca G/M’si yabancı muadilleri olan ABD Harpoon Blok 1C, Fransız Exocet MM40 Blok 3, İtalyan OTOMAT Mk 2 Blok 4 G/M’lerinin 20-30 yıl içerisinde geçirdiği evrimi 9 yıl içerisine sıkıştırmayı başarmıştır.
Atmaca G/M’si, yukarıda bahse konu G/M’lerin sahip olduğu birçok özelliği bünyesinde barındırmaktadır. Uzun menzil, dönüş noktaları uygulaması (way-points), aktif arayıcı başlık, data-link, deniz sathında alçak uçuş, hücum safhasında sakınma manevraları bunlardan bazılarıdır.
Atmaca, kanister olarak adlandırılan atıcısını katı yakıtlı busterin ateşlenmesi ile terk eder. Güdümlü mermiyi belirli bir hıza ve irtifaya çıkartan buster mermiden ayrılarak denize düşer ve jet yakıtıyla çalışan turbojet motor devreye girer. Bu esnada önceden programlandığı şekilde deniz seviyesine çok yakın bir irtifaya inen güdümlü mermi “orta seyir” safhası olarak adlandırılan uçuşuna başlar. Bu safhada sürati ses hızına yakındır (0.85 mach). Daha sonra hedef mesafesine göre aktif arama başlığı devreye girer ve hedefi aramaya başlar. Hedef tespit edildikten sonra hedefe kilitlenir ve “terminal hücum” safhasına geçer. Bu safhada sürat biraz daha artar, deniz sathına biraz daha yakın olacak şekilde (yaklaşık 3-5 metre) manevra yapar.
Kanisterden çıkıştan hedefe vurana kadar merminin yapacağı manevralar ile hedef tespit kriterleri, karıştırıcı tespit kriterleri vb. merminin kontrol bilgisayarında mevcuttur. Ayrıca mermi uçuş yolu boyunca radar altimetresinden aldığı yükseklik bilgilerini, GPS bilgilerini, Atalet seyir sisteminden aldığı bilgileri ve data-linkten gelen hedef mevkii gibi bilgileri sürekli olarak analiz ederek doğru yörüngede uçuşunu gerçekleştirir.
İşte Atmaca’nın sahip olduğu en önemli özellik bu işlevlerin hepsinin yerli yazılımlar/algoritmalar ile yapılmasıdır. Bu algoritmalar/yazılımlar sayesinde arayıcı başlığın tarama prensibi, hedef seçiciliği, sakınma manevralarının uygulanması, çaf-hedef ayırımı, G/M’nin hücum kararını vermesi gibi birçok hayati işlev kendi taktik anlayışımız kapsamında yerine getirilir. Halihazırda sahip olunan yabancı menşeili silah ve sistemlerde maalesef “birilerinin” yazdığı ve belirlediği algoritmalar çerçevesinde o silahı veya sistemi kullanabiliyoruz.
Atmaca ve benzeri yerli silah ve sistemlerin en büyük avantajı, birilerinin değil bizim aklımızla merminin hareket etmesidir.
Öncelikle “İ-Sınıfı” olarak adlandırılan ikinci nesil MİLGEM’lere konulması planlanan Atmaca G/M’si 200 km.’ye yaklaşan menzili ile önemli bir avantaja sahiptir. Fakat uzun menzil her şey demek değildir. Her ne kadar data-link imkanıyla hedef mevkiini güncelleme veya hedef değişikliği tatbik edebilme imkanı olsa da ufuk ötesi angajmanların istenilen hedefi bulma ve vurma bakımlarından her zaman bir riski vardır. Dolayısıyla yukarıda bahsedilen yerli algoritmaların bu riski minimuma düşürmedeki önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır.
G/M arayıcı başlıkları/radarı çalıştıkları frekans bandı itibarıyla çok hassas kerteriz ve mesafe bilgisi elde eder, fakat bu bilgileri kullanarak örneğin, birbirine yakın mesafede bulunan iki temastan hangisine hedef olarak hücum edileceği kararı tamamen yazılım/algoritma ile ilgilidir. Hatta yazılım ve teknik bazı uygulamalarla dost gemiye hücum etme riski de minimuma indirgenebilir.
Tüm bunları şunun için yazıyorum. Muhrip ve fırkateynelerde geçirdiğim 11 seneye yayılan Silah Elektronik, Top ve G/M Subaylığı ve Silah Subaylığı görevlerim boyunca benim ve arkadaşlarımın sürekli kafasını kurcalayan bir soru vardı: Acaba bu silah ve sistemlerin içerisinde belirli zaman, durum veya yerde aktif duruma geçerek bizim hücum planlarımızı etkileyecek bir yazılım vb. var mı? Bu soruya olan cevabımız hep, neden olmasın, idi. Ve biz planlamalarımızda maalesef hep bu faktörü dikkate alarak hareket etmek durumundaydık. İşte yerli ve milli silah ve sistemlerimizin en önemli avantajı budur ve bu nedenle ben bu sistemleri kullanacak silah arkadaşlarımızı bu bakımdan şanslı olarak addediyorum.
İnanıyorum ki çok kısa bir süre içerisinde Atmaca’nın farklı versiyonları, örneğin denizden karaya atılan veya aktif başlıkla beraber IIR (Imaging Infra-red) arayıcı başlığa da sahip tipleri de hizmete girecektir.
Konuyu topçuluğun “İlk vurmak, kuvvetli vurmak, devamlı vurmak” prensibi ile noktalamak istiyorum. Bir silah veya silah sistemini incelerken hep bu prensibi dikkate alırım. Bu silah veya bu sistem bana ilk ve kuvvetli vurma imkanı veriyor mu? Evet, ATMACA bunu sağlıyor.
Emeği geçenlere selam, Deniz Kuvvetlerimize hayırlı olsun!
Bunu Paylaşın