Aslan balıkları deniz ekolojisini ‘hızla’ tehdit etmeye devam ediyor

MDN İstanbul

Akdeniz bölgesinde deniz ekolojisini tehdit eden aslan balıklarının sayısı hızla artıyor. Yılda yaklaşık 2 milyon yumurta bırakan aslan balıkları, özellikle yavru balıklarla beslenerek ekolojik devamlılığı olumsuz yönde etkiliyor. Diğer taraftan sektör temsilcileri aslan balıklarının plajda yüzen veya balık tutan insanlar için bir tehdit unsuru oluşturmadığını belirtiyor.
Türkiye Su Sporları Federasyonu Antalya Temsilcisi İsa Alemdar, aslan balıklarının denizlerde kayalık altı gölge noktalarda yaşadığını vurgulayarak, “Bu balıkların insana zararı yok denecek kadar az, insanlara yönelik vakalarda sadece Mersin’de 11 yaşındaki bir çocuğun aslan balığıyla teması oldu. Bunun dışında plajlarda ve dalgıçlarda yaşanmış herhangi bir sokma vakası yok. Bu balıklar sizi gördüğü zaman yakınlaşmak yerine daha uzak noktalara giderler. Ancak fark edilmeden eliniz, kolunuz veya bacağınız bu balıklara değerse bu yönde kendilerini savunma amacıyla temasta bulunabilirler,” diye konuştu.
Aslan balıklarının avcısı (prodetörü) olmadığını, bu nedenle de sayılarının hızla artığına işaret eden Alemdar, “Bundan 4-5 yıl önce aslan balığı denizlerimizde bu kadar yaygın değildi. Bu balık türünün hızla üremesi ve kendisini tüketen bir balık türünün olmaması sayılarındaki artışın temel nedenlerinden,” açıklamasında bulundu. Aslan balıklarının grup halinde hareket ettiğini kaydeden Alemdar, “Bu balıklar, bireysel olarak avlanan bir balık türü değil, 12’li, 13’lü bazı bölgelerde de 15’li gruplar halinde gördüğümüz oldu,” dedi.

Pempheris türlerinde
azalma var

Aslan balıklarının kısa mesafede hızlı avlanan bir balık türü olduğuna dikkat çeken Alemdar, “Bu balıklar yavru balıkları avlayan bir tür. Sayılarındaki hızlı artış, bizim ateş balığı dediğimiz kaya altında yaşayan, güneşi çok sevmeyen Pempheris türlerinde azalma yaşanmasına neden oldu. Bu azalmanın temel nedeni ise iki balık türünün aynı alanlarda yaşamaları,” bilgisini verdi. Aslan balıklarının ıslahı için bilimsel bir çalışma yapılması gerektiğini kaydeden Alemdar, “Şu anda bu süreç içerisinde garanti edeceğimiz tek durum, bu balıkların hızlı çoğaldıkları. Bu balıkların çoğalmasını önlemek için bilimsel bir çalışma yapılmalı, bunun dışında yapılacak diğer çalışmalar çok etkili olmaz,” şeklinde konuştu.

Aslan balıkları eko
sistemde tepeye çıkıyor

Aslan balıklarının avlayan bir tür olmadığına dikkat çeken Sualtı Görüntüleme Yönetmeni Tahsin Ceylan ise, “ Aslan balığı Akdeniz’de yeni bir balık türü. Diğer balıklar aslan balığı ile nasıl mücadele edeceği konusunda bir bilgiye sahip değil. Bu türün avcısı olmadığı için eko sistemde en tepeye çıkıyor. Şu anda aslan balığı Akdeniz’de besin zincirinin en tepesine yakın bir yerde,” bilgisini verdi. Aslan balıklarının insanlara zarar vermediğine dikkat çeken Ceylan, “Ancak bu balık türü deniz eko sisteminde büyük bir tahribat oluşturuyor. Bu tahribatın önüne geçmek için ciddi çalışmalar yapılmalı” dedi.

‘Taraklı Medüz’ balast suyu
ile geldi

Yabancı balık türü geçişlerinde 1982 yılında balast suyu ile gelen taraklı medüz balığının o dönemde hamsileri önemli oranda azalttığına işaret eden Ceylan, “1982 yılında Amerika’dan Ukrayna bandıralı bir geminin balast sularını Karadeniz’e boşaltması, hamsi sayısının 700 bin tondan, yüz bin tona gerilemesinde etkili oldu,” şeklinde konuştu. Öte yandan balık türü geçişlerinde Akdeniz ve Süveyş kanalındaki tuzluluk oranlarının birbirine yaklaşmasının da etkili olduğuna değinen Ceylan, “1994 yılında iki tarafta tuzluluk oranları birbirine yaklaştı. Böylece haftada birkaç tür Akdeniz’e geçmeye başladı, sonrasında bu geçişler daha fazla artmaya başladı; öyle ki bilim insanları bu geçişleri kontrol edemez hale geldi,” diye konuştu.

Bazı yabancı türler de
ekonomiye katkı sağlıyor

Akdeniz bölgesinde sokar balığının da yabancı türler arasında yer aldığına işaret eden Ceylan, “Balıkçılar bu balık türünü avlayıp satıyorlar. Her yabancı türü tehdit olarak görmemek lazım, denizlerimizde yıllarca avcılığı yapılan deniz salyangozu da yabancı kökenli bir tür. Bu türler Marmara Denizi, İstanbul’un Karadeniz kıyıları, İğneada ve Sinop’ta avlanarak ihracatı yapılan bir tür. Bu türün kökeni ise Çin denizine dayanıyor,” dedi.

Bunu Paylaşın