“Andımız”da yer alan kavramlar ile Cumhuriyet’in temel nitelik ve değerlerinin içselleştirilmesine bugün her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuluyor
1933 yılında dönemin Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip Bey tarafından kaleme alınan metin 1972 ve 1997 yıllarında değişikliğe uğramış.
Benim hâlâ ezberimde olan, az sonra yazacağım metin.
Şöyle söylüyorduk sabahları:
Türk’üm!
Doğruyum!
Çalışkanım!
Yasam; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak,
Yurdumu, Milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.
Varlığım, Türk varlığına armağan olsun.
Ey bugünümüzü sağlayan, ulu ATATÜRK!
Açtığın yolda, kurduğun ülküde, gösterdiğin amaçta hiç durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Ne mutlu, Türküm diyene!
Sonra 2013 yılında “Andımız” yönetmelik değişikliği ile bir anda ortadan kaldırıldı.
“Andımız”, Danıştay’ın bu yönetmelik değişikliğini iptal eden 2018 yılındaki kararına rağmen yeniden okunmadı.
Dahası Milli Eğitim Bakanlığı, Danıştay’ın yönetmelik değişikliğini iptal eden kararına itiraz etti.
Bu itiraza binaen, 12 Mart 2021 tarihinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, yine Danıştay’ın 2018 yılındaki “Andımız”ın okutulması yönündeki kararını iptal etti.
Aslında;
• “Andımız”ın kaldırılmasına yönelik Danıştay nezdindeki ilk girişimlerin 2009 ve 2010 yıllarında “ırkçılık” gerekçe gösterilerek yapıldığı,
• O dönemde Milli Eğitim Bakanlığı’nın Danıştay’a gönderdiği savunmada bu girişim hilafındaki görüşlerine yer verdiği1,
• Ancak aynı dönemde, dönemin Milli Eğitim Bakanı’nın metnin kutsal olmadığını2 açıkladığı,
• “Çözüm süreci”nde “Andımız”ın kaldırılmasının terörist başının taleplerinden biri olduğu3 da basında yer aldı.
Sonuçta “Andımız“ 2013 yılından beri okunmuyor.
Bu kapsamda; “Bu süreç kime ne kazandırdı? “Andımız” neden okunmuyor? İki hukuki karar neden birbirinin tersi niteliğinde? Hukuki süreç neden bu kadar uzun sürüyor? “Andımız” kararı neden bugünlerde açıklandı? “Andımız”ın iç ve dış siyaset ile bağlantısı nedir?” sorularının da siyasetçiler ve diğer sorumlular tarafından, tatmin edici şekilde yanıtlanması gerekiyor.
Esasen yukarıdaki süreç dikkate alındığında kararın daha ziyade siyasi olduğu anlaşılıyor.
Konu hukuki olsaydı, “Andımız”ın en azından 2018-2021 arasındaki dönemde okunması gerekirdi.
Siyasiler, o dönemde Andımız’ın kaldırılması çalışmalarına yönelik olarak, verdiği milli mücadele ve sonraki gelişme dönemi ile dünyada örnek olmuş bir milletin çocuklarını gülümseten, değişik gerekçeler ileri sürdüler.
• Memleketimizde yaşayan yabancıların duyduğu rahatsızlık,
• Vatandaşların etnik köken itibarıyla duyduğu rahatsızlık,
• Öğrencilerde milli bilinç uyandırılması amacıyla yapılan törensel uygulamaların günümüzde güncelliğini yitirdiği,
• “Andımız”ın okunmasının pedagojik olarak da zararlı olduğu,
• Ezbere dayalı bu tip zorunlu tekrarların öğrencilerin zihinsel gelişimini olumsuz etkilediği,
• Demokratikleşme gibi…
Bu açıklamalara ilişkin haberler sosyal medya kanallarında halen yayınlanıyor. Yeni açıklamalar da var. Bu açıklamaların da eskilerle birlikte mütalaa edilmesi gerekiyor.
Zira, bilinçli toplumlarda, siyasette, duruma göre konumlanmaktan ziyade tutarlı olmanın önem arz etmesi öne çıkıyor.
Gerekçeler tam bağımsızlık, milli birlik ve beraberlik, ATATÜRK ve ATATÜRK milliyetçiliğinin anlaşılamadığını, doğruluk, çalışkanlık, fedakârlık gibi değerlere yeterince önem atfedilmediğini, Türk toplumunu oluşturan bu değerlerin, görüş sahipleri tarafından içselleştirilemediğini gösteriyor.
Gerekçeler aynı zamanda “Andımız”ın bir sembol olduğunun da kanıtı. Çünkü yıkılmaya çalışılıyor.
Aslında “Andımız”da yer alan kavramlar ile Cumhuriyet’in temel nitelik ve değerlerinin içselleştirilmesine bugün her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuluyor.
Oluşan durum; ATATÜRK’ün “Medeni Bilgiler” kitabında yer alan “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” tanımı ile Anayasamızın “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür” hükmünü amir 66’ıncı maddesinin tekraren okunmasını ve anlaşılmasını gerektiriyor.
Aslında oluşan durum “Medeni Bilgiler” kitabının baştan sona dikkatle okunması ve anlaşılması gerektiğini gösteriyor.
Bireysel olarak “Andımız”ın ve aslen içeriğinin, siyasal görüşlerimizden bağımsız olarak, çocuklarımıza ve ulaşabildiğimiz herkese benimsetilmesi gerekliliğinin altını çiziyor.
Gelinen nokta din, mezhep ve etnik kökenli siyaset uygulamalarının akıl ve bilim ile bağdaşmayacağını, bu tarz siyasetin Türk ulusunun çıkarına olmayacağını ve tarihte birçok örnekle sabit olduğu üzere din, mezhep ve etnik kökenin emperyal mantığın sömürüsüne en açık kavramlar olduğunun hatırlanması gerektiğini dikte ediyor.
Kaynakça:
2 https://www.haber7.com/egitim/haber/479626-cubukcu-andimiz-kutsal-metin-degil
3 https://www.sozcu.com.tr/2021/yazarlar/saygi-ozturk/abdullah-ocalanin-istedigi-oldu-6312532/
Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.