‘Anadolu’nun kardeşine yönelmek daha akılcı’

MDN İstanbul

Kasım 2020 sayımızda yer alan Deniz gücümüzün yeni kızı ‘uçak gemisi’ mi olacak? isimli dosya konumuz için  Koramiral (E) Kadir Sağdıç ile uçak gemisi ihtiyacımız ile ilgili bir sohbet gerçekleştirmiştik. Koramiral Sağdıç, Çok Maksatlı Amfibi Hücum Gemisi TCG Anadolu’nun problemli bölgelere gerekli desteği vereceğini belirtirken, çok büyük uçak gemisi ihtiyacının matematiksel hesabının iyi yapılması gerektiğine dikkat çekmişti.

Halihazırda şu anda TCG Anadolu inşa ediliyor. Bir amfibi hücum gemimiz (LHD) varken ikinci gemi (Trakya) bunun kardeş gemisi mi olmalıdır, yoksa Trakya uçak gemisi mi olmalı ve mümkün mü? Sizce ihtiyacımız ne yönde?

Evet akıllarda şu anda büyük uçak gemisine mi geçelim yoksa ikinci Anadolu’ya devam mı edelim durumu var. Bizim coğrafyamızı göz önüne aldığımızda okyanus aşırı gitmeyeceğimiz göz önünde bulundurulmalı. Hint Okyanusu, Arap Körfezi, Akdeniz Körfezi, Akdeniz’in dışında Moritanya gideceğimiz lokasyonlar olabilir. Bizim problemlerimiz bu bölgelerde mevcut. Bölgesel krizlerimiz dolayısıyla bazen oralara uçak götürülmesi gerekiyorsa iki adet Anadolu’nun sınıfı olan LHD gidebilir. Kriz bölgesine tek bir Anadolu veya bakımdaysa kardeş gemisinin gönderilmesiyle kriz sistemi kapatılır. Bana büyük uçak gemisi yerine Anadolu’nun kardeşine yönelmek daha akılcı geliyor.

ABD’nin durumuysa çok farklı. Çin’in bile şu anki uçak gemisi bizim Anadolu’ya benzer. Çin bile okyanus ülkesi olduğu halde okyanus aşırı sularda balistik füzeli denizaltılara yöneliyor. Balistik mermi atan denizaltı ABD’yi caydırır diye düşünüyor. ‘‘Bana bir şey yaparsa, ben Büyük Okyanus’ta Amerika erişim menzilinde nükleer denizaltı ile balistik füze tutarsam o zaman küresel dengede nükleer caydırıcılığı kullanırım. Konvansiyonel harbe tutuşmak isterlerse de hodri meydan, benim sularıma gelecek, oralara geldiğinde benim platformlarımdan atılacak güdümlü mermilerle ABD hedeflerini saturasyona boğarım. Tek bir gemiye bir tane atmam 10 tane, 20 tane güdümlü mermi atarım,’’ diyor.

ABD konseptinde de carrier battle group var. Yani, bir uçak gemisi, yanında fırkateynler ve destroyerler denilen biraz daha büyük tonajlı gemiler ile onların da önlerinde nükleer atak denizaltıları bulunur. Denizaltılar uçak gemisine eskortluk yapar. Bizim de öyle bir görev grubunun eksik kompanentlerini tamamlamamız gerekiyor. Bu anlamda TF-2000 doğru tercih, TF-100’ler de geliyor. İ Sınıfları, daha denizci, daha dayanıklı, daha uzak odaklı olacak. Bizim görev grubunun içinde MİLGEM tipi korvet ve daha uzun kol olarak biraz daha rahat, denize daha dayanıklı İ Sınıfı fırkateynler de olacak. Çünkü İ Sınıfı fırkateynde dikey fırlatma kapasitesi daha çok artacak, MİLGEM’den daha büyük olacağı için daha fazla güdümlü mermi koyabileceksiniz. Denizaltılar, suüstünde kullanılacak güdümlü mermileri olan taarruz helikopterleri, dikey inip kalkan uçaklar için hava platformu konabilir. Ama onlar gelene kadar da İnsansız Hava Araçları (İHA) mükemmel destek sağlayacak gibi gözüküyor. Şu anda 1 metre betonu delen mini bombalar var. Bunlar F-16’lar için yapıldı ancak İHA’lar da bunları kullanabiliyor. Bu mermiler sahillerdeki direnek noktalarını kırabilir.

TCG Anadolu’nun tasarımını İspanyol Navantia’dan satın almıştık. Şu zamana kadar elde edilen know how ile Trakya gemisi projesinde tasarımı tamamen kendimiz yapabilir miyiz?

Yapabiliriz ama gerek var mı ona bakmak lazım. Dizayn için çok para ödemiyorsanız, ofis kurup bunlarla uğraşmak gerekli mi? Çok fazla yapılmıyor ki bu gemilerden, 3-4 tane yapılıyor. Dizayn yapılabilir, yapılamaz diye bir şey yok. Ancak yaptığınız dizaynın ekonomik olması için, dünya sistemine satabilmek gerekiyor.

Uçak gemileri teslim edildiği zaman nasıl bir liman lojistik hizmeti gerekiyor? Bizim limanlarımız, üslerimiz bu konuda yeterli mi?

Uçak gemilerimizi mevcut üç üssümüz abrar şu anda. Foça, Aksaz ve Gölcük, uçak gemileri için uygun. Yani onarıma, bakıma aldığınızda harekât alanı için dengeli üslerden birisi Gölcük, diğer iki üs de İzmir ya da Marmaris’te olursa bir kuzey ve bir de güney grubumuz olur. Şu anda bizi derinlik anlamında sıkıntıya sokacak limanımız yok. Ayrıca, gemi yapılırken gerekli altyapı da mevcuda göre sağlanabilir.

Gemilerle ilgili söyleyebileceğiniz özel durumlar var mı?

Fırkateyn, hücumbot, sessiz denizaltı gibi platformlar için alternatif, elektrik hidrojen kompozisyonlarında ufuk açıcı şeyler olabilir. TOGG’un elektrikli motoru için Farasis firmasıyla Ar-Ge ve üretim anlaşması yapıldı. Kazan kazan durumu var ortada. Onun gelişim gamında daha büyük alternatifleri de yapılabilir. Üretimi genişletme kısıtlamaları olan Batı sisteminde olmayacak elastikiyet, bu Çin firmasının sunduklarında bulunuyor.

Biz şimdi Avrasya içinde kaldık. NATO’nun özellikle Fransa baskısıyla Kıbrıs konusunda bize yeni ambargoları olabilir. Bu nedenle bu arabanın motoru için Çinlilerle anlaşmak oldukça akıllıca bir atılım. Gelecek nesiller adına motorun elektrikli olması çok doğru. Elektrik motoru da zaman içinde üniversitelerde kavrama, lityum batarya veya gelecek nesil kimyasallara odaklanacak pil Ar-Ge’ciliği anlamında başlı başına bir alan oluşturacak. Pili burada yapacaksınız. Sessiz gemiler var, denizaltı savunma harbinde dizel sesi sıkıntı. Gaz türbini ile gidiyoruz. Onun da altına indiğimizde, İngiltere’de ve Fransa’da olan elektrikli makinelere yöneliyorlar. İşte o zaman elektrikli gemiye geçme şansınız var. Buradaki Çin’le yapılan stratejik anlaşmanın sonrası için motor hem denizaltıda kullanılabilir hem de denizaltı savunma harbi anlamında suüstü korvet tipi gemilerde mükemmel iş yapar.

Türk Silahlı Kuvvetlerimiz her şeye rağmen çok güçlü. Türkiye teknoloji ve savunma sanayi alanında çok ciddi yatırımlar yapıyor. Bu atılımlar sonrası uyum sağlanması adına mevcut eğitim sistemimiz yeterli mi? Uçak gemisi için gerekli insan gücünü nasıl yetiştirmemiz gerekiyor? Deniz Liseleri’nin kapatılması kararı doğru mudur?

FETÖ yüzünden, bizlerin yerini alacak kurmay albaylarımız, pırıl pırıl 60 ila 70 bahriyeli insanımız gitti. Yani orada büyük bir hasar, büyük bir hıyanet var. Yine de Deniz Kuvvetleri kurumsallığı iyi olan bir kurumumuz. Açığı (ülkece) kapatmaya çalışıyoruz. Siz şimdi krema ekiple çalışmayacaksınız, yöntemler üsluplar bilindiği için ikinci grupla devam etmeye çalışıyorsunuz. Binbaşının yerine üsteğmen, albay yerine binbaşı yetiştirmeye çalışıyorsunuz. Maalesef bu durumu yaşıyoruz. Deniz Kuvvetlerimiz yükleri artmış vaziyette ama kahramanca çalışmaya devam ediyorlar.

İnsan gücünü sıfırdan üretmek gerekmiyor. Herhangi bir gemide görev yapan kişi adaptasyon geçirerek bu görevi de yapar. Temel bilimin kuralları değişmiş değil. Sinüs eğrisi, kosinüs eğrisi, kimyasallardaki temeller ve okullarda öğrettiğimiz matematik altyapıyı verdiğin zaman, Deniz Harp Okulu’nda yetişmiş olan o iyi beyin, yeni teknolojiler için yeni gemide yapması gerekenin bilgisini yüzde 20 alır ama geri kalan yüzde 80’i temel bilgilerden, ömrü boyunca kullanacağı matematik, fizik ve kimyadan alır. Deviasyonu alır. Yani yüzde 20’den fazla vermeniz gerekmez. Çünkü o teknolojiler sürekli değişecek. Biz adamlarımızı genellikle böyle yetiştirdiğimiz için yeni gelecek nesil dersleri anında, daha teknoloji kuramsal aşamadayken Deniz Harp Okulu derslerine girmeye başlar. Yani daha gemi gelmeden o gemide kullanılacak teknoloji laboratuvarlarda yerini öğretmenleri ile alır. O kurumsallığımız var. Bu eğitim sistemi 90’ların başlarında oturdu. Şu an Deniz Eğitim Komutanlığı’nın bireysel eğitimde tersanelerle, görev grubundaki gemilerle doğrudan adaptasyon kursları var. Her gemiye, her yeni göreve giderken personel, görev başı eğitimden geçerken Deniz Eğitim Komutanlığı tarafından gemiyle alınır ve güncel eğitimleri sürdürülür. Temel bilimleri ise Deniz Harp Okulu verir. Deniz Lisesi’ne gelirsek, evet Türkiye’de liselerin az olduğu, nüfusun çok az olduğu yıllarda muazzam bir katkısı vardı. Deniz kültüründen denizcilik bağı anlamında çocuğu omurilikten denizci yapmak anlamında önemli bir katkısı vardı. Ama madem ki kapatıldı; karacılar ve havacılar ‘‘biz de istiyoruz’’ demiyorlarsa ve deniz lisesini açamayacaksak Deniz Harp Okulu hazırlık sınıfı şart, hiç olmazsa bunu açalım. Yani ben o çocuğa deniz kültürünü, terminolojiyi, denizciliği, suyu ve rüzgârı 1 yıl boyunca hazırlık okulunda vermeliyim. Hazırlık okulu sürekli olmalı. Sürekli bir bahriye sisteminde, Heybeli Ada’da yaşayıp, adada yaşamak, denizde yaşamak nedir onu öğrenmeleri gerekiyor. Hatta Harp 1’e de Heybeli Ada’da devam etmeleri gerekiyor. Branşların makine, güverte, mühendislik ve diğer bölümler olarak ayrıldığı geçişe Tuzla’daki Harp 2’de devam ederler. Çağdaş eğitim almış bir şekilde görevlerine başlarlar. Yeter ki örümcek kafalı müfredatlara geçiş olmasın. Şu an bizim müfredatımız gayet güzeldir, sadece yeni teknolojilerin eklenmesi gerekir.

Görev yaptığınız dönemde stratejik harekât planı içerisinde uçak gemisi projesi bulunuyor muydu?

Evet vardı eski adı Deniz Kontrol Gemisi, şimdiki adı ise TCG Anadolu.

Gündemdeki yeni uçak gemisi projesi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Dünya küçülüyor. ABD kendi uçak gemilerini sorguluyor. Örneğin, çok büyük uçak gemisi grupları, üzerindeki 100 uçakla beraber giderken bir denizaltı gelip torpidoyla uçak gemisini şaftından vurursa büyük zafiyet olabilir. Matematik hesabının iyi yapılması lazım. O nedenle 100 uçağı denizden göndermek yerine, karadan ve havadan destek de sağlıklı olabilir. Harekâtın yoğun olduğu dönemlerde, TCG Anadolu deniz hava hedeflerine angaje olurken, hava savunmasını tanker uçakları KC135’lerle destekli F16’lar ile yaptığınızda da her yerde harekât gerçekleştirebilirsiniz.

Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın