Akdeniz’deki plastik tehlikesi

Yüce Yöney

yuceyoney@marinedealnews.com
Her yıl tahminen, doğada çözünmeleri yüzlerce yıl alacak olan milyonlarca ton plastik denizlere karışıyor. Akdeniz’de, aralarında balık, deniz kaplumbağası, deniz kuşu ve deniz memelilerinin bulunduğu 134 tür, plastik mağduru

“-Be Hasan’ın merkebi! Be gözü körolasıca! Bari şu ateşi yak, patatesleri soy, kıç altındaki tencereyi çıkar da içine yağ koy, bir baş soğan doğra da onu bari ben yapmayayım, diye çuvalın altından kara gözleri sürmeli, gülünç bir şekilde haykırırdı. Yolun dönemecinde, tam kayığın görünmemeye başlayacağı yerden tekrar bağırırdı:
-Ulan aptal, su koymayı unutma ha tencereye!..
Bir müddet olduğu yerde, adım atmadan, bir şey söyleyecekmiş de unutmuş gibi durur, düşünür, sonra:
-Mustafa… diye haykırırdı. Ulan, sakın geçen seferki gibi deniz suyu koyayım deme!..“
Sait Faik Abasıyanık bugün hala hayatta olsaydı, yukarıdaki alıntının yer aldığı Medarı Maişet Motoru romanında Mustafa’nın yemeği deniz suyuyla yapmasını bu kadarla geçiştirir miydi acaba? Denizlerimizdeki mikroplastik oranı bu ürkütücü seviyeye gelmişken yani…
Geçen ayın ekonomik kriz ve yoğun siyaset gündemi arasında, Türkiye’de satılan sofra tuzlarında mikroplastik bulunduğu haberi yeterince yer bulamadı. Oysa ciddi bir tehlikenin yansımasıydı haber. Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’nden Dr. Sedat Gündoğdu’nun araştırmasında, Türkiye’nin başlıca tuz üretim merkezlerinde üretilen 16 farklı markanın sofra tuzlarından elde edilen bulgulardan söz ediliyordu. 5’i deniz tuzu, 6’sı göl tuzu ve 5’i kaya tuzu olmak üzere 16 sofra tuzu örneği üzerinde yapılan araştırmada, en yüksek mikroplastik partikül sayısına deniz tuzunda rastlanmıştı.
Araştırma sonucunda, alınan örneklerde birçok plastik türüne rastlandığı belirtiliyordu. En sık rastlanan plastik türü yüzde 22,9 oranıyla dayanıklı ambalaj malzemelerinde tercih edilen polietilendi; onu yüzde 19,2 oranıyla polipropilen izliyordu.

Plastik atıkların sorumluları
Plastik kirliliğiyle ilgili olarak giderek daha fazla sayıda haber yapılıyor, ki bunun nedenlerinden biri hayatı tehdit eden bu kirlilikle ilgili daha fazla araştırma yapılması. Geçtiğimiz yaz aylarında WWF Türkiye’nin yayınladığı araştırma, önceleri okyanuslar için yapılan uyarıların artık denizler için de dile getirilmeye başlandığını gösterdi. Araştırmaya göre, Akdeniz’in açık sularını, deniz tabanını ve kıyılarını kirleten atıkların yüzde 95’i plastik.

Peki, nasıl oluyor da Akdeniz plastik kirliliğinden bu kadar etkileniyor? Araştırma plastik kirliliğinin temelinde çoğu Akdeniz ülkesinin plastik atık yönetimini geciktirmesi ve tamamlamamasının yattığını söylüyor. Bu atıkların başlıca kaynağı ise iki ülke: Türkiye ve İspanya. Onları İtalya, Mısır ve Fransa takip ediyor. Akdeniz’e Türkiye (günde 144 ton), İspanya (126 ton), İtalya (90 ton), Mısır (77 ton) ve Fransa (66 ton) plastik atık boşaltıyor.

Araştırma Çin’den sonra dünyanın ikinci en büyük plastik üreticisi olan Avrupa’da yılda 150 bin ila 500 bin ton makroplastiğin ve 70 bin ila 130 bin ton mikroplastiğin denize atıldığına dikkat çekiyor. Bu plastiklerin çoğu Akdeniz’de birikiyor. O kadar ki Akdeniz’deki mikroplastik yoğunluğunun Büyük Okyanus’un kuzeyinde bulunan plastik adasındaki mikroplastik yoğunluğunun dört katından fazla olduğu ifade ediliyor. Bu durumun kaçınılmaz sonucu olarak denizdeki ekosistem de insanların sağlığı da olumsuz etkileniyor. Gıda zincirinde yer edinen bu plastikler giderek daha fazla sayıda hayvan türünü ve insan sağlığını tehdit ediyor. 2017’de yayınlanan bir haberde, Mersin ve İskenderun Körfezi’ndeki plastik atık kirliliğini araştıran Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Su Ürünleri Fakültesi’nden Dr. Sedat Gündoğdu, bir kilometrelik alanda yüzen bir insanın 300 adet plastik parçası yutabileceğini söylemişti.

Bu yılın şubat ayındaki bir başka haberde ise bilim insanlarının mikroplastiklerin plankton gibi küçük besinlerle beslenen balinalar, köpekbalıkları ve vatozların üzerindeki etkilerinin araştırılması yönündeki çağrısından söz ediliyordu. Büyük deniz canlılarının nüfusunun plastik kirliliği nedeniyle azalma riskine dikkat çeken bilim insanları endişelerini dile getirmişti. Fransa’da karaya vuran bir balinada 800 kilogram plastik bulunması, Avustralya’da karaya vuran bir balinada 6 metrekarelik plastik örtü ve 30 plastik poşet bulunması gibi haberleri hatırlatarak…

WWF’nin Plastik Kapanından Çıkış adlı raporuna göre, ikisi Büyük Okyanus’ta, ikisi Atlas Okyanusu’nda, biri Hint Okyanusu’nda olmak üzere okyanuslarda plastik atıkların toplandığı beş plastik adası bulunuyor. Akdeniz ise altıncı en büyük deniz çöpü birikim alanı. Dünyadaki tüm mikroplastiklerin yüzde 7’si burada. Akdeniz’de mikroplastik yoğunluğu kilometrekarede 1,25 milyon parçacık.

Besin zincirindeki plastik
Unutulmamalı ki plastik atıkların çoğunluğu biyoçözünür değil; yani çevreye bırakılan plastikler yüzlerce yıl yok olmayacak. Raporda bu konuyla ilgili verilen bilgiler, başka söze gerek kalmadan plastik atık tehdidinin bertaraf edilmesinin zorunluluğunu anlatıyor; günlük hayatımızda neden bunu düşünerek davranmamız gerektiğini ve neden konuyla ilgili yasal düzenlemelerin zorunlu olduğunu ortaya koyuyor.
Genellikle sadece bir defa kullanılıp atılan bazı plastik ürünlerin denizde çözünmeden kalma süreleri şöyle: sigara izmariti beş yıl, plastik torba 20 yıl, plastik bardak 50 yıl, misina 600 yıl.

Deniz yaşamını en çok etkileyen atık türü, büyüklüğü beş milimetrenin altında olan mikroplastikler. Mikroplastiklerin bir kısmı, rüzgar, dalgalar veya ultraviyole ışınlar nedeniyle büyük plastik atıkların parçalanması sonucu doğrudan denizde oluşuyor.
Tahminen denizlerde 150 milyon tondan fazla plastik var. Dahası dünyadaki eğilimde bir değişiklik olmazsa, 2025’e gelindiğinde denizler her üç ton balığa karşılık bir ton plastiğe ev sahipliği yapacak. Ağırlık olarak bakıldığında, 2050’de denizlerde balıktan çok plastik olacak.

Her yıl denizlere atılan 10 ila 20 milyon ton plastik atığın deniz ekosistemlerine verdiği zararın ekonomik maliyetinin 13 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Bu rakam balıkçılık ve turizm sektörlerinde görülen maddi zarar ve kıyıların temizlenmesi için harcanan zamanı da kapsıyor.

Artık kullanılmadığı için atılan misina ve balık ağları, altılı teneke kutu tutacakları ve ambalajları bir kapan gibi hayvanlara dolaşıyor ve bazı durumlarda dolaştıkları uzuvların işlevini yitirmesine neden oluyor.
Her yıl binlerce deniz kaplumbağası ve başka deniz canlıları, plastik parçalarını yutarak veya bu parçalara dolanarak hayatlarını kaybediyor. Akdeniz’de en çok mağdur olan hayvanlar yüzde 35 oranıyla kuşlar ve yüzde 27 oranıyla balıklar. Onları omurgasızlar, deniz memelileri ve deniz kaplumbağaları izliyor.
Akdeniz’de, aralarında 60 balık türü, üç deniz kaplumbağası türü, dokuz deniz kuşu türü ve beş deniz memelisi türünün yer aldığı 134 tür, plastikten olumsuz etkileniyor. Yapılan çalışmalarda, tüm deniz kaplumbağası türlerinin plastik yediği tespit edildi. Ton balıkları ve kılıç balıklarının yüzde 18’inde, Balear Adaları civarında görülen kara ağızlı kedi köpekbalığının midesinde çoğu selofan ve pet olan plastik bulunuyor.

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın
yuceyoney@marinedealnews.com