Afganistan macerasının sonu

MDN İstanbul

Dz. Kurmay Albay (E) Serter Tuçaltan

ABD ve müttefikleri nisan ayında Afganistan’dan çekileceklerini açıkladıklarında Afganistan için iki ana senaryodan bahsetmek mümkündü.


Bunlardan ilki Amerika ve müttefikleri tarafından eğitilen ve donatılan Afgan ordusu ile Taliban arasında bir iç savaş yaşanması ve Afganistan’ı kimin yöneteceğinin bu savaş neticesinde belirlenmesiydi.


İkincisi ise Taliban’ın Afganistan’ın egemenliğini ele geçirmesiydi.


Her iki durum içinde sonuçlar bakımından önemli belirsizlikler bulunuyordu.


Bilinen veya öngörülen tek husus ABD ve müttefiklerinin belirli koşulları sağlamadan bölgeden çekilmelerinin, bölgede kaotik ve istikrarsız bir ortam yaratacağı idi.


Gelinen durum Taliban ile savaşması beklenen Afgan ordusunun böyle bir mücadeleye girişmediğini, Taliban’ın çok kısa bir süre içinde ve neredeyse kurşun bile atmadan başkent Kabil’e girdiğini, bu aşamada ikinci senaryonun gerçekleştiğini ve Afganistan’ın yönetiminin Taliban’ın eline geçtiğini gösteriyor.


Penşir Bölgesi’nde bir takım gayretlerden söz edilse dahi kısa vadede Afganistan içinde Taliban’a karşı mücadele edecek bir gücün varlığından bahsetmek de zor gibi görünüyor.


Böylelikle ABD savaş alanını, temellerini yıllar önce SSCB’ye karşı kendi eliyle attığı ve desteklediği kökten dinci bir gruba terk etmiş oluyor.


Afganistan Başkanlık sarayında verdiği görüntüler, bir taraftan Taliban’ın yapısını teyit ederken diğer taraftan müteakip dönemde Afganistan konusundaki siyasi muhatabın kim olacağını da gösteriyor.


Öte yandan, ABD ve NATO unsurlarına destek sağlayanlar ile Taliban yönetiminden kaçan Afganların Kabil Havaalanı’ndaki durumu uzun yıllar sürecek istikrarsızlığın ve kaotik geleceğin ilk emarelerini de oluşturuyor.


Bu noktada en çok sorgulanan hususlardan biri ABD’nin bu çekilme kararını neden aldığı.


Bazı yorumcular ABD’nin fiilen yenildiğini, kaybedeceğini bildiği bir savaşa daha fazla devam etmek istemediğini söylüyor. ABD’nin Afganistan’dan çekilişi esnasında oluşan görüntüleri yine ABD’nin Vietnam’dan çekilişine benzetiyor.


Bu benzetme görüntü itibarı ile doğru gibi görünse de Vietnam’dakinin aksine, ABD’nin Taliban ile bir anlaşma imzaladığını ve çekilme sürecinin bu anlaşmaya dayandığını unutmamak gerekiyor.


Amerikan basın yayın organlarında yer alan aşağıdaki haberler de ABD yenilgisine ilişkin görüşü destekliyor.


Time dergisinde 16 Ağustos 2021 tarihinde yayınlanan bir makalede Amerikan liderliğinin Afganistan yenilgisini kaçınılmaz hale getirdiği belirtiliyor.


Dergi, Taliban ile yürütülen savaşın kaybedildiği ve ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi gerektiği konusunda (ABD’deki) her iki partinin de uzlaşı içinde olduğunu ifade ediyor. Bu konuda tartışılabilecek tek hususun çekilme sürecini kimin daha iyi yönetebileceği olduğunu söylüyor.


Dergi çekilme sürecinin yönetimini “Amerikan tarihinin en aşağılayıcı başarısızlıklarından biri-one of the most humiliating debacles in American history.” ifadesi ile tanımlıyor[1].


Wall Street Journal gazetesinde 17 Ağustos 2021 tarihinde yayımlanan bir makalede ise ABD’li askeri ve istihbarat yetkililerinin ABD Başkanını;


  • Afganistan’daki güvenlik durumunun kötüleştiği,
  • Afgan ordusunun askeri kapasitesinin endişe verici durumda olduğu,
  • Taliban’ın büyük Afgan şehirlerini ele geçirebileceği


konularında bilgilendirdiği, bu bilgilendirmenin ABD Başkanı Biden’ın duruşunu değiştirmediği ifade ediliyor.


Aynı makalede yer alan “ABD Başkanının Amerikan dış politikasını Çin ile rekabet gibi daha sorunlu uluslararası meseleler ve alt yapı ile Covid’le mücadele gibi iç meseleler üzerinde yoğunlaşacak şekilde yeniden düzenlemek istediği” ifadesi önem arz ediyor.


Bir diğer haberde ABD istihbarat örgütünün Afganistan’da müteakip dönemde ihtiyaç olması hâlinde kullanmak üzere üs aradığı; Pakistan, Kırgızistan, Özbekistan’ın seçenekler arasında olduğu belirtiliyor.


Makalede üs mücadelesinin, ABD’nin yaklaşık 20 yılda trilyonlarca dolar harcadığı ve 2 bin 400’den fazla asker kaybettiği bir ülkede güvenliği sağlamak için hâlâ uzun vadeli bir plandan yoksun olduğunu gösterdiği, ABD’nin Afganistan’dan ayrılmasından kısa süre sonra uzaktan müdahalenin sürdürülebilir olmayacağı için bölgeye tekrar asker gönderme kararı alabileceği tespitlerine yer veriliyor[2].


“National Interest” internet sitesinde yayınlanan bir yazıda ise Taliban yönetimindeki Afganistan’ın ABD’ye yönelik yeni bir terör saldırısının merkezi olup olmayacağı tartışılırken[3], bir başka açık kaynakta yer alan ABD’nin çekilme yönteminin ABD kongresinde hayâl kırıklığı yarattığı haberleri konu kapsamında ABD içinde de önemli tartışmalar olduğunu gösteriyor[4].


Bazı yorumcular ise konuyu ABD iç politikası ile irtibatlandırıyor.


Cumhuriyetçilerin yüzde 56’sının, Demokratların ise yüzde 73’ünün Afganistan’da yaşananları ABD’nin ülkeden çekilmesi gerektiğinin işareti olarak değerlendirdiğini gösteren anketler bu görüşün yegane destekçisi görünümünde.


Ancak haftalık anketlere göre Biden’a destek oranının bir hafta içinde yüzde 53’ten yüzde 46’ya gerilemesi ve bu düşüşün Covid vaka sayıları ve Afganistan’dan çekilme süreci ile irtibatlandırılması bu yaklaşımı tartışmalı hale getiriyor[5].


Sonuç


Gelişmeler,


  • Biden yönetiminin G7 Zirvesi, NATO Liderler Zirvesi, AB-ABD Zirvesi gibi kritik toplantılarda Çin ve Rusya’yı merkeze koyarak attığı adımlara, gücü konsolide etme çabalarına rağmen ABD’nin zayıflamaya devam ettiğini,
  • Bununla birlikte küresel bir güç olarak hegemonya mücadelesini sürdürdüğünü,
  • Afganistan’da önemli bir yenilgi aldığını,
  • Afganistan’daki yenilgiyi önceden görerek planlı şekilde veya gelişmeler çerçevesinde küresel rakiplerine de yansıtmak, hatta mevcut durumdan istifade ederek çekilirken bölgeye, başta küresel rakipleri Rusya ve Çin olmak üzere bölge ülkelerini uzun süre meşgul edecek bir dizi problem bırakmak istediğini,
  • Bu anlamda hem doğrudan Çin ve Rusya içinde, hem de çevre ülkelerde istikrarsızlık yaratacak bir yaklaşımı benimsediğini,
  • Afganistan’dan çekilme sürecini başarı ile yönetemediğini,


gösteriyor.


ABD’nin bu tutumuna karşı Çin ve Rusya’nın Afganistan meselesi ve Taliban’a itidal ile yaklaştıkları, bu süreç içinde Taliban ile de görüştükleri ve belirli konularda mutabakat sağladıkları biliniyor.


Buna rağmen ABD’nin yaklaşımı ve gelişmeler doğrultusunda başlangıçta bir direniş ile karşılaşmayan Taliban’ın önümüzdeki dönemde başta Rusya ve Çin olmak üzere üçüncü ülkeler tarafından desteklenecek bir karşı güç tarafından zorlanması ve Afganistan’daki durumun yeniden ilk senaryoya yani çatışma aşamasına dönmesi mümkün görünüyor.


Aslında Afganistan’daki küresel mücadele daha yeni başlıyor.


Bu karışık ortamda Türkiye’nin gerek göçmenler, gerekse Afganistan’da asker bulundurma konusunda atacağı adımlarda ileriye dönük pek çok senaryoyu doğru biçimde işletmesi bir zaruret hâlini alıyor.


Türkiye’nin, küresel güç mücadelesinin bir parçası olmaması, göçmenler ve Kabil havaalanının güvenliği kapsamında adım atmadan da Afganistan’da söz sahibi olabileceği politikaları üretmesi gerekiyor.


[1] https://time.com/6090758/why-america-lost-afghanistan/

[2] https://tr.sputniknews.com/20210818/new-york-times-cia-afganistana-yakin-yeni-bir-konum-bulmak-icin-cabaliyor-1048116948.html

[3] https://nationalinterest.org/

[4]https://tr.sputniknews.com/20210818/biden-afganistandan-cekilme-yontemiyle-ilgili-amerikan-kongresinden-de-cok-az-destek-buldu-1048138577.html

[5]https://t24.com.tr/haber/abd-baskani-biden-a-kamuoyu-destegi-ilk-kez-yuzde-50-nin-altina-dustu,973010


Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın