Türkiye siyasi gündeminde uzun süredir benzeri yaşanmamış bir gelişme 10 Nisan günü Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleşti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, DEM Parti Milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan’dan oluşan İmralı heyetini kabul etti. Yaklaşık 1 saat 25 dakika süren bu görüşme, yalnızca süresiyle değil, zamanlaması ve taraflarıyla da dikkat çekici bir diplomatik temastı.
13 yıl sonra gelen temas
Görüşmenin üzerinden uzun bir süre geçmesine rağmen Cumhurbaşkanlığı kanadından herhangi bir resmî açıklama yapılmazken, DEM heyeti kısa bir süre sonra görüşmenin “olumlu geçtiğini” kamuoyuna duyurdu. DEM yetkilileri açıklamalarında detay paylaşmaktan kaçınsa da, görüşmenin hem sembolik hem de stratejik bir anlam taşıdığı yorumları siyasi kulislerde ağırlık kazandı.
Bu görüşme, 2011 ve 2012 yıllarında çözüm süreci çerçevesinde yapılan görüşmelerden bu yana en üst düzeyde gerçekleşen doğrudan temas olması itibarıyla da ayrıca önem taşıyor.
13 madde tartışması: Gerçek mi, dezenformasyon mu?
Bazı basın yayın organlarında, DEM heyetinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a 13 maddelik bir talep listesi sunduğu iddia edildi. Ancak bu haberler kısa süre içinde DEM yetkilileri tarafından açıkça yalanlandı. Her ne kadar bu tür bir listeyi doğrudan sunmadıkları ifade edilse de, heyetin öncelikli taleplerini farklı platformlarda gündeme getirmeye devam edeceği öngörülüyor.
Bu bağlamda, DEM heyetinin cuma günü Adalet Bakanı ile yapacağı planlanmış görüşme, Cumhurbaşkanlığı temasının hukuki bir devamı olarak değerlendiriliyor.
Gündemdeki başlıklar: Umut hakkı, tecrit ve özel yasa teklifleri
Adalet Bakanı ile yapılacak görüşmenin içeriğine dair kulislerde dolaşan bilgiler, DEM heyetinin hukuki ve cezaevi sistemine ilişkin bazı somut talepleri gündeme getireceği yönünde. Bunlar arasında özellikle “umut hakkı” çerçevesinde hazırlanan bir yasa teklifi, İmralı’daki teröristbaşının tecridinin kaldırılması ve PKK’nın silah bırakma sürecine özel olarak hazırlanacak kanunlar gibi konular öne çıkıyor.
Bu taleplerin kamuoyu nezdinde nasıl karşılık bulacağı ve hükümetin bu konulara nasıl yaklaşacağı, önümüzdeki süreçte şekillenecek. Ancak özellikle ceza hukukuna yönelik yapısal taleplerin Adalet Bakanı ile yapılacak görüşmede detaylandırılması, yeni bir çözüm süreci olmasa bile hukuki zeminde bazı reform tartışmalarını yeniden gündeme taşıyabilir.
Yeni bir süreç mi başlıyor?
Gerek zamanlaması gerekse tarafları itibarıyla bu temasın sıradan bir protokol görüşmesi olmadığı açık. Görüşmenin ardından yaşanan suskunluk ve eş zamanlı olarak planlanan Adalet Bakanlığı görüşmesi, Ankara’da farklı senaryoların tartışılmasına yol açtı. DEM heyetinin aktardığı olumlu atmosfer ve somut taleplerin sıralanması, hükümetin yeni bir diyalog zeminine mi hazırlandığı sorusunu gündeme getiriyor.
Ancak bu sürecin siyasi değil, yalnızca hukukî bir normalleşme hedefiyle sınırlı kalabileceği de ihtimaller arasında. Hükümetin kamuoyunda yaratılacak algıyı göz önünde bulundurarak adım adım ilerlemeyi tercih ettiği görülüyor.
Bu haberin/makalenin/çevirinin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.