Bilanço balonu!

Gökhan Esin

gokhanesin@marinedealnews.com
Birkaç yüzyıl evvel filizlenen “ekonomik büyüme” düşüncesi, önce istihdamı, akabinde de halkların geleceğe olan güvenini artırdı. Artan güven, krediyi, kredi ekonomik büyümeyi, büyüme de geleceğe olan güveni -tekrar- artırdı, yükselen güven daha da fazla kredi verilmesini sağladı.

Bu döngü kısa sürede oluşmadı, oluşamazdı da… Döngü içinde ekonomik çöküş de yaşandı, parlak günler de. Fakat uzun vadede, büyüme oranları yukarı tırmandı.

Covid-19’un yarattığı stres ile birlikte; tecrübe ve bilgi en önemli iktisadi kaynak haline geldi. Hammadde ile ekonomilerini yürüten ülkeler dahi yanlış iktisadi politikalar uyguladığı takdirde ağır hasar ile çıkacağını gördü, ancak çözüm fikri aynıydı. Covid-19’un ekonomik etkilerine yönelik genel tutum, ekonomik büyümeydi!! Sonuç, hem şirketlerin hem de vatandaşın kolaylıkla gelirinden daha fazla miktarda, uzun vadeli ve düşük faizli borçlanabilmesi oldu.

Peki, bu aşamaya nasıl geldik?
Kredi genişlemesindeki amaç; düşük faizle şirketlere ihtiyacı olan nakit kaynağını sağlamaktı. Çünkü vatandaş, Covid-19 etkisinin süresini bilemediği için (belirsizlik ortamında) tasarruf etme eğilimine gidebilirdi. Fakat kredi genişlemesi bu eğilimi engelledi. Vatandaşın ve şirketlerin tek haneli oranlarda kredi kullanımı yatırımdan ziyade tüketimi artırırken, ithalatı da (yani cari açığı da) körükledi. Kısacası, hem şirketler hem de vatandaş açısından paraların kârlı işlere borç verilmediği açıktı. Öte yandan, artan ithalat, cari dengenin sağlığı bakımından ihracatı geçmişten daha mühim bir seviyeye taşıdı.

Aşı piyasaya sürülene kadar durgunluk devam edecektir
Etkileşimin yoğun olduğu bazı hizmet sektörleri, örneğin; okul, üniversite, restoran, havayolu, spor müsabakaları, konser, eğlence sektörleri ile bunların yan sektörlerindeki durgunluk devam edecek gibi… İyi bir tahmin ile aşının 2021 sonunda herkese uygulandığını varsaysak dahi, geçmişten gelen 9 ay üzerine 12 daha eklendiğinde toplam 21 ay boyunca bu sektörler daralmış bir piyasada hayatta kalmaya çalışmış olacak.

Serüvenin sonunda hangi firmalar ayakta kalabilecek?
Pandemi kaynaklı bozukluğun bir yıldan fazla devam edeceğini varsayarsak, maceranın sonunda hangi firmalar ayakta kalabilecek? Ayakta kalanların mali tabloları ne halde olacak?

Unutmayalım ki kimi şirketler kredi ile ayakta kalabileceği için kullanım yapmıştır. Yola devam edebilmek için kredi kullanan şirketler sıkı para politikası döneminde muhakkak zorlanacaktır. Zira faizler yukarı çıkacak, tüketim düşecektir. Kaldı ki 2021 sonuna doğru ekonomilerde beklenen düzelmeyle emtia fiyatlarında oluşacak artış, şu dönemde dahi yüksek olan enflasyonu tırmandırarak bu şirketlerin işini kolaylaştırmayacak.

Tüm bunları yegâne bizler düşünmüyoruz! Merkez Bankası ve Hazine de bazı görüşlere sahip olacak ki dönem içinde bir takım adımlar attılar. Kredi musluğu açıldı ve bankalar krediyi, ödeme yapabileceğine inandığı firmalara dağıttı diyebiliriz. Peki, banka kredi verirken öncelikli mali verisi nedir? Sermaye! Ödenmiş sermayesi yüksek olan firmalar -göreceli olarak- önceliklidir. Borcu, ödenmiş sermayesinden düşük olan firmalar daha da önceliklidir. Çünkü işler kötüye gittiğinde krediyi geri ödeyebileceği varsayılır.

Sermayeyi perçinleyen diğer veri ise geçmiş yıl kârlarıdır. Yani şirketin dağıtmadığı, bünyesinde muhafaza ettiği kâr miktarı. Bankanın bakış açısından dağıtılmayan kâr, sermayeye eklenebilir. Böylece şirketin alabileceği kredi miktarı şişer.

Bu sebeple olsa gerek, yayımlanan bir mevzuat ile şirket kârlarının 2020 sonuna kadar dağıtımı kısıtlandı. Böylece hem şirketlerin bilançoları şişti hem de yabancı pay sahipliği olan şirketlere kâr dağıtımı ile yurtdışına döviz çıkışı engellendi.

Bilanço balonu!
Bilançolar balon gibi şişti ancak kâr paylarının dağıtımına izin verildiği gün bu şişkinlik sönebilir. Haliyle, borç, sermaye oranları aşağı iner. Dolayısıyla borç oranında ciddi bir erime yaşanmaması için kâr dağıtımına yönelik kısıtlama uzatılabilir. Fakat şirket için iyi gibi görünen bu uygulama pay sahibi için pek hoş olmayabiliyor. Pay sahibi de kendi ortaklarına (pay sahiplerine) kâr dağıtamaz noktaya gelerek, uygulama birçok şirketi etkisi altına alıyor.

Dolayısıyla sıradan bir yabancı yatırımcı için “yatırımın geri dönüşü” hesabı önemli şekilde zarar gördü, ortağı olduğu şirket kâr etmiş olsa dahi… Bakalım bu hassas kısıtlama daha ne kadar devam edecek?

Burada yazılanlar yatırım tavsiyesi değildir.

Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Bunu Paylaşın
gokhanesin@marinedealnews.com