2020’ye girerken…

MDN İstanbul

Dz. Kurmay Albay (E) Serter Tuçaltan

Dz. Kurmay Albay (E) Serter Tuçaltan, küresel ve bölgesel güç mücadelesinde çevre denizlerimiz, komşularımız ve yakın coğrafyamızda Aralık ve Ocak aylarındaki önemli gelişmeleri MarineDeal News okuyucuları için değerlendirdi

Küresel ve bölgesel güç mücadelesi çevre denizlerimiz, komşularımız ve yakın coğrafyamızda tüm hızıyla devam etmektedir. Bu bağlamda Aralık ve Ocak ayları önemli gelişmelere sahne olmuştur. Dikkat çekici olduğu düşünülen gelişmeler şunlardır:

GKRY’nin LNG terminali çalışmaları

13 Aralık 2019 günü GKRY Doğalgaz Altyapı Şirketi, Çin Ulusal Petrol Şirketi’nin yan kuruluşu olan “Çin Petrol Boru Hattı” şirketi liderliğindeki çok uluslu konsorsiyum ile bir LNG terminali inşa etmek üzere sözleşme imzalamıştır.

Sözleşmeye göre 2021 sonunda tamamlanacak olan LNG terminali, bir yüzer depolama ve yeniden gaza çevirme ünitesi, bu üniteyi bağlamak üzere bir iskele ve boru hatları ile gerekli diğer alt yapıdan oluşacaktır.

GKRY bu sözleşmenin yanı sıra LNG tedarik etmek üzere de bir ihale açmıştır.
GKRY’nin bu sözleşmeler ile elektrik üretim maliyetlerini düşürmeyi hedeflediği ifade edilse bile terminalin ve altyapı tesislerinin inşasının GKRY’nin stratejik hedefi olduğu, daha da önemlisi GKRY’nin Çin ile Doğu Akdeniz konularında ortaklık tesis etmek üzere hareket ettiği değerlendirilmektedir.

Deniz Güvenlik Kuşağı Tatbikatı

27 Aralık 2019 günü Rusya, Çin ve İran’ın iştirak ettiği “Deniz Güvenlik Kuşağı” Tatbikatı Umman Denizi’nde başlamıştır. Tatbikat, Rusya ile Çin’in Hint Okyanusu’nda İran ile ortak olarak düzenlediği ilk tatbikattır.

Başta Asya pazarı olmak üzere kullanıcısına deniz yoluyla sevk edilen petrol ve doğalgazın yaklaşık yüzde 30’luk kısmının taşındığı Hürmüz Boğazı yaklaşma sularında icra edilen Tatbikat’ın, İran’ı çevrelemeye ve bölgedeki deniz ulaşım yollarını kontrol etmeye çalışan ABD’ye yönelik bir mesaj olduğu değerlendirilmektedir.

Tatbikat’ın aynı zamanda küresel mücadelede safların belirlenmesi anlamında geleceğe dair dikkat çekici bir emare oluşturduğu düşünülmektedir.

East-Med Boru Hattı

2 Ocak 2020 günü Doğu Akdeniz’den çıkarılacak doğalgazın Avrupa’ya taşınması maksadıyla planlanan East-Med Boru Hattı’na yönelik anlaşma Yunanistan-GKRY ve İsrail arasında imzalanmıştır.

Uzunca bir süredir maliyeti ve yapılabilirliği ile gündemde olan ve Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi devre dışında bırakmayı hedefleyen projeye yönelik imza sürecinin hızlandırılmasının ardındaki temel sebebin; Türkiye ile Libya arasındaki deniz yetki alanı sınırlandırmasına yönelik Mutabakat Muhtırası olduğu düşünülmektedir.

KKTC ile Türkiye arasında tesis edilecek bir hatta nazaran 6-7 kat daha pahalı olacağı bilinen projeye ilişkin maliyet ve sürdürülebilirlik konularındaki şüphelerin devam ettiği mevcut durumda İtalya Dışişleri Bakanı’nın, “…bu altyapının inşaatı için gerekli sermayeyi çekebileceğini ve ekonomik olarak sürdürülebilir olabileceğini kanıtlaması gerektiği”ne yönelik açıklamasının dikkat çekici olduğu değerlendirilmektedir.

Tümgeneral Süleymani’nin öldürülmesi

ABD 3 Ocak 2020 günü düzenlediği bir hava harekâtıyla, İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Tümg. Süleymani’yi ve Haşdi Şabi Başkan Yardımcısı El Mühendis’i vurmuştur.

Bu operasyon, Hizbullah Tugayları’nın ABD üslerine Aralık ayındaki saldırısı, ABD’nin bu saldırıya misilleme olarak Hizbullah Tugayları’na yönelik hava harekâtı, akabinde bu harekâtı protesto etmek üzere Irak’taki ABD elçiliğinin basılarak ateşe verilmesi olayları ile ilişkilendirilmiştir.

Ancak bu operasyona, özellikle Süleymani’nin şahsında daha geniş bir perspektiften bakılması gerektiği değerlendirilmektedir.

– Bu anlamda ilk olarak; harekâtın hem operasyonel hem de hukuki düzlemde El-Bağdadi’nin veya Usame bin Laden’in öldürülmesi ile aynı statüde mütalaa edilmesi mümkün görülmemektedir. Zira; Süleymani İran Devleti’nin bir generalidir.
– İkincisi; Süleymani’nin IŞİD ile mücadele kapsamındaki yeri ile ilgilidir. Süleymani bu mücadelede öne çıkmış bir isimdir. IŞİD’in ortaya çıkmasından sonra Irak’taki Şii güçlerini örgütleyen Süleymani ABD’den daha önce IŞİD ile mücadeleye başlanmasında belirleyici rol oynamıştır. Bu anlamda olayın IŞİD’in varlığına yönelik etkilerinin ancak zaman içerisinde belirginleşebileceği düşünülmektedir.
– Üçüncüsü; Süleymani’nin Suriye’deki rolü ile alâkalıdır. Süleymani’nin Suriye’de Esad’ı devirmeye çalışan güçlere karşı direnişi örgütlediği ve Esad’a destek sağladığı bilinmektedir.
– Dördüncüsü; Süleymani’nin Amerikan karşıtlığı ile ilgilidir. Süleymani İran Devleti’nin menfaatleri kapsamında bölgede Amerikan karşıtı direnişi organize etmekte ve örgütlemekte, ABD’nin Irak’tan çıkmasına yönelik bir ana fikri muhafaza etmektedir.
Öte yandan ABD’nin bu operasyon ile verdiği mesajlar da önem arz etmektedir. Bu bağlamda;
– 2020 seçimleri öncesinde ABD yönetiminin ABD’nin iç kamuoyuna kararlılık mesajı verdiği,
– Azil sürecinin yürütüldüğü bir dönemde ABD iç politikasının odaklanabileceği başka bir nokta yaratıldığı,
– Uluslararası düzlemde ise ABD çıkarlarının öncelendiği, bu bakımdan hukuki zemin arayışında olunmayacağının vurgulandığı düşünülmektedir.

Bu operasyondaki diğer ABD hedeflerinin ise İran’ı kışkırtmak ve bu ülkeye yönelik müteakip ABD faaliyetleri için zemin oluşturmak, askeri bakımdan İran’ın, Irak ve Suriye’deki etkinliğini önemli ölçüde azaltmak şeklinde özetlenebileceği değerlendirilmektedir.

Öte yandan operasyon sonrasında Irak Meclisi’nin ABD askerinin ülkeden çıkarılmasına yönelik bir kararı onaylamış olması, ABD’nin ise Irak’tan çıkmayacağını açıklaması, dahası ABD Başkanı’nın Irak’ta tesis edilen ABD üssünün ücretinin ödenmesine yönelik talebi uluslararası hukuka yeni bir bakış açısı getirmiştir.

Libya Tezkeresi
2 Ocak 2020 tarihinde Libya’ya asker gönderilmesi konusundaki tezkere TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilmiştir. Bu suretle Türkiye, Libya içindeki güç mücadelesinin UMH lehine tarafı haline gelmiş, 4 Ocak 2020 tarihinde Hafter Türkiye’ye karşı cihat ilan etmiştir.

8 Ocak 2020 günü Kahire’de; Fransa, GKRY, Yunanistan, İtalya ve Mısır’ın katıldığı “Libya ve Doğu Akdeniz” konulu bir toplantı yapılmıştır. Sonuç bildirisinde; Türkiye ve Libya arasında imzalanan Mutabakat Muhtıraları’nın uluslararası hukuka ve BMGK kararlarına aykırı olduğu ve yok hükmünde sayılacağı, deniz yetki alanı sınırlandırmasının ise üçüncü ülkelerin egemen haklarını ihlâl ettiği, deniz hukuku bakımından da herhangi bir yasal sonucu olamayacağı vurgulanmıştır. Sonuç bildirgesi İtalya tarafından imzalanmamıştır.

İtalya, Libya konusunda bir adım daha atarak Türkiye-Rusya ve İtalya arasında üçlü bir mekanizma tesis edilmesini önermiştir.

19 Ocak 2020 günü yapılan Berlin Konferansı sonucunda “kapsamlı bir plan üzerinde anlaşma sağlandığı” vurgulanmış olsa da Konferansın, çok taraflı katılımcı yapısı ve tarafların birbirinden çok farklı çıkarlarının ortak bir zeminde buluşturulmasının zorlukları itibarıyla kısa vadede sonuç üretmesi beklenmemektedir.

Konferans sürecinde Libya’daki petrol tesislerinin kapatılmasının ve askeri hareketliliğin sürdürülmesinin, Hafter’in uluslararası topluma müzakere masasındaki argümanlarını işaret etmek üzere attığı adımlar olduğu düşünülmektedir.

Libya’da önümüzdeki dönemde hayata geçirilecek Cenevre sürecinin de benzer gerekçelerle yeterli etkiyi sağlayamayacağı ve çalışmaların daha az ana aktörü içeren Astana benzeri bir yönteme evrilebileceği değerlendirilmektedir. Burada soru, bu daha küçük formatın kim veya kimler tarafından tesis edileceği ile ilgili olacaktır.

Doğu Akdeniz Gaz Forumu

16 Ocak 2020 tarihinde GKRY, Yunanistan, Mısır, İsrail, İtalya, Ürdün ve Filistin’den oluşan 7 bölge ülkesinin Enerji Bakanları Kahire’de Doğu Akdeniz Gaz Forumu (DAGF)’nun kuruluş tüzüğünü imzalamıştır.

Fransa’nın da “Forum”a katılmayı talep ettiği, ABD’nin daimi gözlemci statüsünde olacağı ve AB’nin Forum’un çalışmalarını 2 yıl boyunca finanse edeceği, “Forum”un artık güçlü devletlerin de desteğini alan uluslararası bölgesel bir örgüt haline geldiği haberleri açık kaynaklarda yer almıştır. Doğu Akdeniz Gaz Forumu’na iki açıdan bakılmasının önem arz edeceği düşünülmektedir.

Bu anlamda GKRY-Yunanistan bakış açısı Forum’u Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanları sınırlandırması konusunda GKRY-Yunanistan tezlerini destekleyecek, Türkiye üzerinde etki yaratabilecek ve Türkiye’yi yalnızlaştıracak bir oluşum olarak görmektedir.

Diğer bakış açısı ise ABD’ye yöneliktir. Bilindiği üzere ABD enerji politikaları kapsamında Avrupa’nın kuzeyinde Ukrayna’yı devre dışı bırakan, Avrupa’nın RF’ye bağımlılığını artıracak Kuzey Akım-2 projesini engellemeye çalışmakta, Avrupa’nın güneyinde ise bölgesel bir doğalgaz piyasası yaratabilecek inisiyatifleri desteklemekte, bu anlamda Rusya’nın bölgedeki enerji kaynakları üzerindeki etkisini azaltmak üzere “DAGF”yi stratejik bir fırsat olarak görmektedir.

Her iki bakış açısı da Türkiye ve KKTC aleyhine gelişmekte, Türkiye ve KKTC için kendilerini dışlayan DAGF veya Yunanistan-GKRY-Mısır-İsrail-ABD-Fransa bloğu gibi oluşumları dengeleyebilecek uluslararası işbirliği fırsatlarını yaratmak mecburiyetini doğurmaktadır.

Sonuç

Gelişmeler dış politika açısından 2020 yılının da son derece hareketli geçeceğini göstermekte, Türkiye’nin meselelere; kendi gücüne dayanan, her türlü hayal ve maceradan uzak, aklın ve bilimin rehberliğine tesis edilmiş, milli gücün tüm unsurları ile diplomasiyi yerinde, zamanında ve koordine içinde kullanabilen, günlük siyasetin üzerinde bir tavırla yaklaşmasını gerektirmektedir.

Bunu Paylaşın