• TR
  • ENG
MarineDeal News
  • Haberler
  • Yazarlar
  • Piyasa
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Deniz Ticareti
  • Deniz Savunma
  • Jeopolitik
  • Analiz
  • Çevre
  • Video Arşiv
Aa
Bildirim
Son yayınlananlar
Ümit Özdağ: “PKK ile yapılan pazarlıklar Cumhuriyete ortak getirme girişimidir”
Gündem
Rusya’nın Novorossiysk Limanı kullanılamaz hâle geldi
Dünya Jeopolitik Limanlar ve Marinalar Lojistik
CMA CGM plans to invest in the Port of Hamburg
English Edition Limanlar ve Marinalar Lojistik
İran’ın, BAE açıklarında bir tankere saldırdığı iddia ediliyor
Deniz Savunma Dünya
81 yıl sonra aynı acı: Ahıska Türkleri sürgünü için anma mesajı
Gündem
Aa
MarineDeal NewsMarineDeal News
  • ANA SAYFA
  • HABERLER
  • YAZARLAR
  • PİYASA
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • DENİZ TİCARETİ
  • DENİZ SAVUNMA
  • JEOPOLİTİK
  • ÇEVRE
  • ENGLISH
Search
  • TÜM HABERLER
    • Piyasa
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Deniz Ticareti
    • Deniz Savunma
    • Jeopolitik
    • Çevre
    • English
  • YAZARLAR
    • Yeşim Yeliz Egeli
    • Meltem Aydın Süloğlu
    • Gökhan Esin
    • Barışcan Yücel
    • Atilla Yeşilada
    • Bartu Soral
    • Gürcan Elbek
    • Yüce Yöney
    • Emin Yaşacan
    • Cihangir Dumanlı
    • Serter Tuçaltan
    • Levent Akson
    • Haluk Mustafa Baybaş
    • Özhan Bakkalbaşıoğlu
    • Yaşar Canca
Bir hesabınız var mı? Giriş Yap
Bizi takip edin
  • MarineDeal News

18 Kasım 1773’ten günümüze Deniz Harp Okulu (DHO)

Özhan Bakkalbaşıoğlu
  • Özhan Bakkalbaşıoğlu
  • Yükleme Tarihi: 01.11.2024 17:53 | Son Güncelleme: 01.11.2024 17:53
    ozhanbakkalbasioglu@www.marinedealnews.com
Paylaş
Paylaş

5/7 Temmuz 1770 yılında İngiliz personel destekli Rus filosu ile Türk filosunun Ege Denizi’nde yaptığı deniz muharebelerin sonunda Türk filosu Çeşme Limanı’na demirledi. Çeşme’de yaşayan Rumlarında desteği ile demir üzerinde yatan gemilerimize Rum ateşi adı verilen kayıklarla yaklaşılmış ve gemiler ateşe verilmişti. Türk Akdeniz filosunun tamamına yakını yanmıştı. Bu muharebede başarılı görevler yapan Cezayirli Gazi Hasan Paşa bizzat Sultan III. Mustafa’ya giderek çağın koşullarına uygun bir deniz okulunun kurulmasını talep etmiştir. İlk defa bilimsel anlamda okullu subayların yetişeceği bir okul Kasımpaşa’da bizzat Cezayirli Gazi Hasan Paşa’nın konağında 1773 yılında Mühendishane-i Bahr-i Hümayun adı altında kurulmuştur.  İmparatorluğa ilk defa fen bilimlerinin girdiği ilk okuldur. Bu nedenle Bahriye o tarihten itibaren kurumsallığa başlamış ve Donanma ve Bahriye mektebi kurallar ve örf, adetler ile yönetilmeye başlamıştır. İmparatorluk ve Cumhuriyet dönemlerinde nezaket kuralları, Örf ve Adetler diğer hiçbir kurumda Bahriye’deki kadar eski değildir. Özellikle Bahriye’de nezaket kuralları ve onu içeren kitapçık sadece Bahriye’de olması kurumun tam kurumsallığını gösteren önemli bir belgedir. 1850 yılında Heybeliada’ya Kasımpaşa’dan nakil olan okul bu Ada’da şekillenmiştir. Ada kültürü, izine çıkarken İstanbul’a yapılan deniz yolculuğu yanı sıra halk ile iç içe bir yaşantıyı yaşatmış ve 2 saatlik bu yolculuk öğrencilerin sosyal hayata uyumunda önemli bir taş olmuştur. Zaman zaman kış aylarında fırtınalı havaya rast gelen bu yolculuklar, küçük yaştan itibaren deniz şartlarında yaşama deneyimlerinde önemli bir ölçü olmuştur. 1830 yıllarından beri okuldaki yaşamı düzenleyen kurallar bir kitap hâlinde hazırlanmış ve bugün çok az bir değişiklikle hâlâ kullanılmaktadır. Bahriye subayı olmak zordur. İşe çekirdekten başlamak gereklidir. O nedenle Deniz Lisesi açılmıştır. Bugün kapatılmış olsa bile yakın zamanda mutlaka açılmasını arzu ettiğimiz bu okulda eğitim/öğretimin yanı sıra Bahriye’nin tüm özellikleri, kuralları, örf ve adetleri bu yuvada öğretilir. Ben lise ikinci sınıf öğrencisi olduğum zaman sınıf subayımız yanımızda 2 mendil taşımamız gerektiğini söylemiş ve bunu takip etmişti. Bir mendil kendimize ait diğer mendil ise tanıştığımız hanımın kullanımına sunulmak üzere temiz olarak cebimizde olmalıydı. Bahriyede söylenen bir deyiş vardır. Eşiniz sizin daima bir rütbe üstünüzdedir. Hanımlara sevgi ve saygı Bahriye’nin temel kuralıdır. Sınıf subaylarımız her gün “muayene müracaat taburu” dediğimiz taburda bizleri tepeden tırnağa kadar muayene ve kontrol ederlerdi. Bahriye subayları titizdir, her zaman iyi giyinirler, bir beyaz elbiseyi o zamanki vapurların bacasından çıkan duman kurumlarından üzerine bir leke almadan koruması, üniformasına ve dolayısıyla sivil elbisesine gösterdiği özen önemlidir. Bahriye subayı askerliğinin yanı sıra 3 önemli unsurla iç içedir. Komutan olarak gemisinin sevk ve idaresi, coğrafya ile özdeş olarak yaşaması, gemisini ağır deniz şartlarında kumanda etmesi. 

Taktik komutandır. Verilen görevi eksizsiz yapmak zorundadır. Hata sıfıra yakın olacak şekilde yetişir. Ve sonuncusu sosyal olmalıdır. Mesleği gereği çok dış temas görevlerinde bulunur. Yemek yemesinden, giyinmesinden, kokteyl davetlerindeki davranışlarından sorumludur, bu hususlarda kültür ve bilgi birikimini toplamış olması gereklidir. 

Tüm mesleklerden ayrı olarak bir Bahriye dili ile konuşur. Sağ tarafa “sancak”, çekmeye/almaya “vira”, hazır olmaya “alesta”, bayrağı yarıya kadar indirmeye “mezestre”, yemek zamanı “arya sofra” ve daha nice kendine has kelime ve kavramlar… Bunlar lisede Gemicilik derslerinde öğrenilir. Bahriye subayının ana görev yeri gemidir. Burada şekilden ziyade görev disiplini hâkimdir. Aynı muayene müracaat taburları gemide de yapılır. Astsubay ve erler bu taburda kontrol edilir. DHO’da görülen eğitim bir hayli yüklüdür. Yıllarca Kara ve Hava Harp okulları 2 senede mezun verip kıtaya çıktıkları bir dönemde Deniz Harp Okulu; 2 sene öğrenci 2 sene de öğrenci subay olarak 4 senede mezun verirler. Bizim okuduğumuz dönemde hakkımız olduğu hâlde mühendislik diploması erken ayrılmalar olur endişesi ile verilmemiştir. Bahriye subayı okuldan itibaren 3 önemli konuda eğitilir. Çabuk karar verme, yeri geldiğinde yönetmelikler doğrultusunda inisiyatif alma ve onu kullanma ile pratik zekâya ulaşmak. Bu 3 unsur özellikle suüstünde ve altında seyir yapan gemilerin yönetiminde çok önemlidir. 

Her zaman toplumda önemli bir saygınlığa kavuşmuş ve farklı yorumlanan Bahriye subaylarını yetiştiren komutan, idareci ve öğretmenlerimize şükran ve minnet borçluyuz. Zaman zaman sert olsalar da bugün onların verdiği eğitimle yaşıyoruz. Bizler okurken kirlettiğimiz yatakhanemizi, sınıflarımızı temizleyen, baba gibi güvendiğimiz müsdahdem kadrolu çalışanlarımızı, o güzelim dalyan köfte, Samsa tatlısı yapan ahçılarımızı, uyurken bizi nöbet tutarak koruyan askerlerimizi sevgi ile anıyorum. Ve annelerimiz… O dönem keten kumaştan üniformalarımız vardı. Bunlar yıkandıktan sonra ütü ile düzelmez ve mutlaka kola içeriğine yatırılırdı. İşte annelerimiz o kısa izin zamanımızda elbiselerimizi yıkar ve kolalayarak ütülerlerdi. Ben elbisem kırışmasın, anneme de yük olmamak için otobüste ve hatta zaman zaman vapurda oturamazdım. Annelerimizin hakkını asla ödeyemeyiz. 

Askerî törenlere hazırlanmak en büyük heyecanımızdı. Günler önce hazırlanır, özellikle 19 Mayıs törenlerinde bizi izleyen kız öğrencilerimize verilmek üzere özel rozetler hazırlardık. Nedense hep Bahriye öğrencilerinden rozet isterler ve alırlardı. 

İnönü ve Fenerbahçe Stadyumları tamamen dolardı. Taksim’de yapılan törenlerde İstiklâl Caddesi’nden geçerken çiçekler atılırdı. Fenerbahçe Stadı’na giderken Atılay denizaltı gemi Komutanı’nın annesinin evi önünden geçerken selam yürüyüşü yapılır, hanımefendi de bizi selamlardı. O zaman Bahriye’de vefa borcu daha güçlüydü. Her zaman mezunu olmakla gurur duyduğum Deniz Harp Okulu, bu 18 Kasım’da 251. Yıl baklası denize inerken Atatürk’ün yolunda, nice 251 yıllar bu çatı altında kutlanır. 

Tüm DHO mezunlarının hayat rotaları hep neta olsun.

Bu haberin/makalenin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.

Aşağıdakiler de ilginizi çekebilir

Yazmasına yazıyorum da bir sor bakalım, nasıl

Denizcilik sektörünün unsurları: Türk Gemi Geri Dönüşüm Sanayisi

Değişen coğrafyada Orta Doğu, Kafkasya ve Balkanlar: Türkiye’nin bu coğrafyadaki stratejisi ne olmalı?

Tahtın sahibi altın ons

ABD yaptırımları ve belirsizlikler deniz ticaretini yeniden şekillendiriyor

ETİKETLER: BAHRİYELİLER, DENİZ HARP OKULU, YAZARLAR
Bunu Paylaşın
Facebook Twitter Whatsapp Whatsapp LinkedIn Linki kopyala Yazdır
Paylaş
Avatar photo
By Özhan Bakkalbaşıoğlu
ozhanbakkalbasioglu@www.marinedealnews.com
Web Banner

Yazara Ait Diğer Yazılar

Değişen coğrafyada Orta Doğu, Kafkasya ve Balkanlar: Türkiye’nin bu coğrafyadaki stratejisi ne olmalı?
10/11/2025

Güç ve saygınlık ülkelerce nasıl algılanmaktadır
06/10/2025

Eylül ayı içinde olan tarihsel olaylar ve Preveze Deniz Zaferi üzerine hasbihal
09/09/2025

Dünden bugüne bayramlar
08/08/2025

Orta Doğu siyasî haritası kaldığı yerden yeniden şekilleniyor
06/07/2025

Arama

Kategoriler

Arşivler

Legal

  • Kişisel Verileri Koruma Kanunu
  • Ziyaretçi Aydınlatma Metni
  • Çerez Politikası
  • Kişisel Verileri Saklama ve İmha Politikası
  • KVKK Başvuru Formu

MarineDeal News Künye

İmtiyaz Sahibi: MDN Yayıncılık, Matbaa, Reklam, Organizasyon ve Tur. San. Tic. Ltd. Şti. adına Yeşim Yeliz Egeli
Kuruluş: 1 Ocak 2008
Genel Yayın Yönetmeni: Yeşim Yeliz Egeli yesimegeli@marinedealnews.com
Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu): İlyas Öztürk mdn@marinedealnews.com
Video Editör: Halis Kılıç
Haber Merkezi: Yüce Yöney, Barış Özgür, Barışcan Yücel
Abonelik: asistan@marinedealnews.com
E-posta: mdn@marinedealnews.com
Tel: +90 (212) 343 2005
Adres: Merkez Mah. Perihan Sk. No.118/5 34360 Şişli, İstanbul, Türkiye

Bizi sosyal medyada takip edin

Okuma listesinden çıkartıldı.

Geri al
Welcome Back!

Sign in to your account

Üye ol Şifremi Unuttum