Havalar yavaş yavaş ısınırken yatlar ve yelkenliler de büyük bir hevesle sezona hazırlanmaya başlıyor. Yeni gelen yaz aynı zamanda, ayrıcalıklı birkaç kişi için de yepyeni mega yatlarının anahtarlarını teslim almak için sabırsızlıkla bekledikleri bir mevsim de demek oluyor. Birkaç yıl süren planlama, mühendislik, tasarım ve üretimin sonunda, merakla beklenen mega yatların ufka doğru yola çıkmalarının zamanı nihayet geldi, kimileri için de mükemmele ulaşmak için belki de biraz daha zaman var denilebilir. Onları dört gözle bekleyen sahiplerinin yanı sıra hem bizim gibi denizcilikle ilgilenen medya mensupları hem de sizin gibi mega yat meraklıları, bu yatları açık denizlerde yol alırken görmeyi sabırsızlıkla bekliyorlar. 2018’in son gününe kadar teslim edilmeleri beklenen en gözde mega yatları araştırdık ve sizin için derledik.
Listemize geçmeden önce şunları belirtmekte fayda var. Bu yıl, içlerinden birinin 146 metre uzunluğa sahip olacağı tahmin edilen birkaç mega yatın teslimatının yapılması bekleniyor. Sorun şu ki, bu yatlar hakkında bilinenler ve şu ana kadar yapılan açıklamalar ne yazık ki çok az. Bazılarında iç/dış tasarımcılarını ve özelliklerini bırakın, sadece bir tersanenin adı geçerken, bazılarının sahiplerinin isimleri bile bilinmiyor.
– Kleven 370: U116 ismiyle de bilinen, 116 metre uzunluğundaki bu yat, Norveç’teki Kleven Tersanesi’nin ikinci süper yatı. Kleven aynı zamanda 107 metre uzunluğundaki, 2016 yılı yapımı ünlü Ulysses yatının da üreticisi. Yatın sahipleri ise Graeme ve Robyn Hart. Yeni Zelandalı sahipleri 10 yılı aşkın bir süredir, birçok farklı gemiyle seyahat etmenin keyfini çıkardılar ancak bu 116 metrelik yat, onların bugüne kadar sahip olduklarının en büyüğü niteliğinde. 66 kişiyi aynı anda ağırlayabilecek olan yatın geçen sene gerçekleşmesi gereken teslimatı bu seneye sarkmış durumda.
– Feadship 1007: 110 metre uzunluğundaki bu zarif hanımefendi, Feadship’in bu yıl teslim edeceği en büyük yat olacak. Hollanda genelindeki en büyük mega yatlardan biri olma unvanını da taşıyacak olan Feadship 1007’nin, bu yılın en çok beklenen yatlarından biri olması da kaçınılmaz elbette. Feadship, en azından şimdilik, yatla ilgili olarak suskunluğunu koruyor. Buna rağmen, iç ve dış tasarımının Michael Leach Design tarafından yapıldığını biliyoruz. Bunun yanında, yatın henüz yapım aşamasındaki gövdesi ve güvertesi, Feadship’in taşeronu tarafından Aralık 2016’da ifşa edilmişti.
– Spectre: 69 metre uzunluğundaki Spectre de birçok nedenden dolayı bu yılın en çok merak edilen yatlarından biri. James Bond filmlerindeki yatlarıyla ünlü yatçı John Staluppi’nin en büyük yatı olacak Spectre, aynı zamanda Staluppi’nin koleksiyonuna katacağı üçüncü Benetti ürünü. Teknolojik açıdan Spectre, Mulder Design’ın yüksek hızlı gövdesine sahip. Bunun da kendisine uzun yolculuklarda, aynı özelliklerdeki diğer yatlara nazaran üçte bir oranında yakıt tasarrufu sağlaması bekleniyor. Aynı zamanda, bu büyüklükteki bir yata göre yüzde 30’a yakın bir fazlalıkla, 21 knot’luk azami hıza ulaşabileceği söyleniyor. Spectre’nin yüksek hızda yüksek verimlilik özelliğinin, onu listemizdeki diğerleriyle ayrı bir kategoriye koyduğu da bir gerçek.
– Palo Alto: Tasarımı ve iç dizaynı Winch Design tarafından yapılan ve 112 metre uzunluğunda olduğu söylenen bu mega yatın, Lürssen’in halihazırda üretmekte olduğu 100 metrenin üzerindeki birkaç yattan biri olduğu basına yansıdı. Ancak “basına yansıdı” diyoruz, çünkü üreticisi, yatla ilgili olarak henüz bir açıklama yapamıyor. Yani en azından şimdilik öyle. Sahibiyle birlikte 22 misafirini aynı anda ağırlayabilecek olan Palo Alto, 12 metrelik bir havuza da sahip. Misafirler bunun yanında mabet gibi bir spa merkezinin ve küçük bir denizaltı da dahil birkaç teknolojik oyuncağın keyfini çıkarabilecekler. Sahibinin 10 yıla yakın bir süredir yat kiralama hizmeti sunması, kendisine bu yeni yatta neler bulunmasıyla ilgili olarak güzel fikirler vermiş gibi görünüyor. Haziran 2016’da Lürssen’in atölyelerinden bir mega yatın devasa kıç kısmı denize indirildiğinde, çoğu kişi bunun Palo Alto’nun bir parçası olduğuna dair tahminde bulundu. Çünkü tasarımı, projeninkiyle benzerlikler gösteriyordu.
– Project Bravo: Oceanco Y718 adıyla da bilinen Project Bravo’nun teknik lansmanı geçtiğimiz şubat ayında yapılmıştı. 109 metrelik bu tekne, uzunluğu ile kayda değer. Ancak cazibesi, şu ana kadar koruduğu gizeminde de saklı. Öyle ki, hakkında çok az şey biliniyor; tasarımının Nuvolari-Lenard’a ve denizsel mimarisinin de Azure Naval Architects’e ait olduğu mesela. Bir de içinin Reymond Langton Design tarafından tasarlandığı.
– Thunder: Thunder, Lürssen’in hakkında açıklama yapabildiği birkaç yattan biri. Teslimatı yıl sonuna doğru gerçekleşecek ve bu andan sonra, çoğunlukla Asya sularında yol alacak. Lürssen, bu projesi için ‘120 metre ve üzeri’ gibi bir ibare kullansa da 136 metrelik uzunluğu basın organları tarafından onaylanmış durumda. Espen Øino tarafından tasarlanan Thunder, geleneksel Çin ve Tao inanışlarının efsanevi şimşek tanrısı Lei Gong’a bir saygı duruşu adeta.
– Seven: Teslimatı 2018’de yapılacak olan birkaç büyük yelkenliden biri olması, Seven’ı da teslimatı en çok beklenen mega yatların arasında müstesna bir yere koyuyor. Sahneye ilk kez geçtiğimiz eylül ayında gerçekleştirilen Monaco Yacht Show’da çıkarak boy göstermiş olan Seven’ın, yine de tamamlanması için çok işi kalmıştı. Bu nedenle son rötuşlarının yapılması için, Monaco’dan hemen sonra İtalya’ya geri döndü. Seven, Perini Navi’nin 60M serisinde 65 metre uzunluğundaki üçüncü projesi ve bunların üçünün de deniz mimarisi Ron Holland’a ait. Ancak Seven, diğer ikisinden farklı bir iç tasarımcıya sahip: Dante O. Benini Architects and Partners. Açık tonlardaki çınar ağacının kullanımı, iç tasarımının cazibesini artırıyor. İsmiyle ilgili olarak da İtalya’nın önde gelen iş adamlarından Ennio Doris, “Ailemle olan güçlü bağımı temsil edecek bir isim istedim ve ismini Seven koydum. Çünkü benim yedi tane torunum var. Bu yeni yatla, hepimiz birlikte uzak ufuklara yelken açabileceğiz ki bu hepimizi bir araya getirip sıkı sıkıya bağlayan, ortak tutkumuz,” diyerek teknesiyle kurduğu manevi bağı dile getiriyor.
