Türkiye kur ve enflasyon kıskacında

MDN İstanbul

Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, mart ayı sonunda bir konferansta yaptığı konuşmada, tüm dünyada büyüme döneminin sonuna gelindiğine ve faizlerin yükseliş trendine girdiğine dikkat çekip, “Yağmur ve fırtına yaklaşıyor. Çatıyı hava güneşli iken tamir etmemiz gerekiyor” uyarısında bulunmuştu

Bu açıklamayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan eleştirse de, bugün gelinen noktada eski bir ekonomist olan Şimşek’in haklılığı çok geçmeden ortaya çıktı. Şöyle ki, son dönemde ABD 10 yıllık faizleri kritik seviye olan yüzde 3’ün üzerine çıkarken, petrol fiyatları da 80 doların üzerine çıktı. Yaşanan bu gelişmeler tüm dünya piyasalarını ve para birimlerini sarsarken, bu dönemde Türkiye piyasaları en kırılgan olanların başında geldi.

Türk Lirası yüzde 25,2 eridi
Yılbaşından bu yana Türk Lirası dolar karşısında yüzde 25,2 değer kaybederken, kur 3,78 TL’den mayıs sonu itibarıyla 4,73 TL’ye fırladı. Aynı dönemde Borsa İstanbul ise yüzde 12,8 düşerek 117 bin 524 puandan 102 bin 135 puana geriledi. Son bir ayda ise gösterge faiz olan iki yıllık hazine tahvil faizi ise yüzde 14’ten yüzde 17,38’e fırladı. Bu dönemde Merkez Bankası önce 0,75 puanlık faiz artışı yaptı ama maalesef piyasalarda herhangi bir karşılık görmedi. Ardından kur hızlı tırmanışını sürdürdü ve 4.93 TL’ye kadar fırlayarak tarihi zirvesinin gördü. Hal böyle olunca Merkez Bankası piyasaların kendisinden uzun süredir beklediği aksiyonu geçte olsa aldı ve olağanüstü toplanarak faizleri 3 puan artırarak yüzde 16.5’e çıkardı. Kur bu hamle ile ilk etapta 4.54 TL’ye kadar gerilese de hemen sonrası gün yeniden 4.73 TL’lere fırladı. Özetle finansal piyasalar tarihinin en dalgalı ve kırılgan dönemlerinden birini yaşıyor.

İş bu sefer finansal piyasalarla sınırlı değil
Zaten ekonomistler, son aylarda piyasalarda yaşanan dev dalgalanmaların öncekilere nazaran daha farklı olduğu yorumlarında da bulunuyor. Şöyle ki, ülke tarihinin en önemli seçim sürecine doğru giden Türkiye’de maalesef makroekonomik dengelerde ‘kronikleşmeye’ doğru giden bir bozulma söz konusu. Hızla artan cari açık, bugüne kadar ‘disiplini’ ile öne çıkan bütçede seçim öncesi hamlelerle açığın artması, riskleri de beraberinde getiriyor. Mayıs ayı sonunda yayınlanan Merkez Bankası Beklenti Anketi de bu bozulmaları açık bir şekilde ortaya koyuyor. Ankete göre, yılsonuna ilişkin döviz kuru ve enflasyon beklentileri yükseliyor. Bir önceki ay yapılan ankette yüzde 10,7 olan yılsonu enflasyon beklentisi bu ankette yüzde 11,07’ye yükseldi. Mayıs, haziran ve temmuz aylarında ise yıllık enflasyon da sırasıyla yüzde 11,45, yüzde 12,30 ve yüzde 12,70 olarak gerçekleşecek. Yine büyüme beklentilerinde de önceki anket dönemine dair beklentilere göre bir miktar düşüş gözleniyor. Büyüme beklentileri 2018 ile 2019 için sırasıyla yüzde 4,6 ve yüzde 4,4 olarak gerçekleşti. Cari açıkta ise, halen yukarı yönlü risklerin devam ettiğini cari açık beklentilerinin de yukarı yönlü revize edilmiş olmasından görebiliyoruz. 2018 yılı cari işlemler açığı beklentisi bir önceki anket döneminde 50,8 milyar dolar iken bu anket döneminde 53,5 milyar dolara yükseldi. Döviz kuru beklentilerinin ise 2018 yılsonu için 4,22 seviyesinden 4,44 seviyesine yükseldiğini, 12 ay sonrasına ilişkin kur beklentilerinin ise 4,33’ten 4,58’e yükseldiğini görüyoruz. Bütün bu veriler de önümüzdeki dönemde ekonomi kurmaylarının işinin ne kadar zor olduğunu gösteriyor.

Bunu Paylaşın