SUALP ÜRKMEZ

MDN İstanbul

Furtrans Yönetim Kurulu Başkanvekili ve DTO Yönetim Kurulu Üyesi Sualp Ürkmez, Türk Denizcilik sektörü ve Piri Reis Üniversitesi ile ilgili sorularımızı MarineDeal News okurları için cevapladı

1. Krizden çıkış için denizcilik finansmanı ve bankaların katkısın›n önemi vurgulan›yor. Çin bankalarının verdiği teşviklerden söz edilirken siz Türk devletinin ve bankalarının denizciliği yeterince desteklediğini düşünüyor musunuz?
Bankalar, Türkiye’de ve dünyada denizcilik finansmanının da motivasyonunu kaybetmiş durumdalar. Proje bazında bakıldığı söyleniyor ancak denizcilik finansmanı artık bir banka için öncelikli sırada gelmiyor. Bankalar daha kârlı büyük portföyleri takip ediyorlar.
Krizin başlamasından bu yana geçen 5 sene herkes için zorlu bir süreci beraberinde getirdi. Ancak zaman içinde sektörler artık ne yöne gideceğine dair kararlarını belirledi. Denizciliğin belli segmentlerinde gelecek görünmeye başladı. Bu kadar dibe indikten sonra söylenebilecek tek şey bizim olmayacak işimizin armatörlük ve gemi inşa olduğudur.  5 senedir kötü bir piyasa çektiğimize göre bundan sonrası zaten ister istemez geri dönüş olacak. Kimyasal tanker gemilerinde, konteynerlerde iyiye gidiş başladı. 2-3 aydır konteynerda ilerleme gözleniyor. Bununla beraber Avrupa ve Amerika ekonomisi ilerleme sağlarsa denizcilik yine dünyanın en önemli sanayilerinden biri olacak.
Çin bankaları sektörü çok fazla desteklemesine karşın bizde bu tip desteklerden söz etmek söz konusu değil. Denizcilik sektörü devletlerin oynadığı global bir oyun haline geldi. Çin kendi elindeki kağıtlara göre oynuyor Türkiye’de kendi elindekilere göre. Türkiye ile Çin’i bu konuda karşılaştırmak doğru olmaz. Çin dev rezervleri ve bankaları olan, çok büyük bir iş gücü olan ve bu iş gücüne iş yaratmak zorunda olan bir ülke. Türkiye ise hâlâ para politikalarını dengelemeye çalışan ve mali politikalarda çok dikkatli olması gereken bir konumda olduğundan karşılaştırmak doğru değil.  Bu nedenle Türk denizciliği bugün bulunduğu noktada. Ben yakın tarihte sektörü destekleyecek kararların çıkacağını zannetmiyorum.

2. Son dönemde Türk bayrağına geçilmesinden sıkça bahsediliyor. Bu konuda armatörleri teşvik etmek için neler yapılmalıdır?
Türkiye’nin 2023 stratejisi için Türk bayraklı gemilere destek vermesi şart. Geleceğin ekonomik ithalat ihracatı açısından ekonomik durum o kadar büyük bir filoyu gerektirecek ki, yüzde 90’ı yabancı bayraklı olan filonun Türk bayrağına geçmesi gerekiyor.  Türkiye 2023’te yurtdışına 50 milyar dolar navlun ödemek istemiyorsa, devletin Türk bayraklı gemilere geçmesi konusunda sektörü desteklemesi lazım.
Türk bayrağı teşvik edilirse Türk bayrağını geçmek mümkün olabilir ancak dezavantajlı bir durumda bırakırsanız kimse geçmez.  Norveç’te herhangi bir tersanede gemi yaptıran armatörler oradaki teşviklerden ve finansman olanaklarından faydalanır. Norveç bayrağı armatör için daha avantajlı olduğunda Türk bayrağına geçmesi mümkün olmuyor. Bizim armatörlerimizin yurtdışında yaptırdığı gemilerin çoğu Türk bayraklı değil, yabancı bayraklı. Filomuz eski olduğundan iyi bir hazırlanma ve sunuşla Türk bayrağına geçme projesini gerçekleştirmeliyiz. Bu yapılmadığı takdirde yakın zamanda Türk bayraklı filo diye bir şey kalmayacaktır. 2023 planına ve hedeflerine Türk bayraksız bir filo uymuyor. En uygun haliyle nasıl gerçekleştirebileceğimiz konusunda çalışma yapılması gerekiyor.
Tersanelerimizde çalıştırdığımız işçilerin gemi maliyetindeki katma değer payı yüzde 15’tir.  Bu konuda destek sağlandığında zaten bir o kadar daha insan çalışabilecek. Gemi inşa tüm dünyada çok stratejik bir sanayi koludur. Bütün dünyada ihracat için savaş gemilerini konuşuyorsak eğer tersanemizdeki dizaynırlarımız, mühendislerimiz ve tersanelerimizin kabiliyetinden dolayı konuşuyoruz. Savunma sanayi müsteşarlarıyla, dizayn konusunda önemli ilerleme kaydederek, deniz kuvvetleriyle beraber dünya markası yaptık. Yakında askeri gemilerde 1 milyar Euro’luk ihracatları konuşacağız. Demek ki bu sanayinin üzerinde önemle durmak lazım. Özellikli projelerin çoğu Türk tersanelerinde yapılabilir. Gemi inşa sanayini ayakta tutmak için devletimizin tersanelerle iş yapması gerekiyor.  Hem denizcilik ailesini büyütmek hem de navlunda geri düşmemek için herkes üzerine düşenleri yaparak projeler geliştirmelidir.

3. Türk denizciliğinin krizden çıkması için ne gibi önlemler alınması gerekiyor?
Geçtiğimiz günlerde Deniz Ticaret Odası’nı temsilen AB’de katıldığım Leadership 2020 toplantısı dışarıya kapalı bir konferanstı.  O toplantıda Avrupa Birliği’nin gemi inşa sanayini artık Uzakdoğu’yla eşit rekabeti için bütün üye ülkelere tavsiye edeceklerini ve destek vereceklerini açıkladılar.
Son dönemde tartışılan Ekoship işi tamamen bir parfümün paketi gibi, marketing konusudur. Biz sanki hiç mühendislik bilmiyormuşuz gibi bir anda ecoship patlaması oldu. Çevre konusu çok güzel pazarlandığından dolayı bunun güzel bir pazarlama stratejisi olduğunu düşünüyorum.
Türkiye’de mevcut 200-300 koster gemisinin yaş ortalaması 30’dur. Karadeniz-Akdeniz arasında çalışan bu koster gemilerinin çevreyi kirletme analizi yapıldığında inanamazsınız. Bunlar sürekli Boğazlar’dan geçiyor ve çevreyi inanılmaz derecede kirletiyor. Bunları hurdaya çıkarma konusunda bir çalışma yapıldığında önemli bir sorun çözülmüş olacak. Devletimiz 15-20 yaşındaki eski otomobillere kilosuna 800-900 dolar hurdaya gitme bedeli veriyor. Gemi hurdası içinse ton başına 250-300 dolar. Araba hurdalarına verilen ton başı 800-900 doları kostercilere versek, koster sorunu bitmiş olur. İyi bir sermaye ve finansman desteğiyle uzun vadeli bir krediyle bu gemiler yapılır. Geliştirdiğimiz koster projesiyle hem koster filomuzu yenileyeceğiz hem de Boğazlarımızı temiz tutabileceğiz. Boğaz’dan geçen gemilerin çevreye zararı Boğaz’dan geçen arabalardan çok daha fazla. Koster filosu devletin desteği olmadan gerçekleşmesi mümkün değil. Çin Devleti’nin sağladığı ucuz hammadde desteğinin bizde olması zor. 5 bin tonluk gemi, Çin’de 4 milyon dolara yapılabiliyorken, Türkiye’de kimse 7-8 milyon dolara yaptırmaz.
Avrupa Birliği de şu an gemilerin tamirinde teşvik veriyor. Gemi inşa sanayindeki tüm işçilik giderleri için kullanıma açık 1,54 milyar dolarlık bir Avrupa Birliği fonu var. AB bu tip finansmanı da kullanarak, sanayi ve iş gücünden sonra ticaret yapan gemilerini de kaybetmemek için çaba sarf ediyor. Daha önce yetkililerimiz AB’de teşvik yasak olduğundan destek veremeyeceklerini söylüyordu, umarım onlar da değişen koşullara göre sektöre uygulanan politikaları gözden geçirirler. AB’nin kendi sektörü için yaptığını bizim devletimizin yapması bizimi için yeterlidir.
Offshore platformları inşasındaki iş potansiyeli bütün tersanelerin dilinde. Bizim tersanemiz askeri gemilere yöneldiği için bu konuyu çok incelemedim ancak bunları inşa etmenin zor olmadığını biliyorum. Devletimiz bir adet sipariş versin devamı gelecek deniyor. Yakında Türk tersanelerinin teknik altyapısını gören birinin Avrupa’da kafasına dank edecek. Avrupa tersanelerinde bu gemilere daha fazla para vermek istemeyenler, bu tip bir gemiyi Türkiye’de yaptıracak. Daha sonra da gerisi gelecek. Artık her tersane her yeri zorluyor. Herkes kendisine bir yön seçti. Bu yönde çalışan tersanelerden eminim birisi bunu yapacak ve bir tane yapıldıktan sonra da devamı gelecek.

4. DTO seçimleri sırasında epey tartışılan Piri Reis Üniversitesi konusunda neler söylemek istersiniz?
Piri Reis Üniversitesi’nin Türkiye’nin en önemli projelerinden biri olduğunu sadece gezenler bile anlayabilir. Mükemmel bir tesis yapılıyor ve devletimizin üzerinden büyük bir yük kaldırdı. Türkiye’de deniz meslek liselerinde son sınıf okuyan öğrenci sayısı 1200. Bunlardan sadece yüzde 5 ila 10’u devlet üniversitesine giriyor. Aslında bu öğrencilerin hepsi üniversitede denizcilik  okumak istiyor, ancak üniversitelerimizin kontenjanı 500 civarı ve matematik ağırlıklı dallar kabul edildiği için 1200 öğrencinin 50’si 100’ü fakülteye girebiliyor. Haricen diğer fen ve anadolu liselerinden denizciliğe soyunmuş gençlerde devlet üniversitesindeki kontenjanları doldurabiliyor. DTO, devletimizin yeni fakülte kurması gereğini ortadan kaldırarak tamamıyla denizcilik sektörüne ait bir üniversite yapıyor. Deniz ticaret meslek lisesinden meslek yüksekokula geçiş için 840 kontenjan açıyoruz.  Kaptan, mühendislik, yat kaptanlığı, mekatronik, gemi inşa dalında meslek erbabı öğrencilerimizi 4 senelik meslek yüksekokuluna sokuyoruz ve bu eğitimle devletimizin yapması gereken yatırımı biz yapıyoruz.
Piri Reis özel bir üniversite ama yüzde 52 burs veriliyor. Her öğrenciye burs veriyoruz çünkü dto denizcilik dalında kariyer yapmak isteyen öğrencilere şans sunuyor. Bu kadar nitelikli burs veren başka bir okul yok. Yeni projemiz burs veremediğimiz öğrencilerimize kredi imkanı sağlamak olacak. Mecburi hizmet karşılığında yüzde 30’dan yüzde 80’e kadar okulları boyunca öğrencilere kredi vereceğiz. Bu kredi karşılığı 5 sene okuyacak ve aldığı kredi miktarına göre, maksimum  5 sene boyunca da kredisini geri ödeyecek. Her öğrenci bizim okulumuza para sıkıntısı yaşamadan devlet üniversitesi gibi girebilecek. Bu projeyle öğrencilerimizin tamamı Piri Reis’te okuyabilecek.
Piri Reis Üniversitesi’nde okuyan öğrencilere şu ana kadar toplam 8 milyon 900 bin TL burs verdik. DTO’nun her üyesinin ödediği ücretler bir hizmete gidiyor ve bu hizmetlerin hepsi bir hayra gidiyor. Devlet üniversitesine girmek isteyip de giremeyen öğrencilerimiz için 5000 kişi kapasiteli Piri Reis Üniversitesi’ni yaptık. Her sene 1000 öğrenci alarak eğitimli yetişmiş müthiş bir insan gücü sağlayacağız. Bu insan gücüyle Türkiye’nin denizcilik işletmesinde ve gemi inşada nerelere gideceğini göreceğiz. Böyle bir potansiyele büyük bir filo ve çok özellikli projeler lazım.
Ekim ayında açacağımız yeni kampüsümüz açıldığında herkes şaşıracak. 2023 projesini gerçekleştirerek büyük yatırım yapıyoruz, denizci bir ülke yetiştiriyoruz. Bundan sonrada şubelere taşıyacak yan okullar açacak ve eğitimi sahillere taşıyacağız. Senede 100-150 bin lira kazanacak, okulu bitirdiğinde işi gücü hazır öğrenciler yetiştiriyoruz. Başka proje geliştirmemize gerek yok ve sadece bu projeyi doğru yapıp yürütmemiz bile DTO’nun, Türkiye’ye ve Türk denizciliğine armağanıdır.

5. Piri Reis’te okuyanlar çalışmaya başladıktan sonra mı ödemeye başlayacaklar? Diğer üniversitelere yardım edilmediği konusundaki eleştirilere ne diyeceksiniz?
Biz dev bir manning şirketi, yeni bir iktisadi işletme kuruyoruz. Bu dünyanın en büyük manning şirketi olacak. 10 sene içerisinde 7000-7500 tane kaptan ve yüksek mühendis Piri Reis’te şartlı kredi alarak okumuş öğrenciler bizim manning listemizde olacak. Dünyanın en büyük armatörlük şirketleri bizden kaptan, mühendis isteyecek. Okulda yaptığımız yatırımlarla öğrencilerimizi sadece standart gemilerde değil, her çeşit gemide çalışabilecek kaptan, mühendis ve gemiadamı yetiştiriyoruz.
Denizcilikteki çalışma şartları belli. Konteyner gemilerine bakıyorsunuz 3 ay gidiyor, 1 ay dinleniyor. Türkiye’de kişi başına düşen ortalama milli gelir 10 bin dolara çıktı. Bizim bugün İtalya’da çalışan tankerimizin kaptanın maaşı 9 bin Euro ve ailesi dahil full sağlık sigortası yapılıyor. Türkiye’de denizcilik meslek lisesinden mezun olup da açıkta kalan öğrenci  bir yere gelemiyor. Onun yerine üniversitemize alıp finanse edeceğiz ve 5 sene sonra meslek sahibi yüksek geliri olan bir genç yetişmiş olacak. İşsizlik seviyesinden bu düzeye gelecek insanlar sayesinde Türkiye zenginleşebilir. Bu mesleği batı Avrupa’da yapan kaptanların yaş ortalaması 65 üzeri. Avrupa İngilizceyi iyi konuşabilen, akıllı ve kabiliyetli genç nüfusa açık. Türk genci akıllı ve kabiliyetli. İyi bir eğitime, iyi bir işletme bilgisine daha doğrusu iyi bir staja, stajı yaptığı iyi bir işletme şirketine ihtiyacı var. Öğrencinin şanssızlığı eğer kötü bir şirkete giderse sonra iyi bir kaptan olamıyor. Bu programla Türkiye’nin en büyük şirketlerinin buna destek vermesini sağlayacağız. Desteğe ihtiyaç olmadan biz zaten finanse edeceğiz. Onlar zaten o finansmana da destek vermek isteyecekler.  Türkiye denizcilik eğitimi almış gençler anlamında çok büyük yol alacak. Bu gemi inşaatı içinde geçerli, yat kaptanlığı içinde. 500 grostonun üzerindeki yatlar içinde 2 yıllık meslek okulu açıyoruz. Ayrıca MCA sertifikası verme projesini hayata geçiriyoruz.
Diğer üniversiteler devlet üniversitesi olduğu için kendi ekonomik sistemleri ve devletin desteğiyle dönüyor. Bizim diğer üniversitelere desteğimiz de her zaman devam ediyor. Daha yeni Gaziantep’teki üniversitenin açılışında dev bir simülasyon merkezi kurduk. Her sene 2 tane meslek yüksek okuluna simülatör veriyoruz. Rakamsal değeri 500 bin euro. Neden diğer üniversiteler olduğu ifade ediliyor ki, buradaki ürünümüz öğrenci. Bir öğrenci üniversite sınavına giriyor, 3 soru eksik yapıyor ve devlet üniversitesine giremediğinden eğitim alamayıp dışarıda kalıyor. 3 soru fazla yapan öğrencimiz devlet üniversitesine giriyor ve eğitim hakkı kazanıyor. Bunun üniversitelere yardımla alakâsı yok, biz öğrencilere yardımda bulunuyoruz. Öğrenciye ve insanımıza yatırım yapıyoruz. Üniversitelerin hangi konuda yardıma ihtiyacı varsa biz yardıma hazırız. Ama bu konuyu bir spekülasyon haline getirmenin bir anlamı yok. Biz denizcilik okumak isteyen öğrencilerimize devlet gibi bir üniversite kuruyoruz ve onları destekliyoruz. Burs veriyoruz, kredi imkânı sağlıyoruz. Bizim yatırımımız öğrenci. Herhangi bir üniversiteye az vermişiz, çok vermişiz meselesi değil.
Eğitim kurumlarındaki yatırımlarımızı DTO şubelerine de yayacağız. Sahildeki öğrencilerimize kampüsler kuracağız ve orada yetiştireceğiz. Bu durumun üniversitelerin ayrışmasıyla alakası yok. Türk gencinden bahsediyoruz. Esas proje bu ve ben bu tartışmanın ne olduğunu anlayamıyorum. Bir üniversitenin paraya ihtiyacı varsa gelir, planını ortaya koyar ve bizde yardım ederiz. Ama biz neyi değerlendiriyoruz. Ben 1000 tane öğrenciyi alayım yoksa açıkta kalacak. Devlet zaten destekleyip üniversiteyi kurmuş. Biz 100 milyon dolar harcayıp yeni üniversite kuruyoruz. Devletin yapacağını yapıyoruz. En iyi imkânlarla ve bütün tesislerimizi de bütün üniversitelerimize açıyoruz. Bunu bir sorun haline getirmek isteyenler olayı başka yerden görmek istiyor. Oraya neden yardım yapıyorsun ki deniyor ancak biz yardım ve yatırımı gencimize yapıyoruz. Sınava girmeden önce öğrenci 9 Eylül’e, Karadeniz’e, İTÜ’ye gidecekti veya gidemeyecekti. Biz geride kalanlara yardım ediyoruz.
Müsteşarlığımızla beraber 50 milyon euroluk mükemmeliyet merkezi projesini de gerçekleştiriyoruz. Denizcilik vakfının işleteceği merkezde her türlü sertifikalandırma ehliyet ve eğitim verilecek, ayrıca bütün denizcilik meslek liselerine ve üniversitelerine açık bir tesis olacak.

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın