Hibrit tahrik sistemi, römorkörler için elektrik motorunu kullanarak kusursuz bir manevra kabiliyeti sağlamasının yanı sıra; dizel ve elektrik motorlarının güçlerini birleştirerek, üstün bir çekiş özelliği göstermelerini mümkün kılıyor. Ancak yatlarda ve yolcu gemilerinde yüksek güç performansının yanı sıra daha sessiz, titreşimsiz ve emisyonsuz seyahat etme seçenekleri ve olanakları da hem müşterilerin hem de üreticilerin ilgisini çeken unsurlar. Karakol botları ve çok yüksek performans ile hız gerektiren benzeri diğer uygulamalar içinse, hibrit tahrik sistemleri geniş bir aralıktaki yüksek güç üretiminin yanında ekonomik birçok fayda sağlayabiliyor. Buna ek olarak, hibrit tahrik sistemlerinin düşük işletim maliyetlerinden yararlanmaları, gemi operatörleri açısından büyük bir avantaj.
MTU’nun, “müşteriye özel’’ hibrit tahrik sistemleri birçok gemide kullanılmaya başlandı. Örneğin, 2017 yılında denize indirilen ‘Sailing Yacht A’ adlı, dünyanın en büyük yelkenlisinde MTU’nun yedi değişik tahrik modu sunan bir dizel-elektrik karma hibrit tahrik sistemi bulunuyor. Yelkenlinin ihtiyaç duyulduğunda yaklaşık 16,000 kilowatt’a yakın birleşik güç çıkışı sunarak 21 knot’luk azami hıza ulaşılmasını sağlayan dizel ve elektrik motorları, yavaş seyirlerde düşük vibrasyon seviyeleri ve yakıt tasarrufu elde edilmesine de olanak veriyor. Hollandalı üretici Heesen Yachts da ‘Nova Hybrid’ adını verdiği projesiyle müşterilerine 1,200 kilowatt dizel gücüyle (2 x MTU 12V 2000 M61) 2 x 110 kilowatt elektrik gücü takviyeli 50 metrelik bir hızlı deplasman yatına sahip olma olanağı sunuyor. Tümüyle alüminyumdan üretilen yat, sadece elektrik gücüyle çalışırken, 9 knot azami hıza ulaşabiliyor ve tamamıyla sessiz bir yolculuk keyfine ev sahipliği yapabiliyor.
MTU’nun yeni hibrit tahrik sistemleri, Rolls-Royce Power Systems’ın 2015 yılında ortaya koyduğu ‘Yeşil ve Yüksek Teknoloji Girişimi’nin (the Green and High-Tech initiative) bir parçası. Şirket, bu programının kapsamında, havayı kirleten emisyonları ve hem enerji hem de ham madde tüketimini azaltacak şekilde tasarlanan, geleceğin çevre dostu çözümlerine yatırım yapmayı sürdürüyor.
MTU Denizcilik ve Kamu İşleri Başkanı Knut Müller, “Dizel motorlarla elektrikli motorların kombinasyonları, bunların yanında bataryalarla birlikte, birçok denizcilik aplikasyonu seçeneğinin arasında seçim yapacak olan müşterilerimize; en önemlisi verimlilik olmak üzere, çevresel uyumluluk ve tahrik sisteminin esnekliği gibi kayda değer faydalar sağlayacak. Modüler bir sistemin de yardımıyla, entegre hibrit tahrik sistemlerini müşterilerimizin spesifik ihtiyaçlarına özel olacak şekilde tedarik edeceğiz” dedi.
Rolls-Royce, gemiler için MTU’dan tamamen hibritle çalışan tahrik sistemleri de tedarik edecek ve bunlar MTU’nun içten yanmalı motorlarının, elektrikle çalışan modüllerinin, şanzıman sistemlerinin, bataryalarının, izleme ve kontrol sistemlerinin yanı sıra diğer elektronik parçalarından oluşacak. Knut Müller yaptığı açıklamada, “Müşterilerimize entegre sistemlerle birlikte, kullanması çok kolay tahrik modlarından oluşan uygun seçenekler sunacağız. Rolls-Royce olarak bunu, sistem entegrasyonu konusundaki uzun yıllara dayanan deneyimimizle ve Yeni Nesil Blue Vision Hibrit otomasyon sistemimizin (Blue Vision New Generation Hybrid automation system) desteğiyle gerçekleştiriyoruz,” diye ekledi.