Mevduat faizlerine ne oldu?

Gökhan Esin

gokhanesin@marinedealnews.com
Bunları hatırlatmamın sebebi; ben bu yazıyı yazarken serbest piyasadaki mevduat faizlerinde yüzde 2-2,5 oranındaki yükseliştir. Mevduat faizlerindeki yükseliş neden önemli? Bankalar belli faiz oranı ile aldıkları mevduatları, daha yüksek bir faiz oranıyla kredi olarak satar. İki faiz oranı arasındaki fark ile oluşan para ise bankanındır. Dolayısıyla, bankanın kredi verebilmesi için öncelikle mevduat toplaması gerekir. Elbette ki, mevduatın maliyeti kredinin bedelini belirler.

Düşük mevduat faizinin
etkileri/tetikleyicisi neydi?

Düşük mevduat faizleri 2019 başından beri enteresan gelişmeleri tetikledi. Önce fon getirileri yükseldi, sonra bonolar arttı, akabinde talihsiz bir swap haftası yaşadık.
Mevduat faizlerini tetikleyecek bir gelişme oldu mu? Aslına bakarsanız mevduat faizini yükseltecek fazlaca sebep yoktu; zira Merkez Bankası repo faizi yüzde 24 seviyesini koruyor, enflasyonda da çok önemli bir değişiklik gözlenmedi.
Ama döviz tarafında beklenmedik gelişmeler yaşandı. Yılbaşından, nisan başına kadar (vatandaşın ve şirketlerin) döviz mevduatları 21 milyar dolar yükseldi. Bu, yüzde 13’lük bir artış anlamına geliyor. Demek ki, yerliler dövizi, TL mevduat faizine tercih etmiş. Aslına bakarsanız, sadece dövize de yönelmediler.

Likit fon son dönemin
gözdesi haline geldi

Aynı dönemde likit fon getirileri mevduat faizinin üzerine çıkınca yatırımcı fonu da tercih eder hale geldi. Bir kısım yerliler tasarrufunu likit fonda değerlendirmeye başladı.
Para piyasası fonlarının büyüklüğü 2018 yılı Aralık ayında 13 milyar TL seviyesinde iken 2019 Mart ayında 28 milyar TL’ye yükseldi. Aynı dönemde bankalardaki toplam TL mevduatı 20 milyar TL düştü diyebiliriz. Çünkü likit fonların getirisi yüzde 23-24 iken mevduat faizleri yüzde 20 seviyesindeydi.
Hemen şunu hatırlatalım; yatırımcının likit fona yönelmesi bankaların TL krediler için kaynak oluşturmasına katkı sağlamaz. Çünkü “likit fon” olarak bilinen enstrüman paranın genellikle Merkez Bankası’nda ters repo işlemi şeklinde değerlendirilmesi, elde edilen faizden yönetim ücretleri düşüldükten sonra kalan getirinin fon sahibine aktarılmasıdır. Öte yandan, bankalar döviz mevduatı ile de TL kredi verme riskine çok sıcak durmadıkları için TL mevduat erimesi kredi kanalları açısından iyi değildir.

Peki yegane
tedbir faizlerin
yükselişi miydi?

Özetlemek gerekirse, düşük mevduat faizi iki durum yarattı; likit fon talebinde artış ve döviz alımı… Hatta bir tane daha sayabiliriz; arbitraj!! Bazı yatırımcılar aldıkları TL kredileri, önce swap piyasasında dövize çevirip, döviz kredi almışçasına işlem yaptılar. Yani TL kredi ile düşük faizli döviz kredi kullanımı yarattılar.
Dövize ve fona olan talep artınca, mart başında SPK bir karar alarak likit fonların en az yüzde 50’sini banka mevduat hesaplarında değerlendirme kuralı getirdi. Ayrıca, fonlardan alınan yönetim ücreti, yüzde 1-1,5 oranında düşürüldü. Bu, şu demek oluyordu; “likit fon getirisi yüzde 21,5-22 arasında bir yere gelecek”. Ama hala mevduata göre daha iyi getiri sunuyordu. Bu adım, fona kayışı azaltabilirdi ama fondan mevduata akış yaratacak etkiyi yapamazdı ve yapmadı! Nihayetinde, iki seçenek kalmıştı; ya fona girişi zorlayıcı tedbirler alınacaktı ya da mevduat faizleri yukarı çekilecekti.
Kanımca, fona girişi zorlayıcı tedbirler yabancı yatırımcı açısından pek hoş karşılanmazdı. Faizlerde atılacak yukarı yönlü bir adım ise hem dövize olan talebi hem de fona olan ilgiyi azaltabilirdi. İşte bu sebeplerden ötürü mevduat faizleri yüzde 2-2,5 oranında artırıldı.
Burada yazılanlar yatırım tavsiyesi değildir.

ETİKETLER:
Bunu Paylaşın
gokhanesin@marinedealnews.com