Dünya Bankası’ndan 3 başlıkta karbon ayak izine bakış

MDN İstanbul

Ulaştırma sektörünün her alanı, uzun süredir karbon ayak izini azaltmaya yönelik çözümler üzerinde çalışmakta. Bu anlamda deniz taşımacılığı sektöründe çalışmalar yapan firmalar yakın zamana kadar somut bir adım atmamıştı. Geçtiğimiz günlerde 35 ülkenin katılımı ile imzalanan karbon salınımı oranlarının düşürülmesine yönelik anlaşmanın ardından Dünya Bankası, bu girişime yönelik bir rapor hazırladı. Özellikle nakliye sektöründe karbon salınımının azaltılmasına yönelik olarak yapılması gereken çalışmalardan bahsedilen rapor üç başlıktan oluşuyor.

Dünya deniz taşımacılığı küresel nakliyenin yüzde 80’ini elinde bulunduruyor. Nakliye ve enerji açısından en verimli taşıma modeli olarak kabul edilen deniz taşımacılığı, çevreye ağır zarar verebilen ham petrol arıtımının bir yan ürünü olan gemi yakıtlarını oldukça fazla kullanıyor. Dünya Bankası’nın deniz taşımacılığından kaynaklanan emisyonların küresel bir öncelik haline gelip gelmediğini açıkladığı üç temel neden şu şekilde:

1. Fırtınalı sular – Yükselen emisyonların zorlayıcılığı

Sektörün küresel emisyonlardaki payı şu an yüzde 2-3 seviyesinde iken, deniz taşımacılığına olan talep de artmakta –zira emisyonlar da öyle-. Sırf 2015’ten 2016’ya kadar –ki son 10 yıldan fazla bir sürenin en yavaş yılıydı- dünya üzerindeki tüm filolar yüzde 3.5’ten fazla büyüdü. Peki bu eğilimin sonucu ne mi oldu? Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) buna bağlı olarak nakliye kaynaklı karbon emisyonlarının yüzde 50’yle 250 arasında artabileceğini tahmin etti.

2. El birliğiyle – Dürüstlük ve adilliğin gerekliliği

Ne uluslararası havacılık, ne de uluslararası denizcilik, Paris Anlaşması uyarınca belirlenen iklim değişikliği hedeflerinin bir parçası değildi. Dolayısıyla, bilhassa bu iki sanayi, Paris Anlaşması sonrasında ülkeler tarafından sunulan ulusal iklim eylem planlarının hiçbirine dahil edilmeyen, çoğunlukla ulusal düzeyde belirlenen katkı maddeleri olarak anılan endüstrilerdi.

Nihayet 2016’da harekete geçildi ve Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (International Civil Aviation Organization – ICAO), Uluslararası Havacılık Karbon Ayırma ve İndirme Şemasını (CORSIA) uluslararası uçuşlardan gelen karbon emisyonlarına yönelik olarak kabul etti. Nakliye sektörü buna hızlı bir şekilde uyum sağlamazsa, karbon emisyonlarının 2050’ye kadar küresel GHG emisyonlarının yüzde 10-17’sini oluşturacağı ve Paris Sözleşmesi’nin küresel ısınmayı 2°C’nin çok altında tutma hedefine önemli bir tehdit oluşturduğu tahmin ediliyor.

Siyasi açıdan bakıldığında, nakliye sektörü içerisindeki büyük karbon salınımcılarını hesap verebilir şekilde kontrol altında tutmak, iklim değişikliğinin genel başarısı için de büyük önem taşıyor. Güçlü endüstriler herhangi bir yükümlülükten muaf tutulduğu taktirde, belli başlı ulaşım şekillerinin iklim meselesi üzerinde etkin biçimde hareket etmesini nasıl bekleyebiliriz ki?

3. Yelken açmak – Bir gelecek yaratma fırsatı

Uluslararası denizcilik sektörünün harekete geçmesi için üzerinde kurulan baskı son yıllarda giderek artmakta. Örneğin, Avrupa Parlamentosu Şubat 2017’de, IMO’nun benzer iklim düzenlemelerini kendi kendiliğinden önermediği sürece, denizcilik sektörünün 2023’den itibaren AB Emisyon Ticareti Sistemi’ne (EU Emissions Trading System) dahil edilmesinin lehinde oy kullandı. Bu bağlamda IMO, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin (United Nations Framework Convention on Climate Change)  iklim değişikliğinin ilerlemesini ölçmek amacıyla bugüne kadarki ilk global envanter çalışmasını gerçekleştireceği Nisan 2018’de, ilk GHG emisyon azaltma stratejisini kabul etmeyi taahhüt etti. Bunu 2023 yılında, gözden geçirilmiş bir IMO stratejisi de izleyecek. Hareket momentum kazandıkça, uluslararası denizcilik sektörü için daha yeşil bir geleceği yaratma fırsatı da yaratılmış olacak.

Olası emisyon azaltma stratejilerinin potansiyelini keşfetmek, tartışmak ve değerlendirmek için, yenilikçi denizcilik paydaşları arasında bir ittifak oluşturmak büyük önem taşımakta. Bu nedenle, Londra Üniversitesi Enstitüsü ile Küresel Deniz Forumu, herkes için sürdürülebilir hareketlilik ve deniz emisyonlarına ilişkin yürüttükleri ortak çalışmalarla oluşturdukları Karbon Fiyatlandırma Liderlik Koalisyonu ile, Dünya Bankası’nın denizcilik endüstrisini desteklemek için çıktığı bu yolculuğuna güçleriyle çok yakın bir geçmişte katılan global iki müteşebbis oldu.

Bunu Paylaşın