Doğu Ege Adaları’nda uluslararası hukuk yok sayılıyor

MDN İstanbul

Hakan Mehmet Köktürk
Dz. Kur. Kd. Alb. (E) Hakan Mehmet KÖKTÜRK, Yunanistan’ın meşru müdafaa hakkına dayanarak Doğu Ege Adaları’nın silahsızlandırılmış statüsünü ihlal etmesini uluslararası hukuka göre değerlendirerek; bu durumun Türkiye’ye kazandırabileceği meşru müdafaa hakkına dikkat çekiyor

Dışişleri Bakanlığımızın 12 Mayıs 2019 tarihinde Doğu Ege Adaları’nın silahsızlandırılmış statüsünün Yunanistan tarafından ihlal edildiğine ilişkin açıklamalarına karşı Yunanistan tarafından verilen cevapta;

• Ege Denizi’ndeki statünün 1923 yılında imzalanan Lozan Antlaşması ve 1947 yılında imzalanan Paris Antlaşması ile belirlendiği,
• Paris Antlaşması’na taraf olmayan ülkemizin bu konuda söz söyleme hakkının bulunmadığı,
• Yunanistan’ın Birleşmiş Milletler Antlaşması şartlarına uygun olacak şekilde kendi egemenlik alanlarında güvenliğini sağlamak için her türlü savunma tedbiri almaya yetkili olduğu,
• Ülkemizin uluslararası hukuka saygı duyması gerektiği, belirtilmiştir.

1923 Lozan Antlaşması ve 1947 Paris Antlaşması ile Doğu Ege Adaları (Limni, Semadirek, Midilli, Sakız, Sisam, Ahikerya ve Menteşe Adaları) silahsızlandırılmış statüde Yunanistan’a devredilmiştir. Ülkemizi uluslararası hukuka uymamakla suçlayan Yunanistan 1960’lı yıllardan bu yana söz konusu her iki uluslararası antlaşmayı da ihlal ederek Doğu Ege Adaları’nı silahlandırmaktadır.

Paris Antlaşması, her devletin saygı gösterilmesini isteyebileceği objektif statü yaratan bir antlaşmadır. Ülkemizin taraf olmamasına rağmen, Yunanistan’dan bu antlaşmadan doğan yükümlülüklerini yerine getirmesini isteme hakkı vardır.

Doğu Ege Adaları ülkemiz batı sahillerine sadece birkaç mil uzaklıktadır. Bu adalardaki silahlar ülkemizin nüfusunun ve sanayi tesislerinin yoğun olarak bulunduğu, ihracat ve ithalatımızın önemli bir kısmının yapıldığı, milli gelirimize katkıda ilk iki sırada bulunan Marmara ve Ege Bölgesi ile deniz taşımacılığımız için çok önemli olan Ege Denizi ticaret yollarını doğrudan etkileyebilecektir. Silahsızlandırılmış statü ile Doğu Ege Adaları üzerindeki Yunanistan egemenliği sınırlandırılmıştır. Sınırlandırmanın esasını ise Türkiye’nin güvenliği oluşturmaktadır.

Yunanistan’ın Birleşmiş Milletler Antlaşması şartları ile kastettiği ise söz konusu antlaşmanın 51’inci maddesi ile düzenlenen meşru müdafaa hakkının kullanılmasıdır. “Türkiye’nin 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’ndan bu yana Doğu Ege Adaları’nı tehdit ettiği, böyle bir tehlikeye karşı da Yunanistan’ın meşru müdafaa hakkına dayanarak söz konusu adaları silahlandırılabileceği” iddiası bahse konu maddenin esasına aykırıdır.

Birleşmiş Milletler Antlaşması’ndaki meşru müdafaa kavramı silahlı saldırı karşısında kalan bir devletin aynı yöntemlerle kendisini korumasıdır. Doğu Ege Adaları’na karşı böyle bir tehdit hiç bir zaman olmamıştır.

Yunanistan’ın girişimleriyle ABD ve İngiltere başta olmak üzere çoğu NATO üyesi ülkenin savaş gemilerinin bu adalara liman ziyaretleri yapması ise silahsızlandırılmış statünün ihlal edilmesinin meşrulaştırılmaya çalışılmasıdır.

Doğu Ege Adaları’nın silahsızlandırılmış statüsünün ihlal edilmesi uluslararası antlaşmalara aykırı ve saldırgan bir davranıştır. Olmayan bir tehditten yola çıkarak meşru müdafaa hakkından bahseden Yunanistan’ın, kendisini tehdit altında hissedecek ülkemiz için de meşru müdafaa hakkının doğabileceğini unutmaması gerekir.

Bunu Paylaşın