Doğu Akdeniz’in kalbi Mersin’de atıyor

MDN İstanbul

Doğu Akdeniz’de son dönemde yaşanan hidrokarbon yataklarına ilişkin gelişmeler, bölgenin stratejik ve jeopolitik önemini gün be gün artırırken; Doğu Akdeniz’e komşu ülkeler cephesinde ”Deniz Yetki Alanları” konusunu da gündeme taşıyor. Özellikle İsrail, Yunanistan ve GKRY tarafından yapılan üçlü görüşmeler ve bu görüşmelerin en önemli başlığı olan ”Enerji Kaynakları” ve bunların paylaşımı, Türkiye tarafından da hassasiyetle takip ediliyor. Bölgenin önemli liman şehirlerinden biri olan Mersin’in bu konudaki jeopolitik konumu da yadsınamaz.

Mersin Deniz Ticaret Odası (DTO), dünya liderlerinin gündeminde olan Doğu Akdeniz denklemi için ”Doğu Akdeniz ve Türkiye Çalıştayı-II”ye bölge için çok önemli bir dönemde ev sahipliği yaparak, Doğu Akdeniz’de yaşanan gelişmeleri konunun uzmanlarıyla Türkiye açısından değerlendiriyor.

İlki, 15 Kasım 2018 tarihinde Koç Üniversitesi Denizcilik Forumu ve 21’inci Yüzyıl Planlama Grubu ortaklığında Ankara Çukurhan Divan Otel’de gerçekleşen Çalıştay’ın Mersin Hilton Oteli’nde bugün devam eden ikinci programında; Mersin DTO Yönetim Kurulu Başkanı Cihat Lokmanoğlu ve Mersin DTO Genel Sekreteri Korer Özbenli’nin girişimleri ve öngörüleriyle; Doğu Akdeniz’de hızla değişen konjonktürün Türkiye’nin çıkarları perspektifinden irdelenmesi için, bu alanda düşünsel katma değer sağlayan paydaşlar bir araya geldi.

21’inci yüzyılda Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki çıkarlarının desteklenmesi ve korunmasını amaçlayan Çalıştay’ın Amiral (E) Mustafa Özbey’in moderatörlüğündeki ”Doğu Akdeniz’de Değişen Stratejik Dengeler” başlıklı birinci oturumunda; Büyükelçi (E) Onur Öymen ‘AB ve ABD için Akdeniz’in Jeopolitik Önemi’, Doç. Dr. Murat Koç ‘Türkiye’nin Stratejik Güvenlik Mimarisi ve Doğu Akdeniz’, Rafet Aslantaş ‘Irak ve Suriye’deki Gelişmelerin Doğu Akdeniz’e Etkisi’, Doç. Dr. Nur Jale Ece ‘Doğu Akdeniz: Enerji Kaynakları ve Sınırlandırma Anlaşmaları’, Doç. Dr. Emete Gözügüzelli ‘Denizlere Taşan Kıbrıs Sorunu ve Deniz Yetki Alanları’ ve Prof. Dr. Sencer İmer ‘Doğu Akdeniz ve Hidropolitik’ konu başlıklarıyla konuşmalarını gerçekleştirecekler.

”Doğu Akdeniz’in Ekonomik Fırsatları” başlıklı ikinci oturuma ise Prof. Dr. Sencer İmer’in moderatörlüğünde; Şahin Yaman ‘Doğu Akdeniz’in Küresel Ticaretteki Yeri: Jeopolitik Yaklaşım, Oğuz Türkyılmaz ‘Doğu Akdeniz ve Enerjide Yerlileşme Potansiyeli’, Arif Ertik ‘Doğu Akdeniz Enerjisinin Endüstriyel Altyapı İhtiyaçları, Yusuf Buldu ‘Doğu Akdeniz Tersane İhtiyacı’ ve Aydın Erdemir ‘Doğu Akdeniz Liman İhtiyacı’ başlıklarıyla konuşmacı olarak katılım gösterecekler.

”Doğu Akdeniz, kıyıdaş olmayan ülkelerin de rekabet ve çatışma alanı haline gelmiştir”
Mersin Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Cihat Lokmanoğlu açış konuşmasında, sahip olduğu zenginlikler nedeniyle tarih boyunca Doğu Akdeniz havzasının büyük güç mücadelelerine maruz kaldığını belirterek, ”Küresel ve bölgesel aktörlerin Doğu Akdeniz’i denetim altında tutma çabası bugün de sürmektedir. Dünya petrolünün yaklaşık yarısını ihtiva eden bu bölge, uluslararası ticaretin kavşak noktalarından biri olmasının yanı sıra son dönemde yeni enerji kaynaklarının keşfi, sismik çalışmalar, deniz yetki alanlarının belirlenmesi, Irak ve Suriye meseleleri nedeniyle sadece Doğu Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerin değil kıyıdaş olmayan güçlerin de rekabet ve çatışma alanı haline gelmiştir. ABD, Rusya, İngiltere ve Fransa’nın askeri varlığı bölgeyi eskisinden de sıcak bir hale getirmiştir. Tüm bu gelişmeler Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin geleceği ve güvenliği ile yakından ilgilidir. Bu dönemde Doğu Akdeniz’deki gelişmelerin dikkatle takip edilmesi, her iki ülkenin de hak ve menfaat kaybına uğramaması için son derece önemlidir. Alanında uzman çok değerli konukların görüşleri ile zenginleşecek ve ağırlıklı olarak enerji ve güvenlik sorunlarının tartışılacağı bu çalıştayın, otoriteler ve ilgili kurumlar için büyük fayda sağlayacağına inanıyorum,” dedi.

”Türkiye’nin bölgeye katkısı demokrasi getirmek olmalı”
Büyükelçi (E) Onur Öymen ‘AB ve ABD için Akdeniz’in Jeopolitik Önemi’ başlıklı konuşmasında, Batılı ülkelerin bölgeye demokrasinin gelmesine engel olduklarına dikkat çekerek, ”Başta İngilizler olmak üzere 1906 yılından itibaren Batı ülkelerinin bölgeye yaptıkları, demokrasinin gelmesine engel olmaktır. 1906’da ve 1953’de İran sonrasında; Irak, Suriye, Filistin’de olduğu gibi nerede bir bağımsızlık, özgürlük, demokrasi hareketi varsa bunu engelliyorlar. Türkiye’nin bölgeye yapabileceği en büyük katkı bölgeye demokrasi getirmektir. Demokrasi gelirse bu gördüğünüz çatışmaların çoğunu engellemek mümkün olacaktır,” dedi.

Bunu Paylaşın