Doğu Akdeniz’deki deniz güçleri: Rusya Federasyonu

MDN İstanbul

Savunma Sanayi Uzmanı Arda Mevlütoğlu, Rusya’nın Doğu Akdeniz’deki deniz gücünü ve Karadeniz Filosu’nu değerlendirirken, Doğu Akdeniz’in yeni jeopolitiğinde ve bölgesel güç denkleminde çok güçlü bir aktör olarak öne çıktığına dikkat çekiyorCoğrafi konumu, tarihi, ekonomik ve doğal kaynak altyapısı özellikleri itibarıyla Doğu Akdeniz tarih boyunca jeopolitik güç savaşlarına ve bölgesel rekabetlere sahne olmuştur. Bu sürecin son halkası, özellikle Kıbrıs Adası etrafında 2000’li yıllarda yapılan hidrokarbon kaynak keşifleridir. Bölgenin daha da artan jeopolitik önemi ve son yıllardaki artan güvenlik sorunları, kıyıdaş ülkelerin ulusal çıkarlarını korumak için savunma ve güvenlik harcamalarını artırmalarına neden olmuştur. Bu kapsamda, Doğu Akdeniz’de bulunan ülkelerin deniz güçleri ve donanmalarına yaptıkları yatırımlar özellikle ön plana çıkmıştır. Bu modernizasyon süreci, bölgesel bir güç rekabetinin yansıması olarak devam etmektedir. Öte yandan başta Suriye ve Libya’daki çatışmalar nedeniyle, kıyıdaş olmayan ülkelerin de bölgedeki donanma varlıklarını artırdıkları gözlenmektedir: Rusya Federasyonu bölgede daimi bir deniz gücü bulundurmaktadır, NATO’nun da SNMG2 görev kuvveti bölgededir.
Doğu Akdeniz’deki deniz gücü dengesine dair değerlendirmede bulunmak için öncelikle, kıyıdaş ülkeler ile bölgedeki diğer ana donanma güçlerinin nitelik ve niceliksel olarak ayrı ayrı incelenmesinde yarar vardır.
Rusya Federasyonu’nun
Doğu Akdeniz’deki
deniz gücü

Suriye’de 2011’de başlayan çatışmaların hızla bir iç savaşa dönüşmesi, bölgesel bir krize neden olmuş; Doğu Akdeniz ve Ortadoğu’nun jeopolitiğini doğrudan ilgilendiren bir meseleye dönüşmüştür. Pek çok ülke savaşa doğrudan ve dolaylı olarak müdahil olmuş; Suriye, iç içe girmiş mücadelelerin alanı haline gelmiştir.
Suriye’deki Esad rejiminin en yakın müttefiki olan Rusya, 2015 yılı sonbaharında ülkeye askeri unsurlarını sevk ederek iç savaşa doğrudan katılmıştır. Lazkiye yakınlarındaki Hmeymim Hava Üssü’ne çok sayıda savaş ve destek uçağı ile helikopter konuşlandırılmış; ayrıca nakliye ve çıkarma gemileriyle, başta özel kuvvet ve topçu birlikleri olmak üzere personel, zırhlı muharebe araçları ve obüsler taşınmıştır. Ayrıca Doğu Akdeniz’e donanma suüstü ve denizaltı gemileri intikal etmiş; bunlar Tartus’taki deniz üssünden operasyonlara başlamıştır.
Bu süreçte, 2013 yılında Savunma Bakanı Sergey Şoygu, Akdeniz’in Rusya’nın ulusal çıkarlarına yönelen tehditlerin odağındaki bir bölge olduğunu ve bu bölgeye yönelik daimi bir görev gücü kurulacağını açıklamıştır. Gemilerinin büyük kısmı Karadeniz Filosu’ndan sevkedilen bu görev gücünün ana üssü, 2017 yılında Suriye tarafından Rusya’nın kullanımına tahsis edilen Tartus olmuştur.
Rusya ile Suriye arasında 18 Ocak 2017 tarihinde imzalanan ve aynı yılın sonunda Rus Parlamentosu’nda onaylanan anlaşma ile Tartus Üssü, 49 yıllığına bedelsiz olarak Rusya’nın kullanımına tahsis edilmiştir. 25 yıl uzatma opsiyonu da bulunan anlaşma kapsamında Rusya, söz konusu üste istediği kadar asker ve unsur konuşlandırma hakkına sahip olmuştur. Ayrıca Suriye’nin üste herhangi bir yetki ya da denetimi bulunmamaktadır; üste herhangi bir arama, el koyma gibi işlemler yapılamayacaktır. Anlaşma çerçevesinde genişletilecek üste aynı anda 11 Rus gemisinin konuşlanması öngörülmektedir.
Tartus, kuzeyindeki Hmeymim Hava Üssü ile birlikte Rusya’nın Doğu Akdeniz’deki askeri varlığının ana merkezlerini teşkil etmektedir. Gerek Tartus’ta üslenen Akdeniz Görev Gücüne ait gemilerin sahip oldukları Oniks ve Kalibr uzun menzilli gemisavar ve seyir füzeleri, gerekse Hmeymim Üssü’ne konuşlandırılan hava savunma sistemleri ile Rusya, Doğu Akdeniz’de Suriye’den Girit’e kadar uzanan bölgede bir A2/AD (Anti Access Area Denial; Erişi Engelleme/Alan Hakimiyeti) sahası kurmuştur.
Suriye İç Savaşı’na Rusya’nın aktif olarak müdahil olmasıyla birlikte Suriye’deki Rus birliklerinin lojistik desteği konusu gündeme gelmiştir. Bu maksatla Rus Deniz Kuvvetleri başta Karadeniz Filosu’na bağlı ikmâl gemileri olmak üzere çok sayıda gemiyle denizden bir lojistik ikmâl hattı kurmuştur. “Suriye Ekspresi” olarak adlandırılan bu hat, başta Karadeniz Filosu olmak üzere Rusya’nın denizden kuvvet aktarımı kabiliyetinin sınırlarını ortaya koyan bir operasyon olmuştur.
Görev sahası Karadeniz’e ilaveten Akdeniz’i de kapsayan Rus Deniz Kuvvetleri Karadeniz Filosu, bu kapsamda teşkil edilen görev kuvvetinin asli unsuru olmuştur. Baltık ve Kuzey filolarından da gemilerin katıldığı görev gücünde, 2018 Eylül ayı itibarıyla 11 muharip gemi görev yapmaktadır.
Karadeniz Filosu
Karadeniz Filosu, Soğuk Savaş’ın sona ermesinden sonra Rus Deniz Kuvvetleri 1991-1997 arası dönemde muharip gücünün yaklaşık yarısını kaybetmiş, 2010’ların başına kadar bütçe sıkıntılarının da etkisiyle ciddi işletme-idame sıkıntıları yaşamıştır. Bu dönemde, 2008 yılında Gürcistan’la gerçekleşen Güney Osetya Savaşı’nda deniz kuvvetlerinin yeterli performans gösterememiş olması; aynı yıl başlatılan reform kapsamında deniz kuvvetlerine ve özellikle Karadeniz Filosu’na özel bir önem verilmesi sonucunu doğurmuştur. Ekonomideki iyileşme ile birlikte mevcut gemilerin modernizasyonuna ağırlık verilirken, yeni gemi geliştirme ve inşa projelerinde küçük tonajlı, sürat ve manevra kabiliyeti yüksek gemilere ağırlık verilmiştir. Nitekim Karadeniz Filosu için yürütülmekte olan gemi inşa projelerinde denizaltılar ile güdümlü füzeli firkateyn ve korvetlerin ağırlıkta olduğu gözlenmektedir. Bu kapsamda en dikkat çeken projeler; Proje 636.3 “Varşavyanka” sınıfı dizel elektrik denizaltılar, Proje 1135.6 “Admiral Grigoroviç” sınıfı fırkateynler ile Proje 2163.1 “Buyan M” sınıfı korvetlerdir.
1980 yılında inşasına başlanan Proje 877 (NATO kodu “Kilo”) sınıfı denizaltıların yeni nesil bir türevi olarak geliştirilen Proje 636.3 denizaltısının tasarımında sessizlik, menzil ve vuruş gücü parametrelerine özel bir önem verilmiştir. Sessiz seyir ve gürültü denetimi kabiliyetinin üst seviyede olduğu, Rus Deniz Kuvvetleri tarafından bu denizaltıların “denizdeki kara delik” oldukları şeklindeki nitelendirme ile vurgulanmaktadır.
Proje 636.3 sınıfının en dikkat çeken kabiliyetlerinden biri, torpido tüplerinden seyir füzesi ateşlenebilmesidir. 3M14 Kalibr PL (NATO kodu SS-N-30A) tipi bu seyir füzeleri, 1,500-2,000 km menzile sahip olup kara hedeflerine hassas taarruz maksadıyla kullanılmaktadır.
Tamamı Karadeniz Filosu envanterindeki altı denizaltıdan dört adedi Karadeniz’de bulunmaktadır. İki denizaltı, inşa edildikleri St. Petersburg’daki Admiralteyskiye Tersanesi’nden doğruca Doğu Akdeniz’e intikal etmiş ve halen bölgede görev yapmaktadırlar.
1970’lerden itibaren Sovyet Donanması’nın ana suüstü muharip unsurlarından biri haline gelen Proje 1135 (NATO kodu “Krivak”) fırkateyn tasarımının en son türevi olan Proje 1135.6 “Admiral Grigoroviç” esasen, Hint Deniz Kuvvetleri için inşa edilen Talwar sınıfı fırkateynin Rus Donanması için uyarlanmış halidir. Ana görevi denizaltı savunma harbi (DSH) ve suüstü muharebesi olan gemiler Kaliningrad’daki Yantar Tersanesi’nde inşa edilmektedir.
Tam yüklü deplasmanı yaklaşık 4,000 ton olan proje 1135.6 sınıfı firkateynler 125 m uzunluğa sahip olup, iki adet DS-71 ve iki adet DT-59 gaz türbini ile donatılmışlardır. Ukraynalı Zorya Maşproekt şirketi üretimi olan bu motorların temini, Ukrayna ile ilişkilerin kopması nedeniyle sekteye uğramıştır. SSCB döneminde gemiler için gaz türbini üretimi alanında ana merkez olan bu şirketten, tedarikin kesilmesi nedeniyle projede ciddi aksamalar meydana gelmiştir. Altı adet hizmete girmesi planlanan gemilerden ilk üçü için gerekli gaz türbinleri 2014’ten önce temin edilmiş olup, motor bekleyen son üç geminin inşasıysa yarım kalmıştır. Bu gemiler için Rusya alternatif çözüm üzerinde çalışmaktadır.
Proje 2163.1 “Buyan M” sınıfı, yeni nesil güdümlü füzeli korvet ihtiyacına yönelik olarak tasarlanan ve Hazar Denizi Filotillası’nda 2006-2012 arasında hizmete giren Proje 2163.0 “Buyan” sınıfı gemilerin geliştirilmiş modelidir. İnşasına Zelenodolskoye Tersanesi’nde 2010 yılında başlanan gemilerin ilki olan Grad Sviyajsk Hazar Filotillasında 2013 yılında hizmete girmiştir. Bu gemi ve aynı filotillaya 2014 yılında teslim edilen Veliki Ustyug 2018 Haziran ayında Karadeniz Filosu’na devredilmiştir.
Proje 2163.1 sınıfının son derece dikkat çekici bir özelliği, Kalibr seyir füzesi taşıyabilmeleridir. Her bir gemi, aynı Proje 1135.6 Admiral Grigoroviç sınıfındaki gibi sekiz adet 3S14 fırlatıcı tüp ile donatılmış olup 3M54 ve 3M14 seyir füzeleri ateşleyebilmektedir. 7 Ekim 2015 tarihinde Hazar Denizi’ndeki Grad Sviyajski, Ugliç ve Veliki Ustyug korvetlerinden ateşlenen 3M-14T Kalibr NK füzeleri, İran’ın kuzeybatısı ve Irak’ın kuzeyi üstünden uçup yaklaşık 1,500 km yol kat ederek Suriye’deki Rakka, İdlib ve Halep’teki hedefleri vurmuşlardır. Bu saldırı aynı zamanda Rus Ordusu’nun modern seyir füzeleri ile gerçekleştirdiği ilk geniş kapsamlı gerçek taarruz olma özelliği taşımaktadır. 19 Ağustos 2016 tarihinde de o dönem Karadeniz Filosu’nda görev yapan Zeleni Dol ve Serpuhov korvetleri, Doğu Akdeniz’de iken Kalibr NK füzeleri ile Suriye’deki hedefleri vurmuşlardır.
Sonuç olarak ‘Karadeniz Filosu’nun, Rusya Federasyonu’nun Doğu Akdeniz’deki çıkarları açısından kritik bir görev üstlenmiş olduğunu belirtmek mümkündür. Rusya’nın yürütmekte olduğu askeri modernizasyon projelerinde uzun menzilli füzelere, özellikle hava savunma, kara taarruz ve gemisavar füzelere özel bir önem verdiği görülmektedir. Karadeniz Filosu genelinde ve Doğu Akdeniz’deki konuşlanmada bu kabiliyetin ön plana çıkarıldığı, Tartus ve Hmeymim merkezli bir A2/AD şemsiyesinin kurulmaya çalışıldığı gözlenmektedir. Dolayısıyla Rusya Federasyonu, Doğu Akdeniz’in yeni jeopolitiğinde ve bölgesel güç denkleminde büyük etkiye sahip bir aktör olarak öne çıkmaktadır.
Bunu Paylaşın