Derin maviliklerin ışıldayan teknelerine, kimlik katan dokunuşlar

MDN İstanbul

Ceren Civaoğlu Tugay

Denizlerin en göz alıcı, ışıl ışıl parlayan yüzer unsurlarıdır tekneler. Her bir teknenin kendine özgü bir tarzı, duruşu vardır derin maviliklerde. Bu teknelerin gövde tasarımları kadar iç mekan tasarımları da büyük önem taşıyor kullanıcısı için. 2005 yılında kurduğu CCT Marine Interiors adı altında faaliyet gösteren firması ile tekne iç mekan tasarımlarına imzalar atmasının yanı sıra bazı üniversitelerde tasarım dersleri de veren Ceren Civaoğlu Tugay ile tekne iç mekan tasarımı hakkında keyifli bir sohbet gerçekleştirdik

Yatların iç mekan tasarımında dikkat edilmesi gereken faktörler nelerdir? Örneğin mobilya ve aksesuarların ağırlıkları, yatların hızını ve yakıt tüketimini etkilemekte. Yatın kullanılacağı coğrafi bölgenin iklim şartları ürünün ömrünü uzatmakta ya da kısaltmakta. Bu ve buna benzer konularda nelere dikkat ediyorsunuz?
Çok doğru bir noktadan sohbete başladık. Belirttiğiniz ve benzeri unsurlar bizim yaptığımız işin temelini oluşturuyor. Bunlar yat iç mekan tasarımına başlarken dikkat edilmesi gereken olmazsa olmazlarımız. Teknelerde mobilyalar birbirini takip eden hatlarda yerine göre inşa edilip sabitleniyor, durağan olmayan bir atmosferde deniz şartlarına göre değişiklik gösteren seyir koşullarını göz önünde bulundurarak başladığımız tefrişte ilk göz önüne aldığımız unsur güvenlik. Mümkün olduğu kadar sivri hatlı mobilyalardan kaçınmak, kullanılan ögelerin köşelerini yuvarlamak tefrişe başlarken ilk yaklaşımları oluşturuyor. Daha sonra yer tasarrufu, depolama alanlarını optimumda yerleştirmek, kullanılamayan alanlara teknedeki eğimlerin elverdiği ölçüde dolaplar yerleştirmek, yangına dayanıklı, alev almaz özellikte malzemeler seçmek, dekoratif objeleri yerine sabitlemek, yahut mümkün olduğu kadar kırılmaz ürünlerden seçmek öncelikli dikkat ettiğim unsurlar.

Lüks tüketimin kendini en çok gösterdiği alan diyebiliriz yatlar için. Yüksek alım gücünün tasarıma ne gibi yansıması oluyor?
Çok geniş bir skalada malzeme seçimi yapabileceğimiz bir sektördeyiz, ürün çeşitliliğinin ve dediğiniz gibi fiyatların üst limiti neredeyse yok. Bir projeyi kendi kategorisinde makul sınırlarda bitirmek de mümkün, lüks sınırlarını zorlamak da, bu bütçe ve tekne sahibinin yaklaşımı ile alakalı bir şey.

Lüks tüketimi konusunda sınırlarınızın geniş olması tasarımı elbette keyifli kılıyor. Fakat lüks denildiğinde ne algılıyoruz bu da önemli; benim için bu kaliteli ve dayanıklı malzeme kullanmak, konfor ve uzun ömürlü kullanımdan ödün vermediğiniz tekstil ürünleri seçmek, çok iyi havalandırma, ısıtma, soğutma ve ışıklandırma, kaliteli bir ses düzeni gibi unsurlarla başlıyor. Tabii burada işçilik unsurunu da unutmamak lazım, kaliteli işçilik seçilen malzemeyi en iyi gösteren unsurdur. Fiyat bazında düşünürsek kaliteli işçilik de bir lüks. Bu aşamaları geride bıraktıktan sonra işin makyajı dediğimiz dekoratif detaylardaki lüks, tek başına bir anlam ifade etmiyor.

Tasarımda kaliteyi oluşturan bileşenler nelerdir?
Biz istediğimiz kadar detayları kağıt üzerinde çözmüş olalım, mükemmel işleyen fonksiyonel bir plan, optimum kullanışlılıkta unsurlar içersin, bu ancak işin başlangıç noktası olarak kalıyor. Bu aşamadan sonra uygulama çok önemli. Marangozlar, vernik işlerini yapanlar, döşemeciler, elektrik su tesisatını yapacak arkadaşlar hepsinin bilgi birikimi, çözüm üretkenliği çok önemli. Uygulamada detay bitişleri işin kalitesini gösteren en önemli faktör. Bunlara çok kafa yorup uzun istişareler yapıyoruz. Ölçüler bazen çeşitli unsurlara göre değişkenlik gösteriyor, yerinde yeni çözümler üretmek durumunda kalıyoruz, şartlara göre doğru değişimlere karar verebilmek, yapım aşamasında zaman sıralamasını doğru belirlemek hepsi tasarım kalitesini etkileyen bileşenler.

Kalite, temin edilebilirlik, fiyat gibi ölçütleri göz önünde bulundurarak yerli ürünlerin katma değer üretmesi için tasarımcılar tasarımlarına nasıl yaklaşmalılar, yaklaşmalılar mı? Tasarım ürünlerinde yerlilik oranını ve yerli ürünlerin kalitesini nasıl yorumlarsınız?
Yine çok doğru bir noktaya parmak bastınız. Daha dün yeni bitiriyor olduğumuz teknede aynı mevzuyu konuşuyorduk. Tekne sahibi yabancı ve yurtdışından sipariş verdiğimiz ürünler var. Bu ürünleri temin etmekte zamanlama açısından sıkıntı yaşıyoruz, mecburen beklemede kalıyoruz. Bazı markalardaki bilinirlik özellikle yabancı müşteriler ile çalışırken bizi etkiliyor ve seçimlerimizi o yönde yapmak durumunda kalabiliyoruz. Fakat elbette bizim ürünlerimiz de dünya standartlarında ve birçok dünya markası ile yarışacak kalitede. Yani kualifikasyonda problem yok bu durumda tercih edilir olmak için markalaşma çok önemli, özgün ve tutarlı tasarımlar, reklam ve pazarlama bütçeleri, vizyoner bir işletme yönetimi ile mutlaka kendi markalarımız fark atacaktır. Stoklu çalışmak şu dünya konjüktüründe sadece yerli değil yabancı markaları da zorlar hale geldi, sadece ulaşım değil, üretimde de beklediğimiz zamanlar oluyor, bunlar da hep yapım ve teslim aşamalarını uzatan faktörler. Sürüm olup olmayacağını öngörememeleri nedeniyle çoğu marka stoklu çalışmıyor, bu duruma anlayış göstermek lazım. Yerli markaların en büyük avantajı elbette karşımızda merkezini muhatap bulabilmemiz, her türlü servis yahut değişim olanağına sahip olabilmemiz. Ürün seçerken mutlaka bunlar da göz önünde bulundurulmalı. Bunlar önemli unsurlar, yerli ürünlerde bu avantajlar dururken, kalite de dünya çapındayken yabancı marka ürünler seçilerek bazen sırf marka bilinirliği uğruna iş, zaman ve lojistik destek anlamında boşu buşuna yokuşa sürülebiliyor.

Tasarım denilince herkesin aklına ilk önce İtalyanlar geliyor, oysaki Türkiye’de de çok başarılı mimarlarımız bulunmakta. Dünyada parmakla gösterilen tasarımcılar yetiştirmek için neler yapmak gerekiyor?
Uzun yıllar İtalyan müşteri, tasarımcı ve mühendisler ile projelerimiz gereği bir arada bulundum ve neden farklı olduklarını gözlemleme şansına sahip oldum. İtalyanlar çok güzel ve iyi çözülmüş detaylar ekliyorlar projeye. Tasarlanmamış, düşünülmemiş hiçbir alan kalmıyor. Özellikle tekne tasarımı yaparken örneğin tavan formu çok önemli, tasarımın başka alanlarında genelde es geçilen sadece aydınlatma ürünü yerleştirme ile çözülen bir unsurdur bu. Halbuki örneğin biz normal ev hacimlerinden daha alçak olan tekne tavanlarında genelde zemindeki mobilya tefrişi hatlarını taşırız yukarıya, bunlar hep bütünlük oluşturan detaylar. Kontürler ile formların altını çizmek gibi birçok detay yaklaşımları var. İtalyanlarda yüzyıllara dayanan bir estetik anlayışı var, saygı duyuyorum fakat globalleşen dünyada artık bu ayrımlar kalkıyor. İtalyan, Türk, İsveçli, Yunan, İranlı fark etmiyor, nerede olduğunuz kendinizi nasıl yetiştirdiğiniz önemli. Burada da isim yapma, markalaşma, sadece proje değil kendi ürünlerini de tasarlama ve proje içinde kullanma, çeşitli tasarım yarışmalarına katılma, yerli olduğu kadar yabancı basında da yapılan PR çalışmaları ile bilinilirliği artırma tıpkı ürünler anlamında dediğim gibi tasarımcı açısından da önemli. Eksik olabileceğimiz alanlar objektif bir bakış açsıyla tespit edilip güçlendirilmeli. Dünya çapında tekneler üreten tersanelerimizde yabancı tasarımcı tercih ediliyor olması bizim de çözüm üretmeye çalıştığımız bir konu. Bu işi yaptığım süreç içinde sadece işin proje ve imalatında değil aynı zamanda Türkiye’de bu konuda elini taşın altına koymak isteyen akademisyenlerden oluşan çeşitli grupların içinde de yer aldım, bazı üniversitelerde tekne tasarım stüdyolarında ders verdim, gerçekten çok iyi gençler var. Bazılarının şimdiden çok iyi işler çıkardığını gözlemliyorum. Gelecek Türk tasarımcıları için ümit vadediyor. Ortaya koyulan işlere sahip çıkılmalı, sermaye sıkıntısı çeken parlak tasarımcıların ürünlerini büyük markalar tasarımcı ürünü adı altında üretebilir. Bunlar hep bilinirliği artıran faktörler. Tasarımın kalitesinden çok pazarlamasını iyi yapan ülkelerin tasarımcıları ön plana çıkıyor aslında.

Bir teknenin iç mekan tasarımını planlarken kullanıcının alışkanlıkları, eğitim düzeyi, sosyal konumu ne kadar etkili olmakta? Tasarımlarınızda kendi özgün tarzınızı ne kadar kullanıyorsunuz, kullanıcının isteklerine ne kadar bağlı kalıyorsunuz?
Daha çok kullanıcının ve misafirlerinin alışkanlıkları ve yaşam tarzı üzerine oturtuyoruz çalışmalarımızı plan üzerinde. Sosyal konum ve eğitim düzeyi detay ve işçiliklere verilen önemi ve dekoratif unsurları belirlerken değişiyor. Aslında kullanıcıda aynı aile içinde bile farklılık gösteriyor bu unsurlar, biz de dengeyi bulmaya çalışıyoruz.

Kendime özgü tarzımı elbette yansıtıyorum fakat kullanıcı istekleri tasarımın temeline oturuyor. Neticede kullanıcı mekanı yaşayacağı için, kullanıcının isteklerine saygı duyup, hayal ettikleri tüm olası ihtiyaçlarını ellerinin altında bulabilecekleri, detayları iyi çözülmüş, rafine ve ambiyans unsurları kuvvetli mekanlar teslim etmeye çalışıyorum.

Alışılmışın dışında malzeme ve renk kullanım önerilerim oluyor zaman zaman ve kullanıcıyı ikna etmek kolay olmuyor. Bu konuda da insanların gözünde canlandırabilmeleri adına çoğu fikri ofis ortamımdaki detaylara yansıttım. Bu da bizim gibi işi özgün mekanlar yaratmak olan tasarımcıların kemikleşmiş bazı kalıpları olan kullanıcıyı ikna edebilmesi adına etkili bir yöntem.

Ceren Civaoğlu Tugay için vazgeçilmez olan, en keyif aldığınız projeleriniz hangileri? Bu projelerin sizin için özel olmasının sebebi nedir?
Bir projeye başlarken ilk anda işin bitmiş ve teslim edilmiş halini düşünürüm ben, biraz hayalperestçe fakat ambiyansı yaratan en son düşünülecek unsurlara konsantre olurum, örneğin duvarlarda nasıl tablolar asılı olacak, aksesuar konsepti ne olacak vs. Bunlar tarzı olan mekanlara kimlik katan en önemli detaylar olduğu için, o konuda konsepti belirledikten sonra malzeme seçimleri ve tasarıma geçiyorum. Projelerimi en keyif aldığım proje diye ayırt edemem fakat projeler sırasında en keyif aldığım anı paylaşayım sizinle; onca talaş, toz, boya kokusu ve inşa zamanının ardından işin bitirilmiş, temizlenmiş, tüm aksesuarları yerleşmiş vaziyetinde tekne sahibi ile kahve içip sohbet ettiğimiz anlar. Yoğun bir çalışmanın ardından varılan sonuçlar, süreç içinde kurulan dostluklar bunlar işin en keyifli anları.

Meslek hayatında yaşadığım proje keyiflerinin yanı sıra şu an yeni bir oluşumun da keyfini yaşıyorum. Zaman içerisinde oluşturduğum gözlemler ve projelere aksesuar seçerken zorlandığım, eksikliğini duyduğum ürün kategorisinde bir marka oluşturdum. ‘Commodores’ ismiyle çıktığım yolda ilk olarak yastık konseptleri ile işe başladım. İlk koleksiyon apoletler ve sırmalı üniforma detaylarından meydana gelen yastıklardan oluşuyor, eksikliğini hissettiğim farklı ürünlerin tasarım ve üretimleriyle de markayı geliştireceğim. Önümüzdeki sene için yurtdışı tasarım fuarlarını hedef aldık. Keyif demişken bunun hissettirdiği heyecan da bambaşka…

Kullanmaktan en çok hoşlandığınız, bir teknede olmazsa olmaz dediğiniz ürünler nelerdir?
Sadece teknede değil bir mekanda olmazsa olmaz dediğim şey, kütüphaneler. Edebi olan eserler kadar bilgiye yönelik olanlar, coffee table book diye adlandırılan hard cover güzel referans kitapları, dergiler… Bunlar yaşayan mekanlarının olmazsa olmazları ve tabi bunun dışında sergi elemanları tablo, resim, fotoğraf vs. duvara asılanlar ve elbette onlar için iyi bir ışıklandırma benim için tasarımın tamamlayıcı unsurlarıdır.

Bunu Paylaşın